19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kısa Kısa... Kısa Kısa... Kısa Kısa... İlk Ağacı Öperek eksik ve yaralıydım. peşimde buz izleri Ë Celâl SOYCAN Yazınsal söylem biçimlerinden yalnızca şiirin monolojik olduğunu biliyoruz. Bildirişim sancısı içinde Dil’i salt bu amaçla örgütlerken, bir Öte–dil (Murat Üstübal: Başkadil; İ. Mert Başat: Karşıdil) kurma çabası kaçınılmazdır. Şairin kullandığı dil, en başta kendisini örterek çırılçıplak bırakır. Öyle ya: Modern şiir, şairin anlama/anlamlandırma arzusu içinde doğrudan Dil’le girdiği gerilimli ilişkidir; bunun için malzemenin (Dil’in) olanaklarının uçlara doğru zorlandığını, dönüştürüldüğünü/aşıldığını söyleriz. Dil, yalnızca şiirsel olanda kurucuözneyi soğurur ve okur yalnızca şiirsel olanla kişisel, olağan dışı ve hastalıklı (Benjamin) bir ilişkiye girer. Şair ve okur, şiirin yaratımına birlikte katılarak, başka hiçbir dilsel inşâda olmadık ölçüde, “Yaşantı İçeriği”yle ortalıktadır. Şiirin Etik için bir sıfır 1/ noktası olması ve şairi/okuru daha iyi bir insan olma çağrısıyla Dil’e kapaması bundandır; modern şiirin farklı/öznel bir deneyim kapasitesi de buradan beslenir. Elbette Yaşantı İçeriği’nin Dil’e böyle çökelmesi, şiiri bir özgeçmiş yakınmasına çevirmez, çevirmemelidir; estetik gerçekliğe dönüşmüş deneyim bilgisi, nesnel bağlılaşığı üzerinden ve imgesel örgüye yerleşerek ötekine bulaşır ve bilinmedik, bakir bir insanî olanağı işaret eder. 2/ Zeynep Köylü, bu olanağın öncelikle dilsel bir olgu olduğunun baştan beri farkındadır. İlk kitabı Son Arzum Gül ve Kedi (Mayıs Yay. 1998) , bu farkındalığın gerisindeki bilince dikkat kilerle dilin kat yerlerine gönderir. Böylece sözcük, dize, şiir cümlesi ve imgesel kurgu biçiminde ilerleyen dil, döndüm! kabileydiniz çok yüzlü bir çarmıhta/ beni de terk ederken bir tanrıyla aldatın gibi sert edalı, yabanıl bir kurgu öne çıkar. Ancak gözden kaçırılmamalıdır: Bu yabanıl imge örgüsü, Dil’i maddileştirerek şiirin hızını yavaşlatır, sözcük bariyerlerinde okuru oyalar. Bu şiirin özelliklerinden olan görselliğin salt fotoğrafik olmadığını, düşünsele ilmek attığını söylemek gerek : kırmızıydı güldüğüm gecikmiş kukla ya da tenha bir kent kadar az sakallıyım dizeleri çoğaltılabilir. Burada maddileşen dil estetize olurken, soyutlama iradesi dikkat çeker. Zeynep Köylü şiirinde soyuta dolanan söyleyiş, görsel/düşünsel imge örgüsünün de yapısal özelliğidir: uzak bulutlardı/ bacaklarımdan sızan ya da baldıran köklerinde suyun tuz ilahisi gibi. 3/ Gövde’nin nesneleştirilmesi özne için bir ifade olanağına dönüşürken, özne/ nesne geçişimiyle de poetik sorunsalına dilde yeni alanlar açan şair, böylece gövdeyi öteki cinsel kimliklerin deneyimleme olanağı bulamayacakları yerlere taşır. Kadın sorununu kendinde olmaktan kurtararak kendisi için bir olanağa, oradan da dilsel bir deneyime aktaran bilinç içeriği önemlidir: Eksilen/eksiltilen Gövde, her defasında kendine döner, kendini işaretler ve oradan tamamlanmak üzere ayaklanır: gövdem yarılsa da içine girsem dizesindeki diyalektik buna örnektir ve şu dizeler: gövdemden çıkarmayın yanlış ayetlerimi; gövdenize dokunacak bir yerim yoktu; oysa gövdemi terk eden sular/ buluşur bir nehrin sessizliğiyle Şiirimizdeki bu kadın sesi önemlidir; özgün katmanlarını gözeterek ve benzetmenin risklerini göze alarak Zeynep Köylü şiirinin İranlı Füruğ’la kardeşliğine dikkat çekiyorum. Bizde ise bu şiir, kendini başlatan bir şiir olarak kaydedilmelidir. 4/ “ İlk Ağacı Öperek “ (Everest Yay. 2007) kitabında şair, metinler arası göndermelere sıkça başvurmuş; böylece, yaşantı içeriği/fenomenal bilinç sarmalının nesnel bağlılaşığı halinde geniş bir evrene açılmıştır. Şiirin şairözneye kapanmamasını destekleyen bu yönelim, öteki metni de kendi niyetiyle örter ve yeni okumalara açar: sokak lambalarından hep geri döndüm; unuttu yeryüzü kesilen saçlarımı; ellerim küçük gelir gecenin ellerine ya da bir duvarda cesedini buldum gölgenin/arasında “kırmızı kahverengi defter”in Şiirde olan biteni yalnızca yüzey yapıda işaretlemek olanaklı; derin yapıya ilişmek için doğrudan okumak, alımlama estetiği bağlamında, okurun niyetiyle metnin niyetinin birbirini zenginleştirdiği barok bölgelere inmek gerekli. Zeynep Köylü şiiri, kesinlikle okuma alışkanlığımızı gözeten bir dile ait, ancak duyusal bireşimi, imge örgüsü, gönderge kullanma zekâsı ve sözcük ilintileri bu alışkanlığı törpülüyor ve kusursuz bir biçimlemeyle kurulan atmosfer, şiirin sorunsalını okura taşıyor. Daha başlarda ele geçirilen ve giderek incelen bu olgun ses, dünya ilgisi/varoluş gerilimi hattında sorunlaştırılan kadınlık haline, epistemik ve ontik ilmekler atarak farklı bir şiirseli duyuruyor. Zeynep Köylü, özgün kurgusu ve “meselesi olan” şiirleriyle dikkatle izlenmelidir. ? İlk Ağacı Öperek/ Zeynep Köylü/ Everest Yayınları/ 94 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 952 Zeynep Köylü AB D U LLAH BAŞTÜ R K İŞÇİ EDEBİYATI ÖDÜLÜ 2008 GENELİŞ ve DİSK eski Genel Başkanı Abdullah Baştürk (19291991) anısına, ailesi, Edebiyatçılar Derneği ve Genelİş'le birlikte beş yıldır işçi öyküleri dalında verilen “Abdullah Baştürk Ödülü”, bu yıldan itibaren işçi edebiyatı kapsamında, kitaplara verilecektir. 1) Ödüle aday kitaplar, işçiler ya da emeğiyle geçinenler hakkında olmalıdır. 2) Bu kitaplar; şiir, öykü, roman, anı, günce, röportaj türünde olabileceği gibi, edebi yapıtlarla ilgili inceleme, eleştiri, makale, deneme, antoloji, yıllık ve benzeri türlerde de olabilir. Ancak ödül dağıtımında, tür değil, yapıtın değeri göz önüne alınacaktır. Şiir, öykü, deneme gibi türlerde, kitabın en az yarısının işçiler ya da emeğiyle geçinenler hakkında olması, yeterli sayılabilecektir. 3) Kitaplar 1 Eylül 2006 31 Ağustos 2008 tarihleri arasında (bu ilk yıla özgü olarak son iki yıl içinde) basılmış olmalıdır. Ödüle son başvuru tarihi 11 Eylül 2008'dir. Postadaki gecikmeler kabul edilmez. Ödüle tek yapıtla aday olunabilir. 4) Edebiyatçılar Derneği yönetim organlarında yer alan üyeler yarışmaya katılamaz. 5) Seçici kurul: Remzi İnanç, Özgen Seçkin, Vecihi Timuroğlu, Necati Tosuner, Tuncer Uçarol. 6) Ödüller en çok üç kitaba verilir. Aralarında sıralama yapılmayacaktır. Ödül tutarları her bir kitap için 2.000 TL'dir. Ödül kazananlar ayrıca GENELİŞ'in Ören (Burhaniye)'de bulunan “Abdullah Baştürk Eğitim ve Dinlenme Tesisleri”nde bir hafta ağırlanacaktır. 7) Sonuçlar, gerekçesiyle birlikte, 11 Kasım 2008 günü açıklanır. Ödül töreni, Abdullah Baştürk'ün ölüm yıldönümü olan 21 Aralık 2008 gününü izleyen hafta içinde yapılır. 8) GENELİŞ, ödül kazanan ve yarışmaya katılan kitaplardan bazı bölümleri, telif ücreti ödeyerek kitaplaştırabilir. Bunları yayın organlarında da kullanabilir. 9) Ödüle aday kitaplar; adres, telefon, özgeçmiş yazılı imzalı bir başvuru dilekçesiyle yazarın kendisince ya da izin belgesiyle birlikte yayınevince, 7 adet olarak aşağıdaki adrese taahhütlü gönderilecek ya da imza karşılığı teslim edilecektir: Edebiyatçılar Derneği (Abdullah Baştürk Ödülü), Sakarya Cad. 32/15, Bahar Apt. Kat 5, Yenişehir Ankara. İletişim: 0312 / 434 46 65 [email protected], Bilgi için (ödül sonuçları, tarihçe, yarışma kitapları, yankılar): www.genelis.org.tr 10) Ödüle katılan yapıtlar geri verilmez. SAYFA 22 çekmişti: Ritmi gerilerde tutan minimal söyleyiş lirik yayılmayı önlüyor ve şiirlerin omurgasını kuran dramatik yapıyı öne alıyordu. Bu dramatik yapı, psikanalizin adlandırmasıyla, fenomenolojik bilinç üzerinde yükselir. Böylece Zeynep Köylü şiirinde devinen ana sorunsal olarak dişilvaroluş, hem yaşantı içeriğinde, hem de fenomenal bilinç katmanlarında kurcalanır. Örneğin, biyolojik babadan kalkarak ‘toplumsal baba’ya dolanan bir hat, “şairkadın” kimliği altında bu şiire özel bir yer açar: Burada sorunlaştırılan olgular, şairkadın özne tarafından izlenen (empresyon) değil ama deneyimlenen bir süreç olarak doğrudan okura bulaşır. Bu şiiri sahici kılan söyleyiş özellikleri ve duyusal örüntü, modern şiirimizde tartışmasız özgünlüktedir. Düz politik çağrışımı her düzeyde ketleme ve kadınlığı kendi özerk alanında sorunlaştırabilme cesareti, şiirine (dil’e) güven duyan bir şairden söz edebilmemizi sağlıyor. Farklı şiirlerden gelen şu dizeler örnek olsun: tüm babalar aşkıma geç kaldılar; amcaların gülbıyığına/ sürdükleri öfkeli yaram; babalar korkuyordu uğultulu düşlerden; uzun bir kumru sesiydi gölgem/ bastıkça üstüne babamın aryaları. Şiirin semantik düzeyini ele geçiren dramatik yapı, şairin sözcük paletinde de izlenebilir: Sıkça kullanılan masal, ıslak, at, bacak, taş, kuyu, cüce, uçurum, ayna, kırmızı, eksik, ip, çan, yüz sözcükleri atak, hatta riskli imgeleri ve kimi zaman doğrudan üstgerçekçi kurguları omuzlayarak, şairin dışavurumındaki (ekspresyon) sıkışmayı/yoğunlaşmayı açığa çıkarır. Yine karışık dizelerle örnekleyelim: atların rahmindeki uykusuz bir dil; avucumu gizli bir geceye sardı/ uzayan nehrinde geyikler vardı ; kelebeğin sırtına konmuşken atlar; ağzındaki tayla öldü büyücü; gülün bileklerine sığındı ayna. Yer yer anlama da dile de göndermeyen, en azından okurun algı ortalamasını bozan imgeler ve sözcük ilintileri, doğrudan şiirin dramatik yapısını çoğaltarak okuru örter. Sözcükler geriye dönerek birbirini dilimler, zeki iliş ¥
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle