19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B 29 NİSAN 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 HAYAL ve GERÇEK KÜRŞAT BAŞAR Tehlikeli Kadınlar Dünya televizyonlarının önüne çıkıp naklen yayında, yaptığı yolsuzlukları, hırsızlıkları kabul eden politikacı ya da karıştığı suçları anlatan ünlü insanlar pek hatırlamıyorum. Ama çapkınlıkları ya da boşandığı karısının açıklamaları yüzünden başı derde giren ünlülerin sayısı giderek artıyor. Hayatta yapacağınız en büyük hatalardan biri karınızı kızdırmaktır. İSKİ skandalını unuttunuz mu? Dünyanın en ünlü isimleri boşanırken başına dert almamak için inanılmaz servetler ödüyor. ABD’de bir dönemin ünlü suç örgütü Cosa Nostra’nın şefi, hizmetçiyle aldattığı karısı tarafından ihbar edilmiş, FBI bu sayede örgütü çökertmişti. Bill Clinton’un, yüzlerce kamera önünde canlı yayında süklüm püklüm en özel sorulara cevap vermesi eskiden bazıları için hasıraltı edilebilen bu konuda artık kimseye ayrıcalık tanınmayacağının işareti gibiydi. Dünyanın en zengin sporcularından Tiger Woods’un yaptığı çapkınlıklar yüzünden bütün dünyadan özür dilediği basın toplantısını izlemişsinizdir. Çünkü Woods bu nedenle yüz milyonlarca dolarlık reklam anlaşmalarını kaybetti. Son günlerde bir emekli amiralin eşinin açıklamalarını dinlerken, insan ya evlenmemeli ya da katiyen boşanmamalı diye düşündüm. Hele ünlüysen, paran varsa ya da önemli bir mevkideysen. Bir arkadaşım ilk eşinden yıllar önce ayrıldı. Başkasıyla evlendi, çoluk çocuğa karıştı. İlk eşi yirmi yıl sonra kitap yazdı, adamı yerden yere vurdu. Bir yazar arkadaşımızın boşandığı eşi geçenlerde bir yazısına sinirlenip kendi köşesinden ince bir ayar çekiverdi. Eli kalem tutan kadınlara özellikle dikkatli davranmak gerekiyor demek ki. Olay yalnızca çapkınlık değil. Ayrılmak istemeyen ya da boşandığı zaman istediğini alamayan eşlerin kopardığı kıyametler de korkutucu boyutlara geldi. Bu gidişle yakında ünlüler, mevki sahibi insanlar, politikacılar ya evlenmekten vazgeçecek ya da evlenmeden önce sessizlik yemini filan imzalatacak. Ünlü bir şovmenimiz boşanırken eşinin çok para istediği yazılıp çizildi. Boşanan eş de, “Çok istemedim, o kadar parayı zaten kumarda harcıyor” diye bir açıklama yapmış. Gani Müjde de bu açıklamaya twitter’da bir yorumda bulunmuş, diyor ki: “Evlilikle kumar aynı şey mi? Birinde hiç değilse kazanma şansın var...” [email protected] 1945’i izleyen 35 yõllõk dönemeçte Batõ’da refah devleti, bizde sosyal devlet dediğimiz süreç yaşandõ Kapitalizmin altõn çağõ bitti Sınıf mücadelesi vahşi kapitalizmin pek çok boyutunu aşındırıyor. Batı’da refah devleti bizde sosyal devlet gelişiyor. Uzun süreli tam istihdama yakın koşullarda çalışma gerçekleşiyor. Ancak burjuvazi zorlanmadan işsizliği tolere etmez. Türkiye baskıcı yöntemlerin hesabının sorulduğu anti neoliberal bir programın temellerini atabilirdi. Ecevit misyonunda yaşanan kararsızlık halka da yansıdı. Aydınlanma geleneğini temsil eden bir soldan bahsediyoruz... 24 Ocak uygulamasında askeri rejim modeli gereksinim olduğu için 12 Eylül yaşandı. Sendikal, demokratik haklarla, bölüşüm ilişkileri kontrol edilemezdi. Faiz yükseldi, emek ücretleri, köylü gelirleri baskı altına alındı, fiyatlar piyasaya bırakıldı. Prof. Korkut Boratav ekono- mide dayatma olarak karşõmõza çõkan, yakõn tarihte adõna “küre- selleşme” denilen kapitalist mo- dele eleştirel yaklaşan, alternatif görüşler üreten bir bilim insanõ olarak öncelikle sistemin “küre- selleşme” adõna itiraz ediyor... Kavram olarak “dünya ekono- misi”, “emperyalist sistem” de- nilmesinin daha doğru olacağõnõn altõnõ çiziyor; “Dünya zaten kü- resel. Küreselleşmiş bir hizmet yok. İdeolojik düzlemde siste- min adının saygınlaştırılması hastalıklı bir yaklaşımdır. En doğrusu emperyalist sistem- dir...” diye söze giriyor. ALTIN ÇAĞIN SIRRI Dünya ekonomisinin genel sey- rini özetlerken kimi anlamlõ ge- lişmelerin saptanmasõnõ şöyle sõ- ralõyor.. - 1945’i izleyen 35 yõllõk döne- meç, kapitalizmin altõn çağõ, istis- nai bir çağ olma özelliğini, geç- miş birikimlerin bütününü topla- masõ ile kazanõyor... Sõnõf müca- delesi sonuçlar veriyor. Vahşi ka- pitalizmin pek çok boyutu aşõndõ- rõlõyor. Bu dönemde Batõ’da re- fah devleti, bizde sosyal devlet gelişiyor... Refah devletinin ortalarõndan itibaren, 1960’lardan sonra uzun- ca süreli, tam istihdama yakõn ko- şullarda çalõşma gerçekleşiyor. Kapitalizmin işsizlik sorununa ciddi yaklaşõmõ 2. Dünya Savaşõ sonrasõna ait bir olaydõr. Devletin sosyal işlevleri üstlenmesi ise rö- nesansa kadar uzanõr. 2. Dünya Savaşõ sonrasõ olgunlaşõr. Kapita- lizm tam çalõşma koşullarõnda kendisini sürdürebilecek araçlara sahiptir. Ancak doğasõ gereği bur- juvazi sineye çekmeye çalõşmaz, zorlandõğõnda tolere edecektir. KAPİTALİZM SOSYALİZM SAYESİNDE EHLİLEŞTİ Tam çalõşma koşullarõnõ işçi sõ- nõfõ, ekonomik talepleri üzerine taşõyacaktõr. Geleneksel sosyalist akõmlarõn yarattõğõ tehdit belirle- yicidir. Farklõ ulusalcõ, öğrenci hareketleri, işçi sõnõfõ talepleri, 35 saatlik çalõşma için sendikal hare- ketin savaşõmõ... İsveç’te kararla- rõn paylaşõmõna ulaşan toplu pa- zarlõk düzeni... Kapitalist mülki- yetin kendiliğinden ortadan kal- kacağõ modelleri oluşturur. Güney de faşizan müdahaleler karşõsõnda çok güçlü sol hareket- leri geliştirdi; Portekiz, İspanya, İtalya, Yunanistan örnekleri. En tutucu Amerika’da Vietnam Sa- vaşõ karşõtõ siyahi hareketler, toplumun egemen olduğu bir dünya düzenine taşõnmayõ geti- recektir. ÜÇÜNCÜ DÜNYA Uluslararasõ düzleme taşõyalõm; 70’li yõllarda OPEC’in petrole va- ril başõ 3 misli zammõ, sisteme tek başõna karşõ hareket niteliği taşõ- masa da, benzeri bir paylaşõmda yaygõnlaşmayõ sağlamada anlamlõ hareket içeriğinde sayõlmaz mõ? Üçüncü dünya hareketi, siyasi düzlemde bağlantõsõzlar hareketi emperyalist sistemin parametrele- rini değiştirmeye yarayan taşlar- dõr. Kuzey-Güney platformu da... Tarih, ağırlıklı siyasal gelişmeler üzerinden anlatılır. Oysa siyasal gelişmelerin odağında, belirleyici rolde ekonomik gelişmeler vardır. Ekonomik gelişmelerin kullanılabilecek vitrini varsa, ekonomiyi siyasetin odağına taşıyan iktidarlar, kendi kaderlerini de olumsuz etkileyebilecek, sorumlusu oldukları ekonomik gelişmeleri, kamuoyu algılamasının dışında tutmaya yönelik her araçtan yararlanırlar. Türkiye’de uzun zamandır gündem belirleyici iktidar; soluk aldırmaksızın yeni şok tartışmalar, siyasal krizlerle ekonomik gündemi gölgeliyor; tartışmalar yaratmada giderek ustalaşan Erdoğan hükümetleri sayesinde, hâlâ ne son büyük dünya krizi ne de ülkemizde, ekonomimize dönük yaşananlardan, yaşamımız üzerindeki yaşamsal etkilerinden haberdar değiliz... İşte tam da bu nedenlerle, biraz olsun ufkumuzu açabilmeye yönelik; insana dönük ekonomik bakış açısında dünya çapında otorite, Türkiye’de halkımızı ezen piyasalar ekonomisine alternatif çalışmalar yapan bilim insanları grubunun düşünce önderi Prof. Dr. Korkut Boratav ile bir söyleşinin elverdiği olanaklar içinde dünya ve ülkemizdeki ekonomik gelişmeleri, yaşadıklarımızı masaya yatırmaya çalıştık... - 1961’de dõş ortam elverişli ol- duğu için, Batõ’yõ örnek alan kalõ- cõ bir demokratik operasyon mo- deli gündemdeydi. İfade ettiği me- saj doğru dürüst bir Avrupa toplu- luğu standartlarõdõr. Burjuvazi Türkiye için bu modeli reddetti. 1980, Türkiye gibi bir 3. dünya ül- kesinde, sõnõflararasõ haritayõ oluş- turan, sõnõflararasõ ilişkilerin, siya- setin içine yansõmalarõnõn redde- dilmesidir. 12 Eylül rejiminin gündeme gelmesi, solun silindir gibi ezilmesi Latin Amerika mo- dellerinin uyarlanmasõdõr. Aşağõ yukarõ aynõdõr. Batõ toplumlarõnõn taşõdõklarõ sol-sağ ekonomik, siyasal örgüt- lenme biçimleri 3. dünya için ge- çerli değildir. Onlarõ sömürmeye elverişli olarak bõrakõyorlar. Bizim gibi toplumlarõ taşõmõyorlar. Em- peryalizmin kurallarõnõn geçerli olmasõna bakõyorlar. Batõ’da sos- yal demokrasinin emperyalizme yatkõn olmasõdõr ki, Türkiye’de yaşanan olumsuzluklara duyarsõz, soğuk baktõlar, hatta gaddar dav- randõlar. Amerikalõlarõn zaten böyle bir sorunlarõ yok. 24 OCAK GEÇERLİ KILINDI 24 Ocak-12 Eylül arasõndaki dö- nem Turgut Özal cephesinden, 24 Ocak’õn bütün maddelerinin bütün öğeleri ile çalõşabilmesi için, askeri rejim modeline gerek- sinim olduğunun askere anlatõldõğõ dönemdir. Bölüşüm ilişkileri kont- rol edilmezse 24 Ocak’ta başlatõ- lan modelin yaşatõlmasõ mümkün değildir. Model içinde fiyat kont- rolleri kalktõ, faiz yükseldi, emek ücretleri, köylü gelirleri baskõ altõ- na alõndõ.. Baskõ altõnda olunma- dan, sendikal, demokratik örgütlü- lüklerin dinamiklerinde sistem yü- rütülemezdi. Ana amaç ihracata dönmek, açõk ekonomi yaratmak. Ücretleri uzun süreçli etkin baskõ altõnda tutmak.. 12 Eylül’ün bas- kõsõ lazõm.. Sayõsõz belge sermaye sõnõfõ ile kurulmuş iletişimi ortaya koyuyor. 12 Mart’õn vitrin yakla- şõmõ 12 Eylül’de yok. Reformcu vitrine ihtiyaç yok. BÖLÜŞÜM GÖSTERGELERİ DRAMATİK - Batõ dünyasõnda Regan, Thatcher döneminde emek hakla- rõnõn geri alõnmasõnda taraflar her adõmda uzlaşarak gerilediler. Re- fah devleti aşõnma hõzlarõ ülkelere göre farklõdõr. İngiltere’de maden grevini ezerek 2. seçimi aldõlar. Sõnõfõn ezilişi belirleyici. Regan havacõlarõn grevini kõrdõ. İngilte- re’de çöküş daha hõzlõ. Yine de bir bütünlük içinde sosyal demokrat partilerin yaşamsal geçişle liberal- leşmeleri, neoliberal sürece uyum- larõ adõm adõm oldu. Bizde bütün bölüşüm göstergelerinin bozulma hõzlarõ dramatik oldu... Boratav Hoca Türkiye için dönüm noktasõnõ 1960, 1961 Anayasasõ ile ilişkilendirerek belirliyor. - O tarihe kadar çok partili rejimin emekçiler ile burjuvazi arasõnda örtü- lü işleyen sözleşme sõnõrlarõnõ zorla- malar başlamõştõr. Oylarõ ile siyasete denge vereceklere kalkõnma nimetle- rinden pay verilecek, ama siyasete ka- rõşma, alternatif olma, sendikalar ara- cõlõğõ ile gözetme sõnõrlandõrõlmõş, ör- gütlü hak alma tanõnmamõştõr. 1960 sonrasõnda bu tablonun değiş- mesi emekten yana ileriye taşõnmasõ söz konusu. Sendikalar grev hakkõ ka- zandõlar. Batõ’da olduğu gibi emekçi sõnõflar sosyalizm ile tanõştõlar. Sistem karõştõ, sol akõmlara sempati başladõ. Düzen karşõtõ akõmlar, sol ile sağ frak- siyonlar, halk ile burjuva karşõtõ akõm- lar siyasete yansõmaya başladõ. İlk durdurma operasyonu 1970’li yõl- larda. Batõ’da daha sonra 79’da Thatc- her-Regan akõmlarõ gündeme gelir. Fransa önce aykõrõ gider, Thatcher-Re- gan akõmlarõndan karşõ hücum gelir. Fransa da bir yõl içinde teslim olur. SOL SAFLAŞMA SOL SÖYLEMİ GETİRDİ Türkiye’de büyük düzen partilerinin bu akõmlarõn etkisine girmesi 1970’ler sonrasõ ortamõnda da sorun oluşturu- yordu. İşveren talepleri belirleyici rol oynadõ, bölüşüm operasyonu günde- me taşõndõ. Sol saflaşma, askere yan- sõyan iç hesaplaşma, dünya gidişatõna uymuyordu. Zaten o tarihlerde dünya- da hâlâ sol güçleniyor, kalõcõ izler sol- dan geliyordu.. Hatta Ecevit eleştirel sol söylem geliştirdi. İlk kez sol yanlõsõ söylem seçildi. 1974-77 Demokrat Parti ge- leneğinin hazmedemeyeceği bir ye- nilgiydi; CHP’nin sol söylemle halk sõnõflarõnõn desteğini aşan başarõsõ kabul edilemedi. MİLLİYETÇİ CEPHE SINIF CEPHEDİSİDİR - Milliyetçi Cephe aslõnda bir sõnõf cephesidir. Şiddetin kaynağõ faşist akõmlar derin devlet ağõrlõklõydõ. Sol- sağ ayrõ kefedeydiler. Geleneksel CHP, artõ sol sosyal demokrat işlev üstleniyor, kendi solunun gelişmesi- nin önünü açõyordu. Sağõn koyduğu zorla sol izole ediliyordu... 1980 ege- men sõnõfõn solu tehdit olarak algõla- masõdõr. Sendikalar, halk kesimleri 24 Ocak’a razõ değillerdi. Dünya ekonomisine uyum sağlanamõyordu. Kriz ortamõna girilmişti. Halk sõnõfla- rõna ağõr maliyet yüklemeden krizden çõkmak olasõ değildi. AB sosyal demokrasisinin dağõl- makta olduğu bir tarihle çakõşma söz konusuydu. Krizi sol söylemle, aşõrõ sõnõf işbirlikleriyle çözmeye çalõşõ- yorlardõ. Ecevit’e destek vermediler. Almanya sosyal demokrasisi, Türki- ye’yi kendi camiasõ içinde görmüyor- du. Sorumluluğu üstlenmedi. Yoksul 3. dünya ülkesinin bu sõnavõnda tarihi görev üstlenmek istemedi, el uzata- rak destek vermediler... 1960 dönüm noktasõ 12 Eylül = Latin Amerika Darbeyle, Türkiye gibi bir 3. dünya ülkesinde, sõnõflar arasõ ilişkilerin, siyasetin içine yansõmalarõ reddedilmiş, sol silindir gibi ezilmiştir YARIN: ÖZALİZM GÜCÜNÜ 12 EYLÜL’E BORÇLU Korkut Boratav, kapitalizm altın çağını, işçi sınıfı örgütlenmesi, ekonomik talepleriyle ilişkilendiriyor. Fotoğraflar:NECATİSAVAŞ G İ R İ Ş CHP’den İşsizlik Fonu sorusu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn yazõlõ olarak yanõtlamasõ istemiyle TBMM Baş- kanlõğõ’na bir soru önergesi verdi. Erbatur İşsizlik Fonu’nda biriken paranõn nasõl de- ğerlendirildiğini, bugüne kadar bu fondan nerelere, ne kadar para aktarõldõğõnõ sordu. Türk öğrencinin başarısı ANKARA (AA) - Bilkent Üniversitesi Hu- kuk Fakültesi öğrencisi Derya Durlu, 62 ül- keden 2 binin üzerindeki hukuk öğrencisinin Viyana’da katõldõğõ “17. Willem C. Vis Uluslararasõ Ticari Tahkim Kurgusal Duruş- ma Yarõşmasõ”ndan ödülle döndü. Durlu, yarõşmanõn sanal mahkemesindeki savunma ve hitabet yeteneğiyle hukuk öğrencileri arasõnda en başarõlõ yüzde onluk dilime gire- rek mansiyon ödülü kazandõ. Kayıp turist bulundu MARMARİS (AA) - Muğ- la’nõn Marmaris ilçesinde 9 gün önce arkadaşõyla birlikte tatil yap- tõğõ otelden ayrõldõktan sonra ha- ber alõnamayan İngiliz turist Mic- hael Dowson’u (45) arama çalõş- malarõna katõlan polis ekipleri, ka- yõp turisti gece saatlerinde İçme- ler beldesinde ormanlõk alandaki bir çeşmenin başõnda bitkin halde buldu. Yü- rümekte zorlanan İngiliz turistin, konuşmakta da güçlük çektiği için ifadesinin alõnamadõğõ ve oteline geri gönderildiği belirtildi. Uçağa, körük çarptı İstanbul Haber Servisi - İstanbul-Paris sefe- rini yapmaya hazõrlanan Air France’õn AF 2391 sefer sayõlõ uçağõna körük çarptõ. Körük zincirinin kopmasõ üzerine, körük operatörü manevra sõrasõnda kontrolü kaybetti. Yolcu kö- rüğünün çarpmasõ sonucu uçağõn ön kapõsõna yakõn bir bölümde hasar oluştu. Uçak, yaklaşõk 2 saatlik bir gecikmeyle Paris’e havalandõ. Akkılıç yaşamını yitirdi BURSA (Cumhuriyet) - Ga- zeteci-yazar Yõlmaz Akkõlõç (77), bir süredir tedavi gördüğü Uludağ Üniversitesi (UÜ) Tõp Fakültesi Hastanesi’nde yaşamõnõ yitirdi. 12 Mart muhtõrasõnõn ardõndan binbaşõ rütbesindeyken ordudan ayrõlan Akkõlõç, “Madanoğlu da- vasõ”nda yargõlandõ ve diğer sanõklarla birlikte aklandõ. Akkõlõç, CHP ve SHP’den Bursa il başkanlõklarõ yaptõ. 6 bin ciltlik kütüphanesini ve ailesiyle birlikte sahip olduğu iki daireyi Bursa Gazeteciler Emeklilik ve Yardõmlaşma Vakfõ’na bağõşlayan Akkõlõç adõna bir kütüp- hane oluşturuldu. Akkõlõç, 1949’da başladõğõ gazeteciliğe 2007’ye kadar sürdürdü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle