Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
¥ zer Ateş’in gerçek adının yanı sıra yalnızca Sezer Ayvaz imzasını kullandığını okuyorsunuz… KAŞGARLI MAHMUD YOK… Ancak bütün bunlar bir yana, yazdığı Divanü LügatitTürk ile Türkolojinin kurucusu sayılan, Türk dillerinin ilk sözlüğünün ve dilbilgisi kitabının yazarı olan Kaşgarlı Mahmud’un bu ansiklopedide olmadığını, oradan oraya gönderildikten sonra koskoca ansiklopediye Kaşgarlı Mahmud’un alınmadığını gördüğünüzde bu ansiklopediyi nasıl tanımlayabileceğiniz konusunda hayrete düşüyorsunuz. Bu büyük bilgin için Kaşgarlı Mahmud maddesine (C. 5, s. 395) baktığınızda Mahmud Kaşgari maddesine gönderildiğinizi okuyorsunuz. Hemen altıncı cildi karıştırıyorsunuz, abecesel sıraya göre Mahmud İsmayılov maddesi ile Mahmud Kıtalî maddelerinin arasında olması gereken yerde Mahmud Kaşgarî yok!... Artık bu kadarı da olmaz deyip ansiklopedideki bütün Mahmudları hatta bütün Mahmutları tek tek araştırıyoruz… Evet, ne yazık ki adında “yüksek” sanı bulunan Atatürk Yüksek Kurumu ve onun bağlı kuruluşu diye sunulan Atatürk Kültür Merkezi’nin hazırladığı bu ansiklopedide Kaşgarlı Mahmud’un unutulduğunu hayretle, ibretle, dehşetle görüyorsunuz… İDEOLOJİK YAKLAŞIMLAR Bu nasıl ansiklopedi, bu nasıl redaksiyon kurulu, bu nasıl Atatürk Kültür Merkezi, bu nasıl Atatürk Yüksek Kurumu diye sormaz mısınız? Bu feci yanlışları yapanların, bir devlet kurumu adına yayımladıkları ansiklopedide bir de nesnellikten uzak yaklaşımlarını görünce sabır taşı artık çatlıyor… Ansiklopedi maddelerinin olabildiğince yansız yazılması gerekiyor. Ancak maddelerde hem madde yazarlarının hem de redaksiyon kurulunun politik görüşlerinin ansiklopediye yansıdığı görülmektedir. Örneğin Ablikim Baki İltebir’in yazdığı hemen her madde Türkiye ile Çin Halk Cumhuriyeti arasında diplomatik kriz çıkaracak nitelikte… Türkçeyi yarım yamalak öğrenmiş bir kişinin tamamen ideolojik bakış açısıyla yazdığı maddelerin redaksiyon kurulu tarafından hiç düzeltilmeden yayımlandığı açıkça görülüyor. A. B. İltebir’in yazdığı “Elmas Turgun” maddesinden (C. 8, s. 356) hiçbir değişiklik yapmadığımız bir bölümü okuyalım: 1966 yılına kadar sürekli göz hapsinde tutulan şair, gizli teşkilat olan “Doğu Türkistan Halk Partisi”nin tarihi materyallerini yazmakta olduğu sırada yakalanıp 10 yıldan fazla kanlı işkence gördü. Ancak amacından vaz geçmeden milli bağımsızlık, istiklal davasına israrla devam etti. Mao’nun ölümün sonra serbest bırakılan tarihçi, şair, hapisten çıka çıkmaz daha da inançla çalıştı ve çok sayıda tarihi, nazariyeyi ve edebî eserleri yayımladı. 1990 yılında Çin Komünist daireleri, 70’den fazla sahte tarihçi ve profesörü bir araya getirip, büyük miktarda maddi harcama yapıp, devlet seviyesinde muhakime konferansı tertipleyip, Turgun Elmas’ın yazmış olduğu Hunların Kısa Tarihi, Uygur Klassik Edebiyatı Tarihi, Uygurla’”dan oluşan üç kitabını tenkit ve devlet çapında tüm gazete ve dergileri kullanıp ona hücum etmiştir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 952 İçlerinde Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyeleri ve “edebiyat bilimci” Prof. Dr. Horata ile Doç. Dr. Yıldız’ın bulunduğu redaksiyon kurulu, acaba bu tümceleri okuduklarında ne düşünecek? Bozuk tümceler, yazım yanlışları bir yana, 10 yıldan fazla kanlı işkence gören bir kişinin nasıl olup da hâlâ yaşadığı merak konusu… Bir devlet kurumunun yayımladığı ansiklopedide bir başka ülkenin içişlerine karışmak bir yana doğrudan doğruya içişlerini karıştırmaya yönelik maddelerin yazılmasına nasıl göz yumulabilir? PAMUK, BAŞARIYA PAZARLAMA YÖNTEMLERİYLE ULAŞMIŞ Yazarlara ve şairlere yanlı bakış açısı hemen her maddede dikkat çekiyor. Yazarların ve şairlerin nesnel değil öznel bakış açılarıyla değerlendirildiği görülüyor. Örneğin, Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk’un maddesini yazan Gülten Okutan, on beş satırda Pamuk’un kronolojik yaşam öyküsünü özetledikten sonra “Orhan Pamuk’un eserlerinin değerlendirilmesi sadece edebiyat ölçütleriyle değil, pazarlama yöntemleri açısından ele alınmalıdır” diyerek müthiş(!) bir saptamada bulunuyor. Pamuk’un yazınsal başarısının pazarlamacılığa dayandığını keşfeden acaba hangi büyük eleştirmen, hangi akademisyen diye hemen elimizdeki ansiklopediye bakıyoruz, redaksiyon kurulunun Gülten Okutan’ı ansiklopedilerine bile almadığını görüyoruz! TDEA’daki yanlışlar, eksikler, gayriciddîlikler değindiklerimizle sınırlı değil. Sekiz ciltten oluşan ansiklopedideki yanlışları, eksikleri göstermek için sayfalar dolusu yazmak gerekiyor. İster istemez aklımıza şu sorular geliyor: Proje kapsamında hazırlandığı belirtilen bu sekiz cilt için madde yazarlarına, redaksiyon kurulu üyelerine ne kadar telif ücreti ödenmiştir? İnceleme, redaksiyon, düzelti gibi çeşitli adlar altında başkan, başkan yardımcısı, redaksiyon kurulu, aktarma grubu üyeleri ne kadar ücret almıştır? Sekiz cildin baskısı ne kadara mal olmuştur? Düzeltilmesi olanaksız yanlışlar ve giderilmesi söz konusu olamayacak eksiklerle dolu bu ansiklopedinin toplatılarak kâğıt fabrikasında geri dönüşümlü kâğıt ürünlerine dönüştürülmesi de en hayırlı iş olacağına göre acaba devlet bu durumda ne kadar zarara uğratılmış olacaktır? Bunun bedelini kim ödeyecektir? 12 Eylül ürünü bir kurum olan Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk’ün kurduğu Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumunun kapatılarak kamu kurumuna dönüştürülmüş aynı adlı sahte kurumların bu yeni yapılanmaya katılmasıyla oluşturulmuştu. Darbecilerin eseri kurumlarının bilimsel düzeyi de bu ansiklopedi ile bir kez daha ortaya çıkmış oluyor. Bu feci ansiklopedi üzerindeki araştırmamızı sürdürürken gazetelerde yer alan bir haberden aynı ekibin şimdi de Atatürk Ansiklopedisi hazırlığına giriştiğini okuyoruz. Habere göre Dr. Hüseyin Ağca, Atatürk Ansiklopedisi’nin de Genel Sekreterliği’ne getirilmiş… Atatürk Ansiklopedisi 10 Kasım gününe yetiştirilecekmiş… Ne diyelim? Tanrı Atatürk’ü, “yüksek” sanlı kurumlardan ve bu ansiklopedicilerden korusun… ? SAYFA 19