19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Şiir Atlası CEVAT ÇAPAN Hristo Smirnenski/ Şiirler/ Çeviren: Ahmet Emin Atasoy ‘Uçun siz, ey eskadronlar! Ardınızda milyonlar var!’ D evrimci şiirin en ünlü şairlerinden biri olan Hristo Smirnenski 1898 Kukuş (Makedonya) doğdu. Aynı kasabada başladığı ilköğrenimini bir dönem Sofya’da sürdürdü, sonra yine Kukuş’a dönerek orada tamamladı. Yoksulluk nedeniyle okul yaşamına ara vermek zorunda kaldı. Balkan Savaşları zamanında Kukuş’ta ateşe verilince (1913) ailesiyle Sofya’ya yerleşti. Orada Devlet Teknik Okulu’na yazıldı. 1917’de bu okulu yarıda kesip Askeri Okul’a başladıysa da, Vladaya Asker Ayaklanması’nın bastırılmasına (1918) katılışı nedeniyle, bırakmak zorunda kaldı. Aynı yıl Sofya Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne yazıldı, ama bitiremedi. Kendisini tümüyle edebiyata adadı. Güçlü yeteneğiyle kısa zamanda tanındı.Yaratıcılığının en verimli çağında, henüz 25 yaşındayken, Sofya’da veremden öldü (1923). İlk ürünleri K’vo da e (Abur Cubur) dergisinde (1918) basılmış olmasına karşın, Smirnenski’nin yazı ve şiirleri daha çok Bılgaran (Bulgar), Rodna lira (Vatan Liri), Baraban (Trampet), Hudojestvena sedmitsa (Sanatsal Hafta), Satır, Çevren smyah (Kızıl Gülüş), Mladej (Genç) vb. dergilerle Rabotniçeski vestnik (İşçi Gazetesi) ve Narodna armiya (Ulusal Ordu) gazetelerinde yayımlandı. Ağabeyi Torna İzmirliyev’le birlikte Maskarad (Maskeli Eğlence) dergisini çıkardı (19221923). Hristo Smirnenski, tüm yapıtlarıyla Bulgar edebiyatına köklü değişiklik getiren en parlak şairlerden biridir. Sembolizmin poetik tekniklerinden büyük bir ustalıkla yararlanarak sosyalist gerçekçiliği estetik yönden zenginleştirdi. Bu akımı Bulgar şiirinde daha farklı bir düzleme taşıdı ve genç şairler üzerindeki olumlu etkisini çok uzun bir zaman sürdürdü. Ayrıca çok önem verdiği mizah alanında da kalıcı ürünler bırakarak büyük bir kara mizah ustası olarak ad yaptı. “Yoksulların şairi” olarak bilinmesi, onu, Bulgaristan’da proleter edebiyatın ilk büyük temsilcisi konumuna getirmiştir. Sağlığında Şiir ve Düzyazı Diliyle Farklı Kalibreli İnleyişler (1918) ile Gelsin Bizim Günümüz (1922) adlı kitaplarını yayımladı. Ölüm kanat gerince üzerimize sonsuz, biziz o baş eğerek dikenli taç takanlar biz, nimet yaratanlar, biz yorgun kahramanlar. Ama hesap günümüz çok yakın! Ve sarsıcı bir kasırga emrinde toprak ana felaket, karışıyor bir anda birden sevgi ve nefret, toprak ananın hıncı coşuyor sancı sancı, çiğneyerek günahı, silkinerek utancı. Çünkü savaş safları dalgalarca denizde kükrüyorlar hiddetle karanlığında zulmün. Çünkü kutsal öcümüz müthiş kabardı bugün ve onundur bu çığlık gürleyen sesimizde: “Aynı toprak ananın evlatlarıyız biz de!” KIZIL ESKADRONLAR (*) Aydın çağın tanyerinde, som inançla kalplerinde, mağrur ve mert eskadronlar hep dörtnala koşuyorlar, başlarında, barbarlarca, hırçınlaşmış kartallarca, şarapneller gürültüyle misket misket düşüyorlar. Şahlanıyor kişneyen at, üzerinden tam o saat düşüyor bir yaralı er yitirerek son gücünü. At duruyor sanki birden, toparlanınca yeniden, var hızıyla kovalıyor uzaklaşan bölüğünü. Savrulan gür yelelerle yarışır gibi yellerle eskadronlar uçuşuyor birbirinin arkasında. Nalların bastığı yerden toz duman kalkıyor hemen ve perde perde perdeliyor engini tunç sarısında. Söğütlükten ötelerde silah sesi her bir yerde göğüs göğüse geliyor alevli dalgalar par par sert fırtına kuduruyor çelik çeliğe vuruyor mahşere denk kısa bir cenk, eskadronlar uçuyorlar. Uçun siz, ey eskadronlar! Ardınızda milyonlar var bakışları umut dolu, sizi tüm gönlüyle sevmiş. Alkışlıyor doya doya dünya sizi boydan boya hayret, coşku ve gıptayla utkunuza kulak vermiş. Varsın bütün kötülükler yok olsunlar birer birer acı bitsin, yere batsın zulmün siyah tapınağı ve umudu insanların mutlak gerçekleşsin yarın cani ruhlu yasaların mezar olsun barınağı. Ateşlerde uçun sizler, kıyımlardan geçin sizler, siz ki, yılmaz müjdeciler, temiz göğün bekçileri! Şimşeklerle, boralarla gümbürdesin dalga dalga hak arayan esirlerin kızıllaşmış dirençleri! Siz mutlaka köhne köşkün yanıp küle döndüğü gün içersinde soğuk külün o son taşlar can verirken terk edin üzengileri ve eğilip öpün yeri dünyaya adalet saçın, sevgi saçın, hiç bitmeyen. (*) eskadron (Fr.): Süvari bölüğü. SAYFA 29 BİZ Şu toprak anamızın evladıyız hepimiz, her ne kadar göğsünü yabancımız bilsek de ve yaşam çemberinde şaşkınlık geçirsek de, ışık susuzluğuyla kararıp sönmekteyiz, şu toprak anamızın evlatları olan biz. Başımızda hep kırbaç, sırtımızdaysa eyer, bir de sarı sikkenin esareti amansız; biz sefil büyüyerek gamda boğulanlarız ardımızda kalan salt gözyaşı ve kanlı ter biz, yaşamca dışlanmış sapsarı ölümcüller. Gerçi ateş dalgalı okyanus gibiyiz biz, aydınlık zirvelere koşan ulu bir kervan; sırf bizim kalbimizle nabız atıyor cihan, yaşam omuzlarımızda yücelmekte süreksiz, oysa inilti dolu okyanus gibiyiz biz. Biz o nimet üreten ölümsüz çalışkanlar, yokluğun buz bağrında sanki boğuluyoruz. CUMHURİYET KİTAP SAYI 952
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle