20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
A • taplar Adası ILSADUCASLANKARA DikmenGürün'e... ji •• Uluslararası T / istanbulTi- I ' •yatroFesti- vali, bugün sunu- lan gösterimin ar- dından sona eri- yor... lK(e)SV'nin geçmişten günii- müze içselleştire- rek büyüttüğü emekle kotarılan bu anıt etkinlik için ne söylense, eksik kalacaktır yine de. İKeSV'nin öteki et- kinllkleri gibi tiyat- ro festivali de kim bilirnicegönüllü- nün emeğiyle ula- şıyor bize.. Kimle- rin, kaç yıllardır döktügü emek, görkemli bir som- luğa dönüşüyor böylece. Herkesle- rin bildiği Sakir Ec- zacıbaşı çınannın yanına eklenebile- cek adlar arasında Bülent Eczacıbaşı başkanlığında bu- günkü tüm yöne- tim ve yürütme kurulları, etkinliğin Danışma Kurulu üyesi olarak görev üstlenen Yıldız Kenter, cevat ça- pan, Metin Deniz, zehra Ipşiroğlu, öz- demir Nutku, zey- nep Oral, Ayşegül Yüksel gibi bilimci- ler, sanatçılar anımsanabilir. Ama kendilerini gönül- lülük görünmezli- ğine büründürerek aramıza katılmış sayılamayacak, ya- zıiamayacak o denli çok kahra- man yer alıyor ki festival etkinlikle- rinde, bu insanlara da festival direktö- rü Dikmen Cü- rün'ün şahsında teşekkür borçlu- yuz kanımca... Tıyatro için tiyatroyla geçen birömürZaten tiyatro sanatının sürdürülebilmesi bir ölçü- de bu gönüllülükten, "rıza lokması"nın yüceliğinden kaynaklanmıyor mu? Geçmişten günümüze tiyat- royu yaşatanlann neredeyse tümünde bu tür gö- nüllülüğün, özverinin izi sürülebilir herhalde. Böyle- si tutumlarla dünyanın öteki yerlerinde yapılan ti- yatro eylemlerinde de karşılaşılması rastlantı olma- sa gerek! Işini maişet kaygısıyla, kolluk memuru kavrayı- şıyla sürdüren tiyatrocular hiç mi yok peki? Olmaz olur mu, hem de çok! Ne ki tiyatroya omuz veren- lerin büyük bölümünün bu işi gönüllülük temelinde sürdürdüğü unutulmamalı yine de. Bunun yanında bir de erkelerini, herhangi karşılık beklemeksizin tümüyle tiyatroya vakfeden insanlar var... Onlar tiyatronun gönüllüsü olmayı da aşıp kendilerine sunulmuş bir ömrü tiyatro sanatına ve- rip geçivermiş görünüyorlar daha çok. Böyleleri sa- yıca düşük kalıyor kuşkusuz... Işte tiyatro için tiyatroya ömür vermiş bu adlar- dan biri de S.Günay Akarsu. Ona sunulan kitap da bu ölçüde değer taşıyor: Toplumcu Tiyatroya Adanmış Bir Yaşam/ S.Günay Akarsu (Mitos-Bo- yut, 2009). TİYATRODA ÜRETİLEN DEĞERE ZAMAN BİÇMEK... S.Günay Akarsu kitabını, Akarsu'nun da kuru- cusu olduğu Merhaba Gösteri Topluluğu'nun, artık erişkin yaşlardaki beş üyesi yayına hazırlamış: Mustafa Sercan, Şefika Görgülü Kamcez, Rüksan Doksatlı Tuna, Dündar Incesu, Erdinç özköylü. Bu beş değerbilir insanın ortaya koyduğu yapıt, hiç kuşkusuz bir ahde vefa örneği aynı zamanda. Bu yüzden yazının girişinde bu "delikanlı"lan kutlamayı gerekli gördüm doğrusu. Mustafa Sercan'ın "Sunu"sunda altını çizdiğim satırlar şunlar oldu: "Sabri Günay Akarsu emekten yana, emekçiden yana, sosyalizmden yana taraf olmuş, yaşamının eksenini bu doğrultuda sanata, tiyatroya adamış birdüşün insanıydı." "örgütlüydü." "örgütçüydü." "Politik sanattan yanaydı." "Israrla sanatlı bir yaşa- mın savunucusu oldu." "Farklı sol görüşlerden bir- çok kişiyle çalışmayı bir yaşama tarzı haline getir- mişti." "Tiyatro eleştirisini dünya görüşü doğrultu- sunda bir yazı yöntemi geliştirerek uygulamıştı." "Tiyatroyu tarihle, felsefeyle, sosyolojiyle, kuramı ve uygulamasıyla, bir bütün olarak kavramaya ça- balayan, öğrendikçe öğreten, öğrettikçe öğrenen bir oğretmen." Sürdürelim okumayı: "Profesyoneldi. Her yaptığını işin gereklerini yeri- ne getirerek, eksiksiz tamamlamaya çalışır, işe ve işle ilgili her nesne ya da kişiye saygı gösterirdi." "Amatördü. Profesyonel tiyatroların işlevini yok saymadan, amatör tiyatroların işlevini gören, ta- nımlayan, toplumcu savaşımda önemini vurgula- yan bir amatör tiyatro adami. Amatörlüğü para al- madan yapılan, heves işi olarak değil, gönüllü ya- pılan ikinci iş olarak tanımlayıp uyguladı." S.Günay Akarsu, bu nitelikleri kuşanır, kendi özünde bunları yoğururken onun kısacık bir ömür sürdüğünü de unutmayalım. 8 Mayıs 1933'te do- ğuyor, 30 Kasım 1982'de ölüyor. Demek kırk do- kuz yıi bir yaşam sürüyor Akarsu. Ama 1957'de İTÜ Sanat Kulübü Tıyatrosu'nun kuruluşuna katıl- dığı tarihten sonra yaşamının geriye kalan yirmi beş yılını tümden tiyatroya özgülüyor. Akarsu için bu, geç bir tarih sayılabilir, çünkü yirmi dört yaşın- dan önce de özellikle Ankara Atatürk Lisesi'nde öğrenciyken tiyatro çalışmalanna katılmış, en azın- dan bu yolda adım atmış olmalı bana göre. Ne ki kitapta, bu konuda bir bilgi notuna rastlanmıyor. Ama 1957'den sonra gürül gürül bir ırmak ak- maya koyuluyor tiyatromuzda. Amatör tiyatromu- zun önemli uğrak yerlerinden biri olarak da alınabi- lir Akarsu'nun bu yöndeki çalışmalan. Çünkü o, ti- 1erin üleşilmesi için de çaba harcıyor sürekli. Gerçekten Merhaba Gösteri Topluluğu'nun per- de açmaya koyulduğu 1970'lerde amatör tiyatro olgusunun siyasal tiyatroyla aynı kavrayış yönünde örtüştüğü söylenebilir pekâlâ. Nitekim toplulukla birlikte 1968 dalgasına uygun yükselişte bir ivmey- le yola çıkan Devrim İçin Hareket Tiyatrosu, ODTÜ Oyunculan, SBF Tiyatro Kulübü gibi topluluklar ti- yatronun gücünü siyasallaşan bir sanat paydasın- da buluşturmanın kavgasını veriyor bu süreçte. BİR TİYATRO AYDINI OLARAK AKARSU... S.Günay Akarsu, kişisel çabalarıyla tiyatro üzeri- ne kitaplar, oyunlar yayımlamanın görece öncülü- ğünü yapan biri olarak alınabilir. Tiyatroya özgülen- miş dergi yayıncılığını da buna eklemek olanaklı sanıyorum. Onun gerek sahne eylemi deneyimine gerekse tiyatro kuramına özgü uygulayımı, yaklaşımı S.GÜ- nay Akarsu kitabında açıkça görülebiliyor. Pek çok dergide, gazetede "S.Günay Akarsu" imzasıyla yer alan tiyatro eleştiri, değerlendiri, incelemeleri, kuramsal yazılar "devrimci tiyatro"nun bu Sevgili gönüllüsünün ne çok katkı koyduğunu gözler önü- ne seriyor. Bu çerçevede yapılması gereken ilk iş, tiyatro- muza bir siyasa kazandırmak Akarsu'ya göre: "Oyunu seyrettikten sonra tiyatrodan çıkan biri, girdiğinden başka olmalıdır, kazançlı çıkmalıdır ti- yatrodan." "Tiyatrolarımızın da böyle aydın, ileri bir seyirci yetiştirmekte sorumluluk yüklenebilmesi için bir politika edinmesi gereklidir." "Tutarlı bir insan politik çalışmalarında bir türlü, sanat çalışmalarında başka türlü olamaz." "Daha tiyatrolarımızın bir poli- tikası yokken, politika tiyatrosu istemek zamansız görünebilir belki. Ama bu isteğe katılan tiyatrolar çıkarsa amaçlarına erişmeleri hiç de olanaksız gö- rünmüyor bize." (50, 53,63) Bütün bunlar, Ocak 1959'da Şükran Kurdakul yönetimindeki Yelken dergisinde başlayan tiyatro eleştirileriyle Akarsu'nun aslında 1950 sanatçılar kuşağının tiyatroya vuran yansıması olduğunu gör- memizi sağlıyor. 1950 kuşağının öyküden şiire, ro- mandan oyuna, resimden müziğe bütün sanat alanlarında nasıl büyük dönüşümler yarattığı, so- nunda bir büyük çığıra yol açtığı, adeta çığa dön- üştüğü göz ardı edilebilir mi? 1950 kuşağı sanatçılannın verimlerinin 1961 Anayasası'yla gelen özgürlükçü ortamda daha bir serpilip sağlıklı gelişme koşullanna kavuşması üze- rinde nice durulsa yeridir... Zaten Türk tiyatrosu- nun gelişim gösterdiği, yetkinleşip olgunlaştığı, köklenip dal budak saldığı evre de asıl bu evre ol- muştur bana göre. Bunun üzerinde aralıklarla dur- duğumdan burada konuya yeniden girmeyeceğim. Tiyatro eleştirisinde yaklaşım yöntemi bağlamın- ^ , da nesneye özgü- lüğü, nesnelliği el- den bırakmayan Akarsu, konusuna yoğunlaşırken çok yönlü bir bes- lenmeyi, birikimi temele aldığını da gösteriyor. Bu açıdan Türk tiyat- rosunda yarım yüzyıldır değerini koruyan bir eleş- tirmen olarak alın- ması zorunlu onun. Akarsu, tiyatro eleştirmeninin na- sıl olması gerekti- ğini dile getirirken bu anlayışını şu Toplumcu Tıyatroya Adanmıs Bir Yasam C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1060 sözlerle somutluyor: "Seyircimizin yeniliğini göz önünde tutan, tiyatro- yu öğrenme, alışma çabalarında bulunduğunu bile- rek yazan eleştirmeciler gereklidir bize. Her sanat kolunda olduğu gibi tiyatroda da bu tiyatrocularla, bu seyirciyle yola çıkacağımıza göre yurdumuzun, koşulların sorunları içinde yetişmiş, halkın istediğini her zaman vermenin doğru ya da güzel olmadığını bilen, bazı bazı begenilmemeyi, sevilmemeyi göze alabilen eleştirmeciler... Türkiye'yi hiç tanımadan, soyut tiyatro kurallannı ezberleyerek yapılan eleştir- melerin tiyatromuza bir kazanç sağlayacağına inanmıyorum." (46) TİYATRONUN AYDINLIÖINDA ZAMANA DİRENMEK... Bütün bu veriler, S.Günay Akarsu'nun, bir top- lumcu tiyatrocu olarak aydınlanmacı tutumunu ele ' veriyor kuşkusuz. Akarsu, ta elli yıl önce 1961'de "Toplum İçin Ti- yatro" başlıklı yazısının bir yerinde şu vurguyu geti- riyor: "Bizim gibi büyük devrimler başarmış, Doğu'nun " : dar, kalıplı yaşam anlayışından kurtulup Batı'nın her olayı belli nedenlere bağlayan bilimsel görüşü- ne geçmek için çaba gösteren uluslar, toplumlan- nın eğitilmesinde, yetiştirilmesinde tiyatrodan ya- T" rarlanmaya her ulustan daha çok zorunludur." (37) İKeSV, işte böylesi bir işlevi yerine getiriyor on yıllardır. Uluslararası Istanbul Tiyatro Festivali, sa- natımız, yanı sıra ekinimiz için bir turnusol işlevi üstlenirken bize başarmamız gereken işleri de gös- teriyor tiyatronun aynasında. 1963'teki sözleri Akarsu'nun bu bağlamda alına- bilir "...Tiyatro alanında çok geri değiliz artık. Tiyatro- culanmız tek tek ya da topluca yurtdışında başarılı oyunlar veriyorlar; alkışlanıyorlar, beğeniliyorlar. Ti- * yatro geçmişimizin çok kısa olduğunu düşünürsek hiç de küçümsenecek başarı değil bu. Dünya tiyat- rosunun çağdaş çizgisine erişmemize çok kalmadı; birkaç zaman sonra bizim de tiyatro alanında söy- leyeceğimiz olacak bu gidişle." (49) Tiyatromuzun 1950-60'lardaki "altın çağı" ile amatör tiyatronun yükselişindeki koşutluğa dikkat çekerken de şunları söylüyor Akarsu: "Bir ulusun sanatı, ancak o ulusun halkına daya- narak, o ulusun halkına yönelerek var olabilir." "Son yıllarda, tiyatroya bütün yurdumuzu kaplayan bir akış başladı. Hemen hemen her kentte, her ilçe- de gençler bir araya gelip çalışmalara başlıyor. Köylere değin uzandı tiyatro artık. Kendi kendine ti- yatrosunu kurup, tiyatro yapısı edinmeye çalışan köylerimiz bile var. (Bademler Köyü gibi). Tiyatro geçmişimizin çok kısa olduğu göz önünde tutulur- sa bu mutlu gelişmenin değeri daha da artar elbet- . ' te." "...Memet Fuat ile açtığımız 'Her Yer Tiyatro- * dur' kampanyası işte bu gerçekleri gönüllü tiyatro- l culara duyurmak, onları atılıma zorlamak için baş- latılmıştır."(69,61,62) Aydınlanma doğrultusunda değer üretmenin de kılavuzluğunu yapıyor demek ki S.Günay Akarsu kitabı. Bu çerçevede salt tiyatroya sunulmuş ömre dönük vefa borcu ödemek anlamına gelmiyor söz konusu yapıt. Tiyatromuzda ekin, kuşak, deneyim vb. açısından estetik kopukluğun giderilmesinde ya da köprüler kurulmasında önemli işlev üstleniyor aynı zamanda. Dilerim, tiyatromuza ömür veren, henüz adları çevresinde gerekli yayın yapılmamış ötekiler için de uyarı niteliğini taşır bu kitap... Hak ettiği yere konu- lup, ilgi gösterilir ona! S.Günay Akarsu, ürettiği değerje tiyatromuzda olduğu kadar aydınlanma tarihimizde de vaıiığını koruyor çünkü... İşte kıpkısa bir ömrün upuzun sürecek özeti bu!" " SAYFA 21
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle