Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
? kahramana bilinç götürme, onu doğru ve haklı bir çizgiye getirmekle yükümlüdür adeta. Oysa; 47’lilerin, Emine ve ve Haydar ilişkisi, bu anlamda cinsiyetçilik göstermez. Eşitlikçi bir ilişki gibi görülür. Erkek sevgili tipi, dönemin siyasi söylemini üstlenerek, başat kahraman olarak idealize edilmez. Kadından daha yetkin bir siyasal bilincin temsilcisi, aşk ilişkisinin de belirleyeni olmaz. ANADOLU’YU DÖNÜŞTÜRMEK Emine’nin Haydar’ı severek, ona yakınlaşması, ondan edineceği bir bilinç, bir insanlık dersi nedeniyle değil, Haydar’ın; Leylim Nine’nin ve Kiraz’ın insani değerlere sahip olmasındandır. Anadolu’nun bozulmamışlığının, çıkarsız sevgisinin, değerlerinin seçilip, benimsenmesidir. Bireysel bir algılama aynı zamanda politik bir seçimin de ifadesi olmaktadır. Ülkenin yazgısının ancak Anadolu’yu değiştirip, dönüştürmekle mümkün olacağı politik gerçeğini de benimsemektir. Aşk ilişkisi, Emine’nin kişiliğinde, geçmişinden de dayanak bularak, bir siyasi görüşü seçme, ona inanma, bağlanmadır. Haklı olan Anadolu’dur çünkü. Katkıda bulunulması gereken, uğruna bir mücadele yürütülmesi gereken yer ve özne odur. Emine’nin çocukluğundan anımsadığı figürler arasında bulunan; İclal ve Kenan öğretmenler de, Anadolu insanına katkıda bulunan, kendi çıkarını değil, insan sevgisini başat alan, dürüstlük ve özverili kişilikleriyle yüceltilmişlerdir. Emine, yaptığı seçimle, İclal ve Kenan öğretmenlerle aynı kişisel, ahlaksal seçimi yapmış olur. 47’liler, sözü edilen ve edilmeyen karakterlerle, bir karakterler zenginliği barındırır. Ayrıntılar, betimlemeler ve romanın teknik yürüyüşüyle, karakterleri tanıma, romanın olay örgüsünü takip etme olanağı buluruz. Romanın kuruluşundaolaylar birbirlerine bağlanırkenaraya, 47’lilerin biyografik öyküleri serpilmiştir. Romanın akışında, yabancılaştırıcı bir etki yaratan, biyografik tutanakların yer alması, romanın asal kişilerinin, kahramanların 47’liler olduğunu bize hatırlatır, Emine’nin temsili olarak seçildiğini vurgular. Bu öyküler, romanın kurgu Ruhr Bölgesi Maden ocağı işçileriyle işçi yurdunun kapısında. Federal Almanya, 1975 sunu bozmaz. Bütünün anlamlı parçaları olarak 47’lilerin yaşadıkları politik dönem sırasında ve öncesinde yaşananları verir. Türkiye’nin ve Anadolu’nun sosyolojik ve psikolojik yapısına ait kesitler yer alır, romanda. Böylece, 47’li’lerin, politik duruşlarını mümkün kılan koşulları, toplumsal yapıyı ve bireysel geçmişlerini anlamış oluruz. Seçtikleri sol politik amaçların ve inanmışlığın ötesinde, 47’lilerin içinde olduğu politik hareketliliğin, eylemliliğin ortaya çıkardığı sonuç; gençlerin savrulması ve politikalarının başarısızlığa uğramasıdır. GELECEK GÜNLERİN UMUDU Roman, gençlere, özellikle Haydar’a ilişkin bir eleştiriyi sezdirir; köye, Anadolu’ya gerekli söylem ve haklılıkla gidemeyen öğrenci politik hareketliliğinin ve aydın tavrının eleştirisiyle biter. Ülkenin acısını, iktidarın yok etme politikasını yaşayan aydınöğrenci bilincinin eksikliğini vurgular. Gençler, politik olarak bir var olma mücadelesi verirlerken, yurtseverliklerinin gereği olarak benimsedikleri Anadolu’ya yaklaşamamışlardır. Uğruna acı çektikleri insanlara, ne söylem ne de eylem düzeyinde ulaşamamış, ona bir anlamda gene ‘yaban’ kalmışlardır. Haydar’ın abisi; Kurban, bu gerçeği bize, hiçbir şey söylemedi, anlatmadı, bilemedik sözleriyle vurgulamış olur. 1970’lerdeki politik hareket, bir öğrenci hareketi, yönelişi olarak kalmış, ülkenin alt sınıfsal katmanlarınaAnadolu’yabir şey katacak zenginliğe, politik ve ideolojik söyleme, haklılığa ulaşamamıştır. Ama romanı, umutsuz bitirmez Füruzan… Emine’yi, derin bir uykuya bırakır. 47’lilerin ucu açık sonu, gelecek günlerin olaylarına, yönelişlerine açık bir gecede biter… ? Topolvitza köyü muhtarı ve ihtiyar heyetiyle birlikte. Bosna savaşı sırasında, 1993. CUMHURİYET KİTAP SAYI 874 SAYFA 11