22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
KITAP ..•-• .1 .-• -• J J JJ-.» Jf J -»J> 2A9JJUIJJJJJ JJ» Hazırlayanlan Nilay Yılmaz, Aytül Akal, Mavisel Yener, Çiğdem Gundeş, Mustafa Delioğlu. ÇOCUK-GENÇLİK OKUMA 'Masal Bahçesi'nde Gezinmek.• • n Mavisel YENER C anı Sıkılan Deniz Feneri, Yalancı Yıldız, Kar Dansı, Kibritçi Dede, Nur Içözü'nün yazdığı "Masal Bah- çesi" dizisinin dört kitabı. Içözü'nün "Bana Derier Küp Cadısı" adlı kitabındaki öyküleri değertendirirken şöy- le demişim: "Içözü, öykülerinde çeşitli yollaria öfkenin yo- ğunluğunun azalmasına gülmecenin yardımcı olabileceği- nin ömeklerini veriyor. Daha dengeli bir bakış açısı sağla- manın gülmece damanndan beslendiğini biliyor. Çünkü mizah sırasında yaşanan duygularla, öfkenin bir arada bu- lunması olası değil. Herkesin herkese bunca öfkeli olduğu, şiddet olaylannın arttığı günümüzde çocuklar için yazanla- nn mizaha neden ağırlık vermesinin gereği ortadadır. Ba- na Derier Küp Cadısı'ndaki öykülerin salt güldürme özelli- ği yok; kişinin kendi zayıflıklarını kabul edip fark etmesini de sağlayabilecek, çocuk okura eleştirel bakış kazandıra- bilecek, okuma sevincini duyumsatacak eğlenceli öykü- ler." Masal Bahçesi dizisindeki masallar için de aynı de- ğerlendirmeyi yapmak olası. Içözü'nün gülmeceye yatkın kurgusu ve dili masallarda da kendini gösteriyor. önceki basımları BU Yayınevi'nden yapılan dizinin Altın Kitap- lar'dan çıkan yeni basımlarını Saadet Ceylan resimlemiş. öyküleri bütünleyen şırin resimler, kitaplann her birini ma- sal bahçesinin ayrı bir çiçeği yapmış. Kar Dansı'nda, sekiz masal merhabalıyor bizi. Kitaba adını veren masal bakın nasıl başlıyor: "Camın kenarında durmuş gecenin karanlığına lapa lapa düşen karı seyrediyordu. Avuç içi kadar kar taneleri, sanki duyul- maz bir melodinin büyüsüne kapılmış gibi dans ediyorlardı havada. Küçücük elleriyle, nefesinden iyice buğulanmış camı sildi. Elleri üşümüştü. Islak avuçlannı geceliğinin eteklerine silip, derin biriç çekişiyle titredi. Kar... Ne kadar da güzel yağıyordu. Içinde küçük bir kar tanesi olmak için dayanılmaz bir istek duydu. Evet... Evet... Nasıl bir duy- guydu acaba kar tanesi olmak?" (s. 9) Şebnem, camın önünde, minicik bumunun giderek üşü- düğünü, üşüyüp kızardığını hisseder. Sonra yanakları, al- nı... Derken elleri ve ayaklan da donmaya başlar. "Ayyy... Ne kadar da soğuk..." demesine kalmadan, birden güzel bir melodiyle havada uçar gibi dans ettiğini fark eder. Odası, yatağı giderek küçülür aşağıda... Sonra evi, bahçe- si... Okul yolu, şehir meydanı... Bir yandan dans ederken bir yandan da giderek uzaklaşır kentten... öylesine mutlu- dur, öylesine zevkle dans eder ki, bir an olsun korkmaz. Kendisini kar dansının büyülü melodilerine kaptırmıştır ar- tık... Artık hiç üşümez. Sonra birden ormanlık dağ yolun- da bir karaltı ilişir gözüne... "Acaba kaya mıdır, yoksa bir ayı mı? " derken, karaltının kıpırdadığını görür. Karların arasında bir çocuk yatmaktadır. Çocuk zorlukla gözlerini açıp, çevresine bakar. Kollannın arasında bir başka kıpırtı ilişir Şebnem'in gözüne... Arkadan bir de ses duyar: "Me- eee..." Bu bir kuzudur. Küçük çoban donmasın diye sev- giyle ısıtır kuzucuğunu... Peki ya kendisi ne kadar daya- nabilir bu tipiye? Masalın gülümse- ten sonunu anlatacak değilim. Kitabın diğer masallannda Şeb- nem'in başka serüvenlerine tanık oluyoruz. Hepsi de birbirinden eğlenceli. Hepsi de sevginin gü- cüyle zor olanı başarmanın yalnız- ca düşlerde olmadığı iletisini veri- yor. Masal Bahçesi'nin Yalancı Yıldız adlı kitabında altı masal bekliyor çocuklan. Düşünün ki, uzaya gön- derilen bir uydu, kendisini yıldız zannetmeye başlamış, neler olur ne- ler... Içözü'nün çocuklara gülmece penceresini açan bu masalı çok eğlenceli. Aydede'nin Gözyaşlan'nda, çocuk- lann sınır tanımaz düş dünyasına göndermeler yapılmış. Küçük Can, yolda yürürken yüzüne değen bir su damlası- nın aydedenin gözyaşı olduğunu söyler, annesi ona inan- maz. Gerçekten de Can, aydedenin ağladığını mı düşle- miştir, aydede bu işe ne der? Başı Ağnyan Telefon'da Cengiz telefonla öylesine uzun konuşuyor ki, sonunda te- lefonun başı ağnmaya başlıyor. Aslında yalnız Cengiz de- ğil, annesi de pek uzun konuşuyor, çünkü Cengiz'in do- ğum gününü planlama telaşında. Doğum günü pastasın- dan telefona da bir dilim düşer mi dersiniz? Mine'nin Ke- meri'nde, gökkuşağından bir kemer isteyen küçük kızın bu dileğini yerine getireceğini söyleyen Hasan dede ile ta- nışıyoruz. Mine Gökkuşağı tanelerini toplarsa Hasan dede de onlan ipe dizeceğine söz veriyor! Düşündüren, yorum- lara açık bu masalın ardından Açgözlü isimli masala düşü- yor yolumuz. Açgözlü olan kim, Koca Pençe'nin isteği ne, martıların niçin yardıma gereksinimleri var, hepsi sayfalar- da... Kitabın son öyküsü: Esin Perim Nerede? Günlerden bir gün esin perileri çalışmaktan yorulursa neler olur dersi- niz? En çok da yazarlardan dertliler. " 'Şu roman yazann- dan çektiğimi ben bilirim' diyordu birbaşkası. Bütün gün ona buna koşturduğum yetmiyormuş gibi, tam uykuya da- lacakken, bizimki kalkıp romanını yazmaya başlıyor. Yeni- den işbaşı yapmak da bana düşüyor tabii..." (s. 55) Esin perileri dinlenmeye çekilince dünyadaki tüm sanatçılar bu- nalıma düşerler. Bu bunalımdan onlan çıkaracak olan çö- züm masala göre başka, okur göre başka, esin perilerine göre başka olabilir elbet... Kibritçi Dede adlı kitap aynı adlı masalla başlıyor. Dağ- da tek başına yaşayan bir ihtiyann yalnızca evine değil, duygulanna da konuk oluyoruz. Herkes onu ak sakallı, gü- ler yüzlü, tatlı dilli bir ihtiyar olarak biliyor. Kimsenin aklına "bu ihtiyar ne yer, ne içer, nerede yatar kalkar?" sorusu gelmiyor. Günlerden bir gün kapısı çalınıyor ve beklenme- dik bir konuk geliyor. Sonrasını masalın sürükleyici sayfa- lannda okuyacağız ve "dostlanmızın sorunlarıyla ne denli ilgiliyiz?" sorusunu soracağız kendimize. Kitapta yer alan diğer öykülerden Hamur Bebek, Patpat Nine ile Taktak Dede'nin yaşamına konuk ediyor bizi. Hemen ardından gelen "Gözyaşı Çiçekleri", bir Keloğlan masalı. 'Kendini Beğenmiş Istiridye" çocukların severek okuyacakları ma- sallardan biri. "Birvarmış, biryokmuş... Beyaz dantelli, masmavi dalgalarıyla uçsuz bucaksız kumsalı okşayan denizlerden birinde bir istiridye ailesi yaşarmış. Hani yazın deniz kenarında oynarken bulduğumuz, istiridye kabukları varya, işte o elbiseleri sırtında taşıyan bir aileden söz edi- yoruz. Evet, ne demiştik bu istiridye ailesi pek kalabalık- mış... Kiminin elbiseleri rengârenk, kimininki bembeyaz- mış. Hepsi birbirlerini pek sever, deniz gibi dünyalarında sevgi içinde yaşarlarmış. Komşulan yen- geçlerle, minarelerle, denizyıldızlanyla da çok iyi geçinir- lenmiş. Bazen hep birlikte toplanır, denizlerden ziyaretleri- ne gelen dostlannın anlattıklan heyecanlı öyküleri dinler- lermiş. Bazen de yosun ormanlannda gezintiye çıkariar- mış." (s. 37) Masalımız, pembe ışıltılı elbisesiyle gerçekten de çok güzel olan Pembeli'nin etekleri arasına kum tanesi sıkışıvermesiyle ilerieyedursun, Pembe istiridye, önce bu minicik kum tanesinden pek rahatsız oluyor. Silkeleniyor, eteklerini açıp kapıyor, ama boşuna! Minik kum tanesini bir tüıiü içinden atamıyor. Zaman geçtikçe de acısı azalı- yor, rahatsızlık duymaz oluyor. Hatta o kum tanesini unu- tuyor bile. Komşulan Yandanbacak Yengeç Hanım'ın evi- ne misafirliğe gittiği bir gün, şöyle bir eteklerini savurup, denizkestanelerinden birinin yanına oturunca olanlar olu- yor. Içindeki güzelim inci tanesi görünüveriyor. İşte o sıra- da Midye Nine ona bir öğüt veriyor ama bu öğüt onun bir kulağından girip ötekinden çıkıyor. Pembeli zaten kendini beğenmiş, artık iyice beğenmeye başlıyor. Artık ne kim- seyle bir oyun oynuyor, ne de ailesine ev işlerinde yardım- cı oluyor. Bu arada Pembeli'nin incisi de her geçen gün biraz daha büyüyor, ışıltılar saçıyor. Pembeli, gelene ge- çene incisini gösterip duruyor. Koca okyanusta, onun in- cisinin güzelliğini duymayan kalmıyor. Sonrasını anlatacak değilim ama son pişmanlık fayda verir mi vermez mi, ma- salın sonunda epeyce düşünecek okurlar. Kitabın son iki masalı Penguen Bayramı ve Ağlayan Çınar. İki masal da yazarın duru Türkçesiyle güzellediği gizleri banndınyor. Canı Sıkılan Deniz Feneri'nde, kişileştirme ve eğretile- meli kullanımlaria anlatım, bir sözcük şölenine dönüşüyor. Nur Içözü bir doğa tutkunu. Masaldaki deniz feneri Me- mocuk da öyle... Hep aynı yerde durmaktan sıkıhverince neler olmuş neler. "Ah! Ah! diyerek içini çekti. 'Şuradan bir kaçsam... Kırlarda koşup oynasam... Balıklar tutsam, uçurtmalar uçursam..." (s. 9) Masalın gücünü duyumsa- tan bir başka masal da" Ton Ton Tren". Artık işe yarama- dığı gerekçesiyle hangara konulan eski bir buharlı trenin masalı bu. Yeniden işlemeye başlayınca duyduğu mutlu- luk, kitaptaki işe yarama sevincini yansıtan 'Pembe Yün Yumağı" öyküsünde de işleniyor. "Uykucu Gelincik" ise başını topraktan yukan geç uzatan ve kendisini yapayalnız bir şekilde bir buğday tariasında bulan minik bir gelinciğin öyküsü. Dostluğun, sevginin gücü bu öyküde de sözcük- ler arasına gizlenerek vurgulanıyor. Ailesini Arayan Kardan Adam'da kutuplara gitmeye karar veren kardan adamla tanışıyoruz. Kutuplar ona mutluluk getirecek mi bakalım... Yuvarlanan Dağ, öykü tadında. Kayak yapmak için dağa gidersiniz, otelinize keyifle yerleşirsiniz. Peki ya, gece yan- sı çığ düşüverirse... Hayır, kaygılanmayın, küçük kız ve ai- lesi tatillerine keyifle devam edecekler... Nur Içözü, masalların atmosferini yaratırken çocuk oku- run masal kişileriyle özdeşim kurmasını önemsemiş. O ki- şilerin peşine takılıp giden okur, serüveni onunla birlikte yaşayarak masalın sonuna ulaşıyor. Bunu öyküde yapmak daha kolay, masalda zordur; Içözü bunu ba- şarmış. Masal Bahçesi dizisinin dört kitabında da "kendi olma", "sevgiye güvenme" ile temellendirilmiş kahramanlar var. Bunu savunan yazar, çocuk bakışını da öne çıkanyor. özellikle kişileştirme yoluyla yapılan bu belirlemeler masalların ortak noktası. Hamur Bebek ve Gözyaşı Çiçekleri gibi masallar, kendinden önce var olan masallann çağnşımlanyla yoğunlaştırılmış, ancak özgün sonuçlanna varabilmeyi başarmış. Bilindik masal öğelerine yaslanan klasik masallann yanı sıra çağdaş masallar da var Masal Bahçesi'nde, aslında çağdaş masallar çoğunlukta. Yazar, ders vermek ya da kesin bir sonuca varmak gibi klasik masal anlatısına sırtını dönmüş, çağdaş yaklaşıma kapılarını açmış. Çocuklar Masal Bahçesi'nde soluk alırken bin renk, bin koku karşılayacak onlan; Masal Bahçe- si'nde filizlenecekokurlar... İyi okumalar!• www.maviselyener.com •Kibritçi Dede, Yalancı Yıldız, Kar Dansı, Canı Sıkılan Deniz Feneri (Masal Bahçesi Dizisi-4 kitapy Nur Içözü/ Resimleyen: Saadet Ceylan/ Altın Kttaplar/ 65sy 2010/ 7+ SAYFA 24 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1060
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle