19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
D eğinmeler MUSTAFA ŞERİF ONARAN P aranın gü- cüne inanmak insanı düşün- dürür. Para, yönetim erkini ele geçirmeye yarayan bir gü- ce dönüşünce sakmcalıdır. Şii- rin gücüne inanmak insanı gülümsetir. Şi- ir, yönetim er- kini ele geçire- bilir mi? Ama siyaseti "aşırı uçları bağdaş- tırma sanatı" olarak nitele- yenler şiirin ba- rışçı gücünden yararlanabiiir. Yıllar önce si- yasete girmem önerildiği za- man boşluğa bir tokat salla- mıştım. Siyase- tin içindeki kör dövüşü, insan- ları lekelemeyî alışkanlık hali- ne getirince, şiire sığınmak bizi kurtarabilir mi? Ankara2010 ŞiirOlimpiyatıKimileri gereksiz bir avuntu sa- yabilir bunu. Edebiyat ortamında da yeterince kirlenme olduğunu öne sürebilir. Biz gene de şiirin ba- rışçı gücüne inanalım. Bu gücün, aykırı düşüncede olanları birbiri- ne yaklaştıracağını umalım. llköğretim ile ortaöğretim öğrencilerinin katıldığı şiir okuma yarışması Anka- ra'da öyle yoğun bir şiir or- tamı oluşturdu ki, insan kendini, içinde yaşadığı kö- tülük toplumundan kurtul- muş gibi duyumsamaya baş- lıyor. "İKİNDİ YAZILARI'NDAN SONRA Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü bir yıl önce "Şiir Olimpiyatı" adı altında bir yarışma düzenlemişti. Geçen yıl bu yarış- mayla iigili izlenimlerimi yazmıştım. Şiir seçiminden, okuma biçimi ile davranış biçimine nelere özen gösterilmesi gerektiğini bu yazıda açıklamıştım (Cumhuriyet KİTAP, "Şiir Okumak", 28 Mayıs 2009). Bu yazı ilgi uyandırmış olmalı ki "Ankara 2010 Şiir Olimpiyatı" daha özenle hazır- lanmış. Kuşkusuz Ankara Milli Eğitim Müdürü Kâmil Aydoğan Şiirle uğraşan bir gönül insanı olmasaydı bu etkinlik başarıya ula- şamazdı. Onu tanıtırken "Ikindi Yazıla- n"nı yöneten bir ozan olduğunu da anım- satmıştım. "Ikindi Yazılan", Kahramanmaraş'ın ilçesi Andınn'da "Andırın Postası" gazetesinin ay- lık eki olarak çıkan bir edebiyat dergisiydi. Bu ilçede bir basımevi açan Nedim Ali, Çankı- rı'dan Ankara'ya atanan Kâmil Aydoğan'ı An- dırın'a çağırdı. Atanmasını Andırın'a değiştiren Kâmil Aydoğan, Nedim Ali ile "Ikindi Yazıları"nı kurdu. H. Ismail Yasin takma adıyla Kâmil Aydoğan bu derginin 90 sayı yayın yönetmen- liğini yaptı. "Ikindi Yazılan", Islam anlayışından gelen, Sezai Karakoç'tan çok Nuri Pakdil'in izini süren edebiyatçıların dergisiydi. Nedim Ali hep küçük harflerle yazmayı seven, Kâmil Aydo- ğan'dan sonra "Ikindi Yazılan"nın her sayısını ayrı bir yayın yönetmenine veren, ilginç bir ki- şiydi. Kâmil Aydoğan'ın dar bir çevrede bile ne denli yaratıcı olduğunu anımsatmak için "Ikinci Yazılan" olayına değindim. Ankara Milli Eğitim Müdürü olunca, Ankara'nın bütün ilçelerini de kapsayan ilköğretim ile ortaöğretim öğrencileri arasında şiirli bir rüzgâr estirmesi, her okulun en iyisi seçilinceye kadar bu şiir şenliğinin sür- mesi, "Şiir Kardeşliği" diyebileceğimiz coş- kulu bir ortam oluşturuyordu. Sonuçların alındığı 4 Mayıs ile 5 Mayıs gün- lerinde, ödül törenlerinin yapıldığı 12 Mayıs günü, Altındağ Belediyesi'nin 600 kişilik Necip Fazıl Kısakürek salonu tıka basa doluydu. Bu yıl Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü ile Al- tındağ Belediyesi'nin işbirliği "Şiir Olimpiyat- lan"nın daha düzenli yapılmasını sağlamıştı. SİİR OKUMA YARIŞMASINDA YENİGELİŞMELER Bu yıl Mart ayında "Altın Portakal Şiir ödü- lü" etkinliklerine giderken uçakta Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki ile yanyana düşmüşüz. Yol boyunca söyleşiyi koyulaştır- dık. Kaymakamlık gibi devlet görevlerinden sonra siyasete giren, Altındağ'ın çehresini de- ğiştiren, içtenlikli bir Belediye Başkanı. Aynı aydın insanı Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan'da da tanıdım. Bunlar siyasetle kirlenmeyen, yaptığı işle- rin bilincinde oian, halkla bütünleşmesini bilen aydın insanlar... Kâmil Aydoğan'ın "Şiir Olimpiyatf'nda yerel yönetimle işbirliği yapma- sı olumlu bir gelişmeydi. Bu olumlu gelişmenin şiir okumalarını etki- lemesi söz konusu olamazdı. Gene abartılı, gösterişli oku- malar vardı ama şiirin hakkını verenler de var- dı. Milli Eğitim Müdürlü- ğü'nde bir ön kurul an- tolojilerden seçtikleri geniş bir listeyi okullara 1 göndermiş, okunması gereken şiirlerin belli bir düzeyde olmasına özen göstermişti. Milli Eğitim Müdürlüğü'nün düzenlediği yönerge; gerekçeleriy- le, amaçlarıyla öğrencilerin kişiliğini geliştirirken bir barış ortamının oluşma- sını da sağlayacaktı. Yönergede altı çizilen şu özelliklerin bilinmesi gerekir: "Edebiyata, sanata ve şiire verilen öne- min, bu konuda sağlanan imkânların beledi- yeler ve sivil toplum kuruluşları ile yapılan iş- birliğinin artırılması, kaynakların bu yönde se- ferber edilmesi ve projenin giderek ülke gene- linde yaygınlaştırılması. Ülkenin geleceğini yönlendirecek, dili iyi kul- lanan, telaffuzu düzgün, sanat alanında dü- şünceler ortaya koyabilen, özgüveni gelişmiş bireyler yetiştirilmesi." İnsan içinde bulunduğu kötülük toplumuna bakıyor da, şiirin böyle iyileştiren bir gücü ola- cak mı diye kuşkuya düşüyor. Ama Kızılcahamam llköğretim Okulu'nda içi sevinç dolu, küçük bir kızın Ceyhun Atuf Kansu'nun "Dünyanın Bütün Çiçekleri" şii- riyle; Çankaya Lisesi'nden onuıiu bir gencin Ataol Behramoğlu'nun "Yaşadıklanndan Öğrendiğim Bir Şey Var" şiiriyle birinci ol- duklanna bakıyorum da, yarınlara daha bir gü- venle erişeceğimize inanıyorum. ŞİİR YAZMA Bu yıl "Ankara Şiir Olimpiyatı"nın kapsamı biraz daha genişletilmiş, ortaöğretimden şiir yazanlar da değerlendirilmişti. Nice ozanın şiire başlama yıllarının lise dö- nemi olduğu anımsanırsa böyle bir yarışmayı doğal karşılamak gerekir. Ancak şiir yazmak şiir okumaya benzemez. Şiir okuyanı görüyor- sun. Şiir yazana nasıl güvenilir? "Şiir Yazma" yarışması bize yeni ozanlar kazandırabilir mi? Bir ozan iri sözlerin boşlu- ğundan kurtularak şiirin gizlerine nasıl varır? Belki de "şiir yazma"da ödül kazanamayan- lar arasından yarının ozanları çıkacak. Bu ya- rışmalar şiirin kapısını aralamaya yarıyor. Hele bir oradan geçilsin, bilinmeyen o şiir ülkesine doğru hangi ozan, nasıl yol alacak? Bu işin sonu bilinmez bir yolculuk olduğu nasıl anlaşı- lacak? Kendindeki gizilgücün ayrımına varmayan bir ozanı anlayan, içindeki küllenmiş ateşi can- landıran belki de bir ööretmendir. Belki de şiir olimp'Çatfnda asıl sınava çeki- len, onları başanya ulaştırması beklenen öğ- retmenlerdir. ÛĞRETMENLERİN DURUMU Bir ön çalışma olarak iyi şiir okumaya okul- ları alıştırmak gerekir. Böyle bir ön çalışmaya öğretmenler gereksinim duymalıdır. Çünkü her öğretmen kendi birikiminden yola çıkıyor. O birikimin nasıl oluştuğu belli oluyor. Kendini parçalayarak şiir okuyanlara böyie okumayı öğretenler sınava çekiliyor demektir. llköğretimdeki Türkçe öğretmenleri ile orta- öğretimdeki edebiyat öğretmenleri belli bir eğitimden sonra kendilerini nasıl geliştirmiş- lerdir? Değişen dili, gelişen edebiyatı izlemek gerekir. Edebiyatı donmuş bir kalıp gibi öğret- mek yeterli olmaz. O dar "müfredat progra- mı"na nice güzellikler sığdırılabilir. O zaman öğrencinin dünyaya bakışı deği- şecek, kendinde yeni bir insan gelişecektir. Kâmil Aydoğan "Ankara Şiir Olimpiyatı" ta- sarısının "sunuş" yazısında şu doğrulan ilgi- mize sunuyor: "Türk kültürünün ve dilimizin zenginliğinin öğrencilerimize şiir vasıtasıyla hissettirilmesi, bu estetikle yetişen nesillerde tarihî mirasımı- za sahip çıkma bilinci doğuracaktır. Dil ve kül- tür birbirinden ayrılmaz parçalardır. Türk dili- nin derinlikleri de Türk şiirinde saklıdır. Türk edebiyatının tarihsel süreci içinde, insanları- mızın duygu ve düşüncelerini en etkili bir bi- çimde dile getiren şiir sanatı, geleceğimize de ışık tutacak bir rehberdir." öğrencilerimizi bu görüşlere yaraşacak bir anlayış içinde geliştirmemiz gerekmez mi? BİRKAÇ ÖNERİ Milli EğitimMüdürlüğü'nde bir ön kurul okul- lann ilgisine geniş bir şiir listesi sunmuştu. Bu liste geleneğimizden çağdaş edebiyata doğ- ru, şiir varlığımızın önemli bir birikimiydi. Gene de birtakım önerilerde bulunmak ya- rarlı olabilir. llköğretim okullarının okuyacağı şiirler ile ortaöğretim okullarının okuyacağı şiirler ayrıl- malı. Şiirlerin çok uzun olmamasına özen göster- meli. öğrencilerin şiiri ezberlemiş olmaları iyi de, o ezberde ilgi yoğunluğunu korumaları kolay değil. önerilen şiirler arasında Nâzım Hikmet'in "Kuvayi Milliye" destanı da var. Oysa o des- tandan kimi bölümlerin seçilmiş olması gere- kirdi. Halil Soyuer, Cemal Safi gibi şarkı sözü yazarları ile kişiliği belirmemiş ozanları listede göstermek şiirin çıtasını düşük tutuyor. Her ne kadar şiirin niteliğine değil, şiir oku- ma biçimine önem verilse de, kötü şiirin iyi okunması söz konusu olmamalıdır. Seçici kurulların değişeceği, kimlerden olu- şacağı bilinmediği için, seçici kuruldaki Hilmi Yavuz, Arif Ay, Hüseyin Atlansoy gibi ozan- ların listede şiirlerinin bulunması doğal karşı- lanabilirdi. Ama geniş ozan topluluğu arasın- da bunlara da özen gösterilmesi gerekir. Destansı şiirler, ucuz duyarlıkları kullanarak göz yaşartan arabesk şiirler, dinsel inanışları etkileyen gizemli şiirler abartılarak okunmaya yarayabilir. Seçici kurul doğal okunmalardan yanaysa, o şiirlerin beğenilmediği anlamına gelmez. Yinelemek gerekirse, Mayıs ayında, "Anka- ra RüzgârTnda şiir kokulu bir serinlik vardı. Bu esintinin gelenek oluşturması, barış orta- mının yerleşmesine yarayacaktır. İyi ki şiirin gücüne inanan bir avuç insan var. • Bu sayfayla iletişim kurabilmek için dergilerinizi ve kıtaplannızı aşağıdaki adrese gönderiniz: MustafaŞerifOnaron Hekimköy Sitesi 20. Sok. No: 8 06800 Umitköy-Ank. Tel.: (0312)2359111-2362346 SAYFA 22 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 0 6 0
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle