25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
İ. GÜRŞEN KAFKAS Gençler, sorunlarını yazarak Atatürk’leriyle paylaştılar. “Karanlıkların içinden yükselen sesler içimizi acıtıyor. Egolarımızı çatlatan inanılmaz yükler omzumuzda. Kafalarımız karışık, düşüncelerimiz çatışma ortamında. Gerilimli, stresli ve huzursuz bir süreç yaşıyoruz. Gerçeği görmeye çalışıyoruz. Kim, kiminle savaşıyor? Ülkenin iç ve dış sorunları çığ gibi büyürken, bizlere yer verilmesini boşuna bekleyip duruyoruz.” Atatürk’üm, senin önderliğinde tüm halk ölüme meydan okuyarak, nice canlar pahasına bu ülkeyi kurdunuz. Cumhuriyeti getirdiniz. Demokrasiyle taçlandırdınız ve laiklikle şekillendirdiniz. “Halk, eşitlikçi, paylaşımcı ve sosyal bir yapıda olsun” diyordunuz. Bugün, ülkemizde huzurla huzursuzluk savaşı yaşanıyor. Ülkemiz insanı huzursuz, gelecek kaygısı ve güvensizliği kavga ortamının nedeni. Atatürk’üm, sorunlarımızın kapanmaz yaraları kanıyor. İyileşme yerine yeni yaralar açılıyor. Biz gençler, sorunlar yumağının birer parçası olduk. Büyüklerimizden çözümün bir parçası olmalarını umutsuzca bekliyoruz... Kavram Dershanesi Kadıköy Şubesi’nin özel ve resmi liseler arası düzenlediği “Günümüzdeki Gençlik Sorunlarını Atatürk’ümüzle Konuşmak” konulu ödüllü kompozisyon yarışmasında, otuz altı gencin düşüncelerini duyarlı bir dille yazarak aktardıkları sorunları kanımı dondurdu. Bugünün siyasi ve sosyal kirlenmelerini yazılarıyla fotoğraflayarak Atatürk’lerine iletmişler. Akıl ve mantığın yerine, kine, öç almaya ve baskıya dayalı bir yürütmenin kucağında olduklarını dile getiriyorlar. “Eğitim ve öğretim devletimizin geleceğini sağlama ve koruma dayanağıdır. Bugüne bakıldığında gelecekten umutsuz olduğumuzu görmemek körlükten öteye gidemez. Ya işsizlik... Çalışmak isteyene iş bulamamak, okumuş işsizler ordusunun bir parçası olmak ne acı! İnanç emperyalizminin para düzenine dönüştüğünü görmek düşündürücüdür. Ozan Ali Yücel’in ‘Ben babamdan ileri, çocuğumdan geriyim’ dizesinden anlaşılacağı gibi genç olarak her zaman ileriye bakmamız bize ulusal bilinç kazandıracaktır. Uyanan ve gelişen bir toplum olmalıyız. Ama nasıl?” Atam, en büyük sorunumuz geçmişimizi bilmemektir. Kitap okumamak, bilgisayar ve televizyonla bütünleşmek önemli bir sorundur. Günümüz teknoloji çağını yanlış kullanıyoruz. Düşünmek yerine kolaya kaçıyor, hazır bilgilerle yetiniyoruz. Bizler üretmiyoruz, tüketiyoruz! Bilim ve sanatta da çok geriyiz. Yaşadığımız toprak Anadolu, uygarlıkların beşiğidir. Geçmişin bilimini, sanatını kavramaya çalışmamız için bizlere olanaklar tanınmalıdır. Atatürk’üm, bugünün çocukları ve gençleri olarak hayatımıza yön veren sınavlardır. Bizler birer sınav çocuğu, birer yarış atı olduk. Eğitimde kalıcılık en aza indirildi. Ezberci, kopyacı bir eğitim... Sınav sonuç kâğıtları toplandığında bütün bildiklerimiz bir bir uçup gidiyor. Bizleri bilgisiz ve aydın olmayan bir gelecek bekliyor. Gençlik sorunlarla boğuşuyor. Okul, ev, çevre sorunları ve gelecek kaygısı bizleri kötü alışkanlıklara, madde bağımlılığına itiyor. Genç yaşta sigara ve uyuşturucu kullanımı çok kötü bir durum olarak ortada. Biz gençler spora, kültürel, sosyal, sanatsal etkinliklere yönlendirilmeliyiz. Tiyatro, drama, iş eğitimi düşünce zenginliğimiz olmalı. Kütüphaneler, laboratuvarlar çalışma alanımız... Yaşadığımız yerde fırsat eşitliği sağlanmalıdır. Ailelerde geçim sıkıntısı, şiddet, töre cinayetleri, kız-erkek ayrımı ve ülkemizin önemli bir sorunu olan terör içimizi acıtıyor. Bilgisizlik, eğitimsizlik ülkemizin büyük sorunudur. Bizi yönetenler birbirleriyle kavgalı. Bizler böylesi bir ortamda okuyoruz. Siyasi partilere, işçiye, eczacıya, doktorlara, askerlere meydan okunuyor. Annemiz ve babamız aralarında konuşurken duydum. “Korkuyoruz!” diyorlardı. Onlar korkuyorlarsa, ben ne yapmalıyım diye beynimi zorluyorum. Ülke bir gerilim ortamında. Uzlaşma kültürünün egemen olduğu bir ortam düşünülemez mi? Eğitimimiz giderek dinselleşme sürecine giriyor. Akılcı, laik, çağdaş, özgür ve bilimsel eğitim geri çekiliyor gibi... Umutlarımız, hayallerimiz köreliyor. Bu genç yaşımızda ülkemizde olup bitenler beynimizin kimyasını altüst etti. Yedi coğrafi bölgesinde, dört güzel mevsimin yaşandığı, güzel insanların Türkiye’sinin çocukları olarak çaresiz bekleyişteyiz. Eğitim, sağlık, işsizlik, gelecek, ekonomi, sosyalleşme, kültür beklentilerimizi nasıl gerçekleştireceğiz diye düşünüyoruz. Basın susturuldu, yargı kıskaçta. “Allahım, sen aklımızı koru! Bu nasıl bir yaşam? Demokrasimiz zedeleniyor; laiklik gölgeleniyor; konuşma, düşünme özgürlüğü engelleniyor.” Gençlerimiz bu ortamda büyüyecek, okuyacak, gelişecek ve Cumhuriyetin koruyucuları olacaklar; bakalım nasıl olacak? Otuz altı kompozisyondan alınan yakarışlar, umutsuz istekler, beklentiler ve bir dizi çözümsüz sorunlar... “Kim demiş çocuk küçük bir şeydir; çocuk, belki de en büyük şeydir.” Galiba haberi çocuklardan ve gençlerden almalı! Ne dersiniz? CMYB C M Y B DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ ‘Ordu Yenildi!..’ Başlık, dünyaca ünlü Amerikan Newsweek dergisi- ne ait… Dergi, son sayısında Türkiye’deki gelişmeleri de- ğerlendirdiği analiz yazısına bu başlığı uygun görmüş!.. Çarpıcı, çarpıcı olduğu kadar “ ” ve çelişkiler- le dolu analizde, ana fikir şöyle ilan ediliyor: Çarpıcı değil mi?!.. ancak Newsweek’in analizi bir yandan, derken, diğer yandan, AKP’nin iktidara geldiğinden bu yana AB üye- liğini ve reform programlarını “katı” laiklere ve yargı- ya karşı bir “kalkan” olarak kullandığı belirtilerek artık AKP’nin ortaya konulmasından sonra, Avrupa projesini daha da ileriye götürmenin Erdoğan ve or- takları(!) için fazla bir yarar sağlamayacağını söyleye- biliyor!.. Nasıl, çok faydalı bir analiz değil mi?!.. Gerçi ben ya- zıda yer alan, göndermesinden pek bir şey anlamadım!. Tayyip Bey’i biliyorum da, or- takları derken kimi ya da kimleri kastettiğini pek çı- karamadım; içte midir dışta mıdır, yerde midir gökte midir, pek anlaşılmıyor!.. Ancak AKP’nin duruma egemen olduktan sonra, zaten bir “kalkan” gibi kul- landığı AB projesini çöpe atacağı yorumuna yürekten katılıyorum… Newsweek, öğüt-analiz karışımı yorumunda, şu an- da ABD’ye bağlı görünen iktidarın, Batı’nın ellerinden kayıp gidebileceği korkusunu da açık ediveriyor!.. Ör- neğin şu satırlar, Avrupa’ya gayet açık bir “aman dik- kat” mesajı: Tabii, “Avrupa Birliği’nin kayıpları Amerikalıların ne kadar umurunda olur” diye düşünebilirsiniz ve çok da haklı olursunuz!.. Newsweek’deki analizin son satırları, ABD’nin hem Türkiye üzerindeki emellerini, hem de Av- rupa’yı pek umursamadığını gayet net açığa vuruyor. Önce neyi amaçladıklarına bakalım: Türkçeleştirirsek; Güneydoğu’nun elden çıkarılma- sından, KKTC’nin halledilmesine, Ermeni isteklerinin kabulünden, Ege Kıta Sahanlığı sorununun bitirilme- sine kadar tüm meselelerin halli... Çok mu uzadı? diyelim, o halde!!! Son olarak, kendi çıkarları söz konusu olunca göz- lerinin Avrupa dahil, hiçbir şeyi görmeyeceğini anla- tan satırlara göz atalım: “- Türkçeye çevirelim; daha olgun bir ortak istiyorsak, AKP desteklenmeli ne demek? Bir Yurtsevere Mektup (51) Sevgili kardeşim Balbay, senin ve sevgili Tuncay Öz- kan’ın “Sayın Meslektaşım” başlığı ile gazetecilere gön- derdiğiniz yazılı açıklamada diyorsunuz.. Hadi adına “ ” diyelim, o mektupta sorduğunuz şu soru, acaba kaç gazetecinin yüreğini acıtıyor: Sevgili kardeşim, bu soruya yanıt verecek ga- zeteci sayısı bellidir. Geriye kalanı ise işbirlikçi tetikçi sürüsüdür!.. Sizin sorunuza aslında en güzel yanıt, bir sanatçıdan geldi; sevgili Yıldız Kenter, Kraliçe Lear oyununu oynadığı sahneden şöyle seslendi: Seni ve tüm yurtseverleri sevgi ve saygıyla kucak- lıyorum… e-posta: umitzileli@gmail.com Gençler Sorunlarını Atatürk’e Yazdı KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com 11 MART 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 15 Gül dede olmuş: Torun bakalım ne zaman şirket kuracak! Zilli Turhan Sabuncuoğlu: “ABD’nin Ermeni soykırım kararından sonra bizim aydınımsılar Recep korkusundan şöyle bir güzel zil takıp oynayamadılar!” Eğlence Gökhan Akman: “Görme engelli şarkıcı Metin Şentürk, TRT eğlencesinde Recep yağcılığı yapıyormuş. Kör kör gözüm parmağına!” Berhudar Ali Şengül: “Garibanların Orhan Gencebay’ı Recep’e ‘Berhudar olun’ dediğine göre batsın bu dünya!” YağmurDeniz Anıtkabir’de gözyaşı dökmek GENELKURMAY Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, bir paslaşma örneği olarak Recep’in karısı türbanla askeri hastaneye hasta ziyaretine gidemediği için “Keşke yaşanmasaydı” demişti. Başbuğ’un karısı Sevil Başbuğ, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde komutan eşlerini toplayıp Anıtkabir’i ziyaret etmiş. Keşke yaşanmasaydı! Sakın yanlış anlaşılmasın, “keşke yaşanmasaydı” derken asla yaşanmasaydı anlamı çıkmasın. Ziyaret şöyle yaşansaydı nasıl olurdu: Sevil Başbuğ ve komutan eşleri Anıtkabir ziyaretini Recep’in karısı Eminanım’ın önderliğinde yapıyor! Değişen Türkiye için ne muhteşem bir tablo olurdu! Bu arada Sevil Başbuğ, Anıtkabir özel defterine “Cumhuriyete gönül vermiş çağdaş Türk kadınları olarak, bizler için yaptıklarının bilinciyle en derin minnet hisleriyle...” filan diye yazıp söylerken sesi titremiş, gözyaşlarını tutamamış. Demek ki gönül vermekle olmuyor! Cumhuriyetin kazanımlarını yitirmemek, Atatürk’ün mirasına sahip çıkabilmek için alın deri dökmek gerekiyor. Alın teri dökmezseniz gözyaşı dökersiniz! Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, civanımın padişahı Recep için söylediği “Seni Gülbettin Hikmetyar yetiştirdi, bizleri Mustafa Kemal” sözleri birilerine dokunmuş. Çok satan gazetenin az dönen ve muhalif geçinen kalemini harekete geçirmiş. Gardırobundan çıkardığı ulema cüppesiyle ahkam kesen kalemtıraş, “Hikmetyar, Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgal etmeleriyle direnişe geçen Afgan gruplarından birinin lideridir. Kıyafetine bakıp sakın ha molla sanılmasın. Hikmetyar, Batılı eğitimden geçmiş bir elektrik mühendisidir” diye yazmış. Dış politika analizleri ile tanıdığımız Hüseyin Baş da “Bu kadar cehalet ancak gazetecilik tahsili ile mümkündür” demekten kendini alamamış: “Bu yazıyı yazan ulema kişi, AKP liderinin 1993 yılında İstanbul Fatih’te Hikmetyar’ın dizinin dibinde çektirdiği ünlü fotoğrafı bir muhafazakar olarak ‘Ey Hikmetyar! Sen komünist işgale karşı vatanını savunuyorsun. Saygım bunadır’ diyerek Erdoğan’ı aklamaya çalışıyor. Baykal’ın Erdoğan’ı ve Hikmetyar’ı tanımadığını söyleyen bu kişinin AKP liderini ne ölçüde tanıdığını bilmiyoruz. Aslında onu ne ölçüde tanıdığı umurumuzda değil ama Gülbeddin Hikmetyar’ı tanımadığı ya da tanıdığı halde bu azılı teröristin kişiliğini allayıp pullayıp sahnelemeye kalkıştığı görülüyor. Gerçek şu ki, Hikmetyar Batılı eğitimden geçmiş bir elektrik mühendisi değildir. Hiçbir zaman da olmamıştır. Anlaşılan amatör ulemamız dersini iyi çalışmamış. Gerçi Hikmetyar 1960’lı yıllarda Afganistan’da teknik üniversitenin mühendislik bölümüne kayıt yaptırmıştır. Ne ki, kısa sürede devamsızlık ve İslamcı olaylara karışması nedeniyle okuldaki kaydı silinmiştir. Maocu bir öğrencinin öldürülmesi olayında uzun süre hapis yatmış, 1976 yılında köktendinci Hizbi İslami’yi kurarak Sovyetler’e karşı savaşmaya başlamıştır. CIA’nın önde gelen favorisi olarak ABD’nin ve Suudi’lerin toplam 6 milyar dolar yardımından aslan payına layık görülmüştür. Bugün süngüsü epeyce düşmüş olmasına karşın ne zaman hangi tarafa yanaşacağı belli olmayan Hikmetyar, Washington tarafından El Kaide bağlantılı terörist olarak aranıyor.” ABD yetiştirmesi Hikmetyar’a ve onun gibilere özetle bazen eş başkan, bazen boş başkan görevi veriliyor! Hikmetyar SESSİZ SEDASIZ (!) HARBİ SEMİH POROY HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Hastalõk derece- sinde yemek yeme isteği. 2/ Güney Anadolu’daki ko- nar-göçer Türk- menler arasõnda göç kervanõnõ yöneten genç kõza verilen ad. 3/ Nâzım Hik- met’in soyadõ... Bir hükümdara vergi veren halk. 4/ Tev- fik Fikret’in, İstan- bul’a lanetler yağdõrdõğõ ünlü şiiri... Sanõ. 5/ İz- mir’in Selçuk ilçesindeki ünlü antik kent... Küçük torba. 6/ Eski Mõsõr’da gü- neş tanrõsõ... Azerbaycan ve Kars yöresinde yaygõn telli bir çalgõ... İlkel bir si- lah. 7/ Güldürü türünde kõsa oyun... Bağõşlama. 8/ Yarõ saydam bir süs taşõ... Giysinin yaka, kol, etek çevresine geçirilen ince kumaş. 9/ Balõkla beslenen, uzun ve sivri gagalõ bir kuş. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Mal ya da hizmet karşõlõğõ yapõlan ticaret; takas... Bir renk. 2/ Muğla’nõn bir ilçesi... Kundak çocuklarõnõn beli- ne, zõbõnõn üzerinden sarõlan geniş sargõ. 3/ İleri atõlmõş, ortaya çõkarõlmõş... Pasak. 4/ İlkel benlik... Bilardo oyu- nunda kullanõlan değnek. 5/ Derisi, dişi ve yağõ için av- lanan bir deniz memelisi... Yiyecek bulamayan, yoksul kim- se. 6/ “İrlanda Cumhuriyet Ordusu”... Kripton elementi- nin simgesi... Arap abecesinin ikinci harfi. 7/ Alçak en- lemlerde esen düzenli rüzgâr... İlişkin, değgin. 8/ İstan- bul’daki Bizans kiliselerinin en tanõnmõşõ. 9/ Düzenli ola- rak ekim yapõlan arazi... İlave. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 T O R T İ L L A A Y N A Z A Y A N A Ş A P N L T P İ Ç U T A U L A K S A B A N İ S A N B A L İ M R E F İ K A B A D Y A A Z H O B İ Y U R A 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle