19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
29 NİSAN 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR [email protected] CMYB C M Y B ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Haritada ve Kainatta bir Nokta… Sait Faik’in en sevdiğim öykülerinden biri “Haritada Bir Nokta“ adını taşıyandır. “Çocukluğumdan beri haritaya ne zaman baksam, gözüm hemen bir ada arar; şehir, vilayet, havali isimlerinden hemen mavi sahile kayar... “ diye başlar… Adaya, denize, doğaya, balıkçılara, Sait Faikçe bakar; balıkçıların emeğini yüceltir; emeği insan sevgisiyle harmanlar; sonra balıkçıların pay dağıtımında bir haksızlığa tanıklık eder. Haksızlık içini çok acıtır ve şöyle der: “Söz vermiştim kendi kendime: Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da, bir hırstan başka ne idi? Burada namuslu insanlar arasında sakin ölümü bekleyecektim; hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem kâğıt aldım. Oturdum. Adanın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım.” (“Son Kuşlar” kitabında, s.174) Erkek dayanışması Sevgili Okurlar, yıllardır “yazmasam ölürüm” diye diye yazdım. En çok da kadın sorunları, kadına yönelik şiddete, ayırımcılığa karşı yazdım sanıyorum. Üstelik erkek meslektaşların bu sorunları yok saydığı, alay ettiği, küçümsediği bir dönemde… Günümüzde ülkeyi kavuran, kadınlara ve çocuklara yönelik taciz ve tecavüz olaylarına bugün şaşıranlara “Günaydııııııın” demek istiyorum, ama yararı yok elbet! Yaşanan olaylar denli korkutucu ve iğrenç olan, bu pisliklerin, bu vahşetin, bu sapıklıkların 2 yıl boyunca gizli kalabilmesi! Telefonların dinlendiği, herkesin en özel ilişkileri bilindiği halde nasıl gizlenebilmiş? Nasıl mı? Bunun tek yolu var: Erkek dayanışmasıyla! Kamu ve güvenlik görevlilerinin de iştiraki, gözlerini kapaması, sessiz kalması, yani onayıyla… Ama belki de daha da korkunç olanı, Başbakan ve Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun gazetecilere kızıp “Abartmayın!” deyişi! Olayların dehşeti değil, bunların ortaya çıkması, yazılması, bilinmesi onları “rahatsız eden”! İnanılacak gibi değil! Bu konuda başka hiçbir şey yazmayacağım! Kendimi tutamamaktan korkarım! ‘Atatürk’ün gençleri’ “Hepimiz kainatta bir noktayız.” Bunu söyleyebilen insan, her tür kötülükten, hırstan arınmıştır. Bu sözü ondan duymuştum ilk kez. Önceleri o, (Paris’teki öğrencilik yıllarımda), benim “arkadaşımın annesi”ydi. Kemancı Gönül Gökdoğan’ın annesi… Kim olduğunu, başarılarını, gerçekleştirdiği ilkleri sonradan öğrenecektim. Prof. Nüzhet Gökdoğan’dan söz ediyorum… Atatürk‘ün, örnek bilim insanı olarak yetişmeleri için 1928’de yurtdışına yolladığı gençlerden biriydi. Erenköy Kız Lisesi Fen Bölümü’nü bitirince matematik-fizik lisansı yapmak üzere Fransa’ya gönderilmişti. Paris Üniversitesi’nden diploma, Paris Rasathanesi’nde staj…. 1934’te İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde kurulan Astronomi Kürsüsü’ne ilk Türk doçenti olarak tayin edilmesi… Fen doktoru olmak için hazırladığı tez, İÜ Fen Fakültesi’nin kayıtlarındaki “bir numaralı“ doktora tezidir. 1936-46 arasında İstanbul Teknik Üniversitesi Matematik Doçentliği… Sonra Profesörlük, sonra da fakülteyi temsilen senatörlüğe ve 1954’te de dekanlığa seçilmesi… 1958’de Astronomi Kürsüsü’nü yönetmeye başlaması, 22 yıl kürsü ve bölüm başkanlığı… Prof. Gökdoğan “ilklerin” insanı. Türkiye’de, üniversitelerimizde ilk kadın senatör; ilk kadın dekan… Türk Astronomi Derneği’nin kurucularından ve 20 yıl başkanı… Uluslararası Astronomi Birliği’nin ilk Türkiye temsilcisi… Üniversiteli Kadınlar Derneği’nin kurucu üyesi ve yıllar boyu başkanı…TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi fikrinin tohumlarını atanlardan… Yarın, 30 Nisan 2010’da, Prof. Dr. Nüzhet Gökdoğan yaşasaydı 100 yaşında olacaktı! İstanbul Kültür Üniversitesi görkemli bir anma töreni düzenliyor. Konserler ve söyleşiler arasında Feryal Saygılıgil’in “Kainatta Bir Nokta: Nüzhet Gökdoğan“ isimli kitabı da tanıtılacak… Onun öğrencisi olmadım ama zaman zaman sohbetinden yararlanma olanağı buldum. Bugün onu sevgi ve saygıyla anarken daha ne çok “Atatürk’ün gençlerine”, bilime adanmış yaşamlara gereksinimimiz olduğunu düşünmeden edemiyorum. [email protected] Faks: 0 212 257 16 50 Önce bir umudumu paylaşayõm… Emek Sinemasõ’nõn sözde “yenileme” proje- sinden mutlaka vazgeçileceğini bekli- yorum. Bu yazõ yayõmlanana kadar ger- çekleşirse, söylediklerimden pişman- lõk duymayacağõm da bilinmeli... İşte ne- denleri: 1- AVM soysuzluğu Cumhuriyetin ilk “çağdaş uygar- lık” armağanlarõndan olan Emek Sine- masõ’nõn kültür yoksunu kafalarca “alış- veriş merkezi”ne (AVM) dönüştürül- mek istenmesi, “sıradan bir duyarsızlık değil”, çok yönlü bir aymazlõğõn do- ruktaki örneğidir. Bu “kaba”lõğõn, kentin “sanat belle- ği”ndeki en “zarif” mekânlardan birini gözden çõkartma pahasõna, “Beyoğlu” gi- bi “tarihsel alışveriş kültürümüz”ün beşiğinde yaşanmasõ, “rant şımarıklı- ğı”nõn ulaştõğõ düzeyi de gösteriyor. Adõna “restorasyon” denilerek, ku- şaktan kuşağa “sinema” tutkumuzun “soylu okul”larõndan birini hiçe saymanõn yanõ sõra yine kuşaktan kuşağa Beyoğlu es- nafõnõn, müşterilerinin ve “müdavim”le- rinin karşõsõna sonradan görme “soysuz” bir tüketim hangarõnõ en gaddar “rakip” olarak dikmek acaba nasõl tanõmlanabilir? Geçmişten geleceğe akan “geleneksel ti- caret, eğlence, kültür ve sanat” yaşamõna “darbe” indirecek bir AVM’nin sadece orada değil, bölgenin hiçbir yerinde akla bile gelmemesi gerekir... 2- Tarihi ‘arsa’laştırmak İstanbul Sinema Festivali’ne 20 yõldõr kucak açan, 1924’ten beri Safiye Ayla’dan Münir Nurettin’e nice yüz akõmõz ünlü- lerin konserlerini de ağõrlayan, 875 kişilik Emek Sinemasõ’nõ “emektar zemin kat mekânı”ndan kopartarak “8. kat”a çõka- rõp tarihi yerini “AVM arsası”na dönüş- türen proje, o “koruyoruz” denen binanõn “mimari onur”una da saygõsõzlõktõr. Serkildoryan (Cercle d’Orient), Skentini ve Melek Apartmanõ İstiklal Caddesi’ni “birlikte” bezerler... Haydarpaşa Lisesi, Arkeoloji Müzesi, İstanbul Erkek Lisesi, Pera Palas gibi 19. yüzyõl sonlarõnda inşa edilmiş görkemli İstanbul yapõlarõnõn da mimarõ olan Alexandre Vallaury, 21. yüz- yõlda eserinin böylesine “parsel”lenece- ğini düşünebilir miydi? 3- ‘İmar magandalığı’ Böyle bir projeyi “istemek”, “tasarla- mak”, “uygun görmek” ve “onayla- mak” eş aymazlõk, eş sorumsuzluk, eş ma- gandalõktõr... Yatõrõmcõ “kâr” için istiyorsa “ticaret tarihi”nin ahlaki derinliklerine de haka- rettir; çünkü çağlar boyu tüccarlar asla “imar magandası” olmamõştõr… “Mi- mar” tasarlamõşsa, sadece mimarlõk dün- yasõndan değil, Türkiye’nin binyõllara uzanan mimarlõk birikiminden de özür di- lemesi gerekir… “Belediye” destekliyor- sa kentin değil, kent soyguncularõnõn hiz- metinde olduğu anlamõna gelir. Hele bir de görevi, kültürü gözetmek olan bir “kurul”, üstelik iki mimar üyesinin “hayır”! demesine rağmen “oyçoklu- ğu”yla onaylayabiliyorsa, kamusal so- rumluluğun ve meslek etiğinin düştüğü du- rumu tanõmlamaya hangi edepli söz yete- bilir? 4- Yasayı ‘kavrayama’mak Peki, aklõ başõnda herkesi adeta isyan et- tiren böyle bir proje nasõl üretilebilir, na- sõl savunulabilir, nasõl “yasal” sayõlarak onaylanabilir? Tartõşmalardan ve kimi “açıkla- ma”(!)lardan anlõyorum ki projeyi beğe- nenler, tarihi “bina”nõn aynen korunaca- ğõndan, yõpranmõşlõğõnõ, kirini, pasõnõ gi- derecek mükemmel bir restorasyon ola- cağõndan söz ediyorlar. Dahasõ, Emek Sinemasõ’nõn özgün tavanõnõ ve duvarla- rõndaki barok bezemeleri 8. kata taşõma- yõ da “marifet” sayanlar var... Projenin bu şekliyle yaratacağõ “kültü- rel soykırım”õ engellemek için Mimarlar Odasõ’nca açõlan davada sõra “savun- ma”ya geldiğinde eminim ki şu söylene- cek: “Tescil edilen kültür varlığı si- nema değil binadır, mimarisi koru- narak işlevi değişebilir.” Eski yapõlar elbette ki “çağdışı kalmış” işlevleriyle korunamaz, çünkü yaşatõla- maz... bu nedenle Atatürk, saraylarõ bile müze yapmõştõr. Ancak “sinema”, hele ki “Emek Sineması” ka- dar çağdaş ne olabilir? Kullanõm türleriyle de günümüz yaşamõnõn par- çasõ olan eski yapõlar, onlarõ hem “yaratan”, hem de mi- mari ve toplumsal (kamusal) niteliklerini “belirleyen” işlevleriyle birlikte “uygar- lık mirası”mõzdõr. Sanat tarihi ve toplumsal değerlerin birlikte yaşatõlmalarõ gerektiğini bilmeyen, hatta kavrayamayanlarõn, “koruma”da etkili ve yetkili olmalarõ ne büyük talih- sizlik... 5- Kimliği ‘konum’undadır... Emek Sinemasõ’nõn gözetilmesi gereken “kimlik” değerleri arasõnda, kentsel ya- şamla içi içe konumu, “sokak”la sarmaş dolaş girişi, gişesi ve fuayesinde bile Be- yoğlu ortamõyla “hem zemin” hali çok önemlidir. Üstelik aynõ sokak, sinema tarihimizle özdeşleşen “Yeşilçam”dõr… AVM uğruna yok edilecek olan da “İs- tiklal Caddesi - Yeşilçam-Emek Sine- ması” birlikteliğidir… Yõllarõn yarattõğõ bu “Beyoğlu birlikteliği”ni parçalamaya kalkõşan bir kafanõn, değil böyle bir pro- je üretmek, “koruma”nõn ulaştõğõ “ev- rensel bilinç”le artõk anasõndan bile doğ- mamasõ gerekir... Mimarlõk “yok etme” değil “yaratma” sanatõdõr. Zamanõn bin bir emekle, anõlarla, düşlerle ve nice coşkulu, hüzünlü, kahõr- lõ ve özverili yaşanmõşlõklarla “yarattığı- na saygısız” bir projeye “tasarım” demek, “sadece insana armağan edilmiş yüce bir yeti”ye hakaret değil midir? Son bir sözüm de İstanbul-2010 Avru- pa Kültür Başkenti Ajansõ’na... “Bu uy- gulamayla bizim ilgimiz yok, logomuzu da izinsiz kullandılar” demişler. Nasõl “il- gi”siz kalabilirler ki? Yapmalarõ gereken, Mimarlar Odasõ’nõn açtõğõ davada “mü- dahil” olmak, kültür başkentinin onurunu kurtarmaya destek vermek değil midir? Evet... Ben bu projeden vazgeçileceği- ne inanõyorum. Çünkü ülkemin ve İstan- bul’un uygarlõk birikimleri bunu asla hak etmiyor... Kentin kültürel belleğini oluşturan kullanõmlar da ‘mekân’larõyla birlikte yaşatõlmalõ 1- Jacques Pervititch’in 1922 ta- rihli “kadastrol sigorta haritası”nda Serkildoryan (Cercle d’Orient) bi- nası ve çevresi 2- İstanbul Sinema Festivali’nin 20 yıllık merkezi “tadilat”(!) nedeniyle bu yıl “kapalı”! 3- Kentsel belleğin değerini bilen- ler, tarihi sinemayı “yıkan” projenin bir “kültür cinayeti” olduğunda hemfi- kir... Emek Sinemasõ’nda mimarlõk ve etik Darbeden bugüne 1 Mayõs Kültür Servisi- Bu yõl beşincisi dü- zenlenecek ve İstanbul, Ankara ve İzmir’de 1-9 Mayõs tarihleri ara- sõnda eşzamanlõ olarak gerçek- leştirilecek olan “Uluslararası İşçi Filmleri Festivali” etkinlik- lerinden biri de 1 Mayõs’ta Karşõ Sanat’ta açõlacak “Emek Sine- ması’ndan Meydanlara - 1 Ma- yıs’ın 30 yılı” isimli fotoğraf ser- gisi olacak. Ayrõca festival kap- samõnda “Emek ve Hak Arama Mücadelesinde Fotoğrafın Dü- nü ve Bugünü” adõ altõnda 4 ay- rõ panel de düzenlenecek. İşçi Bayramõ’nõ fotoğraflamõş çok sa- yõda fotoğrafçõnõn ve gazetelerin arşivlerinden hazõrlanan sergi, sõ- kõyönetim döneminden başlõyor, 1987’de Emek Sineması’nda ger- çekleştirilen toplantõya kadar kit- lesel olarak kutlanamayan ve 1988’den 2009’a uzanõyor. Karşõ Sanat’ta Mayõs’a kadar süre- cek sergi, 5-10 Mayõs tarihleri arasõnda Öteki Kültür Merke- zi’ne, 1-9 Mayõs tarihleri arasõn- da ise Ankara Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı ve İzmir İsmet İnönü Sanat Mer- kezi’ne taşõnacak. Karşõ Sanat’taki serginin 2 Mayõs’ta saat 15.00’te başlayacak galasõn- da ise gazetemizin eski foto - muhabiri Erdoğan Köseoğlu’na onur plaketi verilecek. 1972 yõlõnda babasõnõn da foto mu- habiri olarak çalõştõğõ Cumhuri- yet gazetesinde ustalarõnõn siyah beyaz filmlerini yõkayarak mesleğe başlayan Köseoğlu’nun, ilk imzalõ fotoğrafõ 17 Temmuz 1973 tari- hinde gazetede yayõmlandõ. Fo- toğraf sanatõnda “siyah-be- yaz”dan “dijital” teknolojiye uza- nan bir döneme tanõklõk yapan Kö- seoğlu, mesleğinin son yõllarõnda fotoğraf editörü olarak çalõştõ SERGİ KARŞI SANAT’TA Silivri’de “Duruşmaları İzleme Eylemi” ? Hukuk çiğnenerek ? Özgürlükleri ellerinden alõnan ve yargõlanan tüm insanlarõmõzõn ? Silivri’deki duruşmalarõna TANIK olmamõzõ isteyen M. Balbay ve T.Özkan’õn çağrõsõna uyalõm, “Duruşmaları İzleme Eylemi”ni sürdürelim. • Resmi tatil günleri dõşõnda her Cuma günü olacaktõr. • Saat: 08.15’de c’in bahçesinde olalõm. • Başvuru : 0535.636 59 11-0506.787 40 67-0532.713 22 43
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle