23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Ayşen Akpınar, Cönül Bakay ve Handan Dedehayır'dan Kadın ve Mekân 1 Kadınlann kamusal alanı neresi? -f Kadm ve Mekân, üç kadın - Ayşen Akpınar, Gönül Bakay, Handan De- dehayır- tarafından derlenmiş ve kütüphanelerin kadın araştırma- ları ile kadın konulu eserler bölümünde yer ayırmaya değecek bir çalışma. Kitabı besleyen ana damann feminizm olduğunu ya da ki- tabın tamamıyla feminist kaygılar taşıdığını söylemek zor -önsözde bir erkek imzası görmek okura bu şekilde hüküm verme imkanı ta- nıyor- ancak kapsamlı bir kadın(lık) araştırması olduğu söylenebilir. K A D I N vı ^ M E K H N MÜgeKARAHAN K adın ve Mekân'ı derle- yenlerin yazdığı giriş yazısında kitabın çıkış noktası i,efebvre'in sözlerinden destek alınarak şu şe- kilde anlatılıyor: "Mekânın zaman içinde geçirdiği evrim ve kazandı- ğı yeni anlamlar, mekânı bir de ka- dın açısından ele almanın heyecan verici bir serüven olacağı görüşünü uyandırdı. Batı'da ağırlıklı olarak femi- nist literatürde yoğıın biçimde ele alı- nan kadın ve mekân ilişkisine, Türkiye gerçeği bağlamında, çok disiplinli bir yaklaşımla daha geniş bir perspektiften bakma düşüncesi böyle doğdu." "KİŞİSEL OLAN POLİTİKTİR" Kitap özenli bir biçimde üç ana başlığa ayrılmış. "Yoktan Var Eden Kadınlar" başlıklı birinci bölüm daha çok kadınlara dairfizikselpratiklerin, yaşam tecrübele- rinin bir aktanmı. Bu bölümün yazarlan arasında olan Türkiye'nin ilk kadın valisi Lale Aytaman, "Kadın Eli Değerse" baş- lıklı yazısında hem kendisinin valilik ma- kamındaki ilk günlerini ve bir kadın ola- rak deneyimlediklerini anlatır hem de Muğlalı kadınlann yaşam pratiklerini, ya- şam alışkanlıklannı ve alanlarını okuyu- culara aktanyor. Dokuz makalenin yer aldığı ilk bölüm- den sonra kitabın, "Mekânın Sınırladığı Kadınlar" başlıklı ikinci bölümündeki makalelerde N kadın-mekân ilişkisi masaya yatınlırken genellikle kamusal alan-özel alan ayrışmasından ve adı artık kamusal alan kavramıyla özdeşlemiş olan ünlü dü- şünür Habermas'tan bahsedilmiş. Ko- nuyla ilgilenenler bilir ki feminist kuram; feministlerin "kişisel olan politiktir" şia- rıyla birlikte kamusal alan- özel alan ikili- ğini sık sık irdeler bu nedenle de mesele- nin yazılara bu kadar yoğun olarak gir- mesi şaşırtıcı değildir. SAYFA 18 tkinci bölümün yazarlanndan Yekta Özgüven, "mekân ve kadın"dan evvel "kadın meselesi"ni Tanzimat dönemine uzanarak ve oldukça yalın bir biçimde ele alıyor. Bunu yaparken iki isimden -Ayşe Durakbaşa ve Deniz Kandiyoti- alıntılar- la ilerler ve okurunu da çok ilginç bulgu- larla buluşturur. Örneğin modern ailenin mekânı olan modern konutlan anlatma- dan önce Yekta Özgüven modern ailede- ki kadın temsiline dair ilginç saptamalara ve bilgilere yer verir. Yazann, Kandiyo- ti'den aktardığına göre, "Cumhuriyet'in modern kadın ve erkek kimliklerinin bir parçası olarak tanımlanan modern ailede (...) geleneksel ailenin hiyerarşi, değişmez ve mutlak otoriteyi simgeleyen baba figü- rü yerini çocuklanna büyük bir yakrnlık göstermenin yanı sıra kızlannın yetişti- rilmesine büyük önem veren ve kızlan ile özel bir bağ kuran modern baba figü- rüne bırakır. Kandiyoti, erkek çocuk sa- hibi olmanın toplumda bir norm olması- na rağmen Atatürk'ün manevi çocukla- rını kızlardan seçmesinin bu bağlamda simgesel anlamlar taşıdığına dikkat çe- ker." Modern aileden "modern konut"a geçiş yapan Yekta Özgüven "Evin Öz- nesi/ Evin Nesnesi Kadm" başlıklı yazı- sının temel meselesi olan kadın mekân ilişkisine odaklanırken modern konutun tanımını yaptıktan sonra kadının bu ko- nuttaki yerini bulmaya çalışır. Özgü- ven'e göre, "Idealize edilmiş bu kurgu- da evin asıl sahibi kadındır. Zaten ev buna yönelik olarak eğitim alan kadının çalışma alanı olarak belirlenir. Evin nasıl dekore edileceği, hangi tarz mobilyala- rın kullanılacağı, iç mekânların nasıl tef- riş edileceği gibi konutun iç düzenleme- sine ilişkin konulara kadın karar verir. Diğer bir ifadeyle, ailenin mahremiyet mekânı olan evin dönüştüren, tasarlayan ve yöneten 'öznesi' kadındır. Böylece, toplumun en mahrem aktörü kadın ile gündelik hayatın en mahrem mekânı ev/ konut kavramlan Batılı modern bir an- layışla tekrar bir araya getirilir." Yekta Özgüven'in yazısı, feminist külli- yatı taramış ve yazısında kaynakça olarak kullanmış olmasınm yanı sıra, arşiv tara- masıyla ve mecmua gibi tarihi belgelere yaslanmasıyla da ilgi çekici hale geliyor. Bu bölümün bir diğer dikkat çeken ma- kalesi lstanbul Üniversitesi öğretim üye- lerinden Serpil Çakır imzası taşıyor. Bu makale de aynı şekilde feminist yazına hâkim ve aynı zamanda bir ideolojisi ol- ması sebebiyle de sağlam duran yazılar- dan biri. Ayrıca karşı koyuşu ve isyanı banndırması sebebiyle de feminist duru- şu alenen dışa vuruyor. "Mekânın Kadınlar Açısından Kurgula- nışına Kuramsal ve Tarihsel Süreç tçinde Bakmak" başlıklı makalesinde Çakır, baş- lığın hakkını verir ve tarihi malumatı ek- sik etmediği gibi kuramsal tartışmaların da önünü açar. Makale, feminizme dair yaptığı tanımlamalar açısından da zihin açıcıdır. Çakır'ın tanımlamasına göre "fe- minizm bir ideoloji; kadınlann kendileri- ni baskı altına alan düzeni algılamalan yo- lunda geliştirilen bir siyasal düşüncedir. Feminizm politik ve sosyal bir harekettir; daha önceki ideolojüerden ve toplumsal harekederden rarklı olarak, temel bir ka- tegori olarak, 'toplumsal cinsiyet hiyerar- şisini gözler önüne serer. Bu hiyerarşinin, sınıf çelişkisi gibi, toplumlan biçimlendi- ren temel bir egemenlik/ iktidar ilişkisi yarattığını, adına patriyarka denilen, er- keklerin egemen, kadınlann bağımlı ol- duğu sosyal ve siyasi bir düzende yaşadı- ğını ortaya koyar. Kadınlann içinde bu- lunduklan bu durum doğal değildir, bi- yolojik farldılıklann değişmez sonucunda oluşmamıştır; değişebilir, değiştirilmeli- dir; bu duruma baş kaldırılmalıdır." AYRIŞMANIN ANLATIMI Başkaldınyı da içermesi bakımından Serpil Çakır'ın çeşitli kaynaklara yaslana- rak yaptığı tanımlama oldukça kapsayıcı. Kadının mekânla ilişkisine baktığı bölü- me yazar, "Mekânın Cinsiyeti" ara başlı- ğını koyar ve bu bölümde çok sağlam noktalar yakalayarak farklı açıiımlar sağ- lar. Öncelikle, oryantalist yorumlamalar- la temize çıkma yollannın önünü tıkar. BUindiği üzere, kadın erkek eşitsizliği ve ataerkillik daha ziyade Doğu toplumlan- na atfedilir. Bir "Doğu toplumu" olarak bizim kendi içimizde bile böylesi bir ay- nşma vardır; sanki ülkenin batısındaki kadınlar özgür kılmmış gibi ya da kadın meselesi ülkenin batısında tamamen çö- zülmüş gibi davranılır. Evrensel düzlem- de de kadm yalnızca Doğu'daki gelenek- ler yüzünden sıkıntı yaşar gibi bir yanıl- sama var. Serpil Çakır ise yazısının bu bölümünde tam da bu yanılsamayı kıra- cak malumatlar sunar: "Kamusal-özel alan aynmı Eski Yunan düşüncesinden ve onun polis (kamusal alan) ile oikos j (hane) kavramsallaştırmasından hareket- I le üretilir (...) Erkekler dışanda agora ve ı gytnnasion gibi kamusal mekânlarda ya- şamlannı sürdürürken, kadınlann alanı ; evle sınırlıdır. Klasik Müslüman evinin harem/ selamlık sistemine benzer bir uy- gulama vardır. Evler az pencereli ve yük- sek duvarlarla çevrilidir. Evli kadınlar, i erkek konuklann ağırlandığı oda olan ve bizdeki selamlığı karşılayan androrida. asla görülmezler" (Sennett 2001, s. 63). KADIN HALLERİ... "Kadm Hallerinden Yansımalar" baş- ( lıklı üçüncü bölümde ise adrndan da an- laşılacağı üzere, farklı mecralardan baka- rak kadınlığm yansımalarının seyrine : dalmamızı sağlayan on iki farklı kaleme ; yer veriüyor. Bu bölümün dikkat çeken yazılanndan biri kuaförlerle ilgili kap- samlı araştırma sonucu ortaya çıkar. Bu : yazıyı araştırmasımn bulgulannı dizmek dışında çok da süsleyememiş olan yazar Mine Özaşçılar'ın çalışması, makale ola- rak biraz kuru kalsa da dikkat çekmeyi başarır çünkü kuaförleri kadınlann ka- musallaştığı yerler olarak incelemekle çok doğru bir nokta yakalıyor. Bu bölü- mün dikkat çeken imzalanndan biriyse ünlü yazar Buket Uzuner. Uzuner, kadı- nın mekânla ilişkisini tahmin edilebilece- ği üzere edebiyat düzleminde ele alırken "Mekân, bir romancının her romanında ilk ve asıl karakterdir" diyor ve üç farklı ; kadın yazann romanındaki -kadın kahra- manlannın- mekânlarına değiniyor. Bu kapsamlı derlemenin gerekliliğine işaret eden yine Serpil Çakır. Yazar bir başka araştırmacıdan alıntıladığı satırlar da konunun ihmal edilmişliği üzerinde durur: "Türkiye'nin akademik alanda cinsiyet dinamiklerini temel parametre alarak mekân analizine girişen ya da cin- siyet analizlerine mekânsal süreçleri ay- rılmaz bir bileşen olarak dahil eden çalış- 1 malara ihtiyacı vardır." Çünkü Çakır'a göre, "Son zamanlara dek, bu alanın bil- gi dağarcığını oluşturan çalışmalarda ka- dınlar görmezden gelinmiştir." Tıpkı, ' evde, işyerinde, okulda, sokakta sıkhkla ' görmezden gelindiği gibi... • | . - : Kadın ve Mekân/ Yaytma Haztrlayan: Ayşen Akpınar, Gönül Bakay, Handan Dedehayır/ Turkuvaz Kitap/ 384 s. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 0 4 7
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle