23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Faruk Duman'la İncir Tarihi' üzerine ısanı bir h iz, birtaş an, bir ağaç, bir• •• •• •• • M^fe I M ^M ^fe. m*m m M I m M * # Faruk Duman, uzun bir aradan sonra yeni bir romanla okuruyla buluştu bir kez daha. son dönem eserlerinde Duman, dilsel bir şölen, kurgusal bir zenginlik katı- yor dünyamıza. Yeni romanı Inclr Tarlhfnüe de üsküdar'dan yola çıkan ya da çık- mak zorunda kaian zeyrek Efendi'nin maceralarına tanık oluyoruz. Büyülü gerçek- çi biratmosferdeseyreden hikâyedezeyrek Efendi'nin gönlünü verdiği Kelimeyle mutluluğa ermek için geçtiği yollara, karşılaştığı insanlara, hayvanlara, onların öy- külerine rastlıyoruz. Dumanın romanında ana kahraman Zeyrek Efendi'yse, yan karakterler tekmili birden tabiat anadır, babadır, çocuklarıdır... Destansı bir hikâ- yeyi bizlerle buluşturan Faruk Duman'la yeni romanı üzerine söyleştik. t'AKI k 1)1 »U\ İNCİK TARİHİ O ErdemöZTOP I "yâr jr eni romanınızı \ y okumaya koyuldu- M g ğum vakit kendi -A- kendime şöyîe de- dim: Sencer ile Yusufçuk 'tan son- ra Faruk Duman 'dan böyle bir ki- tabın geleceği bdliydi. Böyle bir düşünceye kapdmam, içten içe böyle bir beklenti içine girmem normal bir davranış ohnuş sanınm, ne dersiniz? - Öyle görünüyor. Ama Sencer ile Yu- sufçuk'A sözü edilen o masalsı havayı sanınm "Burç" öyküsü veriyor. Yoksa o öykülerin İncir Tarihfne yol açtığı, onu ı yarattığı söylenemez. Ama masallarda, halk anlatılannda insanın zihnini renklendiren, ona yeni yeni öyküler fl- ham eden bir şey var. Hikâye, hikâyeyi doğuruyor. •İNCİR METAFORU. İNSANIMIZI BÜTÜN OLARAK KAVRAMA İSTEĞİDİR" - Peki nastl ortaya çıktı tncir Tarihi 'ni yazma Bkri? - Çok uzun zamandan beri, bizim di- limizi, insanımızın yarattığı miti, anlattı- ğı hikâyeleri, onun ruhunu, yaşadığı müthiş doğayı, bu doğayla olan ilişkisini yazmak istiyordum. Kapsayıcı, eğlendi- rici, acılı, ahenkli bir şey. Pek çok kez başladım, düğünler, ortaoyunları kur- guladtm. Sonunda bir zorunlu yolculuk fikri uygun geldi. Çünkü zorlamadan, edebiyatın, tarihin belli geleneklerine uyarak, en yalın şekilde yapmak istiyor- dum... Yani üç yılda yazıldı ama nere- deyse on yüdır aklımdaydı roman. - Sanıyorum bu yeni romantnızm ya- zılış sürecine denk düştü: Geçen aylar- da oldukça da olumlu eleştiriler alan Sema Kaygusuz'un Yüzünde Bir Yer adlı romanı yayımlandı. Okudunuz mu Kaygusuz'un bu romanını? - Elbette. - O da incir metaforu üzerinden, ya- zarlık kaygıları olan, önemli bir hayaü anlatıyordu bize. Nedir sizce incire olan bu ilgi? Gerçi inciryazmunızda sürekli kuüanıîan değerli bir metafordur so- nuçta... - Sadece yazınımızda değil. Bizim ge- leneklerimizde, kültürümüzde çok eski, kutsal yeri vardır. Bu nedenle çok çağrı- şımı olan bir meyvedir. Nar ve ayva gi- bi. Ama inciri asıl Sema yazdı. Tüm çevresini, kökünden yaprağına hakkını SAYFA 6 vererek, çok güzel anlattı Sema. Benim- ki tam öyle değil. Romanın biçimine vurgu yapmak istedim ben. Bu aynı za- manda insanımızı bütün olarak kavra- ma isteğidir, tek sözcük kullanarak. Bir de tabii cinsel çağrışımları var. Bence incir gibi öbür kültlerimizin de daha çok yazılması gerekiyor. Çünkü kaybo- luyor bunlar, kaybolunca da her bakım- dan yoksullaşmış oluyoruz. - Öyle ki, sizin romanınızda incir Tanrı katmda yer ahyor, hatta doğru- dan Tanrı 'nın kendisi olarak adlandınh- yor... - Tam öyle değil; incir Baba, "Ben Tann'yım" dedikten sonra insanlara in- cir çekirdekleri dağıtıyor. Ama dediğim gibi İncir Tarihi'ni salt incirle ilgili bir roman olarak görmek yanhş olur. Daha çok hayvanlarla ilgilidir. -incir Tarihi üzerine epey eleştiri, de- ğerlendirme yazısı yayımlandı. Bunlann nercdeyse tümünde romanlannızdaki dil estetiğine övgüler vardı. Ama öte yandan, son dönem roman ve öyküleri- nizde dilden de öte kurgusal yenilikler, arayışlar dikkat çekiyor. Roman ve hikâ- yede sanıyorum, en önemli unsurdur mesele? Özellikle son dönem yazılanlar- da... - Ben öyle düşünmüyorum. Mesele deyince tez akla geliyor. Romanı, öykü- yü bir tez üzerine kurmaya kalkışmak olumlu sonuçlar doğurmaz. Ben bundan özellikle uzak durmaya çalışıyorum. Büyük laflar et- meye kalkışınca edebiyat yapmaya başlıyorsunuz hemen. Oysa romanda, öyküde bu iş biraz tersi- ne işliyor. Yani yazann işi daha yalın, daha elin- den geldiği kadannı yap- maya çahşmaktır. Yani insanın "kendini aşması" buna bağlıdır. O da ta- bii gerekiyorsa. tlle kendini aşmak gibi bir düşün- cesi varsa. Be- nim gördüğüm kadanyla ciddi meselelere gir- mek merakı başladı biraz. - Bu yeni ro- manınız anla- tım tekniği ve kurgusal yönle- ri açısmdan, Odysseia, Binbir Gece Masallan, Kafka, Borges gibi pek çok yazar ve eserinin alt metin zenginliğine sahip olduğu belirtil- di. Ne dersiniz böyle bir değerlendir- meye? - Şimdi bunlar ister istemez bizim bi- rikimimizdir. Yani dünya edebiyatının yapı taşları. Şöyle baktığınız zaman say- dığınız yazar ya da yapıtlar, maddenin elementleri gibi neredeyse. Kuşkusuz, çoğaltılabilir. Cervantes'i, Dostoyevs- ki'yi. Evliya Çelebi'yi ekleyebilirsiniz. Bunlara ya da çok daha fazlasına gön- dermeler var elbette İncir Tarihinde. Ben de okunurken bu büyükler anım- sansm isterim tabii. Ama bu yine de be- ni çok ilgilendirmez. Okuyanlara, de- ğerlendirenlere düşer bunları söylemek. "İSİMSİZ VE ÇIPLAK BİR KAHRAMANI ANLATIYORUM" - Bense bu romanın az önce sayılan yazar ve eserlerden beslenen ama kendi- ne has bir yapısı, dili ve kurgusu olan bir seyahatname olarak okudum. Zaten alt başlıkta da denir: "Zeyrek Efen- di'nin Maceralannı Anlatır." Bana karşı çıkar mısınız, kendime ait yaptığım bu tanım için? - Çıkmam, o senin bileceğin bir şey. Ama romanın kendine has bir yapısı, dili varsa gerçekten, bu beni elbette mutlu eder. - tncir Tarihi 'nde insana dair olan tümdoğal duygular dile gelir. Öte yandan da, ki ben- ce en önemli yanıdır ro- manın, doğa, tabiat, bilu- mum canlı âleminin kah- raman olduğu, hikâyesi- ni anlattığı bir hikâyedir karşımızda duran... - Evet, romanı bir ke- nara koyarsak, ben insa- nı bir hayvan, bir ağaç, bir deniz, bir taş ola- rak görürüm. Ye- şerdik, solaca- ğız. Hepsi bu- dur. Arkamız- da bıraktıkla- rımızın da bundan farkı yok. Yazar olarak da öyle; dilimiz, dola- yısıyla, bir hayvanın, bir ağacın ürünü- dür. - Romanda kullandığınız mekân tüm doğayı kapsar. Ama Üsküdar ayrı bir metaforik mekân olarak yer edinir aklı- mızda roman boyunca. Zeyrek Efen- di'nin doğup hüyüdüğü yer Üsküdar. Yaptığı bir gezi halinde yaşadıkları onu Üsküdar'dan ayınr. Kaçması gerekir... Neden özelhkle Üsküdar peki? • Özel bir nedeni yok. Ben verili bilgi- lerden hoşlanmıyorum. Istanbul'un en eski ve bu öykü için en uygun limanı sözgelimi Haliç ya da Galata olabilir. Ama bu neyi değiştirir? Romanda Gala- ta diyebilirdim. O zaman belki şimdi aynı soru Galata için de sorulabilirdi. Ama tarihsel bir roman yazmıyorum. Yazdığımı düşünsem bile bu konuyu araştınp da en uygun limanı haritalarda aramazdım. Bu çok sıkıcı olurdu. Ama şunu söylemek benim daha çok hoşuma gider: Bizim eve en yakın sahil Üsküdar da ondan... Dikkat edersen romanda Üsküdar'la ilgili en küçük ayrıntı yok. Çünkü benim romanım için önemli de- ğil bu. Incir Tarihi isimsiz, çıplak doğa- da- doğayla bir ve aynı şey olmak isteyen bir kahramam anlatıyor. Önemli olan bu. - Roman gitmenin türlü hallerinden beslenir, varma rüyalannmsa us'ta her daim diri tutulduğu hikûyeler toplamı- dır diye toparlayabilir miyiz bu yeni ro- manınızı? - Olabilir, ama ben tek cümlede to- parlanmasını pek istemem. - Netice itibanyla, Faruk Duman bu yeni romanıyla yazmak istediklerinin neresinde duruyor? - Başta da söylediğim gibi, epeydir yazmak istediğim bir romanı yazdım. Ama hep öyle oluyor zaten; bir çalışma- yı bitirdiğinizde, o hemen çoktan geride kalmış oluyor. Yeni öyküler, romanlar, denemeler var aklımda. -Sizin İncir Tarihi 'yle eszamanlı ola- rak, Notos Kitap'tan da Kedi'çin Masal- lar adlı kitabınız yayımlandı. Bu sizin geçmişte yazdığınız ve yayımladığınız öykülerinizden oluşuyor sanınm? Peki bu kitabınızm meselesi nedir? - Kedi'çin Masallar, benim daha önce çıkmış öykü kitaplarımdan seçilmiş öy- küleri bir araya getiriyor. Dolayısıyla her öykünün kendi dünyası var. Kitap öykülerin yeniden okura işaret edilmesi anlamına geldiği için Notos'a teşekkür etmem gerekiyor. • tncir Tarihi/ Faruk Duman/ Can Ya- yınlan/372 s. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 0 4 7
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle