23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

B U L M A C A 1 I 2 M 3 E 4 I 5 M 6 A 7 İLKER MUMCUOĞLU J 8 B 9 G 10 G 11 E 12 D 13 F 14 H 15 L 16 M 17 L 18 D 19 D 20 C 21 D 22 A 23 L 24 J 25 K 26 I 27 A 28 J 29 F 30 J 31 B 32 K 33 D 34 J 35 M 36 C 37 I 38 A 39 K 40 C Feyza HEPÇİLİNGİRLER 4 Ekim Çarşamba Türkçe Günlükleri pencere fotoğrafının yanına, “Bu nedir?” anlamında “Was ist das?” diye yazmış. Bu soru tümcesini o pencere türünün adı sanan uyanık arkadaşımız da Türkçe piyasasına Almancası “Bu nedir?” demek olan bir pencere adı armağan etmiş oldu. 41 B 42 H 43 J 44 M 45 H 46 M 47 K 48 L 49 A 50 B 51 M 52 A 53 A 54 L 55 B 56 L 57 J 58 C 59 H 60 F 61 B 62 L O 63 K 64 A 65 E 66 F 67 B 68 C 69 D 70 K 71 L 72 D 73 D 74 J 75 E 76 K 77 J 78 D 79 F 80 I 81 H Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa, bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru Avesta Yayınları’ndan yayımlanan bir şiir kitabının adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse, aynı şiir yapıtından bir alıntı ve şairin adı ortaya çıkacaktır. Tanımlar ve Sözcükleriniz: A. Abbas Sayar’ın bir romanı. 53 64 22 49 38 27 6 52 81 59 42 45 14 I. Dil devriminin ilk yıllarında “vali” anlamında kullanılan sözcük. 4 26 1 80 37 J. “aşağısı uçurum/ uçurum aşağısı/ annemde ilk yer sarsıntısı/ yaprak .../ annem annem, n’olur kızma/ arkadaşların çoğu gitti azı kaldı/ annem annem, n’olur kızma/ kalanlar işsiz, kupon biriktiriyorlar/ yüzbinde bir de olsa, asgari ücretle/ iş bulacak çamaşır tozu/ annem annem n’olur kızma/ kahvelerde oyun falan oynuyorlar/ ellerindeki son kozu/ sokaklarda alanlarda uygun adım/ uygun adım/ uygun/ annem annem/ tüm kapıları çivilemek geliyor içimden”(Mehmet Müfit). 74 30 34 7 28 77 43 24 57 K. Buhara’da ve Semerkand’da güzel medreseler yaptıran, döneminin tanınmış bilginlerini Semerkand’a getirerek, burayı İslam uygarlığının merkezlerinden biri haline dönüştüren, Semerkand’da 1420’de kurduğu gözlemevinde yapılan gözlemler sonucu hazırladığı ve “Zici Cedidi Sultani” adıyla anılan gökbilim cetvelleriyle bilim tarihinde önemli bir yer alan, Timurlu hükümdar ve gökbilimci. 25 39 32 63 I. İzolatör. 56 48 54 62 71 23 17 15 M. Louvre Müzesi’nde, onu çocuklarıyla birlikte gösteren iki alçakkabartma olan Lagaş Kralı. 35 44 16 5 46 51 2 47 70 76 kuma ile arası pek iyi olmayanlar bile, yakın zamana kadar, kitabın pahalı olduğu, okumaya zaman kalmadığı gibi birtakım mazeretlerin arkasına saklanırlardı. Son yıllarda bu durum, “Okumayı sevmem.”, “Kitap okumaktan hoşlanmam.”, “Ben kitap okumak istemiyorum.” diye neredeyse bir başkaldırı gibi söylenir oldu. Dün ve bugün yeni öğrencilerimle tanıştım da... Onları konuşturdum biraz. Nereden başlayacağımı saptamaya çalışıyorum çünkü. Edebiyat deyince lisedeki edebiyat derslerinden başka bir şey gelmiyor akıllarına. O dersleri de çoğu sevmemiş. Bu, edebiyatı da sevmedikleri yargısına ulaşmalarına yol açmış. “Şu ana dek bir tek kitap okudum.” deyip okuduğu o tek kitabın adını anımsayamayanlar var; ama daha kötüsü, hiç kitap okumadan liseyi bitirenler var. Ders kitapları dışında bir tek kitap bile okumadan... Yine 7 Ekim Cumartesi Ö 5 Ekim Perşembe B. “Ruşen Eşref ...” (“Diyorlar ki” adlı yapıtı, sanatçılarla konuşmalar türünün ilk tanınmış kitabı olan, Yeni Mecmua’da 1918’de yayımlanan “Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal’le Mülakat”ta Türk basınında Mustafa Kemal Paşa ile yapılan ilk ayrıntılı konuşma olan, “Boğaziçi Yakından” ve “Atatürk’ü Özleyiş” adlı kitapları da yaratan yazar). 67 41 55 31 61 50 8 C. İki atlı kızak. 68 40 36 58 20 D. Jules Romains’in başlıca temsilcisi olduğu edebiyat akımı 18 33 78 73 72 69 12 19 21 E. “Thomas .. .” (“Buddenbrook Ailesi”nin yaratıcısı). 65 75 11 3 F. “... Thomas”(tanınmış İngiliz şair). 29 66 79 13 60 G. Britannica Ansiklopedisi’ni simgeleyen harfler. 10 9 H. Miras. B ir Hint atasözü: Oğluna beş yaşına kadar kralmış gibi davran; on beş yaşına kadar uşakmış gibi; daha sonraki yaşlarında da arkadaşınmış gibi. 6 Ekim Cuma Ö lüdeniz Belediyesi Sanatevi Müdürü Coşkun Karabulut bildirdi: Ölüdeniz Belediye Meclisi karar almış. Bundan böyle Ölüdeniz Belediyesi sınırları içindeki işyerlerinin adları Türkçe olacak; tabelalarda eğer İngilizce kullanılacaksa Türkçeden sonra yazılacak, yemek listelerindeki yemek adları kesinlikle Türkçe olacak. “Kültür erozyonunun önlenmesi için işyeri isimlerinin Türkçeleştirilmesini sağlayacağız. Yeni açılacak işyerlerinin isimlerinin Türkçe olması için özendirici olacağız.” diyen Ölüdeniz Belediye Başkanı Sayın Keramettin Yılmaz’a candan yürekten teşekkürler. Ölüdeniz Belediyesi’nin bu tutumunun İngilizceyi hâlâ gelişmişlik simgesi sayan başka belediyelere örnek olmasını dilerim. nceden bildiğim bir fıkraydı bu. Yanılmıyorsam Neyzen Tevfik’le ilgili olarak anlatılır. Yeşilay’ın bir toplantısında konuşmacı, “Bir eşeğin önüne bir kova su, bir kova rakı koysanız hangisini içer?” diye sormuş. Dinleyicilerden biri, “Elbette suyu...” deyince, sürdürmüş soruyu: “Peki, neden?” Neyzen Tevfik de oradaymış. O zamana dek sabırla dinlemişken bu son soru karşısında dayanamamış: “Neden olacak; eşekliğinden.” Meğer bu fıkranın devamı da varmış. Fuat Bozkurt’un aktarımıyla Falih Rıfkı anlatıyor (Türk İçki Geleneği, s.145): “Atatürk (bu) hikâyeye bayıldı idi. Sık sık tekrar ederdi. Bir akşam çiftlikte eski küçük köşkün önünde oturuyorduk. Uzakça duran bir işçi çocuğu bizi seyrediyordu. Atatürk: ‘Gel çocuğum buraya!’ dedi. Çocuk sofraya yanaştı. Atatürk sordu: ‘Bir eşeğin önüne bir kova su, bir kova rakı koysalar hangisini içer?’ Çocuk önümüzdeki rakılara bakarak: ‘Rakıyı efendim.’ demesin mi? Atatürk gülerek, ‘Aman neden olduğunu sormayalım.’ demişti.” 8 Ekim Pazar Ç 7 Ekim Cumartesi obilya” gibi, “möble” sözcüğü de Fransızca. Ne var ki mobilyalı demek olan meublé’nin yanlış anlaşılması ve daha kibar sanılması yüzünden girmiş dilimize. Böyle anlamayıp dinlemeyip Türkçeye buyur ettiğimiz ne çok sözcük var. Kapıların numaralandığı otel ve benzeri yapılarda tuvalet kapısının numaralanması gerekmediği için oraya “numarasız” anlamında “sans numéro” demiş Fransızlar. Numarasız olduğunu belirtmek için de kapıya çift sıfır koymuşlar. Fransızların “san numero” demesini “cent numéro” (100 numara) diye anlayan bizim Fransızca hayranları, “numarasız”ı, “yüz numara” diye sokmuş Türkçeye. Kapısında 100 değil, yalnızca iki tane sıfır (00) olduğu halde helalarımıza bu nedenle yıllarca “yüznumara” dedik durduk. Banyo ve tuvaletlerdeki yukarı doğru açılan havalandırma pencerelerine vasistas denmesinin öyküsünü de Cengiz Bektaş’tan dinlemiştim. O tür pencereyi Almanya’da ilk kez piyasaya süren firma, gazete reklamlarında, “M ok gözalıcı görünüyor kitaplar; küçük, dar, sevimli, siyah zemin üzerine önü arkası fotoğraflı... Yabancı kitaplar gibi... Bu izlenim yalnız kitapların görünüşünden edinilmiyor. Yayınevinin adı, “nis media communications” olarak geçiyor kitaplarda. Bu adın hemen üstünde tam olarak şöyle yazıyor: “newyork.istanbul.stockholm”. Kitapların içinde Türkçenin yanı sıra İngilizce ve Almanca yazılar da var. Bir kitabın adı: “Reporting Afghanistan”. Yazar kendi adını SONMEZ diye yazıyor. Yazar kim mi? Tekin Sönmez. Ama gerçekten her yerde SonMez diye geçiyor adı. “Kars Platosu Öyküleri”, “Köyceğiz Gölü Öyküleri” diye öykü kitapları var. “Marissa Epos”, “BenAras” ve “Söylence Berlin” adlarını taşıyan romanları; kendi çektiği çok başarılı fotoğraflarla süslenmiş gezi izlenimleri ve şiir, roman, deneme örnekleri içeren, türü “belgesel” olarak belirlenmiş bir yaşam özeti: “Sanat Kırk Yıl”. Bir de alt başlığı var kitabın: “Why are you here?” 9 Ekim Pazartesi G 868. sayının çözümü: A. Şahnişin, B. İncil, C. İbibikler, D. Refiğ, E. Duble, F. Ebruli, G. Nâzım Hikmet Ran, H. Doluca, I. İlgili, J. Gölgeye, K. Reçel, L. Aue, M. Falez. Metin: “bilmeceyi kuranlar bile bilemezdi içi boş kutuları hangi harflerin işgal edeceğini! Fergun Özelli” itti. Tutamadık buralarda. Böyle oluyor işte. Yüksek lisans, doktora yapsın, dönsün diye gönderiyorsunuz; ama giden geri gelmiyor. Gelirse burada, yüce amaçlar için değil, yalnızca yaşayabilmek için verilen zorlu savaşıma katlanmak zorunda kalıyor, geldiğine pişman oluyor. Kızım Amerika’ya geri döndü. Yurt dışında okuyanların yüzde otuzdan fazlası okudukları ülkede kalıyor, Türkiye’ye geri gelmiyormuş. Gelenleri de kırmızı dipli mumlarla karşılamıyoruz zaten.? feyzahep@gmail.com Yıldız Teknik Üniversitesi Türk Dili Böl. Çukursaray Binası Kat: 2 Barbaros Bulvarı 34349 Yıldız / İST. CUMHURİYET KİTAP SAYI 870 SAYFA 47
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle