04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

? Priamos kendinden geçmiş, Akhaların gemilerine gidip yalvarmak ister. Yalvaranlar Troyalılar olur. İşkenceler, aşağılamalar, destanda Akhaların gücünü büyütmektedir. Modern düşünceye gelinceye kadar korku salmak iktidarın bir parçası olarak kabul edilmiş, korku veren güçlü sayılmıştır. İlyada’dan çıkarılabilecek ders de bu yoldadır: Erdemli ve bilge olmanın, etiğe uygun davranmanın yararı yoktur. İnsanlar güçlüye tabi olur. Şiddeti, işkenceyi kullan, duygularını sertleştir. Bir başka ders ise Troya kral ailesi üzerinden aşkın, kadının insana (=erkeğe) zarar verdiği, gülünç ve zavallı duruma düşürdüğüdür. (Tıpkı Helenistik Çağ’da ve Eski Roma’da Priamos’un Priapos’la gülünçleştirildiği gibi.) KIYIM MAKİNESİ Akhilleus öylesine bir kıyım makinesidir ki onun döktüğü kan seline dönen ırmak tanrı Ksanthos (=Skamandros) çok öfkelenir onun acımasızlığına, üstüne yürür azgın sularıyla, Akhilleus’u yutmak üzeredir. O anda Poseidon ve Athena yardımına koşarlar Akhilleus’un. Irmak tanrı Skamandros, Akhilleus’u birlikte sellere boğmak için, başka bir ırmağı da çağırır yanına.(XI. 305) Tehditlerle, öfkeyle, şiddet ve cezalandırma isteğiyle dolu duygu taşmaları arasında “kumlarla örteceğim kendisini de,/ dökeceğim üstüne yığınlarla çakıl,/ kemiklerini bile toplayamasın Akhalar” diye söylenen “ırmak tanrı Ksanthos” köpüklü, kanlı, gürültülü biçimde saldırır Akhilleus’a. Hera bunu görür ve ödü kopar, Hephaistos’u çağırır yardıma. Ondan bütün ovayı ateşe vermesini ister. Irmak bu yangınla kaynar, içindeki balıklar haşlanır, ovadaki bütün ölüler yanar. Bir cehennem daha yaşanır Troya’da. Sonunda Ksanthos ırmağı sularının tamamen buharlaşıp yok olacağını anlayınca yaltaklanır Hephaistos’a. Bir daha Troyalılara asla yardım etmeyeceğine dair söz verir. Böylece İlyada’da ‘zor’un en önemli etken olduğu tanrılar arasındaki kutuplaşmada, tanrılar düzeyinde doğrulatılmış olur. İlyada’da adalet, hak hukuk güçlü olanındır. Orada ordu içinde birliğin parçalanmasına hiçbir şekilde izin verilmemesi (örneğin Agamemnon ve Akhilleus arasında savaş ganimeti genç kızın yüzünden çıkan dargınlığın nasıl zarar verdiği, onlar barıştığında ise nasıl zafere gidildiği) anlatılır. Hiçbir gevşeme olmamalı, zafer elde edilene dek asla vazgeçilmemelidir. İlyada’da savaşla, Akhaların işgaliyle geçen süre on yıldır. Robert Graves İliada’dan daha sonra çıkarılan “barbarlık” bölümlerini sıralamış: “Kadınlara, ilticacılara ve dostlara karşı girişilen acımasız eylemler. (…) Yeni yerler ele geçirdikten sonra halka işkence edilmesi ve hiçbir tanrısal yasaklama tanınmaması, İphigeneia’nın kurban edilmesi, Odysseus’un Palamedes’ten haince aldığı intikam, Lykaon’un (Priamos’un oğlu – YC) bir gümüş kaba satılması, Akhilleus’un ahlaksızca Troilos’u (Priamos’un oğlu YC) baştan çıkarmaya çalışması, Briseis ile Khryseis’in (ikisi de savaş ganimeti ve seçkin sınıfın kızları YC) metres olarak alıkonulmaları gibi olayların hepsi tipik birer barbarlık destanıdır.”(9) Ayrıca Kassandra’ya ve Polyksena’ya (Priamos’un kızları – YC) tapınakta Akhalı koCUMHURİYET KİTAP SAYI mutanlarca tecavüzler, Akhilleus’un yakaladığı Troyalı erkek çocukları hayvan yerine kurban etmesi, Polyksena’nın Akhilleus’un mezarı başında kurban edilmesi de yüz kızartıcı davranışlardır. Azra Erhat ve A. Kadir’in birlikte çevirdikleri İlyada’nın önsözünde “İlkçağ’dan kalma tek metnin Ortaçağ’daki çeşitli kopyaları olarak elimize geçen İliada ve Odysseia” diye açıklama yapılmış.(10) Yine önsözde “Tarih ve arkeoloji araştırmaları Homeros destanlarında anlatılan birçok gerçeğin birbirinden ayrı çağlara ait olduğunu gösteriyor. Dilde de daha eski öğelerle daha yenilerinin karıştığı açıkça beliriyor. İlyada’da ana olaya birçok ek olayların karışmasıyla, anlatımda tam tutarlı bir akış olmadığı (…) apaçık görülür.” (s. 14) Bütün bunlara rağmen İlyada’nın edebiyat tarihi ve şiir sanatı açısından önemli bir yapıt olduğu kesindir. Ama onun bir başka önemli yanı, Batı’nın kültürel genetiğini, düşüncesini biçimlendirdiğidir. İlyada, toprakları işgal edilen halklar için yazılmamıştır; Anadolu’yu fethedecek, Doğu’ya uzanacak Batılılar için yazılmıştır. Askeri ve siyasi alanda Yunan, Roma ve tüm Batı’nın fetih ülküsünü etkilediği, ondan Büyük İskender’in, Sezar’ın, Napolyon’un, Avrupalı siyasetçilerin, komutanların 2800 yıl esinlendiği bir gerçektir. ? 1)Thiassos, Dionyssos’un taşıdığı erkeğin döl bereketinin simgesi sayılan çam kozalaklı değneğin adı. 1)Robert Graves “Priamos’un on dokuzu meşru olan elli oğlu Troya’da kutsal kral için biçilen hükümranlık süresinin on dokuz yıllık metonik dönüş ekseninde belirlendiği anlamına gelir” diyor. Bu da Priamos’un Güneş tanrıyla ilişkilendirildiğine ilişkin bir kanıttır. 3)Artemis Efes’te aşk, doğum/ bereket tanrıçasıyken, Eski Yunan’da bakire bir av tanrıçasına dönüştürülür. Niobe Anadolulu bir tanrıçadır ve bir gün altı oğlu, altı kızı olduğu için övündüğünden ötürü Yunanlı Artemis ve ikizi Apollon tarafından bütün çocukları öldürülür. 30 Mart tarihli Cumhuriyet Kitap ekinde belirtmeye çalıştığım gibi, coğrafya koşullarının olumsuz etkisi bunda rol oynamış olabilir. 4)Priapos’a reva görülen bu küçültücü davranışlar, ortak bellekte yer eden ve bilgeliğiyle, kültürüyle Akhalardan üstün düzeydeki Anadolu’yu temsil eden eski Troya kralı Priamos’un erdemi temsil eden imgesine tepki olabilir. Eski Yunanlıların ortak belleğinde İlyada’daki farklı söylemden (iki ayrı kültürü temsil eden erdemli Priamos ve kinci, işkenceci Akhilleus) doğan toplumsal etkileri hesaba katmamız gerekecektir. 5)Daha çok bilgi için bkz: Özdemir Nutku, Tarihimizden Kültür manzaraları, Kabalcı Yayınevi, İstanbul, 1995, s. 69. 6)Acaba bu topraklarda yaşayan Osmanlı halkının ortak bilinçdışında bu nahıl merakı daha önceki Priapos yenilgisine verilen bir yanıt mıydı? (Keşke Osmanlı’da bunlar kadar bilime ve tekniğe de para harcansaydı.) 7)İlyada’da (XXI. 35 ve 40) Priamos’un bahçesindeki yabani incir ağacı dindışı bir nedenle anılmaktadır. Priapos ile Priamos arasındaki örtüşme her ikisinin de incirle ve eşekle ilişkilendirilmesinde de ortaya çıkar. 8)Herodotos, Herodot Tarihi, Çeviren: Müntekim Ökmen – Yunanca aslıyla karşılaştıran: Azra Erhat, Remzi Kitabevi, 1983, II. 118. 9)Robert Graves, Yunan Mitleri, çev: Uğur Akpur, Say Yayınları, İstanbul, 2004, s. 821. 10)Homeros, çev: A. Erhat – A. Kadir, İlyada, Can Yayınları, İstanbul, 1984, .10. 843 SAYFA 31
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle