01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

gı en onemli araçtır. Bu ortamdan beslenen edilgin duşunsel yapı her tür konuyu aceleyle tuketerek bir sonrakine geçmeye alıştınlmıştır. Medya bilgıye de aynı iştahla yaklaşıyor gibi gorünüyor. Turkiye medyasında her konunun art arda yinelenerek, ozel dramatik etkilerle sunulmasına hepimiz tanıgız. Medyamn izleyicinin tartışma gündemindeki konulara ilgisini ne kadar derinleştirme kaygısı taşıdıgı ve bu ilgiyi ne kadar canh rutabüdıgi kuşkuludur. Genel olarak sıradan insana seslenen medyada konular yuzeysel çarpıcüıklanyla sunulmaktadır. Medyanın bilimsel sonuçlara, kuramlara ve savlara da aynı biçimde yaklaşmasını hiç kuşkusuz olumsuz bir durum olarak görmeliyiz. Bilimsel topluluklara ozgu iletişim ortamlannda yuzeyin çok altındaki kuramsal ve deneysel bügi her zaman varsayümakta ve savlar hep bu zemin uzerinde tartısdmaktadır. Dogrusu bu özel altyapının medyaya taşınması çok güç gibi gorünüyor. 1999 depremlerinin ardından birbırleriyle uyuşmayan bilimsel ongoruler alışümadık biçimde kamuoyu önunde tarüşılırken halk adeta bu savlar arasında bir seçim yapmaya davet ediliyordu. Halkı tartışmalı bilimsel konularda, sözünü ettigimiz iletişim ortamında hakem konumuna getirmenin etik açıdan sorunsuz oldugu savunulamayacaktır. Istanbul ve çevresi gibi Turkiye'nin bir çok bölgesi çok ciddi bir deprem tehdidi altındadır ve sırayla belli onlemlerin alınması için ciddi bir planlama ve eylem gerekmektedir. Bu, hemen hemen tüm yerbüimcilerin tarüşmasız kabul ettigi bir öngörü. Böyle bir amaç için deprem tehdidinin vurgulanmasını kimse yadırgayamaz. Oysa bu yabn ondeyinin ölesine geçen aynnülı tahminlerin dogrudan kamusal iletişim ortamlannda sürdürülmesinin böyle bir amacın gerçekleşmesine, fazladan bir katkıda bulundugunu savunmak güçtur. Üstelik bu tartşmalann kamuoyunun gündemini kısa ve orta vadede çozüm bekleyen sorunlardan adeta bir tahmin 'propagandasına' dogru kaydırmakla, ivedi sorunlan da 'taraf tutmaya davet' ahşkanlıgıyla sıradanlaşürmakla zarara yol açüklan bile söylenebilecektir. Kuşkusuz medyanm da kendi etik sorunlannı taruşması gerekmektedir ancak biz bilimcilerin bilinen koşullarda kendi sorumluluklarını ne ölçude yerine getirdikleriyle ilgileniyoruz. Bilim toplulugu da, tek tek bilimciler de kamuoyunun parçası olduklanna göre bilimcilerin sözünü ettigimiz iletişim bashsından etkilendikleri söylenebilir. Ancak medyanın sundugu öne çıkma olanaklannın çekiciligine kapılmak bilimci sorumluluguyla ne kadar bağdaşabilir? Kamuoyunun birincil sorunu oldugu düşünülemeyecek tahminler konusunda diretmenin bilimcilerin asıl gorevleri olan kamuoyunu uzlaşümış bilimsel gorüşler konusunda aydınlatma görevini yerine getirmek için uygun bir yol oldugu çok kuşkuludur. Elbette bütün kuramsal, deneysel konular gibi tahminler de bilim toplulugunda açıkça tarhşılmalıdır. Ancak, bir bilim dergisinde kuramsal altyapısı belirtilmeksizin yayımlanamayacak bir tahminin baglamından kopanlarak medya yoluyla halka aktanlması sorunsuz sayılabilir mi? Genel geçer bilim anlayışma göre öndeyide kesinlik önemlidir. Kesinlik bilimin her zaman birinci kaygısı olmayabilir, ancak bilimin ve teknolojinin belirledigi bir dünyada yaşayan insan bilimsel savlarda kesinlik, tek anlamlılık aramakta, özellikle de dogal tehditler karşısındayken, çok haklıdır. Ulaşılamayacak olanı ulaşılabilirmiş gibi sunmanm zarar vermekten kaçınma yukumlulügüyle çeüştiğini rahathkla söyleyebiliriz. Bilimcilerin kamuoyuna seslenirken belki de bilimsel topluluklardakı iletişimden farklı olarak taruşmalı savlan one surmekten kaçınmalannı beklemek herkesin hakkı olsa gerek. Bilimcilerin 'gerçek' uzerinde bir uzlaşmaya varmalan bilimde her zaman gorülen bir şey degildir, ancak zihinlerde egemen olan bilim kavramını düşünecek olursak halkın böyle bir uzlaşma beklentisi içinde olmasını yadırgamamak gerek. Anımsayalım ki medyada yaşanan tahmin karmaşası sırasında kaü bir tutum takmılmış, merkezi bir otoritenin devreye sokularak tahminlerde tek sesliligin saglanması gerektigi yolundaki gorüşler dahi savunulmuştu. Bir Ulusal Deprem Konseyi kurulması önerisi böyle bir tek seslilik beklentisinin egemen oldugu bir ortamda tarüşılmışu. Deprem Konseyi'nin böyle bir sansürcü yaklaşımla çalışacagını sanmıyoruz. Ancak, geçmişteki tartışmalara bakngımızda, bilimcilerin kamuoyuna seslenirken kendilerine tanıdıklan özgürlüğün, neredeyse bilimsel ifade özgürlügünün kullanümasının engellenmesi yolundaki girişimlere bile gerekçe yaratabilecek olması üzücü değil midir? ,..••. . 700/3» , • ,. »• * ODTÜFelsefeBölürm 1950sonrası betonarme yapılar İstanbul'da 20. Yüzyılm ikinci yarısmda yapılmış olan betonarme iskeletli yapılann depreme dayanıklılığı konusunda düşünceler Enis Kortan* , .:,,^; özelükleri geçerliydi.(2) Bu şartnamede beton mukavemet derecesine göre dört sınıfa ayrümışur: I 1) Kum ve çakılın bırbirine ve inşaat mühendisliği oranı göz karanyla yapılır, Bu projelerinin uzman kişişekilde iyi kalite beton elde lerce zamanın şartnaedilemez. melerine uygun olarak 2) Sonra içine gereken mikdogru ve bilimsel olatarda çimento konulup kuru rak tasarlanıp hesaplanhalde işçiler taranndan kümış ve ruhsau alınmış rekle kanştınlır. Kanşım hoolduğu.(l) mojen olmaz, olumsuz bir 'Yıkyapsat' düKnkmcirİM'si durum. zeni öylesine kârh bir 3) Bu kanşım üzerine su ilave duruma getirildi ki, pek Rcsim I Ul: IONARMI KARKAS (, I R<. I VI edilir ve ıslak halde kanşnrçok tarihsel ve kulturel ma işlemi devam eder Su, değeri olan eski yapılar, bir işçi taranndan hortumla ve göz karanyla gereginkorular, yeşil alanlar vd. yok edilerek yerine çoğunlukden fazla verilir; amaç kansımm çok sulu olması ve la çirkin betonarme yapılar yapıldı ve o yülarda olumböylece kalıplan kolayca doldurmasırun temin edilmesuz bir anlam içeren çevrenin betonlaşması deyimi orsidir. Gereğinden fazla su, betonun mukavemetini taya çıktı. Mimarlar ve inşaat muhendislerinin tasarlaönemli ölçüde azaltir, zararlıdır. mış ve hesaplamış olduklan projeler, çogunlukla alaylı Böylece şantiyede ilkel bir şekilde ve bilimsel olve bilgisi yeterli olmayan kalfalar, taşeronlar ve mütemayan yöntemle düşük kalitede beton üretilmiş olur. ahhitler taranndan uygulanıyordu. Inşaaun kontrolluk Bundan sonra yumuşak taze beton, haarlanmış ve içihizmetlerini yapması gereken mimar ve mühendise de ne demir çubuklar döşenmiş olan kalıplar içine döküiki sebepten dolayı bu iş verilmiyordu: lür. Betonun kalıplara kadar taşınması da ya el arabala1) Bu uzmanlara proje bedellen dışında bir de nyla ya da iki işçinin taşıdıgı el teskereleriyle yapılır ki kontrolluk ücreti ödenmesi gerekiyordu ve bu da pahabu da olumsuzduf: Bu şekilde taşınmayla sarsınudan iri lıydı; çakıllar üstte kalır ve homojenite bozulur Nlhayet kalıp 2) Bu uzmanlar olmadan da, müteahhit ya da kaliçine dökülen yumuşak beton, demir çubuklarla şişlefa vb. inşaau pekâla yapabilirdi? ; nerek boşluk kalmamasına dikkat edilir sonra da ahşap Inşaaun, eğer varsa fenni resulü' de müteahhiun tokmaklarla dovülerek sıkışnrılır ki bundan da mukemmemuru olan ve onun çıkarlannı kollayan bir teknismel sonuç alınmaz. Böylece, diger faktörler (örnegin yendi. Özetlemeye çalışugım gibi, şantiye örgütlenmemalzeme kalitesi, taze, iyi ve eksiksiz konmuş çimento si bu şekildeydi. vd.) olumlu olsa da bu betonun mukavemeti en iyimser Konumuz betonarme oldugundan, bu koşullar albakışla ancak B 120 betonu kalitesine yaklaşabilir. nnda, nasıl yapıldıgıru inceleyelim: Fakat betonarme projelerini yapan inşaat mühenBeton: Ülkemizde beton ve betonarme çeliği Aldisi hesaplannı B 120 betonuna göre yapmışsa betona man normlanna göre yapıldıgından, söz konusu dö40 kg/cm2'lik bir kuvvet yüklemiştir; diger deyisle nemde 1943 Alman Betonarme Şartnamesi'nin temel stanbul'daki konutlann büyük çoğunluğu, 1950'leB 120 mukavemeti 120kg/cm2 re kadar eski ahşap evlerden ve konaklardan oluşB160 160kg/cm2 maktaydı. Özellikle 'Kat Maliklen Kanunu'nun çıkı" B225 225 kg/cm2 şından sonra bu evler yıküıp yerlenne betonarme iskeB300 300 kg/cm2 letli binalar yapılmaya başlandı ve 1960'tan sonra da hızlı bir şekilde gelişti. Beton terminallerinde bilimsel yöntemlerle elde 'Yıkyapsat' sloganı alünda çok sayıda yapsatçı edilen beton ülkemizde son onbeş yüdan beri yapıldıinşaatçılar türedi ve bunlar hemen her semttekd ahşap gından, ondan öncekı zamanlarda her inşaat kendi bebinalan yıkmak ve arsa sahibine, genellikle yapacagı tonunu kendisi üretmekteydi kı buna 'şantiye betonu' bınanm yansını vermek denilmekte olup genellikle yoluyla betonarme iskebeton; kum, çakıl, çimento ve letli çok katlı inşaatlar limunu Duııun su ile yapılır. Bunlar arasında yapmaya başladılar. BuKoUmkır (la^ışıcı) çok hassas oranlar vardır ve rada inceleme konusu Hriyc imalann son derece bilimsel yapacagım binalann, iki olması gerekır. Beton konukoşulu yerinp getirdiği sunda, dunyada çok geniş bir varsayılmaktadır: literatür mevcuttur. Burada 1) Bina zeminlerikonuyu çok basitleştirerek nin iyi ve saglam olduanlatmaya çalışacagım: Şantiye betonu yapüması: 2) Binanın mimari
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle