22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
kultur@cumhuriyet.com.tr SAYFA CUMHURİYET 11 MART 2010 PERŞEMBE 16 KÜLTÜR CMYB C M Y B Güzellik kıskacında kadın bedeni Kültür Servisi - Yüzyõllardõr ‘güzellik’ kavramõyla özdeşleştirilen kadõn bedenine yönelik ‘gizli’ şiddete dikkat çeken “Dişilik, Güzellik ve Şiddet Sarmalõnda Kadõn ve Bedeni” adlõ kitap Ayrõntõ Yayõnlarõ tarafõndan yayõmlandõ. Editörlüğünü, Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu ve Yeditepe Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Altan Kar’õn üstlendiği kitap, yedi farklõ bölüm üzerinden seçilen makalelerden oluşuyor. Kitap, güzellik kõskacõna sõkõşmõş kadõn bedeninin gönüllü veya gönülsüz biçimde maruz kaldõğõ şiddeti, disiplinler arasõ tartõşmaya açmayõ hedefliyor. Caddeye şair Gürcan adı Kültür Servisi - Dinarlõ şair yazar Nedret Gürcan’õn doğup büyüdüğü ve 70 yõl yaşadõğõ Dinar ilçesinin önemli bir caddesine geçen gün Belediye Başkanõ Saffet Acar’õn başkanlõğõnda yapõlan toplantõda bütün üyelerin oybirliğiyle ve 2010/03 sayõlõ kararla “Şair Nedret Gürcan Caddesi” adõ verildi. Kadıköy’de Schubert gecesi Kültür Servisi - Süreyya Operasõ Oda Müziği Konserleri, müzikseverlerin yakõndan tanõdõğõ üç solist müzisyenle devam ediyor. 15 Mart’ta ilk defa bir araya gelerek F. Schubert’in yaşamõnõn son yõlõnda tamamladõğõ eserleri, tüm piyanolu triolarõnõ seslendirecek olan üçlüyü, piyanist Hande Dalkõlõç, keman sanatçõsõ Toğrul Ganioğlu ve viyolonsel sanatçõsõ Hayreddin Hoca oluşturacak. Solist müzisyenler, konserden önce saat 19.00’da Süreyya Operasõ Balo Salonu’nda müzik yazarõ Ersin Antep’in katõlacağõ söyleşinin konuğu olacak. ‘Toprakla Yoğrulan Kültür’ Kültür Servisi - Yüksel Dede’nin “Toprakla Yoğrulan Kültür” adlõ seramik sergisi 27 Mart tarihine kadar Arkeopera Sanat Galerisi’nde görülebilir. Yüksel Dede, serginin başlõca amacõnõn “Deneysel Arkeoloji” yöntemlerinden yararlanmak ve insanoğlunun kültürel belleğinin ürünleri olan arkeolojik malzemeleri bilimsel veri olmaktan çõkarmak olduğunu söylüyor. SELDA GÜNEYSU ANKARA - Türkiye’nin önde gelen müzelerinden Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi, yaşanan yeni hõr- sõzlõk vakasõyla tekrar gündemde. Ön- ceki gün müzeden 13’ü ressam Hoca Ali Rıza’ya ait olmak üzere, toplam 18 eserin çalõndõğõnõn açõklanmasõ da tep- kiye neden oldu. Kültür ve Turizm Bakanlõğõ tarafõn- dan oluşturulan 6 kişilik sayõm heye- tinde yer alan Doç. Dr. Osman Altın- taş Ankara Devlet Resim Heykel Mü- zesi’de kurulduğundan beri, bilimsel olarak ilk defa sayõmõn yapõldõğõnõ söy- ledi. Müzenin envanter incelemesine de 4-5 yõl önce başlandõğõnõ belirten Al- tõntaş, “Biz, sadece sayım değil, en- vanter kayıtlarının doğruluğunu, eserlerin orijinal olup olmadığını, fiziki durumlarını da inceliyoruz. Gördüğümüz şu; devlet ulusal var- lıklarımızı koruyamıyor, bir yağma- dır gidiyor. Müze talan edilmiş du- rumda” diye konuştu. Müzeden, en az 400-500 eserin çalõndõğõnõ belirledik- lerini kaydeden Altõntaş, “Müze rep- rodüksiyon dolu. Çok sayıda sahte imzalı eser var. Orijinalleri çalınmış, yerlerine sahteleri konulmuş. Hoca Ali Rıza’nın 15-20’den fazla eseri yok şu anda. Şevket Dağ’dan, İbrahim Çallı’ya kadar önemli ressamları- mızın eserleri kayıp. Şu anda sahte ol- duğu konusunda herkesin hemfikir olduğu tablolar teşhir salonunda ser- gileniyor, bu ne kadar ayıp. Ayrıca eserlerin saklanma koşulları da çok kötü. Yüzlerce eser tahrip olmuş. Bakanlık bir an önce harekete geçe- rek eserleri restore edip teşhir etme- li” dedi. Bir dönem müzedeki eserlerin oluş- turulmasõnda görev alan seçici kurul üyelerinden Prof. Turan Erol ise “Ne yazık ki doğru dürüst bir idare yok. Bu durum 5-6 yıldır böyle” dedi. 1960’tan bu yana birçok müzenin ku- ruluşunda emeği geçen Erol, müzenin başõna getirilen kişinin önemine deği- nerek “Türkiye’nin ikinci büyük mü- zesinin başına getirilen kişi, ülkece ta- nınmış olmalı. Şimdi müzelerin ba- şına birileri atanıyor ama ne kadar yetkililer bilmiyoruz. Ayrıca Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nde bulunan eserlerin birçoğu, İstanbul Devlet Resim ve Heykel Mü- zesi’nin koleksiyonlarından, Anadolu’daki il galerilerinin, Bursa, Konya, Antalya gibi müzelerin ve galerilerin ko- leksiyonlarından da getiril- di. Devlet, çeşitli devlet dai- relerinde bulunan ve gelişi- güzel sergilenen eserleri de satın aldı. Bu müze böyle ku- rulmuştu” dedi. Son olarak 18 eserin çalõndõğõ Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nde tablo vahim İSTANBUL FİLM FESTİVALİ DİREKTÖRÜ AZİZE TAN CEREN ÇIPLAK İstanbul Kültür Sanat Vakfõ (İKSV) ta- rafõndan 3-18 Nisan tarihlerinde düzen- lenecek 29. Uluslararasõ İstanbul Film Fes- tivali’ne yõllardõr ev sahipliği ya- pan Emek Sinemasõ aylardõr ta- dilat gerekçesiyle kapalõ oldu- ğundan İKSV, Emek Sinema- sõ’nõ hem etkinlikler hem de gösterimler için mekân olarak kullanamayacak. Festivalin Türkiye’de sine- manõn doğduğu yer olan Be- yoğlu’nda başladõğõnõ söyleye- rek Emek Sinemasõ’nõn hâlâ kapalõ olmasõna dikkat çeken festivalin direktörü Azize Tan, “Emek Sineması uzun yıllardır ilk de- fa bizim ana mekânımız olamayacak. Dünyanın bütün şehirlerinde düzenle- nen festivallerin hemen hepsinin bir fes- tival sarayı vardır, bizim festival sara- yımız ‘Emek’ti. İlgililerin sinemanın akı- beti hakkında kamuoyunu bilgilen- dirmelerini istiyoruz. Bu konuda takipçi olacağız. Emek Sineması bize yıllarca ev sahipliği yaptı, evimize geri dönmek istiyoruz. Beyoğlu’ndaki sinemalar zor durumda. Umarız festival, sinemaların gözden geçirilmesi ve tekrar ele alın- maları açısından bir vesile olur” dedi. Tan, Emek Sinemasõ’nõn tadilata ih- tiyacõ olduğunu ve 900 ki- şilik bir salonu ayakta tut- manõn ticari olarak mümkün olmadõğõnõ, ama o salonu bir kültür mirasõ olarak gö- rüp restore ederek aynõ amaçla kullanõma tahsis et- mek gerektiğini belirterek, “Bu sinemaların destek- lenmesi, ticari sinema muamelesi görmemesi ge- rekiyor” dedi. Beyoğlu’ndaki sinemala- rõn arka arkaya kapanmasõndan endişe du- yan festival direktörü, “Biz gelecek sene bir alışveriş merkezindeki sinemalar- da festival yapmak zorunda kalmak is- temiyoruz. Festivali festival yapan bir anlamda Beyoğlu. Bu ruhu kaybetmek istemiyoruz.” En son geçtiğimiz ay Alkazar Sinema- sõ yükselen kira bedelinin ödenememesi sebebiyle kapanmõştõ. ‘Alõşveriş merkezinde festival yapmak istemiyoruz’ Kültür Servisi - Bil- kent Üniversitesi Türk Edebiyatı Merkezi’nin yılda bir kere yayımla- dığı “Journal of Tur- kish Literature” baş- lıklı İngilizce bilimsel dergisi 6. sayısını Elif Şafak’a ayırdı. Dergi- nin bu 160 sayfalık “Elif Şafak Özel Sayısı”nda yazarın yapıtları üzerine beş ABD’li ve Türk uzmanın yazdı- ğı özgün incelemelerin yanı sıra Elif Şafak’la yapılmış on iki sayfa- lık uzun ve özel bir röportaj da yer alıyor. Derginin bu sayısında Yaşar Kemal ile de kapsam- lı bir röportaj, Evliya Çelebi’nin gerçek ve hayali bazı gezilerini ayırt etme ölçütleri ko- nusunda Prof. Pierre MacKay’ın bir incele- mesi, Moris Farhi’nin Orhan Kemal değer- lendirmesi, Dr. Hilâl Sürsal’ın “Gül- ten Akın Kitabı” konusunda Ruth Christie’nin tanıtım yazısı, Prof. Irène Mélikoff’un yaşamı ve Türk kültür ve edebiyatına ilişkin yapıtları hakkında Prof. Ahmet Yaşar Ocak’ın bir yazısı da yer veriliyor. K ültür ve Turizm Ba- kanlõğõ Güzel Sa- natlar Genel Mü- dürlüğü’ne bağlõ olan Ankara Devlet Resim ve Heykel Mü- zesi’nin önemi elbette müze- de yer alan ünlü ressamlara ait değerli tablolardan geliyor. Müzenin bünyesinde Osman Hamdi Bey’in “Silah Taciri” , V. Vereshchagin’in “Ti- mur’un Mezarı Başında”, Zonaro’nun “Genç Kız Port- resi”, Emel Cimcoz’un “Ga- zi’ye Şükran” gibi pek çok eser bulunuyor. 1995’ten bu yana 5 kez so- yulan müzede yer alan eser- lerin birçoğu da kayõp. Bu kayõp eserlerin bazõlarõnõn çe- şitli bakanlõklarda sergilen- diği söyleniyor. Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi, Ulus’taki ta- rihi Türkocağõ binasõnõn res- tore edilmesi sonucu 1980’de faaliyete geçti. Çatõsõnõn ba- kõm ve onarõmõ nedeniyle “ta- dilata” giren müze, 7 yõl bo- yunca kapalõ kaldõ, müzede bulunan eserlerin birçoğu da depoya kaldõrõldõ. 2008 Mart’ta Kültür ve Turizm Ba- kanõ Ertuğrul Günay’õn da katõlõmõyla yeniden ziyarete açõlõlan müze, çoğu ressam ta- rafõndan “müzede daha önce sergilenen eserlerin birçoğu bugün yer almıyor” şeklin- de eleştirilmiş ve bu eserlere ne olduğu tartõşõlmõştõ. 1995 yõlõndaki soygunda müzedeki Milli Kütüphane koleksiyonundan, uluslarara- sõ üne sahip bazõ ressamlarõn milyarlarca lira değerindeki yapõtlarõ ile Ziraat Banka- sõ’nõn paha biçilemeyen 15 tablosunun kaybolduğu açõk- lanmõş, ancak daha sonra kay- bolan eserlerin 15 değil, 100’ü aştõğõ ortaya çõkmõştõ. Yine ay- nõ dönemde Sayõştay Genel Sekreterliği bu durum üzerine müzenin 10 yõldan beri de- netlenmediğini belirtmişti. Müzeden 1997’de ise 31 eser daha çalõnmõştõ. Bu eser- lere daha sonra ne olduğu da açõklanmadõ. 2002’DE 99 ESER KAYIP Kültür ve Turizm Bakanlõ- ğõ, 2002’de Türkocağõ kolek- siyonundan 64, Milli Kütüp- hane koleksiyonundan 22, Güzel Sanatlar Genel Mü- dürlüğü’nün demirbaşõndan 11 ve Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi’nin demirba- şõndan 2 adet tablonun kay- bolduğunu açõklamõştõ. Bu koleksiyonlarda yer alan eser- lerin de Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi’nde bulundu- ğu belirtilmişti. 2007’de ise müzenin bah- çesinde bulunan iki bronz heykel güpegündüz çalõnmõş ve dönemin Güzel Sanatlar Genel Müdürü Mustafa Ata- lar, “Heykellerin envanter kaydı yoktu ve eser niteli- ğinde değildi” türünden açõk- lamalarda bulunmuştu. Son soygun ise geçen yõl ocak ayõnda meydana gelmişti. Mü- zeden ressam İbrahim Çal- lı’nõn bir, ressam Şevket Dağ’õn iki tablosu çalõnmõştõ. Eserleri çalan kişininse mü- zenin güvenlik görevlisi ol- duğu belirtilmişti. 441 ESERE NE OLDU? 2006’da ise Dõşişleri Ba- kanlõğõ, bakanlõğõn koridorla- rõnda sergilenmek üzere mü- zeden resim talep etmişti. Ma- liye Bakanlõğõ’nda da müzeye ait Hikmet Onat’õn tablola- rõnõn yer aldõğõ belirtiliyor. Müzede bulunan Fikret Mu- allâ’ya ait tablolarõn birkaçõ- nõn da kaybolduğu ve henüz bulunamadõğõ dile getiriliyor. Müzeninsoyguntarihi 441 eserden 56’sı kaldı Hoca Ali Rõza, öğretmenliği sõrasõnda ha- zõrladõğõ taslak defterine doğadan ya da akõldan karakalem birçok çizim yaptõ. Bu çi- zimler, o dönemde canlõ modelden çalõşma olanağõndan yoksun öğrenciler için örnek oluşturuyordu. Karakalemin yanõ sõra sulu- boya, guvaş ve yağlõboya ile çok sayõda man- zara gerçekleştirdi. Doğayõ, Üsküdar’õn es- ki sokaklarõnõ, ahşap evleri ve çeşmeleri be- timlediği manzaralarõyla kendi adõyla anõlan bir okul oluşturdu. Türk manzara resmine çağdaş boyutlar kazandõrdõ. H oca Ali Rõza’nõn çalõşma- larõ üzerine kitap yazan yazar Ömer Faruk Şeri- foğlu, Hoca Ali Rõza’nõn 441 eseri- nin devletin himayesine verildiğini, ancak bugün devlet arşivlerinde res- sama ait yalnõzca 56 eserin kaldõğõ- nõ belirlediklerini söyledi. Şerifoğlu, “Geriye kalan eserlere ne olduğu bilinmiyor. Araştırma yaparken konuyla ilgili olarak Milli Kütüp- hane ile görüşmüştük, ancak bize açıklama yapılmamıştı” dedi. Şe- rifoğlu, “aslında çalınan eserlerin fotokopi olduğu” yönündeki açõk- lamalara da değindi. Hoca Ali Rõza’nõn öğretmenlik yaptõğõ dönemde, derslerde kullan- mak üzere desen defterlerinin bu- lunduğunu söyleyen Şerifoğlu, “Eğer fotokopiden kastedilen o defterlerden, Hoca Ali Rıza za- manında taşbaskı olarak çoğaltı- lanlar ise bu baskılara sahte de- nilemez. Hoca kendi sağlığında bunları çoğaltmış” diye konuştu. Hoca Ali Rõza Yıllardır süren yağma...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle