24 Nisan 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

¥ diye konuşuyor yazar. “Bu oyunda bir CIA adamı olan Paul Henze ile kadın gazeteci Claire Sterling çok önemli iki rolü üstlenmişlerdi.” Papa suikastında ‘Bulgar parmağı’ tezinin sahibi tabii gazeteci Sterling değildi. Geri planda ipleri tutan CIA, adamı Henze aracılığı ile bu ‘görevi’ Sterling’e verir ve kamuoyunu inandırıcı bir dosya hazırlaması istenir. Araştırmaları sonucu ortaya atılan “KGB+Bulgar tezi”nin uydurma olduğunu kitabında kesinlikle ve inandırıcı bir şekilde kanıtlayan Valeska von Roques, ABD Başkanı Ronald Reagan’ın Soğuk Savaş strateji uzmanı Michael Leeden’in de tezin fikir babalarından biri olduğunu ortaya çıkarmış. Amaç, o dönemde Sovyetler Birliği’nin “Kötülüğün İmparatorluğu” olduğunu dünya kamuoyuna inandırmaktır. Önüne konulan verileri bir papağan örneği sorgulama aşamasında ve yargıç karşısında tekrarlayan M. Ali Ağca suçsuz Bulgarların tutuklanmasına ve uzun yıllar hapis yatmasına neden olur. Kitapta anlatılanlara göre 1983 yılındaki ikinci davayı izleyen Uğur Mumcu yanındaki İtalyan kadın meslektaşına: “Adam çok akıllı, çıkarlarını korumasını da çok iyi biliyor,” der. “Ne söylemesi gerektiğinin de bilincinde...” Aynı davada tanık olarak dinlenen Abdullah Çatlı da: “Eğer bu mahkemede Ağca’nın ‘Bulgar tezi’nin doğru olduğunu açıklarsak Almanya bize 200.000 dolar verecek, himayesi altına da alacaktı,” diye konuşur. Kitabın yazarı Valeska von Roques iki yılı aşkın çalışmaları sırasında İtalya ve Vatikan’dan başka Türkiye’den Amerika Birleşik Devletleri’ne birçok ülkede araştırmalar yapmış. “Papa’ya ¥ gibidir. Nerede ve ne zaman, ne yapacağı belli olmaz. Gülerken ısırıverir sevmediklerini.” Unutulmaması gereken bir gerçek daha var ki, şiir canlı bir varlık gibi aramızda dolaşıp durmakta… Olur olmaz yerlerde bizimle konuşup dertleşebilmekte. Onun da, canlı bir varlık gibi sevgisi olduğu kadar, öfkesinin de olabileceğini göz ardı etmemek gerekir, diyorum. “Narin Zehir”in, şairin bundan önceki kitaplarında söylemek isteyip de söyleyemediklerini söylüyormuş izlenimi veriyor olması, onun bu evre içinde kendini daha da geliştirip, yetkin düzeylere eriştirdiğini belgelemiş gibi geliyor bana. Onun kurguladığı şiir yapısına baktığınızda, sayı sıfatlarına pek rastlamazsınız. Dizelerindeki sağlamlığı, şiirinin ana yapısını oluşturduğunda, karşımıza doyumu olmayan sanatsal bir ürün bütünlüğü sunulmuş oluyor ki, insanın dönüp dönüp okuma isteğini arttırıyor bu sunuş. “Sanat, güzel olan bir şeyin tasarımlanması değil, ama bir şeyin güzel tasarımlanmasıdır.” diyor Immanuel Kant, “18. Yüzyılın Felsefi Düşüncesi” adlı yapıtında. İşte Fergun Özelli, şiirlerinde güzel olanı değil, şiirin güzelini tasarlayıp sunuyor bize. Onun özlenen ve aranan bir şair oluşu da bu yönüyle çıkıyor ortaya. Özelli’nin şiirleri, genellikle insana dönüktür ama, zaman zaman sokak kedileri, sudaki çaresiz balık, soğukta donan serçe ve daha yürek sızlatıcı ne varsa, onun şiirinde bulur kendini: CUMHURİYET KİTAP SAYI 944 Komplo” kitabıyla perde arkasındakilerin kimler ve amaçlarının ne olduğunu ortaya çıkarmayı başarmış. İtalyan gizli servisi Sismi’nin bir ajanının verdiği bilgiye göre, suikastta iki Amerikalı keskin nişancı da görevlendirilmiş. Bu kişilerin görevi, Ağca silahını kaldırdığı anda öldürücü atışı yapmaktı. Ancak son dakikada bu plandan vazgeçilmiş ve keskin nişancılar aynı gün apar topar Amerika’ya dönmüş. O yıllarda görev yapmış bir başka Sismi elemanı da yazarın dikkatini şuna çeker. Fotoğraflarda da görüldüğü gibi Ağca kurşun sıkarken tabancasını 45 metre ötedeki Papa’nın başına değil de, aşağı doğru tutmaktadır. Bu iki olay Papa’nın öldürülmesinden vazgeçilmiş olduğunu, sadece yaralanmasının amaçlandığını kanıtlar. Valeska von Roques’un sayısız tanığa ve zengin belgelere dayanarak kaleme aldığı “Papa’ya Komplo”da anlatılanlar ülkemizi de yakından ilgilendiriyor. Abdi İpekçi cinayeti ile adını ilk kez duyuran Ağca’nın nasıl biri olduğunu yakından izliyor, Türk gladyosunun aktörlerinin Batılı gizli servis örgütlerince nasıl korunduğunu da görüyorsunuz. Kitabında Oral Çelik’e de değinen yazar: “Onun anlattıklarıyla İtalyan yargıç Rosario Priore´nin soruşturmaları sonu ortaya çıkardıkları örtüşüyor” diyor. “Bu nedenle suikastta önemli bir rol oynamış olan Çelik’in açıklamaları çok ilginç kaynak olarak kabul edilmelidir.” Akıcı bir anlatım ve değişik bir kurgu “Papa’ya Komplo” kitabına bir gerilim romanı akıcılığını veriyor. ? Papa’ya Komplo/ Valeska von Roques/ Çeviren: Ahmet Arpad/ Yordam Kitap/ 2008/ 224 s. gönlünü boşluğa çizer kedicik kuyruğuyla kur yaptığı sokağa (Cangıl s.64) Bu onun insan ve doğa sevgisini yüreğinde nasıl büyüttüğünü göstermiyor mu bize? Onun şiirlerindeki sevgi ve aşırı duyarlık, hayata bakış açısını da simgeliyor bir bakıma. İstiyor ki; herkes severek yaklaşsın doğadaki canlılara ve birbirlerine. Şiirin bütünü, yitirdiğimiz değerli şairlerimizden Cemal Süreya’ya adanmış. Şairlerin tümü genellikle vefalı insanlardır. Sevdiklerine bir şeyler sunabilmemin çaresini arar dururlar öteden beri. Sunabildikleri de, içlerinden kopup gelen dizeler bütünlüğüdür ancak. Bu onları mutlu eder. Böylelikle onu, gönüllerinde yaşatmaya devam ettikleri inancını da taşımış olurlar yüreklerinde. Ancak her nedense bu, şiir üstüne görüşlerini sunan şair ve eleştirmenlerin eleştiri konusu olmuştur, bugüne değin. “Sanki şair şiirinden çok şiirlerini ithaf ettiği kişinin adından medet umuyor gibidir” denilerek. Oysa, yukarıda da değindiğim gibi, şairin sevdiği birine küçük ama, anlamlı bir sunağıdır bu sadece! “Sesini Bulan Şiirler Bütünü” olarak nitelendirdiğim “Narin Zehir”, şiire duyarsız olmayanlar için beğeniyle okunacak güzel bir şiir kitabı. ? Narin Zehir/ Fergun Özelli/ İlya Yayınları/ 96 s. SAYFA 23
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle