19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Erendiz Atasü'yle "Hayatın En Mutlu An'ı" üzerine 'Mazi içimizde sürüp gider, hiçbir zaman tümden silinmez' Sıradanlığın sıra dışılığını yazdı hep. Hayattaki o çoğu zaman gözden ka- çan anları ve atakları iş- ledi inceden. Hepimizi kahraman kıldığı öyküle- rinde sahiciliği hiç ıskala- madı. En acıklılarında bi- le veryansın etmedi, edebiyat1 parçalamadı. çağdaş edebiyatımızın usta yazarlarından Eren- diz Atasü yeni öykü kita- bı Hayatın En Mutlu An'tnüa kadın, erkek, genç, yaşlı öteki bizi an- latıyor bu kez. var oluşa ilişkin temel ahlaksal so- ruları göz ardı etmeden1 insanın her an tökezle- meye hazır hayatını ve ödenen bedelleri hatırla- tıyor. Maziyi deşerken anılarla geri gelen mut- luluk hayalinin hüznünü duyumsatıyor. Mutlulu- ğun tanımını sorguluyor, hesaplaşıyor, kavilleşi- yor. Atasü ile Hayatın En Mutlu An'tru konuştuk. n camze AKDEMIR ""JL Ikin en klasik soruyu sormalt, hangi duygu- lar baskındı ya da ne- ler esin oldu kitabı ka- leme alırken? - Öykü kitabı, romandan çok farklı bir düşünsel süreçte oluşu- yor. Her öykünün ayrı bir iklimi, kendine özgü bir düşünsel arka planı var. Bu öykülerin kaleme alını- şında ortak olan nokta, onların bir ya- şam hesaplaşması dönemine rastlama- sı. Günün hesaplarını yarına ertele- yenlcrden değilim. Kendimle sık sık hesaplaşır, çözümsüzlükleri biriktir- mem. Gene de, bazen insanın belli ya- şam dönemeçlerinde geriye, tüm ha- yatına bakıp bu hayatı o an'a dek fark etmediği bir ışıkta incelediği zamanlar olabiliyor. Hikâyeler kişisel yaşam iz- lenimlcrimden ya da anılanmdan oluştu demek istemiyorum. Tüm me- seleleri irdelemeci bir bakışla gözden geçirdiğim bir zamana rastladılar de- mek istiyorum. "Hanımefendi ve Ko- SAYFA 4 -.**- cakarı" hikâyesini, çevrenin indinde hanımefendilikten ko- cakarıya dönüşmcnin ne kadar kolay aşılabilir bir sınır oldu- ğunu örnekleyen tanıklıklar esinledi. "Üniformalı Adam" öyküsünü ise bir film. Filmin konıısu, benim öykümden ! bambaşkaydı. Pek ahım şahım bir ı film de değildi üstelik. Fakat bir sahnesi vardı ki bana do- kundu: Yaşlı bir kadın ölüm döşeğin- de, i) güne dek adını ağzına almadığı ve yakınlarmın kim olduğunu hiç bile- medikleri gençlik aşkını sayıklıyor- du... Bu sahncnin bendeki etkisi "Üniformalı Adam" hikâyesindeki imgeleri dogurdu. "Hkir Ayrılığı" öy- küsü ise, bir anlamda Türk edebiyatı içindeki kendi konumumun eleştirel irdelenmesi olduğu kadar, edebiyatın günümüzün kâr güdümündeki reka- bet dünyasında düştüğü durumla bir hesaplaşma, daha doğrusu bu duru- mun ağır bir eleştirisi ve gözümüzün önünde can çekişen Türkçe için bir ağıttır. HİÇBİR DURUMUN GARANTİSİ, SİCORTASI YOK' - "Hanımetendi ile Kocakan " öykünüz... Yalnızhk, yılmışhk, za- manın eğesi, cskimişin o boğuk, keskin, küfîü kokıısu... Bir hanım- etendi kocakan... Haş- metli, zengin evinin çö- küşüyle, her tahtasının çürüyüşüyh koşut çö- küyor narin, damarlı, beyazca, ince kemikli bedeni ve ikddarı... Çoluk çocuk desen savrulmuş gitmiş küs- künce... Arkadaşı bir zamanlar çocuk gördü- ğü komşıısuyla izdü- şümleri alabildiğince... Yaşamm ne kadar farklı saysak da insanı- mıza gaileli kültürü- müzde ortak biçebildi- ği bir kader... Mesela kim derdi ki bu yaşlı, yalnız hanımcfendide ben de kendimi göre- bileceğim? - Dilerim hiçbir za- man kendini öyle bir durumda bulmazsın. Belli ki hikâye seni et- kilemiş. Yaşam tuhaf bir döngü; insan bir anda tepctaklak olabi- liyor. Ingilizlerin bir sözü vardır: "Kimse için sonunu görmeden, iyi yaşadı, deme." Gerçekte hiçbir konumun, hiçbir du- rumun bir garantisi, sigortası yok. Belki bunıı unutmamak ve altüst oluşlara hazır olmak gerek, olabüdiğince tabi ya da mevki, servet ve güce ve bu üç unsurun sağladığı sahte ilişkile- re aldanmamak. - Zaman kavramı... Geçmiş ilegele- cek... Genç veyaşltnm diyalogları... Kıyasları... Birinin boşverdiklerinden öbürünün hâlâ kaygı duyabiliyor ol- ması hali... Tükenme ve henüz tüken- memiş olma hali... Bir ortak nokta gi- bi duyumsadım öykülerinizde... - Zaman beni hep çok düşündür- müş bir kavram. Geçmişle geleceğin iç içeliği... tkisinin kcsişme noktasın- daki oynak "şimdi..." Oykü kişileri de bir tür hesaplaşma içinde. Zaman he- saba katılmadan hesaplaşma olamaz ki. Tükenme ama hâlâ tükenememe meselesine gelince. Görüşünde çok haklısın. Mesela "Kabulleniş"teki ka- dın.. . Çevre ve günün adabı ondan köşesine çekilmesini bekliyor. Kendi süperegosu da bunu bekliyor ama vü- cudu isyan ediyor. Ancak, kadımn gövde isyanını hayata geçirebilecek gücü yok. tşte tam bir tükenmişlik ve- ya tükenememişlik çelişkisi. Zamanın geçişi gençlikte pek fark edilmez. Geçmiş, şu anda yaşananların geçmi- şin bir türevi oldugu idrakinin geliş- mesiyle önem kazanıyor. "Üniformalı Adam" işte tam da bu bağlamda bir hesaplaşma öyküsü. Haliyle gcnçliğin kuşkuları, güvensizlikleri, yaşlılığın acılaşması yansımış o öyküye. - "Üniformalı Adam "la devam eder- sek, memleketinden sonra, sevdiğin de seni kandırmış diyen hani belki bi- razcık da olsa halt ctmiş yaşlı kadın. Genç halinin güven bunalımmda de- belenmesi... Yinc de pişmanlık duy- maması ve zamanla kovalamaca. Aşk bir insanın kaybını, coşkusunu, yaşını başını, azmediş ya da pes ediş evrele- rini en bariz ve en güçlüce niteleyen metafor olsa gerck... - Evet, ne kadar güzel yorumladın. Aşkın kişiyi etkileme biçimi -daha doğrusu atılganlıkla mı yaşanacağı, yoksa çekingenlikle mi bastırılacağı- gençlik enerjisi ile yaşlılık yorgunlu- ğunu (buna olgunluk, der iyimserler) ayıran bir belirteç galiba. MAZİYİ DÜŞÜNMEK... - Ahşkanlıklar zincirinde olagelen bir kırılma, hayalkınkhğı, küskünlük sonucu başlayan hesaplaşmalar... Ah vah demeler değil ama kuşkusuz ah mazi demeler, hani kıyısmdan içsel in- ziva, burulmalar... Hayattaki en mut- lu o an a adanan ömürler... Ozele gir- mek gibi olacak ama sizin de böyle bir anınız oldu mu? Kcndinizden refe- rans aldınız mı, kaleme ne kadar yan- sıdı (mı?) - Maziye yönelik yaşamam ama ma- ziyi sık sık düşünürüm; kendimi ve bana yakın olnıuş insanları daha iyi anlamak için. Mazi içimizde sürüp gi- der, hiçbir zaman tümden silinmez. ( )nun izlerini taşır, onunla birlikte ya- şamayı öğreniriz. Gençliğine dönmek ister misin, deseler, 'kesinlikle iste- mem' derim. Gençlik çok acılı bir dö- nemdir. Bu meselenin bir yönü. Bir de öbür yönü var; o da şu: Scott Fitz- gerald Gece Güzeldir (sanırım dilimi- ze böyle çevrilmişti) romanında şöyle der: "Ruhun yaraları yanlışlıkla deri- deki yaralara benzetilmiştir. Oysa yiti- rilmiş bir insan ya da yitirilmiş bir ha- yat parçası, kaybedilmiş, bir organa benzer. Onsuz yaşamak öğrenilir; yıl- larca akla gelmeyebilir. Ama günün birinde bu organı özleyecek olursanız, bu sızınm devası yoktur." - Her kahraman kendi öyküsünde kurban gibi görünse de kitabınız- mf m daki öykülerde kurban yok. Öyle lw C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 0 6 0
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle