19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
özelsektördekiçalışma yaşamıileyakıntarihinkimi sivriköşelerindensüzdüğü anılannıpaylaşıyorokullar- la.Eskizamanlara,eski insanlarave eskiIstanbul’a dairhoş biryolculukda sunuyor.Uras’la,Bak, BenSana Anlatayımüzerinekonuştuk. tl Gamze AKDEMIR itahınızdaki en etkiliyazılarmızdan biri “I”uzuli VekıiJet”kuşkusuı Uğur Mumcu ‘nun size anlattığı bir anıdan yola çıkarak kaleme aldığınızbu yazıbugün de aynen geçerli adeta... Ilk sorum başkası olmamalı. - Değil mi? Rahmetli Uğur Mumcu, 197l’de Uğur Alacakaptan’la Ankara Mamak Askeri Ceazevi’nin arka hücresindetutuklu. Suçlama ise malum işçi haklarını savunmada ve işçilerin sefaletinidile getirmede biraz ileri gitmeleri! Nasıl olmuşsa bir gün ellerine eski tarihlibir Günaydın gazetesi geçiyor. Yarımsayfayayayılmışresimli koca bir haber:“Istanbul’da Galata Kulesi’nin gecekulübünde işçi sendikası yönetim kuruluüyeleri toplanmış, hem işçi meselelerinimütalaa ediyorlar hem de felekten bir gece çalıyorlar. » Nasıl hissertilderini tahmin edin. Mumcu, Alacakaptan’a dönüp şöyle diyor: “Uğur, işçi sınıfına vekaleten biz Ankara’da hapishanede yatıyoruz. Onlar Istanbul’da Galata Ku- ksi gece kulübünde keyiflerinebakıyor. Bu işte bir terslikvar ama acaba neresinde dersin?” Alacakaptan da “hukukta bizim durumunınzafuzuli vekalet derler. Kim bizi tayin etti ki? Biz kendi kendimize vekalete soyunı.luk.Cczamızı çekeceğiz.” Bugün herkes ve her şey, her kurum toz duman olmuş durumda. Sivil inisiyatif falanda bitti bitiyor. Hepimiz belki de çoğu zaman aynı hisse, “fuzuli vekalet” hissinekapılmıyor muyuz? Ifa vazgeçmiyoruz o başka. Ben yazdım, “vatan kurtaran Şaban”psikolojisinden kurt ulahilirsembu histen de kurtulacağınısanırım. DPT’DE HERSEVEBAKTIK’ - Devlet Planlama Teşkilatı(DPT) ile devam edelinı, bir aşk hikıyesi...Madras ‘ta,Teberrüz Hanım ile efsane aşkıniz! - OECD’nin davetiyle, küçük sanayi sitelerini ve küçük sanayicigeliştirme projelerini incelemek amacıyla1 lindistan’agittim. Ilaydarabad, Kalküta, Madras’a gittim. Madras’ta Türkiye’nin fahri konsolosu, Müslüman bir Hintli olan 1laydarabadlı “Uncle” Mustafa benimleilgilendi. Eşi bir Osmanlı prensesiydi. Teberrüzadında, İngiltere’de eğitim görmüş çok güzel ve zarif bir kızları vardı. Teberrüzbeni Madras’ta gezdirdi, arkadaş olduk. Çok da güzel bir kız, giderek sırılsıklamaşık oldum gibi. Bıraksalar ben Madras’ta kalacağım, o da Ankara’yagelirim diyor. O sıralarda Ilindistan’a bir Türk heyetigeliyor, benim iki denememde de işe alınmadığım I)PT’nin seçkin memurlarındanoluşan grubu Teberrüz ile ağırladık, gezdirdik. Teberrüz’ün güzelliğindende çok etkilenmişler. Benim Teberriiz ile olan yakınlığıma ilişkin hikayelerheyet döndüğünde DPT’de almışyürümüş. “Love Story” olmuş çıkmış! - DPT sınavını en nihayet Teberrüz Hanım sayesinde kazanıyorsunuz bir de... - Ya sormayın! (gülüyoruz) 0 meşum sınava üçüncü kez girdim. Artık imtihankonusunda deneyimliydim, anlattım,anlattım. Tamam, çıkınız” demelerinibeklerken sınav heyetinden biri, “Sayın Uras, Teberrüz Hanım nerede, nasıl tanışıınız?” diye sormasın mı? Sonraki bir buçuk saat boyunca tüm imtihan heyeti Madras maceralarımı teferruatıylaöğrendi. Ben salondan çıkar- ken imtihan heyeti müstehzice gülümsüyorben ise kesin kazanainadım diyordumki, kapının önünde Sosyal Planlajma Dairesi Başkanı Evner Ergun’u gördüm.Evner Ergun, kolumdan tuttu, hemenöğleden sonra işe başlamamı söyledi.Iki kere en ciddi imtihanda rakiplerinigeç, seni almasınlar, üçüncüde Madras’taki aşk maceralarmı anlat işe gir! Durum ne eksik ne fazla aynen buydu... - DPT’de toplam ne kadar süre çalıştınız? -1962’den 1974’ekadar çalıştım. DPT’nin hem kadrosu çok iyiydihem de o zaman Türk bürokrasisindeki insanlar çok iyiydi.iktisatçı olduğum için beni para-banka-krediye bakacaksın diye aldılar.Ama tabii o zaman planlama küçük bir yer, müsteşar çağırdı,sağlığada sen bakacaksın dedi. Birgün çağırdı, milli emniyet ile askeriyeyede sen bakacaksm dedi. Sonra bir gün eğitime de sen bakacaksmdedi. Yani biz her şeyebaktık. - Kitabmızda da vurguluyorsunuz; o zaman Türkiye’de ortaya çıkan müesseselerdeinsan faktörünün payı büyük... - Çok büyük. Mesela Llaceuepe’nin kuruluşu, Bilkent’in kuruluşu, Ortadoğu’nunkuruluşu... Kemal Kurdaş olmasaydıOrtadoğu’nun kampusu bu kadarolamazdı. Doğramacı olmasaydı Hacettepe ve Bilkent böyle kurulamazdı.0 zamanlar eğitim yatırımlarma da bakardım. Eskiden öyle bürokratlar, iş takipçileri falan Planlama’ya gelmezdi ama Doğramacı ile Kurdaş sık sık gelirdi.İkisi de sunum yapar, projeleri yayar,canla başla ayrıntılarıyla anlatırdı. Onlara para verildiği zaman da diğer üniversitelerden duyardık. Mesela İstanbul Universitesi Rektörü, “Sizikandırıyorlar, onlara daha fazla ödenek veriyorsunuz” derdi. 11albuki, bir hakardık İU’yedaha fazla ödenek verilmiş ama İU kapasite ve dershane yaratmamış ama bunlar kampusu büyütmüş,yeni kapasiteler yaratmış. Kurdaşve Doğramacı’nm emekleri yadsınamaz.Yaptıklanyla örnek oldular. - DPT’de kaç kişiydiniz? - Toplam 85. İşte odacısı, bir tane şoförü ve arabası vardı, o araba da AnıerikanYardım Heyeti’nden gelmiş bir steyşm vagon. Müsteşar onunla gider ama akşamları da geç vakte kalanları • onunla evlerine bırakırdı. - Demirel ve Ozal ile çalıştınız. Nasıldıonlarla çalışmak? Demirel le başlaya•Jim... - Çok zevkliydi. Planlama’nın büyük bölümünde Demirel hükümetleri Bakanlar Kurulu’nun ufacık bir masası vardı, Demirel başında oturur, etrafında da bakanlar otururdu ki o zamanlarsayısıbu kadar çok değildi. Masatımsonunda ana bürokratlar otururdu.Demirel’in arkasında Planlama TeşkilatıMüsteşarı, duvarın dibinde.de Planlama’nın kamu yatırımlarma bakan veya o günün konuşulan konularıyla ilgiliuzmanlar otururdu. Yani o zamanlarBakanlar Kurulu sadece bakanların gittiği, uzmanların gelmediği bir yer değildi.Ozellikle Demirel bu konularda çok açık bir adamdı. Bir örnek; o zamanlarTürkiye’de soyanın çok önemli olduğuna, Karadeniz’de bir suya yağı fabrikasının kurulması gerektiğine karar • verilmiş ve kurulmuştu. Fakat soya fabrikasısoya bulamıyordu ve inanılıyordu ki Karadeniz’de herkes soya fasulyesi üretecek, fabrikada da işlenecek ve Karadenizkalkınacak. Fabrikanm bağlı olduğuSümerbank’ın genel müdürü gel1miş Bakanlar Kurulu’nda bu durumu anlatıyor. Süleyman Bey“1>ekikardeşim söyle hakayını bugün Karadeniz’de suya fasulyesinin fiyatı kaç” diye soruyor. “Efendim 60 kuruş civarında” diyor müdür. Süleyman Beyise “1layır bugün 52-52.5 kuruş arasında” diye düzeltiyor ve ardından da “Barbunya fasulyesi kaça”diye soruyor. Müdür “Bilmiyorum efendim” diye yamtlıyor. “87 kuruş” diyorSüleyman Bey.Sonra “Beyazfasulye kaça” diye bir soru daha sorunca adanı ne söylesin, bilmiyor. “90-92 kuruş arasında”hilgisini veriyor Süleyman Bey. ‘Tabiiadanı perişan halde gidiyor. 1lerkes merak ediyor yahu nereden biliyor tüm bu fiyatları diye. Süleyman Bey’inyakınındakilerden birinden öğreniiyorki o sabah Karadeniz Vakfı ziyaretegelmiş, oradan biliyor. I)emirel bilgitoplama konusunda rakipsizdi, her şeyi bilmek isterdi ve ne yapıp edip bilirdide. Onunla toplantılara katılmak öğretici bir deneyimdi. Ciddi konularda ciddi olmasını bildiği kadar neşeli konulardagırgır olmasını da bilir, hikayeleranlatır, espriler patlatırdı. öZAL !ŞBITIRICIYDIİ’ - Peki Ozal... 1km patron hem de bir ekip üyesi olarak nasıldı? Karakteristikjizellikieri... - İyi yeıişnıiş, çok meraklı ve çalışkan bir kimseydi tabii. Geçmişine iyi baknıaklazım. Ozal mühendis olduğu zaman halihazırdakurulmuş olan DPT’nin komitelerindeçalışıyor. En son çalıştığıkomite de ilaç komitesiydi, onun için ilaç işini de çok iyibilirdi. Yani ilk elden deneyimlerledolu bir özgeçmişi vardı. Ayrıcaçok iş hitirici bir karakteri vardı. Hızlı karar verir, hızlı iş yapardı. Bugün Türkiye’de birçok önemli şeyoluyor ama bir türlü karar verilemiyor, ‘Turgut ()zal hükümet adına o kararları hızla verirdi. Turgut ()zal icraat adamıydı. Sonra uzmanlığa çok önem verirdi yani her şeyiben bilirim edasında değildi. İşi uzmanlarına yaptırırdı. Ve o uzmanlardanaldığı bilgileri de masasının üstündebırakmaz, kafasına koyardı. Ozal’ın Başbakanlık dönemindeki, 80’lerden sonraki başarısının, yükselişinin arkasındaPlanlama’daki o birikimler yatar. Yani o 24 Ocak kararlarının hepsi daha önceden Planlaına’da hazırlanmış, dosyalanmış,nasıl olacağı belirlenmiş, yol haritası çizilmiş uygulamalardır. Hepsi para-banka-kredi komitemizde hazırlanmış,çalışılnııştı. Yani Ozal Başbakan oldu, düğmeye bastı, 24 Ocak kararlarınıistediği gibi yaptı değildi, hepsinin çalışmaları çoktan yapılmıştı. - Saharn-ı‘Jan hir kararname ile intikamalması var kitapta. Kararnameyi de siz yazıyorsunuz.... - Adana kaynaklı Anadolu Ajansı’nm haberinde Sabancı’nın devalüasyonun maliyet üzerinde yıkıcıetkileri olacağına ve bu nedenle dokuma ürünlerine yüzde19 zam yapacağına ilişkin açıklaması yayımlandı. Ozal köpürdü, “Sabancı’ya bunu yapmamasını söylemiştim, ben ona gösteririm” dedi. Ardından da NaimTalu’ya, “Naim Abi, Merkez Bankası’nınadamları Akbank’ı arasm. Devalüasyon nedeniyle fiyat artışla- GüngörUras‘Bak,BenSanaAnlatayım’dedi ve anlattı ‘Planlamayabanaatılıyor’ Ekonomi gazeteciliğinin öncülerinden GüngörUras,Bak, BenSana Anlatayımadlı kitabındao çokiyi bildiğimiziçten üslubuyla, devletkurumlanve t SAYFA 16 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1054
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle