29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Muzaffer İlhan Erdost’tan 'Sosyalizmi Seviyorum' ‘Onunla kendimi bildim, kendimi buldum...’ Muzaffer İlhan Erdost'un son kitabı 'Sosyalizmi Seviyorum', toplumumuzun, ilerici düşüncenin, işçilerin, köylülerin, öğrencilerin canıyla dişiyle kazandığı demokratik kazanımların, ilerici mevzilerin tek tek yok oluşunun karşısında düşmüş olduğumuz umutsuzluğa dur diyen, karamsarlıktan düşünmeyi unutmuş beyinlere serin bir rüzgâr gibi sevinçle dokunup geçen bir kitap. ? Ahmet YILDIZ miyse, Sol Yayınları’nın yayımladığı kitaplar da ikinci aydınlanma dönemidir. Üstelik Muzaffer İlhan Erdost, Marx’ı yayımladım görevim bitti, deyip yan gelip yatmamıştır. Marx’ın her kitabını yayımlarken düşünce dünyasının şafağı yeniden ve yeniden aydınlanmış, Marx’ın öğretisi, ülke gerçeklerinin çalkantılı gel giti içinde pişmiş, Erdost’u önemli bir düşünür yapmıştır. 25’in üzerinde kitap yazan, II. Yeni’nin isim babası olan Erdost, dergi çıkarmış, yayınevleri kurmuş, sayısız dergide yazmış, ülkemizin kültür, sanat, düşün dünyasına çağlar boyu etki edecek katkılarda bulunmuştur. Her kitabı ülkemiz gerçekleri üzerine bir çığlık gibidir. Ama her çığlığı boğan kör inan, ideolojik cahillik, bilinçli/bilinçsiz çarpıtmalar, toplumsal ilerlemenin çatışmalı karakterine uygun düşse de çoğu kez trajedilere neden olmuştur. Son kitabı Sosyalizmi Seviyorum, toplumumuzun, ilerici düşüncenin, işçilerin, köylülerin, öğrencilerin canıyla dişiyle kazandığı demokratik kazanımların, ilerici mevzilerin tek tek yok oluşunun karşısında düşmüş olduğumuz umutsuzluğa dur diyen, karamsarlıktan düşünmeyi unutmuş beyinlere serin bir rüzgâr gibi sevinçle dokunup geçen bir kitap. “Türkiye’yi Konuşmak” “Türkiye’yi Konuşmak” bölümünde, “Sosyalizmi Seviyorum” yazısı, şiirsel bir dille özyaşamöyküsel bir anlatı. Sosyalizme onu ulaştıran (tesadüfler demiyorum!) hayatın diyalektiği, maddi hayatın yarattığı kesişme noktalarını anlatıyor. “Sosyalizmi seviyorum!.. Güveler, kurtçuklar oymaya çalışsa da içini. Elveda diyenlere elveda. Onunla kendimi bildim, kendimi buldum, kendimi tanıdım, onunla bütünleştim, toplumsal geçmişimle ve geleceğimle, halkımla, tüm bir insanlıkla. Onunla kavradım özgürlüğü. Birey oldum, kişiliğimi buldum. Durduğum yeri bildim onunla. Yaratan değeri buldum, asalakları bildim, sıkan mengeneyi, ezen silindiri, hileyi, hilenin özünü. Ve bütünleştim tüm insanlıkla. Hiçbir şey alamaz bendeki onu. Hiçbir şey veremez bana onun verdiğini. Onunla özgürüm, onunla özgürlük kavgacısıyım, onunla insanım, onunla onurluyum. Seviyorum sosyalizmi.” “Yaşam Hakkı ve 12 Eylül” yazısı, adım adım 12 Eylül’e nasıl geldiğimizin sayısal dökümlü olaylarının yanında, ülkemiz solunun büyük eksikliğini de gideren yazılardan biri. Nasıl ki Sovyetler Birliği yıkılınca, Rus solu, “Biz nerede hata yaptık ki yenildik?” sorusunun yanıtını aramaktan kaçıyorsa, 60’lı, 70’li yıllarda Türkiye’nin tartışmasız gündem belirleyicisi Türk solu da, “12 Eylül’e ve bugünkü perişan halimize neden olan hataları nerede yaptık, yapıyoruz?”u bir türlü kendisine sormuyor. (70’li yıllarda “Emperyalizme göbekten bağlı!” ülkemizin kurtulabilmesi için “kırlardan kentlere doğru silahlı mücadele” yapmamız gerektiğine inanan ve “Morrison Süleyman”ın devletine silah kuşanan bendeniz, ülkemizin Amerika’nın ambargosu altında inlediğini göremiyordum; Amerika kendi adamlarına niçin ambargo uyguluyordu, anlayamıyordum. Süleyman Demirel’in de uluslararası kapitalizmden tek kuruş almadan, üstelik Sovyetler Birliği’nden para ve teknik yardım alarak demir ? M arx’ın yayıncısı olmak kolay değildir. Marx yayıncısını zorlar, kendisinin bir parçası olmasını ister. Yayıncı, Marx’ın kitaplarını her masaya koyuşunda ne yaptığını nasıl bir sorumluluk altına girdiğini düşünmek zorundadır. Marx’ı kavramayan bir yayıncı Marx’ı yayımlayamaz, yayımlamamalıdır. Ama bu da yetmez. Çünkü Marx’ın önünüze serdiği evrensel, uzaysal uçsuz bucaksız zenginliğin önünde, ona saygı duyarsınız. Oysa saygının önemi yoktur Marx için. O sizi harekete geçirir. Size bilinç verir, önünüzü aydınlatır, beyninizin kullanılmayan kıvrımlarına özsuyu taşır, size güç verir. Artık yaşamınız büyük bir tutkunun kapanındadır. Ya bu yükü taşırsınız, düze çıkarsınız, ya da ezilir gidersiniz. Muzaffer İlhan Erdost alnının akıyla Türk marksistlerinin karşısına çıkmayı başarmıştır. Dünyada belki de en iyi Marx yayıncısı olan Muzaffer İlhan Erdost (Sol Yayınları) Marx’ın hakkını veren bir aydın, yazar, yayıncıdır. Cumhuriyetin ikinci aydınlanma dönemi: Sol Yayınları… Anadolu insanı için, bakanlık tarafından klasiklerin Türkçeye çevrilmesi, nasıl birinci aydınlanma döne İlhan Selçuk ile Muzaffer İlhan Erdost... SAYFA 10 CUMHURİYET KİTAP SAYI 870
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle