29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

? Karikatürler/ Gökçen Eke/ Kendi Yayını/ 62 s. Gökçen Eke henüz 24 yaşında. Nasreddin Hoca çevresinde dolaşan esprilerle oluşturduğu ilk albümü ‘Akşehir Hatırası’ndan beş yıl sonra, genç çizer ikinci kitabını yayımladı. Bu albümünde insan ilişkilerindeki komik yanları naif bir mizahla belirginleştirmiş olan Gökçen Eke, MSÜ Mimarlık Fakültesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’nü bitirdi. Şimdi tasarımcı olarak çalışıyor. Eke’nin karikatürcüler için hoş bir rastlaşma sayılabilecek bir özelliği de Akşehirli olması. Nasreddin Hoca’nın maya çaldığı göl şimdilerde kuruyor ama, maya başka biçimde tutuyor; göl çevresinden Gökçen Eke gibi mizahçılar yetişiyor. Kişisel resim ve karikatür sergileri de açmış olan Gökçen Eke kitap kapağı, festivaltiyatro afiş tasarımı çalışmaları da yapmaktadır. Demet Sabancı, Didem Çapa, Prof. Önder Küçükerman, Ahmet Çetin Eyüp ve Semih Balcıoğlu’nun da katkıda bulundukları kitabın gelirinin, çizer tarafından mezun olduğu bölüme bırakılmış olduğunu da belirtelim. Albümde 52 karikatür yer alıyor. İsteme adresi:[email protected] Akşam Toplantıları/ Gogol/ Çeviren: Ergin Altay/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 268 s. “Amma da tuhaf ad koydum kitabıma: Dikanka Yakınlarında Bir Çiftlikte Akşam Toplantıları… Ne toplantılarıymış bunlar böyle? Üstelik arıcının teki attı bu ismi ortaya. Tanrı’ya şükürler, neyse ki kalem için kaz yolmadılar henüz, kâğıt için de pek öyle bir öteberi tüketmediler!” Ergin Altay’ın Türkçeye çevirdiği “Akşam Toplantıları”, Gogol’ün öykü toplamının ilk halkasını içeriyor. Her Temas İz Bırakır/ Emrah Serbes/ İletişim Yayınları/ 300 s. Kızılay, Sakarya Caddesi, SSK İşhanı, DilTarih, Atakule, öğrenci evleri, Emniyet... ve Cinayet Masası. Behzat Ç., “yeni müktesebata” uyum sağlayamamış, lambur lumbur, “dişli” bir başkomiser. Müzik dinlemez, polis telsizi dinler. Kitap okumaz, gazeteye spor sayfasından başlar. Herhangi bir siyasi görüşü yok. “İçimizden birinin” üçüncü sayfa haberlerine yansımış hali gibi, adı bile tam değil. 1. Amatör’de bir stoperken, topçuluğu bırakıp başkalarını tekmelemeye başlamış. Örneğin beş lira için kalbinden adam bıçaklayanları, on üç yaşında kızlara tecavüz eden, namus için en yakın akrabalarını vuranları... Kendi adalet anlayışı bakımından sorun yok; “it uğursuz” kimdir, belli gibi görünüyor... Ama acaba öyle mi? Behzat Ç.’yi ve onun adalet duygusunu da rahatsız eden işler olabiliyor bazen hayatta... At izinin it izine karıştığı bir cinayet... Kim, niye öldürsün bu kızı? Hem niye bu şekilde? Siyaset karışmış desek?.. Atımı Bağladım İğde Dalına/ Mehmet Çetin/ Agora Kitaplığı/ 164 s. “Yeni bir aşka, diyara ya da yeni bir hayata yolculuk yaptığımızı sanırız çoğu kez: yanılırız ama.. Değildir çünkü: Hatırla eğilip önlerinde, geçilmeden o hatıralardan; o kavil: o karar: o ikrar uğraklarından geçilmeden, kişi varamıyor kalbinin kıyısına.. Kalbimizin kıyısındaki iğde dalına bağlamadan o yorgun atları: Soluklandırmadan Haziran’da solan bir gülümsemeyle: Gülümsetmeden o yorgun atları yine Haziran’da yeni bir sevinç ile.. Geçer gibi gölgesi ipekten anıların yollarıyla, vardığı yerde ancak: İnsan, ancak orada..” Bu kitap, Mehmet Çetin’in lirik yazılarını içeriyor. Her Şeye Rağmen/ Mine G. Kırıkkanat/ Epsilon Yayınları/ 240 s. “...Türkiye, bir güzel ülkeydi, sevgili okurlar. Şimdiki zaman değil, di’li geçmişte. Sanki kutsal bir ‘maestro’nun elinden çıkmış; görkemli, göz kamaştırıcı, dev bir sanat eseri gibiydi. Havası güzeldi, suyu güzeldi, dağı, taşı, nehirleri, gölleri, denizleri, Boğazları’yla özene bezene yaratılmış bir cennet tablosuydu. Yaratanın imzası yoktu, ama olağanüstü güzellikteki bir resim gibi, tarih boyunca elden ele gezdi, son sahiplerine gelinceye kadar onunla, onun sayesinde, onun içinde, onun için yaşayanlar, doğal dengelerini ve güzelliğini bozmaya kıyamadılar. Derken bu cennet tabloyu en çok kendilerinin sevdiğini, uğrunda öldüğünü ve öleceğini ileri süren son sahipleri çıktı sahneye. Güzellik peşinde değildiler; daha çok para etmesi için imzalanması gerektiğine inanıyorlardı. Sahipleri onlar değil miydi? Fırçayı her eline geçiren, bir yerini imzaladı Türkiye tablosunun. Denizleri imzaladı, ormanları imzaladı, dağları, nehirleri, Boğazlar’ı imzaladı. Tüm imzalar birleşti, bitişti, tablo artık yalnızca kapkara imzaların koskoca lekesinden ibaret. Üstelik onlar ‘yaratıcı’ bile değildiler. Her şey para içindi, ekonomi içindi. Tablo kararınca, ekonomi de battı, beş para etmiyor artık eser...” Mine G. Kırıkkanat’ın denemeleri yer alıyor bu kitapta. Köpeğiyle Dolaşan Kadın/ Anton Çehov/ Çev.: Ergin Altay/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 682 s. “Kırk dört yıllık ömrüne karşın, hayatın yalınlığı ve karmaşası içindeki insanlık durumlarını büyük bir duyarlılıkla işlediği öykü ve oyunlarıyla, dünya edebiyatına damgasını vuran en önemli 19. yüzyıl yazarlarından biridir. Elinizdeki ciltteyse, Çehov’un kısalı uzunlu otuz yedi seçme öyküsü, yazılış sırasıyla yer almakta ve bu büyük ustanın öykü yazarlığının farklı evrelerine ışık tutmaktadır” diyor kitabı yayına hazırlayanlar. Cenazeden Sonra/ Agatha Christie/ Çeviren: Çiğdem Öztekin/ Altın Kitaplar/ 320 s. Cora baltayla hunharca öldürülünce, bir gün önce kardeşi Richard’ın cenazesinde patavatsızca söylediği söz tüyler ürpertici bir anlam kazanır. Richard’ın vasiyetnamesi okunurken, Cora yüksek sesle, “Olay çok güzel örtbas edildi... Ama Richard cinayete kurban gitti değil mi?” diye sormuştu. Çaresizlik içindeki aile avukatı bu sırrı çözmesi için Hercule Poirot’ya başvurur... ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 874 SAYFA 37
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle