Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 4 ŞUBAT 2010 PERŞEMBE
4 HABERLER
DÜNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
Yasamaya Arınç
Saldırısı
Önce, yumruklaşmaya ve daha da vahimi,
yasamaya yürütme tasallutuna kadar varan
gerginliğe yol açan, genel kurulda eski Sağlık
Bakanı Osman Durmuş tarafından dile getirilen
olaya değinmek istiyorum.
Bir süre önce, GATA’da yatan Nejat Uygur’u
Başbakan’ın eşi Emine Hanım’ın ziyaret etmek
istemesi ve başının örtülü olması nedeniyle buna
karşı çıkılması doğrusu kabul edilebilecek bir şey
değil.
Emine Hanım’ın da Başbakan’ın da türbanı kamu
alanına sokmak istediklerini, irticaya karşı
olmadıklarını, hatta kimilerince ona kol kanat
germek anlamına gelen davranışları sergilediklerini
söyleyebilir, buna karşı çıkabiliriz.
Bunu söylemek de ona karşı çıkmak da salt bu
nedenle dahi olsa (tabii başkaları da var) Emine
Hanım’ın eşinin iktidardan düşürülmesini (merak
etmeyin demokratik yolları kastediyorum) istemek
de nasıl bizim en doğal hakkımız ise Emine
Erdoğan’ın da özel yaşamında istediği gibi
giyinmesi ve başını örtmesi onun en tabii hakkıdır.
Bir vatandaşımızın GATA’da kamu hizmeti verir
konumundayken dinsel inançlarının simgelerini
herkesin gözüne sokarcasına o alana taşıması ne
denli kabul edilemez ise o vatandaşımızın hizmet
alan veya hizmet alanın ziyaretçisi olarak, dilediği
kıyafet içinde olma hakkının çiğnenmesi de o
derecede kabul edilemezdir.
Osman Durmuş’un bu olayı Meclis’e taşıyış
şeklini onaylamadığımı, Başbakan’ın tepkisine de
hak verdiğimi baştan söylemek isterim.
Bu arada Sayın Durmuş’un tavrını, ucuz
muhalefetin bir örneği olarak niteleyecek olanlara
karşı çıkmak pek mümkün görünmüyor.
İçinde bulunduğumuz şu ortamda Türkiye’de
gerçekten sarsıcı demokratik muhalefetin koşulları
mevcuttur. Akıllı ve çalışkan muhalefet partileri
bunun yolunu yöntemini bulmakta güçlükle
karşılaşmazlar.
Ama Meclis’te veya basın önündeki kelime
oyunlu, yalnızca karşısındakinin güya “ağzının payını
vermeye” yönelik, kayıkçı kavgası misali
muhalefetin ise artık can sıkmaya başladığını
söylemek isterim.
Bu gerçeklerin altını ısrarla çizerek dile getirdikten
sonra, geçen gün parlamentoda meydana gelen
olayların en vahim yönüne, Bülent Arınç’ın Meclis
Başkanvekili Güldal Mumcu’ya saldırısına gelmek
istiyorum.
Bülent Arınç, şu anda yürütmenin bir üyesi.
Bülent Arınç’ı kabinenin diğer bakanlarından
ayıran tek husus, hayali bir tehlikenin derman
bulmaz korkusunun pençesinde “beni öldürmek
istiyorlar” diye kıvranması ya da olmayan hayali bir
suikastın afisiyle orada burada caka satmasında
değil, ama aynı zamanda bir önceki dönemde,
protokolün cumhurbaşkanından sonraki en yüksek
basamağı olan TBMM Başkanlığı görevini yürütmüş
olmasında yatmaktadır.
Eğer Arınç, gerçekten kasaba politikacısının
çapını aşabilmiş olsaydı, geçmişteki görevi
dolayısıyla, diğer kabine arkadaşlarına da yasamaya
saygı konusunda örnek olacak kişi konumuna
gelebilirdi.
Ama o öyle yapmamış, kavga patlak verdiği
sırada oturumu yöneten Meclis Başkanvekili Güldal
Mumcu’nun odasını basarak “Böyle Meclis mi
yönetilir?” diye sözlü saldırıda bulunmuştur.
Bülent Arınç, o makamda bulunan kişinin
Meclis’in nasıl yönetileceğini bir bakandan
öğrenmeyeceğini, böyle bir girişimin, yasamaya
saygısızlık anlamını taşıyacağını bilmeliydi.
Arınç eğer biraz yaşadıklarından ders almış
olsaydı, bunca yıllık siyaset ona birazcık insanları
tanıma yetisi kazandırmış bulunsaydı, Güldal
Mumcu’nun bu gürültüye pabuç bırakmayacağını,
kendisinin ağzının payını vereceğini önceden
kestirirdi.
Nitekim öyle de olmuş, Mumcu olayı kürsüden
açıklarken bunun yürütmenin yasama üzerinde
baskı kurma girişiminin ikinci tezahürü olduğunu
belirtmiştir.
Bu arada mütecaviz edayla, TBMM
Başkanvekili’nin odasına terbiyesizce bağırıp
çağırarak giren Mustafa Elitaş’ı da orada
bulunanlar engellemişlerdir.
Arınç da Elitaş da çok çetin bir kayaya
çatmışlardır; yıllar yılı saldırılar, tehditler, baskılar
karşısında eşi Uğur Mumcu ile birlikte göğüs
geren, eşini havaya uçuran bomba olayı karşısında
kaya gibi dimdik durup kimsenin önünde gözyaşı
dökmeyen Güldal Mumcu kendilerine gerekli yanıtı
anında verirdi ve vermiştir.
Arınç olayının en kınanası tarafı, bir yürütme
mensubunun yasamaya gösterdiği bu saygısızlık
ve baskı girişimi mi, yoksa, bir taşra politikacısı
üslubuyla sergilediği terbiyesiz tavır mı? Takdir
sizin.
[email protected]
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
[email protected]
TBMM’de ‘Peygamber’ kavgasõ yaşandõ, Sağlõk Bakanõ Akdağ MHP’li Durmuş’un üzerine yürüdü
Meclis’teyumruklarkonuştuANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- TBMM Genel Kurulu’nda önceki
gün akşam MHP’nin Çalõşma ve Sos-
yal Güvenlik Bakanõ Ömer Dinçer
hakkõnda verdiği gensoru görüşmele-
rinde sert tartõşmalar ve kavgalar ya-
şandõ. Başbakan Yardõmcõsõ Bülent
Arınç’õn TBMM Başkanvekili Gül-
dal Mumcu’ya talimat vermeye kal-
kõşmasõnõn yarattõğõ gerginliğin ar-
dõndan çõkan “peygamber” kavga-
sõnda, bu kez AKP’liler MHP sõrala-
rõna yürüdü. Yumruklaşmalar yaşa-
nõrken fenalaşan AKP’li Ali Koyun-
cu hastaneye kaldõrõldõ.
TBMM’nin kavgalõ oturumunun
tutanaklarõndan seçtiğimiz bazõ bö-
lümler şöyle:
OSMAN DURMUŞ (MHP) - He-
le beyaz gömlekli doktorlar yok mu?
Nejat Uygur’u ziyaret etmek isteyen
hanõmefendiye “Gülhane’ye gelme-
yin” demişler. Sizi beyaz gömlekliler
sizi! Üç beş kuruşu görünce kendini-
zi ne sanõyorsunuz?! Peygamber ola-
rak anõlan bir Başbakan’õn eşini nasõl
kabul etmezsiniz? Üç beş kuruş pa-
ranõza mõ güveniyorsunuz? Sizin mua-
yenehanelerinizi kapatsõn da bir görün.
ÇETİN SOYSAL (CHP) - Nice yi-
ğitleri, TEKEL işçilerini orada kuru so-
ğana mahkûm ediyorsunuz. Emekli-
leri, işçilerimizi kuru soğana mahkûm
ediyorsunuz. Elbette ki, bunlarõn, bir
gün gelir hesabõ sorulur. Sizler oli-
garşiye hizmet ediyorsunuz, mutlu
azõnlõğa hizmet ediyorsunuz.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(AKP) - Benim bir seviye sorunum
var cevap verme konusunda ve ko-
nuşurken. Müsaade ederseniz o sevi-
yeyi koruyarak konuşmama devam et-
mek istiyorum. (...)
ÇETİN SOYSAL (CHP) - Baş-
bakan’õn seviyesine dönük söylediniz!
Seviyem konusunda hiçbir sorun yok
ama adres belli. Bu adresin adõ Baş-
bakan! (AK PARTİ sõralarõndan “Ah-
laksız” sesi)
TBMM BAŞKANVEKİLİ GÜL-
DAL MUMCU - (Verilen aradan
sonra) Biliyorsunuz -hâlâ da uygula-
nõyor zannediyorum- ülkemiz yasama,
yürütme ve yargõ bağõmsõzlõğõna da-
yanõlarak yürütülüyor. Şu anda yasa-
mayõ temsilen burada bulunuyorum.
Ama yürütmenin yasamaya baskõ
yapma hakkõ hiçbir zaman yoktur.
(AK PARTİ sõralarõndan “Nereden
çıktı?” sesleri, CHP sõralarõndan al-
kõşlar) Ama demin, Bakanlar Kurulu
üyesi bir bakan, Başbakan Yardõmcõ-
sõ Sayõn Arınç makam odasõna gelip,
nasõl yöneteceğim konusunda bana ta-
limat vermeye kalkõştõ. Bunu şiddet-
le kõnõyorum. Bu, son zamanlarda
uygulanmaya konulan, uygulanagel-
meye başlayan yürütmenin yasama üs-
tündeki bir baskõsõnõn ikinci bir teza-
hürüdür, bunu şiddetle kõnõyorum!
BEKİR BOZDAĞ (AKP) - Bakõn,
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanõ’na ne
AK PARTİ Grubu’nun içerisinde ne
AK PARTİ’ye gönül vermiş insanla-
rõn içerisinde bugüne kadar “Pey-
gamber” diyen bir densiz çõkmamõş-
tõr. Ama bu kürsüde bunu ifade eden-
ler çõkmõştõr. Ben bunu kõnõyorum.
OSMAN DURMUŞ - İnternet si-
tesine girerseniz, il başkanõnõz, eski il
TBMM Genel Kurulu’nda önceki gün akşam MHP’nin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba-
kanı Ömer Dinçer hakkında verdiği gensoru görüşmelerinde sert tartışmalar ve kav-
galar yaşandı. Arınç’ın Güldal Mumcu’ya talimat vermeye çalışması ile başlayan ge-
rilim, MHP’li Osman Durmuş’un Emine Erdoğan’ın GATA’ya alınmaması haberlerine
ilişkin eleştirilerini yanıtlamak için kürsüye gelen Erdoğan’ın sözleriyle yumrukların
konuştuğu bir kavgaya dönüştü. (Fotoğraflar: AA)
başkanõnõz, şu anda il genel meclisi
üyeniz İsmail Hakkı Eser’in 14 Ka-
sõm 2008’de yaptõğõ konuşmada baş-
bakanõna bağlõlõğõnõ belirttikten son-
ra “Bizim için adeta ikinci bir pey-
gamberdir” sözünü kullanmõştõr.
Ben isterdim ki peygamber gibi anõl-
mak bir hakaret olarak düşünülme-
meli, tam tersi, Sayõn Tayyip Erdo-
ğan’a peygamberlik izafe edildiğinden
dolayõ hicap duyup, milletten, Müs-
lümanlardan “Estağfurullah, ben
peygamber değilim” demesini bek-
lerdim.
BAŞBAKAN TAYYİP ERDO-
ĞAN - Sayõn Başkan, değerli millet-
vekilleri; aslõnda, sizin huzurunuzda
bu tür bir iftiraya yönelik cevap için
bulunmak istemezdim. Her şeyden ön-
ce, arkadaşõmõz, peygamberlik zinci-
rinin bittiğini bilmiyor.
MEHMET ŞANDIR - Sizin arka-
daşõnõz bilmiyor.
OSMAN DURMUŞ - Peygam-
berlik hakaret değildir.
TAYYİP ERDOĞAN (Devam-
la) - Önce izan sahibi olacaksõn.
OSMAN DURMUŞ - Sizi izana
davet ediyorum Sayõn Başbakan.
OSMAN DURMUŞ - İl genel
meclisi üyeniz. (AK PARTİ sõrala-
rõndan gürültüler)
TAYYİP ERDOĞAN (Devamla)
- Bakõn… Lütfen, lütfen otur yerine!
Otur yerine! Barõnamaz, bu bir. İki…
OKTAY VURAL (MHP) - El ha-
reketi yapmayõn. Biz, Meclis Başka-
nõ değiliz. Öyle el hareketi yok!
TAYYİP ERDOĞAN (Devamla)
- Susmayõ öğren. Dinlemeyi öğren.
Kaldõ ki benimle ilgili bu tür yakõş-
tõrmayõ yapan siz…
OSMAN DURMUŞ - Mõzrağõnõz
çuvala sõğmõyor Sayõn Başbakan!
SAĞLIK BAKANI RECEP AK-
DAĞ - Sesini kes, terbiyesiz herif!
TAYYİP ERDOĞAN (Devamla)
- Bu tür yakõştõrmayõ yapan siz, ayrõ-
ca, eşime laf atamazsõn! Bu edepsiz-
liktir, izansõzlõktõr! Ahlaksõzlõktõr!
Sen başörtülüler üzerinden oy top-
lamak isteyeceksin, eşimin başörtüsü
sebebiyle…
OSMAN DURMUŞ - Sayõn Baş-
bakan, önümü ilikliyorum; size iftira
atan şerefsizdir.
TAYYİP ERDOĞAN (Devamla)
- Eşimi başörtüsü sebebiyle GA-
TA’ya sokmayanlarõ müdafaa edecek
kadar da izansõzsõn.! (AK PARTİ sõ-
ralarõndan “Bravo” sesleri, alkõşlar)
İzansõzsõn!
OSMAN DURMUŞ - Senin il ge-
nel meclis üyen.
SAĞLIK BAKANI RECEP AK-
DAĞ - Meclis’in yüz karasõsõn sen.
Otur yerine! Terbiyesiz! Yalancõ!
Otur yerine!
OSMAN DURMUŞ - Terbiyesiz
senin babandõr.
RECEP AKDAĞ - Gel ulan, gel
bakayõm!
OSMAN DURMUŞ - Sen gel!
(Recep Akdağ ile Osman Durmuş’un
birbirlerinin üzerine yürümeleri)
TAYYİP ERDOĞAN (Devamla)
- Ondan sonra da, başörtülüleri yanõ-
na çekmek için müdafaada buluna-
caksõn. Hadi oradan!
(AK PARTİ milletvekillerinin MHP
sõralarõna doğru yürümeleri)
Başbakan, AKP’lileri saldırttı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- MHP grup başkanvekilleri Oktay
Vural, Mehmet Şandır ile kavgaya
ve Başbakan Yardõmcõsõ Bülent Arınç
ile AKP Grup Başkanvekili Mustafa
Elitaş’õn TBMM Başkanvekili Gül-
dal Mumcu’nun makam odasõnõ bas-
masõna “tanıklık” eden MHP’li
TBMM kâtip üyesi Murat Özkan,
Meclis’te basõn toplantõsõ düzenleye-
rek önceki akşam yaşanan kavganõn
ayrõntõlarõnõ anlattõlar.
Oktay Vural, AKP’yi kastederek,
“Peygamber efendimize dil uzatan
birini nasıl taltif ettiklerini, Başba-
kan’ın bizim partimizde barına-
maz dediği olayı ayrıntıları ile an-
latacağız” dedi. Daha sonra söz alan
MHP Grup Başkanvekili Mehmet
Şandõr, bu “utanç” görüntülerinin
sorumlusunun AKP, Başbakan Yar-
dõmcõsõ Arõnç ve Başbakan Tayyip Er-
doğan olduğunu belirtti. MHP’li Os-
man Durmuş’un “ikinci peygam-
ber” sözleri üzerine Erdoğan’õn söz
aldõğõnõ ve tamamen hakaret içeren bir
konuşma yaptõğõnõ anõmsatan Şandõr,
“Bir başbakan, sağlıklı bir insana
yakışmayacak sözler söyledi ve ken-
di grubunu MHP grubu üzerine sal-
dırttı. Bu saldırının sorumlusu AKP
grubudur, tahrikçisi Başbakan’dır.
Başbakan AKP’li 100’den fazla
milletvekilini MHP grubuna sal-
dırtmıştır” dedi.
MHP’li TBMM kâtip üyesi Murat
Özkan da verilen aradan sonra genel
kurulun arkasõndaki başkanlõk maka-
mõna geçtikleri ve Güldal Mumcu ile
ortamõn neden bu kadar gerildiği üze-
rine konuştuklarõ sõrada Arõnç’õn “hı-
şımla ve sinirle” içeri girerek, Mum-
cu’ya “Meclis’i yönetemediği, taraflı
olduğu, militan gibi davrandığını”
söyleyerek hakaret ettiğini ifade etti.
Arõnç’õn CHP İstanbul Milletveki-
li Çetin Soysal’õn “sarhoş olduğunu,
yakası açık olarak kürsüye doğru
geldiği” iddialarõnda bulunduğunu
belirten Özkan, “Buna nasıl mü-
saade ediyorsunuz” dediğini belirt-
ti. Arõnç’õn yakasõnõ açarak “sarhoş
taklidi” yaptõğõnõ anlatan Özkan, şun-
larõ söyledi: “Tam Arınç çıkarken yi-
ne hışımla AKP Grup Baş-
kanvekili Mustafa Elitaş girdi. Elitaş
da Mumcu’ya hakaret içeren laflar
ederek, beceriksizlikle, Meclis’i yö-
netememekle suçladı. Ben bir ha-
nımla ve başkanvekili ile böyle ko-
nuşamayacağını söyledim. Bana
dönerek, ‘Sen karõşma, iki kişi ko-
nuşurken üçüncü kişiye başka şey ye-
mek düşer’ diyebileceğim, daha faz-
lasını söyleyemeyeceğim ifadelerini
kullandı.”
Oktay Vural da Erdoğan’a “ikin-
ci peygamber” diyen kişinin AKP’nin
eski Aydõn İl Başkanõ İsmail Hakkı
Eser olduğunu ve yerel seçimlerde
“belediye meclis üyeliğine” aday
gösterilerek “taltif edildiğini” söyledi.
Erdoğan’õn Durmuş’a tepki gösterir-
ken, “peygamberlik zinciri bitti” sa-
vunmasõ yaptõğõnõ anõmsatan Vural,
“Yani bitmese? Bitmese olabilecek
yani. Tövbe estağfurullah! Nasıl
bir zihniyetle karşı karşıyayız” di-
yerek tepki gösterdi.
TBMM Genel Kurulu’nda, önceki
gün yumruklaşmaya kadar varan kav-
ga dünkü görüşmelere de yansõdõ.
MHP Grup Başkanvekili Mehmet
Şandır, yaşanan olaylarõn kara leke
olarak kalacağõnõ belirterek, hükü-
metin en ufak bir eleştiriyi kabul et-
mediğini kaydetti. Şandõr, “Dün (ön-
ceki gün) Meclis Başkanlığı’na ya-
pılan olay, hepimiz açısından say-
gınlık sorunudur. Orası özel odadır.
Soyunma odası arkadaşlar orası.
Oraya kimse giremez” dedi.
Akdağ: Halktan
özür dilesinler
İstanbul Haber Servisi- Sağlõk Bakanõ Recep
Akdağ, TBMM Genel Kurulu’nda yaşanan ger-
ginliğe MHP’li Osman Durmuş’un açõklamalarõnõn
neden olduğunu belirterek, “Ben ümit ediyorum
ki ya bu kişinin kendisi ya da partisi bu talihsiz
beyanlardan dolayı halktan özür diler” dedi.
TBMM’de yaşananlarla ilgili gazetecilerin soru-
larõnõ yanõtlayan Akdağ,“Olaylar hepimizi çok
üzmüştür. Özellikle bir meclis idare amirinin ora-
da resmen darp edilmesi, kendisine kafa atılması,
yumruk atılması çok talihsiz bir şey olmuştur”
dedi. Osman Durmuş’un 7 yõl içinde defalarca eleş-
tirileriyle karşõlaştõğõnõ bu eleştirilerin bir kõsmõnõn
haksõz, ölçüsüz, aşõrõ eleştiriler olduğunu vurgula-
yan Akdağ, “Hepsine de tahammül ettim. Hep-
sine sabrettim. Ancak dünkü durum çok farklı
bir durumdu... Müstehzi bir ifadeyle tahrik
edilecek bir şekilde bu konuşma yapılınca da
mecliste bu gerginlikler oluştu” diye konuştu.
MHP’Lİ DURMUŞ’U SUÇLADI
Gerilim
eksik
olmuyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Meclis, milletvekilleri arasõnda sõk sõk
kavgalara sahne oluyor. Önceki gece ya-
şanan kavganõn benzerleri daha önce de ya-
şanmõştõ. Meclis’te yaşanan kavgalardan ba-
zõlarõ şöyle:
Öldüren yumruk: TBMM’de 2001
yõlõnda içtüzük değişikliği sõrasõnda çõkan
kavgada dönemin MHP milletvekilleri
Cahit Tekelioğlu ve Mehmet Tekelioğ-
lu’nun yumrukladõğõ DYP Şanlõurfa Mil-
letvekili Fevzi Şıhanlıoğlu, kalp krizi ge-
çirerek yaşamõnõ yitirdi.
Kamer Genç’e linç girişimi: 18 Ni-
san 2008’de AKP’liler Tunceli Bağõmsõz
Milletvekili Kamer Genç’e “linç” girişi-
minde bulundu. Genç, CHP’lilerin araya gir-
mesi ile güçlükle genel kuruldan çõkarõldõ.
Şahin’e azar: 2010 bütçe görüşme-
lerinde kürsüye çõkan Başbakan Erdoğan,
TBMM Başkanõ Mehmet Ali Şahin’e
dönüp muhalefet vekillerini kastederek
“Sayın başkan, siz mi susturursunuz, ben
mi susturayım” diyerek azarladõ.
Pankartlı protesto: AKP hükümetinin
Kürt açõlõmõ ile ilgili genel görüşmenin ön-
görüşmesini Türkiye Cumhuriyeti’nin
kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün
ölüm yõldönümünde yapmasõ, CHP’lile-
rin “pankartlı” protestosuna neden oldu.
AKP’li 2 vekil
hastanelik oldu
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - TBMM Genel Kurulu’nda,
önceki gün yaşanan kavga sõrasõn-
da yaralanan AKP’li TBMM İda-
re Amiri Orhan Erdem, hastane-
den taburcu edildi. AKP Bursa
Milletvekili Ali Koyuncu’nun tet-
kikleri ise sürdü.
Güven Hastanesi yetkilileri, kav-
ga sõrasõnda fenalaşan Koyun-
cu’nun yapõlan kan tahlili ve çeki-
len kalp grafiğinin sonuçlarõnõn
iyi olduğunu, endişe edilecek bir
durum olmadõğõnõ belirttiler.
AKP’li Erdem, “Benim herhangi
bir milletvekiline saldırmam ya
da yumruk atmam söz konusu
değildir. Ancak, bana gelen yum-
ruk ya da bir darbe sonucunda
gözlüğüm ve parmağım kırıldı.
Parmağımın kırılması üzerine
hastaneye gittim” dedi.
MHP, Meclis’te yaşananlarõn sorumlusunun Arõnç ve Erdoğan olduğunu belirtti:
MHP, önceki gece gensoru görüşmeleri sõrasõnda çõkan
“yumruklu” kavganõn sorumlusunun AKP grubu, Başbakan
Tayyip Erdoğan ve Başbakan Yardõmcõsõ Bülent Arõnç olduğunu
belirterek “Olayõn tahrikçisi Başbakan’dõr, AKP grubunu, MHP
grubunun üzerine saldõrtmõştõr” açõklamasõnõ yaptõ.