19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 10 HAZİRAN 2010 PERŞEMBE 20 SPOR Beşiktaşlı futbolcular transfer taksitleri ile maç başına primleri 5 aydır alamıyor Hocaya var, takıma yok Beşiktaşlı futbolcular transfer taksitleri ile maç başına primleri 5 aydır alamıyor Hocaya var, takıma yok HİLMİ TÜRKAY Yıldırım Demirören ve arkadaşlarının tekrar yönetime seçilmesinin ardından 5 ay kadar bir zaman geçti. Neredeyse bu süreçte yapılan olumlu hiçbir şey yok. Oysa başkan kongreye güçlü girmişti. Murat Aksu’ya karşı da kazandıktan sonra iddialı sözler sarfetmişti. Hani bu vaat edilenler nerede? Görüyoruz ki henüz çakılan bir çivi dahi yok. Beşiktaş böyle mi olmalı, böyle mi yönetilmeli. Başkan Demirören ile bazı yöneticilerin arasının ‘limoni’ olduğunu biliyoruz. Aile içerisinde böyle şeyler olabilir ancak yetki sahibi bir yöneticinin bazı haberleri medyadan öğrenmesi büyük ayıptır. Bir önemli hususu daha aktaralım: Siyah - Beyazlı kulüpte maddi kaynaklar tüketildi, para yok. Sıkıntı ciddi boyutlara ulaştı. İki ay içinde 20 milyon dolar para bulunup ödenmesi gerekiyor. Kadroda yüksek bedelli oyuncular var ve bunların kontratları devam ediyor. Yapılması gereken, genç ve maliyeti düşük oyuncuların transfer edilmesi, verimsiz olanların gönderilmesidir. Başka çare var mı? Baksanıza futbolcuların transfer taksitleri ve mart ayından itibaren olmak üzere maç başına verilmesi gereken primler halen ödenmemiş. Peki yeni hocanın isteyeceği yüksek ücret nasıl verilecek? Denizli’ye yanlış yapıldı Beşiktaş’ta Mustafa Denizli giderken kafalarda birçok soru işareti bıraktı. Şu anda Çeşme’de dinlenmekte olan teknik adamın ayrılmasına üzülenler, Fulya’daki personel ve öğrencileri olmuş. Denizli bilindiği gibi sağlık problemi ile karşılaşmıştı. Ancak yönetim yine de önümüzdeki yıl için hocası ile sözleşme imzalamıştı. Ne var ki bu imza federasyona ulaşmadı. Sonra bir anda Schuster ismi gündeme geldi ve ardından da ‘Denizli bırakıyor’ denildi. Mustafa Denizli, bırakmak için bir teknik direktörün ismini mi bekledi yoksa gerçekten kendi isteğiyle mi ayrıldı? Bu hâlâ bilinmiyor. Denizli’nin yakınları dahi son derece hızlı olup biten bu gelişmelere bir anlam vermiş değiller. Ancak tecrübeli çalıştırıcının yakın bir arkadaşı, yönetimin hastalığı mazeret olarak gösterdiğini söyleyerek, ‘Kendisine büyük yanlış yapıldı. Hoca ile sözleşme yenilenirken sağlık durumunu bilmiyorlar mıydı?’ diye soruyor. Bu nedenle de yönetime tepki var. Mustafa Denizli, spor camiasında sevilen birisidir. Hataları yok mudur, vardır. Ancak her insan hata yapabilir. Başarısızlıklarda sorumlu olarak hep kendisini göstermiştir. Futbolcusuna hiçbir zaman söz söyletmemiştir. Formayı hep adaletle dağıtmıştır, kesinlikle art niyetli değildi. Ümraniye’deki personel Denizli’yi çok seviyordu. Çünkü Mustafa hoca çalışan personeliyle ayrı ayrı ilgileniyor ve para konusunda hiçbir problem yaşatmıyordu. İşte böyle birisiydi Mustafa hoca. Şimdi Yıldırım Demirören, Serdal Adalı ve Cengiz Zülfikaroğlu harıl harıl hoca arıyor. Schuster ismi ön planda, Madrid’de Ramos ile görüştüler ancak sonuç alamadılar. Takım 23 Haziran’da sezonu açacak. Bugün itibarıyla 13 gün kaldı, hoca gelecek, takımı görecek sonra da transfer yapılacak. Nasıl olacak hemen bu işler. Oysa burada birçok Beşiktaşlı eski futbolcu hazır bekliyor. Örneğin Samet Aybaba, Mehmet Özdilek (Şifo) gibi. Bunlardan birini getirseniz ne kaybedersiniz ki? 2026’ya kadar dõşarõdayõz Dev organizasyonlara ev sahipliği yapamayan Türkiye, global ekonomik pazarõn dõşõnda kalõyor GÖRÜŞ METİN TÜKENMEZ Başlama Vuruşuna Doğru 2010 Dünya Kupası’nda, Özbek hakem İrmatov’un başlama düdüğü ile mücadeleye girişecek Güney Afrika Cumhuriyeti ile Meksika ulusal takımları, yarın 1 milyardan fazla insanı ekran karşısına sabitleyecek. Dünya futbolunda üretilen güzelliklerin ürünleri, futbolun vitrininde bir ay boyunca sergilenecek. Bu vitrinde salt futbol oyununun güzellikleri değil aynı zamanda dünya ülkelerinin ürettikleri insanlık değerleri, futbol aracılığıyla vitrinin en güzel yerinde beğeniye sunulacak. Çoğu futbolsever salt futbola ilişkin güzel hareketlere odaklanırken benim gözüm temel insani değerlerde olacak. Örneğin; Dünya Kupası, Birleşmiş Milletler benzeri bir görkem ve yüce gönüllülüğün, ulusların karakteristik özelliklerinin sergilendiği, rengârenk bir gösteri olmaktan geri kalmadı hiçbir zaman. İnsanoğlunun ruhunun derinliklerinde yatan defoların ya da beklenmedik yüceliklerin açığa çıkışı; tek bir topun peşinde koşturan onca futbolcuyu izlemek için gerektiğinde, ulusların sabahın erken saatlerinde kalkması, hatta işi tümden unutması, alışılmış bir durum olmasa gerek. Milyarlarca insanı sabahın erken saatlerinde televizyonun karşısına oturtan futboldan başka bir etkinlik yoktur kuşkusuz. İnsanoğlunu tarih boyunca isteklendiren (motive eden) güçlere bakıldığında, inanç ve para, futbolun dünya çapında popülerliği insana pek de şaşırtıcı gelmiyor. Futbol evrensel ama kendine özgü, asla tükenmeyen, yenilenebilir bir umut kaynağı, zaman zaman anlamakta zorlandığımız hareketlerin mucize olarak değerlendirilmesi ve çoğunlukla herkesin izleyebileceği, basit, birbiriyle çatışmayan kurallarla yönetilen bir spor. Bir yandan endüstrileşmek nedeniyle mekanikleşen ama öte yandan insan davranışlarının iç içe geçmesiyle oyun ve eğlence yönü açık olan güzel bir etkinlik. Futbol farklılıklar arasında köprü kurma ve ulusal önyargıları alaşağı etme gibi eşsiz bir niteliğe sahip. 2002’deki Dünya Kupası’nı Güney Kore ile Japonya’nın yapabilir olması, hoşgörü ve karşılıklı anlayışın zaferidir. Güney Kore, yarım asırdan kısa bir süre içinde, Japonya Ulusal Takımı’nın bir Dünya Kupası maçı için sınırlarından geçmesine izin vermeme noktasından, turnuvaya eski işgal güçleriyle birlikte ev sahipliği noktasına gelmiştir. Uluslararası diplomaside sorunlar yaşayan ABD ile İran bir Dünya Kupası’nda futbol karşılaşması yapabiliyor ve hiçbir kriz çıkmıyor. Bunlar da futbolun zaferidir. Futbolun evrenselliği, sadeliğinde, oyunun her yerde, her şeyle oynanabilir olmasında. Kentli çocuklar beton üstünde meşrubat kutularıyla, köylü çocuklar toprak üstünde, bazen çamur içinde, çıplak ayakla birbirlerine sarılmış çaput parçalarıyla oynayabiliyor. Belki hiçbiri gelecekte bir futbol yıldızı olmanın hayalini kurmadan anı yaşıyorlar ama Dünya Kupası’ndaki yıldızlar da, bu çocukların içinden çıkıyor genellikle. Almanya 2006’da, savunmadan atağa çıkma son derece hızlı yapıldı. Bunu en iyi başaran İtalya şampiyon oldu. Bir önceki Dünya Kupası’nın en dikkate değer gelişmesi; şut taktikleri oldu. Uzaktan çekilen şutlarla atılan gollerin oranı yüzde 23 oldu. Daha önceki oran, yüzde 13’tü. Yüzde yüze yaklaşan bir artış söz konusu. Bu istatistik, orta alan oyuncularının giderek daha önem kazandığının bir göstergesidir. Kart isteyen oyuncuya sarı kart gösterilmesi de yine bir önceki kupanın yeniliklerinden. Bakalım Güney Afrika’da ne gibi yenilikler sunacak bize güzel oyun... Dünya Kupası’nı dünyadaki en güzel kupa yapan şey, takımımız olsun olmasın tüm futbolseverlerin bir arada olmasıdır belki de… ERDAL BATMAZ Time dergisinin son sayõsõnõn kapağõ yarõn başlayacak dünya kupasõ için “The global game” küresel oyun, olarak çõktõ. Çünkü spor, özellikle de futbol çok büyük ekonomik ve siyasi etkiler taşõyor. Bu dünya kupasõnõn, õrk ayrõmõnõ ortadan kaldõrmõş, sorunlu da olsa demokratik olan ve 1976 yõlõnda dünya kupasõnõn TV’de bile yayõnõn yasak olduğu bir ülkede yapõlõyor olmasõ belki de bu şampiyonayõ enteresan kõlan detaylardan biri. Ancak dünya kupalarõnõ küresel bir oyun haline getiren şey bütün dünyada en çok izlenen spor dalõ olmasõndan çok yarattõğõ ekonomik etkidir. Uruguay’da düzenlenen 1930 Dünya Kupasõ’ndan bu yana özellikle ekonomisi ile dünya kupasõ inanõlmaz bir boyuta ulaştõ. Bakõn nasõl... Tam 4 milyar kişinin izlemesi beklenen kupa için Güney Afrika 3 milyar dolarõ aşkõn bir parayõ yeni yapõlan ya da yenilenen 12 stadyum için harcadõ. Bu paranõn 1.3 milyar dolarõ FIFA tarafõndan verildi. FIFA’nõn 2002 Dünya Kupasõ’nda elde ettiği 260 milyon dolar kâr rakamõndan sonra, Almanya ve Güney Afrika’da daha fazlasõnõ almasõ hiç şaşõrtõcõ olmayacak. Bu nedenle de FIFA, bu dünya kupasõnda 2006’da dağõttõğõ 260 milyon dolar katõlõm payõ ve ödülü 420 milyon dolara çõkardõ. Bu tutarõn 380 milyon dolarõ sportif başarõ için dağõtõlacak. Dünya kupasõna futbolcu gönderen her kulüp, oyuncu başõna günlük 2 bin dolar prim alacak. Kupada ilk dörde kalan ya da final oynayan ülkenin 50 milyon dolara yakõn bir kazanç elde etmesi de muhtemel. Güney Afrika’nõn, Almanya’da yapõlan kupadaki gibi bir ekonomik etki ve kâr sağlamasõ elbette beklenmemeli. Almanya 2006’da uluslararasõ kuruluşlarõn araştõrmalarõna göre ev sahibi olarak dolaylõ ya da direkt 7.5 milyar Avro kazanç elde etti. Duvarõn yõkõlmasõndan sonra Almanya ekonomisi ve turizmi için en büyük katkõyõ bu turnuvayla sağladõ; 5 milyar dolar harcama yaptõ, 60 bin kişiye yeni iş yarattõ. Sadece Adidas firmasõ 1.2 milyar dolarlõk satõş yaptõ. Kupanõn resmi hasõlatõ ise 1.8 milyar dolardõ. Şampiyonaya katõlan takõmlarõn ülkelerine olan ekonomik etki ise ortalama olarak milli gelirlerinin yüzde 1 ile yüzde 1.5 mertebesindeydi. Ekonomist dergisinin yaptõğõ araştõrmaya göre kupada oynayacak 736 futbolcudan 545’i Avrupa liglerinde mücadele etmekte. Bu futbolcularõn 385’i ise Avrupa’nõn beş büyük liginde oynamakta. Aynõ görüntü 2006 Dünya Kupasõ’nda da vardõ. Bazõ finalistlerin, örneğin; Kamerun’un 23, Fildişi Sahili’nin 21, Nijerya’nõn 20, Brezilya’nõn 20, Cezayir’in 20, Arjantin’in 17, Uruguay’õn 15, Şili’nin 12 oyuncusu Avrupa liglerinde oynamaktadõr. Tahmin edeceğiniz gibi bu futbolcularõn 118’i İngiltere’de oynamaktadõr. Şimdi herkes soruyordur mutlaka “Biz neredeyiz” diye? Maalesef Türkiye bu büyük ekonomik pazarõn içerisinde yok! Futbol olarak son iki dünya kupasõnda ve onun pazarõnda da yok! 6 dev ülke aday, biz hesapta yokuz! Avrupa Futbol Şampiyonasõ’nda ev sahibi ülke olma şansõnõ kaçõrdõğõ pazarõn gelecek 15 yõlõ özellikle İngiltere, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve ABD tarafõndan kontrol edilecek. Gelecek Dünya Kupasõ 2014 ve 2016 Olimpiyatlarõ Brezilya’da, FIFA’nõn son listesinde 2018 ve 2022 Dünya Kupasõ adaylarõ arasõnda Türkiye yok ve muhtemelen 2018’in sahibi Rusya ya da 2012 Olimpiyatlarõ’nõ da yapacak olan İngiltere olacak. 2022 Dünya Kupasõ ise var olan adaylar içinde gözü kapalõ ABD’nindir. Rotasyon nedeniyle Türkiye’nin bir dünya kupasõ ev sahipliği için en yakõn tarih 2026’dõr; rakipleri de Çin ile Hindistan’dõr. Şimdi herkes Hindistan da nereden çõktõ diyecektir (ki 2020 Olimpiyatlarõ’nõn en büyük adayõ). Bu saydõğõmõz ülkeler dünyanõn en büyük 10 ekonomisi içerisinde olduğu gibi lisanslõ futbolcu sayõsõnda (amatör ve profesyonel) FIFA verilerine göre; Çin 26.2, ABD 24.5, Hindistan 20.6, Almanya 16.3, Brezilya 13.2 milyon futbolcuyla ilk beştedir. Biz mi? Zorlamayla 250 bin!.. Türk sporunu her alanda yönetenlerin önlerine alõp düşünmeleri gereken tablo budur. Katar’õn bile 2022 Dünya Kupasõ için ev sahipliği adayõ olduğu yerde “Ama 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası’nın ev sahipliği için en büyük aday biziz” sözleri karõn doyurmaz! Sayõn Başbakan’õn bence son toplantõsõ “spor açılımı” olmalõydõ ve dünyada bugün sporun sadece spor olmadõğõnõ anlatõp bu tabloyu sporu yönettiğini sananlara sormalõydõ! Alman teknik adam, ‘En büyük hatam Aykut’un görevini onaylamaktõ’ dedi Daum, Kocaman’a çattı Spor Servisi - F.Bahçe’nin yollarõnõ ayõrmak istediği teknik direktör Daum suskunluğunu bozdu ve sportif direktör Aykut Kocaman’õ yerine oynamakla eleştirdi. İspanya’nõn Mallorca Adasõ’nda tatilini sürdüren Daum, Türkiye’den kendisini arayan yakõn dostlarõna, “En büyük hatam Aykut Kocaman’ın sportif direktörlük görevine başlamasını onaylamam oldu. Aykut, sportif direktör olarak kalsaydı, çok başarılı olabilirdi ama o hep F.Bahçe teknik direktörlüğü koltuğunu hedeflemiş. Bunu zaman içinde anladım” dedi. Alman hoca bununla da kalmadõ ve “Bir yere not edin; F.Bahçe’de benden sonra hangi teknik direktör göreve gelirse gelsin, Aykut Kocaman sportif direktör olarak görev yaptığı sürece benim yaşadıklarımın aynısını yaşar” ifadesini kullandõ. Daum, üzüldüğü bir başka konunun ise kamuoyundaki genel görüş olduğunu belirterek, “Ben F.Bahçe’yi şampiyon yapsaydım bile herkes ‘Aziz Yõldõrõm takõmõ şampiyon yaptõ’ diyecekti. F.Bahçe’de 4 yıl görev aldım, iki şampiyonluk elde ettim, iki şampiyonluğu da son maçta kaçırdım. Başarılı olup olmadığımın takdirini kamuoyuna bırakıyorum” dedi. Alman hoca, sözleşmesinin feshedilmesiyle ilgili olarak da “F.Bahçeli yöneticilere Almanya’daki avukatlarımla görüşmeleri gerektiğini söyledim. Ayrıca avukatlarımı arayarak, sözleşmede yazılanlara uyulmasını ve gereğinin yapılmasıni istedim” diye konuştu. Öte yandan Sarõ - Lacivertlilerde teknik direktör sorunu hergün yeni bir boyut kazanõrken, Sportif Direktör Aykut Kocaman’õn yaklaşõk bir aydõr izleyip beğendiği Krasic’in Juventus’la her konuda anlaştõğõ öğrenildi. TRABZON ARAYIŞTA BURSASPOR GOLCÜ PEŞİNDE ÖZAK, TFF’Yİ ELEŞTİRDİ TRABZON (Cumhuriyet) - Trabzonspor’da, Polonya’nõn Wisla Krakow takõmõnda forma giyen stoper oyuncusu Arkadiusz Glowacki’nin transferi konusunda henüz bir netlik yaşanmadõğõ bildirildi. Önceki akşam Polonya’ya giden kulüp genel saymanõ Mahmut Aksu’nun, Wisla Krakow Kulübü başkanõnõn sağlõk problemleri nedeniyle henüz bu transferde bir sonuç alamadõğõ belirtildi. Kulüp Asbaşkanõ Hayrettin Hacısalihoğlu, Polonyalõ oyuncu Arkadiusz Glowacki ile her konuda anlaşmaya vardõklarõnõ ve bu futbolcunun kulübüyle yapõlan görüşmeleri sonuçlandõrmaya çalõştõklarõnõ belirtti. BURSA (Cumhuriyet) - Şampiyon Bursaspor’da transfer çalõşmalarõ aralõksõz olarak devam ediyor. Yeşil - Beyazlõlarõn son gözdesi olan ve Napoli’de forma giyen 29 yaşõndaki golcü German Denis’in transferiyle ilgili olumlu adõmlarõn atõldõğõ öğrenildi. Denis için Napoli’nin 4.5 milyon Avro istediği, Bursaspor’un da bu yüksek bonservis bedelini 2 milyon Avro’ya indirmeye çalõştõğõ bildirildi. Kaleci Ivankov’un menajeri Mümin Kaşmer, Bursa’yla görüşmelerin sürdüğünü söyledi. Spor Servisi - Spordan Sorumlu Devlet Bakanõ Faruk Özak, TFF’nin yabancõ futbolcu sayõsõnõ arttõrmasõnõ eleştirdi. Sinop’ta bir açõlõşa katõlan Özak, “Federasyonu yöneten arkadaşlar, neden böyle karar alıyorlar, bunu anlamakta zorlanıyoruz. Bugün için 6+2+2 bize fayda getirmez. Bu, milli takıma olumsuz yansıyacaktır. Türkiye yabancı futbolcuya daha fazla para harcayacak, futbolcu çöplüğü olacak ve başarı yukarı çıkmayacak” dedi. KISA...KISA...KISA...KISA... Dünya Kupası için Güney Afrika’ya giden bir grup gazetecinin, silahlı kişiler tarafından soyulduğu bildirildi. Danimarka Ulusal Takõmõ’nda teknik direktör Morten Olsen’in hastalandõğõ, yerine geçici olarak yardõmcõ antrenör Peter Bonde’nin geçeceği açõklandõ. Dünya Kupası’nda forma giyip giymeyeceği belirsizliğini koruyan futbolcular: Robben (Hollanda), Drogba (Fildişi Sahili), A.Pirlo (İtalya), Kewell (Avustralya), Tim Brown (Y.Zelanda), Andres İniesta (İspanya). Şilili hakem Pablo Pozo Quinteros, sakatlanması sebebiyle Cezayir-Slovenya maçını yönetemeyecek. Kupada sakatlõklarõ nedeniyle kadrodan çõkarõlan oyuncular: Nani (Portekiz), Ferdinand (İng.), Essien (Gana), Mikel (Nijerya), L.Diarra (Fransa), Beckham (İngiltere), Adler (Almanya), Ballack, Rolfes, C.Traesch (Almanya). Finalist Honduras’ta maç saatlerinde devlet memurları ile öğrencilere idari izin verildi. ‘FUTBOL FEDERASYONU AYRIMCILIK YAPIYOR’ SEVİL ARINAN ANKARA - Özel Sporcular Spor Federasyonu Tarık Bitlis, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Genel Sekreteri Ahmet Güvener’e öfkeli sözlerle yanõt verdi. Bitlis, “Bütçe sıkıntımızla ilgili derdimizi kime anlatacağız. TFF ayırımcılık yaptığı gibi yaşadıklarımız insanlık ayıbıdır. Böyle giderse istifa edeceğim” dedi. TFF Genel Sekreteri Ahmet Günener’in, Zihinsel Engelliler Futbol Takõmõ’nõn Güney Afrika’daki 2010 FIFA Dünya Kupasõ’na bütçe engeli nedeniyle katõlamamasõyla ilgili yaptõğõ açõklamalara, Özel Sporcular Spor Federasyonu Tarõk Bitlis’den çarpõcõ yanõtlar geldi. Özel Sporcular Spor Federasyonu Genel Sekreteri Suat Öztin’in, TFF’yi arayarak görüşme talebinde bulunduğunu söyleyen Bitlis, “Güvener ile telefonla görüşme talebimimiz bile yanıtsız kaldı. Sormak istiyorum biz derdimizi kime anlatacağız?” dedi. ‘İnsanlık ayıbı’ TFF’den yardõm talebinde bulunmadõklarõnõ, sadece haklarõnõ istediklerini kaydeden Bitlis, “TFF’nin bir an evvel hakkımız olan kaynağı vermesi gerekiyor. Şampiyonanın günü belli olduğu için zamanımız kalmadı” dedi. TFF’nin ulusal takõmlar arasõnda ayõrõmcõlõk yaptõğõnõ kaydeden Bitlis, bu durumun “insanlık ayıbı” olduğunu belirtti. Bitlis Yıldırım Demirören
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle