25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B emek@cumhuriyet.com.tr ELİAÇIK’TAN ‘BASKIYI DURDURUN’ KİTABI Kahramanlarõnõ; teslim olmayan ve tedaviyi reddedenlerin, Uğur Kaymaz, Kemal Türkler, Aleksis Grigoropulos ve Güler Ze- re’nin... Vietnam sendromlu bir Türk, Norveçli bir metal işçisi ve disiplin kurulunda bir öğrencinin... Grevci kadõn- lar, eğitimli genç işsizler, yoksulluğu paylaşanlar ve linç edilenlerin... Yani “Baskõyõ Durdurun! Alacak- larõmõz Var” diyenlerin oluşturduğu bir kitap kale- me aldõ Kõvanç Eliaçõk. Kitapta, Avrupa’da ve Tür- kiye’de yaşanan siyasi ve kültürel gelişmeler üze- rinden sistem ve zihniyet eleştirisi amaçlanõyor. GÖRÜŞ ATİLLA ÖZSEVER Güvencesizliğe Karşı Mücadele DİSK’e bağlı Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası (Dev Sağlık-İş), 7 Mart Pazar günü İstanbul Tabip Odası’nda “Güvencesizliğe Karşı Mücadele” adı altında bir forum / panel düzenledi. Toplantıda, önce çeşitli sektörlerde güvencesiz olarak çalışanların temsilcileri görüşlerini açıkladı. Daha sonra sendikacılar konuştu, en sonunda da akademisyenlerin ve hukukçuların katıldığı bir panel yapıldı. Güvencesiz çalışan işçiler, çok içten ve öğretici bir biçimde deneyimlerini aktardılar. Sağlık ve sosyal hizmetler alanında taşeron firmalara bağlı olarak çalışanlar, nöbet izni dahi kullanmadıklarını, hafta sonu ve resmi tatil yapmadıklarını, yıllık izin haklarını ise ancak bağlı oldukları taşeron şirketinden yerine adam gönderilmesi halinde kullanabildiklerini ifade ettiler. Kendilerine “gönüllü kamu hizmeti yapıyorum” şeklinde bir kâğıt imzalatıldığını söylediler. Uzun mücadelelerden sonra sendikalı olunca, bu kâğıtların artık imzalatılmadığını, çalışma sürelerinin düzenlendiğini, nöbet izni ve yıllık ücretli izin haklarını kullanmaya başladıklarını belirtiler. Kamu üniversitelerinde 50/D statüsünde çalışan araştırma görevlileri de, doktora çalışması bitince kurumla ilişkilerinin kesildiğini anlattılar. Marmaray işçileri de, ücret ve çalışma koşullarının düzeltilmesi için harekete geçince tazminatsız olarak işten çıkarıldıklarını söylediler. TEKEL işçilerinin temsilcisi de, 78 gün süren direnişi anlattı ve Ankara’ya 1 Nisan’da bir günlük için değil haklarını alıncaya kadar kalmak için gideceklerini ifade etti. Güvencesiz öğretmenler de, dershanelerde stajyerlik süresince doğru dürüst ücret alamadıklarını, bir ya da iki yıl boyunca ayda 250-300 liraya çalıştıklarını belirttiler. Set işçileri ise çağrı usulüne göre düzensiz çalıştıklarını, kimi zaman 37-38 saat sürekli iş yaptıklarını, maaşlarının belli olmadığını, sigortalarının yapılmadığını söylediler. İtfaiye, Sinter Metal, Arçelik ve Esenyurt Belediyesi işçileri de sorunlarını dile getirdiler. Forum sonunda hazırlanan sonuç bildirgesinde de, güvencesiz çalışmaya karşı yürütülecek mücadelenin bir hak mücadelesine dönüştüğü vurgulandı. TEKEL direnişinin “güvenceli iş ve insanca yaşam” talebi etrafında birleşik bir emek hareketinin mümkün ve gerekli olduğunu gösterdiği hatırlatıldı. Sadece ücret artışı ve toplu pazarlığı dayanan mevcut sendikal yapıların yeni örgütlenme ve mücadele anlayışına uygun düşmediği belirtildi. Tabandan başlayarak tüm Türkiye çapında bütün alanları ve işkollarını kapsayacak şekilde bir örgütlenmenin inşa edilmesi ve güçlü merkezi iradelerin oluşmasının zorunlu olduğu bir kez daha vurgulandı. Özetle güvencesizliğe karşı hak mücadelesini öne alan, yerellerden merkeze doğru uzanan güçlü bir emek hareketinin örülmesi acil bir ihtiyaç olarak gözüküyor… atillaozsever@ttmail.com SABAH VE ATV’DE GREV YENİDEN Sabah gazetesi, atv ve dergi grubunun da içinde bulun- duğu Turkuvaz Grubu’nda 13 Şubat 2009’de başlatõlan ve 154’üncü gününde mahkeme kararõyla durdurulan grev, kararõn Yargõtay 9. Hukuk Dairesi tarafõndan bozulma- sõ üzerine yeniden başladõ. Türkiye Gazeteciler Sendikasõ Genel Başkanõ Ercan İpekçi, Türk-İş İstanbul 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak, Hava-İş Sendikasõ Genel Başkanõ Atilay Ayçin ile bazõ sendika temsilcileri, Sabah gazetesi ve atv’nin Balmumcu’daki binasõ önünde bir ara- ya gelerek grev pankartõnõ yeniden astõ. TARİŞ İplik çalõşanlarõnõn genel merkez önünde 1 Mart’ta başlattõklarõ eylemleri devam ediyor Kõsa çalõşma ödeneği alan ve bu hakkõ ay başõnda dolduran işçiler, primleri ödenmediği için işsizlik sigortasõndan da yararlanamõyor. Türkiye Maden-İş, “Madencilik Sektöründeki Sorunların Araştı- rılarak Alınması Gereken Ön- lemlerin Belirlenmesi” amacõyla kurulan Meclis Araştõrma Komis- yonu’na madenlerdeki iş sağlõğõ ve güvenliği konusunda rapor sundu. Türkiye Maden-İş’in, Meclis Araş- tõrma Komisyonu’na sunduğu ra- porda, “maden işletmeciliğinin bu- günkü bilgi birikimiyle, ocak özel- likleri ne olursa olsun, yeterli ha- valandırma sistemi ve gerekli ön- lemler alındığında cinayet niteli- ğindeki grizu patlamalarının ön- lenebileceği” belirtildi. Raporda, madencilik faaliyetle- rinde grizu patlamasõ, havalandõrma, tahkimat ve tozun neden olduğu sorunlarõn yanõ sõra gürültü, titreşim, elle taşõma, elektrik çarpmalarõ, ye- tersiz aydõnlatma, olumsuz hijyen ve psikolojik sorunlar gibi maden işçi- lerinin sağlõk ve güvenliğini olum- suz yönde etkileyen birçok sorun ya- şandõğõ vurgulandõ. Madencilik sektöründeki kaza tür- leri incelendiğinde yangõn, su bas- kõnõ, göçük, grizu ve toz patlamala- rõ gibi toplu ölümlere sebep olan ka- zalarõn ön plana çõktõğõna işaret edilen rapor- da, doğru ha- valandõrma, tahkimat ve kontrol sistem- lerinin bu kazala- rõn önlenmesi ve azaltõlmasõnda en önemli unsur olduğu kaydedildi. Raporda, bu sistemlerdeki eksik- lik, dikkatsizlik ve yanlõş uygula- malarõn madenlerde gerçekleşen birçok kazanõn temel sebeplerini oluşturduğuna dikkat çekildi. GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Halkoylamasının Erdemi Üzerine Çelişkiler... Sonunda parolası “anayasa değişikliği”, işareti “halkoylaması” olan ve “demokratik” olduğu iddia edilen bir girişimle karşı karşıya kaldık. 7.5 yıllık iktidarı sürecinde ara sıra gündeme gelmesine ve unutturulmasına karşın, anayasa değişikliğinin, şimdi daha ciddi olarak gündeme getirilmesini “AKP’nin canı şimdi yapılmasını istiyor” diye yorumlayanlar var. “Siyasal iktidarlar her istediğini yapabilir mi” ya da “yapmalı mı” sorularına yanıt aranması da sorunun bir başka yönünü oluşturuyor. Halkoylamasının (onlar referandum diyor) erdemi iktidar sözcülerinin ağızlarından düşmüyor. Halk isterse laiklik bile kaldırılabilir görüşünden “Biz anayasayı kendi bildiğimiz gibi değiştiririz, halk da evet der” anlayışına gelinmesinin yadırganacak bir yanı yok. Ama bana sorarsanız, halkoylamasının da değerli ve değersiz olanları, hatta demokrasiyi yansıtmamış olanları var. Çok şeye gücü yeten iktidarların kullandıkları nalıncı keseri yalnız kendi referandumlarına doğru yontmaya başlıyor. 1982 Anayasası’nın darbe anayasası olduğu, ülkeyi çok gerilere götürdüğü iddiadan da öte bir gerçek. Ama bu anayasadan yakınma hakkı; sizin, benim gibi düşünenlere daha çok düşüyor. O anayasanın işçilere, memurlara, düşünenlere, yazanlara, seçim barajına getirdiği sınırlamaları sahiplenip uygularken, işine gelmeyenleri değiştirmeye kalkanların böyle bir hakları olup olmadığını da irdelemek gerekiyor. Ama biliyoruz ki 1982 Anayasası da halkoylaması sonucu kabul edilerek yürürlüğe girmiş bir anayasa. Hem de 7 Kasım 1982 günü yapılan halkoylamasında yüzde 91.3 gibi, tarihte örneği olmayan ezici bir çoğunlukla kabul edilen tek anayasa. AKP’nin “halkoylaması”na yüklemek istediği kavramla ele alınınca, doğal olarak girişimin çelişkisi de ortaya çıkıyor. Yanıtlanması gereken soru şu: Yüzde 93’le Milli Güvenlik Konseyi’nin (MGK) anayasasını aklamayan halkoylaması AKP’nin anayasasını nasıl aklayacak? Demokrasi havarilerimizden Turgut Özal’ın 12 Eylül’ün devirdiği siyasetçilere (Ecevit, Demirel, Türkeş ve diğerleri) siyasal haklarının iadesini öngören anayasa değişikliğini halkoylamasına götürmesini ve bu girişimi demokratlık tafralarından geçilmeyen kimi siyasetçi ve köşe yazarlarının desteklemiş olması da Türkiye’nin bir başka ayıbı. 6 Eylül 1987’de yapılan halkoylamasının kıl payı ile “evet” çıkması ise demokrasi anlayışımızın bir başka görüntüsü. Ve AKP’nin önemli bir çelişkisi daha var. Referandumlar çok önemli ama İsviçre’de minare yasağı getiren referandum önemsiz. Hatta düşmanca bir sonuç. Bu halkoylamasını ben de eleştirmiştim ama, halkoylamalarına gereğinden fazla önem vermediğim için kendimle çelişmemiştim. Dünyada kendine özgü referandumlar da var. Suriye’nin önceki Devlet Başkanı Hafız Esad’ın beş yılda bir halka “Beni istiyor musunuz” diye sorup “evet” yanıtı alınca görevini 5 yıl daha uzatması tipik örneklerden biri. Son referandum ise İzlanda’da yapılmış. Batan bir bankanın İngiliz ve Hollandalı hesap sahiplerine olan 5.3 milyon dolar borcunun ödenip ödenmemesine ilişkin halkoylamasında halkın yüzde 93’ü “ödenmesin” seçeneğini benimsemiş. Bakalım bizimkilerin halkoylaması, başarabilirlerse nasıl sonuçlanacak? oerinc@cumhuriyet.com.tr Marmaray işçisi yürüyor Gaziantep belediyelerinde TİS anlaşması BEKİR ŞAHİN GAZİANTEP - DİSK ile Gaziantep Bü- yükşehir Belediyesi, Gaziantep Su ve Kana- lizasyon İdaresi ile belediyeye bağlõ Özbelde AŞ’de çalõşan toplam 660 işçiyi kapsayan top- lu iş sözleşme görüşmeleri anlaşmayla sona er- di. Anlaşmaya göre çalõşanlarõn maaşõ ortalama yüzde 9.80 arttõrõldõ. TİS görüşmeleri 4 ay sonra sona erdi. İşçi- lere ikinci yõl yüzde 1 artõş yapõlacak. Bu arada Oğuzeli Belediyesi’nde çalõşan ve 41 işçiyi kapsayan TİS görüşmelerinde an- laşmaya varõldõ. Buna göre en düşük işçi maa- şõ 1300 lira olurken en yüksek işçi maaşõ da 1450 TL oldu. Oğuzeli Belediye Başkanõ Bekir Öztekin, bir ayõ aşkõn süredir devam eden görüşmelerin olumlu sonuçlanmasõndan memnuniyet duyduğunu belirtti. İşten atmalara karşı 54 gündür direnişte olan Marmaray işçileri, işe geri dönmek için 4 Mart Perşembe günü işyeri işgali yapmış ve bu gelişme üzerine işçilerle görüşmek zorunda kalan yönetim, tüm işçileri geri almayı kabul etmişti. Marmaray işçileri işe iadeleri sağlamak için dün de akşam 18.00’de Taksim Tramvay Durağı’nda buluşularak Galatasaray Lisesi önüne yürüdü. İşçiler daha önce de Gama-Nurol patronuna şartlarını iletmiş, yevmiyenin 32 lira olması, direnişte geçen günlerin sigorta primlerinin yatması, sigorta primlerinin tam yatırılması gibi bir dizi istekte bulunmuştu. Emekliden kesintiprotestosu Emekli-Sen Genel Başkanõ Veli Beysülen, emeklilerin şubat maaşlarõnda “cemiyet kesintisi” adõ altõnda Türkiye Emekliler Derneği’ne üyelik aidatõ kesintisi yapõldõğõnõ belirterek, kararõn iptali için idari yargõda dava açacaklarõnõ açõkladõ. Beysülen, Necatibey Caddesi’ndeki Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) binasõ önünde bir grup sendika üyesiyle birlikte basõn açõklamasõ yaptõ. Emeklilerin şubat maaşlarõnda “cemiyet kesintisi” adõ altõnda Türkiye Emekliler Derneği’ne üyelik ücreti adõ altõnda aidat kesintisi yapõldõğõnõ belirten Beysülen, kişi başõ 18 TL olan bu kesintinin, çoğu derneğe üye olmamõş toplam 770 bin emeklinin maaşõnõ etkilediğini savundu. Bu kesintilerden toplam 13 milyon 860 bin TL’nin derneğin kasasõna aktarõldõğõnõ ifade eden Beysülen, hukuksuz yapõlan bu kesintiler için emeklileri SGK’ye başvurmaya çağõrdõ. Aydın’daki Ham Yağ Tesisleri’nde ve İzmir Kahramanlar’daki Pamukyağı Kombina Tesisleri’nde çalışan toplam 340 kişinin kısa çalışma ödeneği, sırasıyla 16 Mart 2010 ve 5 Mayıs 2010 tarihlerinde sona erecek. Diğer yandan pamuk depolarındaki 50 işçinin kısa çalışma ödeneği 9 Mart 2010’da, yaklaşık 15 TARİŞ Genel Müdürlüğü çalışanının kısa çalışma ödeneği de yine Mayıs 2010 başında bitecek. İşçilerden Sevinç Karakaş, “6 yıldır TARİŞ İplik Fabrikası’nda çalışıyorum. Ben fabrikanın yeniden çalıştırılmasını istiyorum. Hakkımızı aramaya devam edeceğiz. Şimdiki yönetim kendilerinden önceki yönetimlere suçu atıyor. Devletten yardım istiyoruz. Başbakanımızı buraya çağırıyoruz. Başbakanımız ‘durmak yok yola devam’ diyor. Ama bizim yolumuzun maddi ve manevi olarak setler çekildi. Çiftçilerimizi de buraya davet ediyoruz. Çiftçi ve işçi el ele kurduk bu fabrikayı. Pamuk ekimi olmazsa daha çok fabrikalar susar. TARİŞ çiftçinin malıdır, öyle de kalacaktır” dedi. 13 yõllõk fabrika çalõşanõ Elif Karatavuk, çalõşanlar olarak TARİŞ için fedekârlõklar yaptõklarõnõ belirterek “Kısa çalışma ödeneğinden yararlanın dediler. İşimizi bıraktık. Fedakârlık yaptık. 6 ay daha dediler. Yine tamam dedik. 1 Mart’ta işbaşı yapmamız gerekiyordu. İşbaşı yapmak için gittiğimizde fabrika kapısında bizi polisler karşıladı. Pencerelerindeyse çıkışlarımız yazılıydı. Bizler sadaka istemiyoruz. Hakkımızı istiyoruz. Ölmek var dönmek yok. Yağmur çamur demeden buradayız. Fabrikamızın yeniden çalışması için mücadelemizi sürdüreceğiz” diye konuştu. Bir diğer işçi Mutlu Öztürk de işçilerin sürekli fedakârlõk yaptõğõnõ ancak yöneticilerin sessiz kaldõğõnõ kaydetti. Öztürk, “Kısa çalışma ödeneği, ücretsiz izin derken bizden sürekli fedekârlık yapmamızı istediler. Şimdi de tazminatlarımızı bile alamıyoruz. Sonuç alınıncaya dek buradayız” dedi. İşçilerden Yüksel Koç da “Destek köstekle bugüne dek geldik. Bize sahip çıkan kimse yok. Kısa çalışma ödeneğinden yararlanırken başka bir iş bakamadık. Zaten durum belli. İşsizlik had safhada. İşsizler ordusuna 560 TARİŞ İplik Fabrikası çalışanı katıldı. Sonuç budur” diye konuştu. Maden-İş’ten Meclis’e iş güvenliği raporu 11 MART 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EMEK 7 18 LİRA KESİLMİŞTİ HİCRAN ÖZDAMAR İZMİR - Ege’nin simge kuruluşlarõndan TARİŞ Pamuk ve Yağlõ Tohumlar Birliği’ne ait TARİŞ İplik Fabrikasõ, sessizliğe bürü- nürken, işten çõkarõlan çalõşanlar, kurumlarõnõ ve kendilerini unutturmamak için eylemi Al- sancak’taki genel merkezde sürdürüyor. Üreticinin pamuğunun bir kõsmõnõn işle- nerek değer sağlanmasõ amacõyla kurulan fabrikada, tasfiye kararõ uygulandõ. 560 işçi kõdem ve ihbar tazminatlarõnõ alamadan işsiz kalmõştõ. 34 yõl önce Balkanlar’õn en büyük tesisi olarak 85 bin metrekaresi ka- palõ toplam 420 bin metrekarede kurulu fab- rikada kamu ve özel olmak üzere iki ban- kanõn da ipoteği bulunurken, işçiler TARİŞ Genel Müdürlüğü önünde nöbet tutuyor. Kõ- sa çalõşma ödeneğini bir yõldõr alan ve 1 Mart’ta bu hakkõ dolduran işçiler, işsizlik si- gortasõndan da yararlanamõyor. Genel müdürlük önünde bekleyişlerini sürdüren çalõşanlar, hep birlikte hareket et- me kararõ aldõ. Geçen günlerde TARİŞ İp- lik ve Dokuma Yönetim Kurulu Başkanõ Güngör Şentürk, iş akitleri feshedilen iş- çilerin hesaplarõna tazminatlarõna mahsuben 650 TL yatõrõlacağõnõ, tazminatlar ödenene dek işçilerin ihtiyaçlarõ için de her ay 600 TL verileceğini açõklamõştõ. Öte yandan kõsa çalõşma ödeneği süresi biten ve işlerine son verilen 560 TARİŞ İp- lik işçisinin ardõndan, TARİŞ Pamuk ve Yağlõ Tohumlar Birliği’ne bağlõ diğer iş- letmelerde de mayõsa dek belirli aralõklar- la 400’ü aşkõn çalõşan için de sona yaklaşõ- lõyor. Kõsa çalõşma ödeneği sona erecek ça- lõşanlar da durumu kaygõyla izliyor. Fabrika yeniden çalıştırılsın Sevinç Karakaş TARİŞ’te mücadele sürecek
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle