Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
? Avrupa’da demokrasi kahramanı! Bu insanlar onurlu bir şekilde çıkıp konuşabiliyorlar, bunu sağlayanlar bizim faşistlerimiz! Bizim faşistlerimiz düşman gördükleri o insanları dünyaca ünlü yaptılar. Yani bizim faşistlerimizin ne kadar dar kafalı olduklarını görmek lazım! Faşizmin burada ne kadar aptal bir şey olduğunu da görmek lazım! Ama öte yandan, öteki insanlar da vicdanları sızlamadan, demokrasi avaresi olarak her yeri dolaşıyorlar. Yıllardır politika hakkında bir şey yapmadılar, şimdi dünyada demokrasi kahramanı oldular. Avrupa’nın iki yüzlülüğünü burada da görmek lazım, yıllardır burada hapis yatmış İsmail Beşikçiler, onlarca yazar hapis yattı, ama Avrupa kılını bile kıpırdatmadı! Ama iki tane insan çıkıp iki laf ettiler, ne kadar samimi oldukları da çok tartışılır, ama şu anda onlar özgür ülke demokrasi kahramanı olarak görülüyor! Bu insanların yargılanması ise tümüyle yanlıştır, o ayrı! Bu insanların her türlü görüşlerini özgürce söyleme hakları vardır, o bir yazardır, hatta yazar bile olmasa bu ülkenin insanıdır, bir insandır, görüşlerini söylemelidir. Bu insanları yargılamak, linç etmeye kalkmak, hapse tıkmak, öldürmeye kalkmak, bunların hepsi barbarlıktır, vahşettir, bu başka bir konudur. Ama burada da aynı konuyu yaşıyoruz, Kürt ve Türk milliyetçiliğinde olduğu gibi, birtakım dar kafalı barbarlar böyle bir şey yapıyor, birtakım şarlatanlar da bundan çıkar sağlıyor. Burada da özellikle Avrupa’yı suçluyorum! EPİK ROMAN Konuyu epik romana getirelim, ben günümüzde benzerine pek rastlamadım, rastlamıyorum, nasıl bir çalışmaya gittiniz? Epik roman olması nedeniyle tümüyle Hititler’in diliyle ilgili bir şey. Hititler konuşurken, tabii ki ilkel ve arkaik bir dile sahiplerdi ve onlar yazdıkları zaman şiir gibi yazıyorlardı. İşte ben de bu dili bulmak için Hitit dönemi falları, büyüleri, destanları, efsanaleri, bunları okudum. Sadece bununla yetin meyip, zaten o kadar yeterli değil, aynı zamanda Homeros Destanı’nı, Gılgamış’ı, Shakespeare’i yeniden okudum. Bunların hepsini harmanladım, ortak bir dil ortaya çıkarmaya çalıştım. Hititler yazsalardı, bunun gibi olmazdı, daha başka bir dil olurdu herhalde. Okuduğum metinler çeviri. Hititler’in nasıl konuştuklarını bilmiyoruz tabii, işte bu yüzden çevirileri iyi bir şekilde yapmaya çalışmışlar, ben de onları en iyi şekilde stilize edip, yeni bir dile çevirmeye çalıştım. Tümüyle epik olmasının sebebi bu. Bir de o döneme dikkat edersek, insanlar tümüyle doğadan kopmamışlar, örnekler hep doğa ile ilgili, kartal, aslan, kaplan, boğa, nehir... Bunlar çok önemli yer tutuyor onların hayatında. Kartal göklerin efendisidir, aslan yeryüzünün en güçlü olanı, nehir hayat veren... Soyut imgesel düşünüş tarzıdır bu insanlığın. Daha sonra, Antik Yunan’la beraber, soyut, kavramsal düşünme başlayacaktı. Hititler’inki soyut ve imgeseldi, o yüzden de kendi duygularını hep doğayla benzeştirmişlerdir. Yeni bir kimlik daha kazandınız, tarihi roman yazarı! Böyle bir iddiayı savunur musunuz? Bence aslında yazar vardır. Ya iyi yazarsınız ya da kötü. Ne yazarsanız yazın, özünde yazarsınız. Kimliğiniz o’dur. Benim sanata bakışımda şu söz konusudur: Çok sıkılan bir adam olduğumdan, kendimi tekrar etmeyi sevmiyorum. Yazmayı da tıpkı bir hayat gibi serüven olarak görüyorum. O yüzden farklı mecralara gitmek, farklı kültürleri keşfetmek, uç noktalara gidip gelmek, bunları çok seviyorum. Mesela bir sonraki romanımda Mevlevi düşüncesini ve Şems cinayetini anlatmak istiyorum. Buradan yola çıkarak tabii, Anadolu’da Mevleviliğin nasıl bir şey olduğunu anlatmak isterim. Önemli olan, bu topraklardaki bir kültürden, bir olgudan yola çıkarak, insanı anlatmaya çalışmak, meselem bu! Çünkü sonuçta, bu insanlar Konya’da da yaşasa, Londra’da da, aynıdırlar, çok fark etmiyor. Kültürler değişse de içimizdeki öz, aklımızın sesi, sağduyumuz, bu değişmiyor... ? Erdem Öztop ve Ahmet Ümit röportaj sırasında... CUMHURİYET KİTAP SAYI 870 SAYFA 5