Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
? yazım ve edebiyat serüveni üzerine sorulan bir soruya daha ilk cümlede yukarıdaki cevabı veren İnci Aral, aynı söyleşide etkilendiği yazarlar arasında Poe, Maupassant ve Kafka’yı sayıveriyor. Belki de bu etkileşimin en doğrudan yansıtıldığı öykülerin Ruhumu Öpmeyi Unuttun kitabındakiler olduğunu söyleyerek büyük bir hata etmiş olmayız. “KADIN” İnci Aral aslında dil ve konu seçimlerinin de ötesinde meselelere sahip olan bir yazar. “Kadın” bunların başta gelenlerinden biri. Nazlı Eray, Orhan Duru gibi birkaç istisna hariç ülkemizin ana akım öykücülüğü hayaletlerden söz etmeyi kaçış olarak algılayacak bir düşünce yapısına sahiptir. Yazarların gerçek meseleleri olması gerektiği düşünülür. Ama hem hayaletlerden söz edip hem de gerçeklerden kaçmamış olmak mümkün mü? Belki de çok mümkün, ama bunu anlamak için bir erkek gibi ya da daha doğrusu Fikret gibi düşünmemek ve hayaletlerin söylediklerini duyabilmek gerek. ? Ruhumu Öpmeyi Unuttun/ İnci Aral/ Epsilon Yayınevi/ 190 s. Eylül Avlusu ? Cihan OĞUZ ursalı şair Serdar Ünver, 1995’te yayımlanan “Arkası Dün” ve 1998’de çıkan “Kuşlar Kanadı”ndan sonra, bu kez Yasakmeyve tarafından yayımlanan “Eylül Avlusu” adlı kitabıyla okur karşısında. Serdar Ünver, Bursa’daki edebiyat hayatına gönül vermiş bir şair. Ramis Dara, Hilmi Haşal, İhsan Üren, Melih Elal, Mustafa Durak ve Nuri Demirci ile birlikte, önce Yeni Biçem, birkaç yıldır da Akatalpa dergisini yaratan kadronun önde gelen isimlerinden. 51 yaşında olmasına rağmen hâlâ genç görünüşlü ve kalbi fırtınayla dolu bir şair. “Eylül Avlusu”, Serdar Ünver’in artık klasikleşmeye başlayan şiir tekniğinin yeni bir örneği. Ünver’de şiirsel örgü, tıpkı rahmetli Behçet Aysan ile Sina Akyol ve Yunus Koray’da rastlanan kırık dökük dizelerin oluşturduğu yapıya benzer bir teknikle biçimleniyor. Kısa, vurucu ve atomize edilmiş o şiirsel boyut, sözcüklerle kavramların hayata yaslandığı engin denizde, kıyıya vuran dalgacıkları andıran bir tarzda dile geliyor. Kitabın en etkili şiirlerinden “Git Bitsin”de, B yan ve duyarlılığın boyutunu majör çıkışlarla değil pastel renklerle çizmeye çalışan bir şair. Belki de sahip olduğu şiirin teknik düzeyi onu buna zorluyor/sınırlıyor. Edebiyat dünyasında, “taşra” diye hakir görülen bir ortamın içinde dergicilik yoluyla kıyasıya mücadele etmesine rağmen, bir “kavga adamı” görüntüsünden uzak. Belki de, hayatın derin karmaşası ve katı kuralları karşısında, şiirini bu ortamdan uzak tutmaya çalışıyordur, kim bilir? Örneğin, “Erte” şiirinde olduğu gibi, çıkışlarında bile gizil bir asalet var: “İyi, içim Bana şimdi Zannım beni Özlemişti Ben içime Peki dedim (İçim çocuk Sevinir) ... Ben içimi Kime diye Bunca narin Büyüttüm?.. Döndü üstü Başı bere (İçim ince Ezilir) ... İçim seni Salmam daha!” Yeri gelmişken, söz etmeden geçemeyeceğim: 1994’ten itibaren Bursa Edebiyat Günleri’ne ben de birkaç kez katıldım. Oradaki dostlukların ve sıcaklığın bir ismi de Serdar Ünver’di. İnanılmaz derecede mütevazı, sessiz ve yardımsever. Bursa’da Türkiye’nin en kaliteli edebiyat dergilerinden birini çıkarmaya çalışan sevgili eleştirmen Ramis Dara, bitip tükenmez sorunlarla boğuşurken, yanındaki en önemli isimlerden biri de Serdar Ünver’di. Bursa’ya her gidişimde, sanki hayatımın en başından beri sahip olduğum ancak fark edemediğim “yedek aile” sıcaklığını yaşadım. Huzurlu saatler geçirdim. Meğer şiirin sadece dizelere değil, hayatın akışına da yansıyan görünmez bir dostluğu varmış. Ama Serdar Ünver, “Eylül Avlusu”nu, içinde tıkanıp kalmış, bir türlü ifAde şansı bulamamış, belki de şairince özellikle engellenmiş bir duyguyla tamamlıyor: “O ŞİİRİ YAZMADIM O şiiri yazmadım Geldi gitti yazmadım Gülçiçek kuşlar suece Neler de neler Girdi ama araya O şiiri yazmadım Az’dım bilmedim Bin alıcı başımda Diye belki serçeleyin Anıçalı dibine Sindim de amanın O şiiri yazmadım” ? cihanoguz@yahoo.com Eylül Avlusu/ Serdar Ünver/ Komşu Yayınları (Yasakmeyve)/ Aralık 2005/ 64 sayfa. 843 “Belle bu geceyi; zamandır yalınayak yürüdüğün yolunda düş tümseği... Ve kimbilir kimin, Dokunuk ellerce Tüten üçbeş anıda... Diyelim ölüm: belki Sürgün, olacağı... Hadi git bitsin!” dizeleriyle beliren o kırık dökük söylem, şairin “ağız dolusu” konuşmak yerine, etkisini “anında” gösteren bir üslubu yeğlediğini gösteriyor. Serdar Ünver, müzikalitesini kısa dizelerle biçimlendirdiği şiirlerinde, günlük hayatın, düşlerin, hayal kırıklıklarının ve umudun peşinden gidiyor. Şair, kimi kez “Düş gibi vardı; yoktu/belki de. Öyleydi bilinmezliği onun//Geceyi ve zamanı seçen kaygılı/dileklerimiz öyle bir etki bırakmıştı bizde.//Yan, yön yoktu; daracık/bir dehliz/ve/kan sızdıran an:/Açar açmaz gülünü/kendi deren gizlice” (Dehliz) dizeleriyle dünyaya ilişkin endişesini belirtirken, kimi kez de “Acım olgunlaşacak; öyle/buldum onu. ıssız dağ yolları/yalvacı o: sesinde bin/koyak yankısı, gider gelir kendine” (Acım Olgunlaşacak) dizelerinde ortaya çıkan derin sızıyla hayatın kulaklarını çınlatır. MAJÖR ÇIKIŞLARDAN UZAK Serdar Ünver, sınırlarını çabucak çizen, kavgadan ziyade kalbiyle barışmaya çabalaCUMHURİYET KİTAP SAYI SAYFA 33