23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Zehra Ünüvardan Öyküler Şahmaranı Yutmak şahmaranı Yutmak, zehra ünüvar'ın Cum- huriyet Kitapları'nca yayımlanan öykü kita- bının adı. Ünüvar'ın özgeçmişinde Manisa, Akhisar doğumlu oldu- ğu yazsa da Muzaffer Izgü gibi Aydınlılar onu da Aydınlı saymıştır. • EtemORUÇ • Yirmi bir öyküden oluşan bu kitabı okurken için- de kendinizi bulabilirsinız. Kitabın arka kapağında şöyle bir yazı var: "Büyük emek ve özenle aldığımız cşyalar hemen değer yıtiriyorsa... Yaşldar hiç hesa- Ibınızda yoksa... lyi niyetı yüzündcn kandırılan köy- lüyü aşağılıyorsan... Bu öyküleri okumayın! Hâlâ bir kadın taşlanarak öldürülüyor da sesi size ulaşmı- yorsa... Sokaklarda ruhu ve bedeniyle tükenen gençleri- miz umurunuzda değilse... Sofranıza dek gelmiş ekme- ğtn hiç değeri yoksa... Yalnız medyanın sunduğu kadın- ları dert ediyorsanız... Bu öyküleri okumayın!" Duru bir Türkçe ile fırından yeni çıkmış bir ekmek sı- caklığıyla anlatılmış bu öyküleri okurken bazen içinizin bir bardak soğuk su içercesine serinlediğini, bazen de ya- naklarınızdan yaşlann süzüldüğünü göreceksiniz. Kitabuı arka kapağındaki yazı şöyle devam ediyor: "Öykünün, hepimiz adına kucakladığı binlerce sessiz in- sandan ses almak hoşunuza gitmeyecekse... Küreselleş- me diye diye sıla değer yitirdiyse... Kart kocaların körpe- cik bedenlerin peşine düşmesini yadırgamı- yorsanız... Bu öykü- leri okumayın! Zehra Ünüvar, değişen dünyamızla birlikte yitip giden değerleri özleyenler için kale- me aldı bu öyküle- ri..." "Serin Hanım" öy- küsünü okurken san- ki evimizdeki buzdo- labı canlandı, konuş- maya başladı. Içsel duygulanmızı o denli güzel anlatmış ki. "Çok mahcup bir edayla buzdolabı almak istediğimizi söyledik. O zamanlar ortalığı bu kadar taksit çılguılığı sarmadığı için böyle pahalı eşyalara herkes gönül düşür- müyordu." Altmışlı, yetmişli ydlardaki bir devlet görevli- sinin iç duygularını ne kadar güzel anlatmış: "Onca he- vesimiz boşa gitmişti. Biz, daha kendilerine doğru dürüst bakamayan iki yaşam acemisi, hangi akla hizmet edip de Serin Hanım gibi ince ruhlu bir canlının sorumluluğunu almıştık!" Öykü kitabı, "Serin Hanım", "Tuttu Yalnızlığın Elin- den", "Hükümet Görevlisi", "Bir Adı, Ahlar Köprüsü", "Kart Koca", "Nar, Süreyya", "Tütüncü Kadınlar", "Rasgele", "Sevcan Hala", "Büyük Büyük Binaları Dik- mişler"," Vergi îadesi", "Sevdi Fatima", "O", "Zor Ka- rar", "Deniz Feneri", "Nergis Sokağı", "lyi Yürekli Çin- gene", "Şahmaranı Yutmak", "Yoz Kuş" adlı yirmi bir öyküden oluşuyor. Kitabını bir çırpıda okuyuverdkn... Her öyküde kendimden bir şeyler buldum. "Tuttu Yalnızlığın Elinden" öyküsüne şu tümceyle gir- miş: "Tüm sesler sustu. Güneşi bir kara bulut örttü usul- ca. Dallardaki serçeler suçluluğa boğuldu." Kurgu çok güzel yapılmış. Tümceler Türkçenin yapısına uygun, kısa ve çarpıcı. Benzetmeler oldukça özgün. "Derken, erken budanan bir dal gibi uzandı toprağa!" Yaşadığı kentin kültürünü, törelerini, deyişlerini de bir güzel sindirmiş öykülerine. Aydın'da yaşanır da zeybeklerden, efelerden söz etme- mek olur mu hiç? "Bir bahar türküsü düşündü aklından. Yine aklında, halaylara, zeybeklere durdu bir an. Yana yöreye bakınmak istedi, olmadı. Kanında, adını koyama- dığı, gürül gürül bir çağlayış... Kulaklannda, söylenme- miş sevda masallan... Bir varmış, bir yokmuş!" Masal ta- dında bir anlatım. Şimdilerde var mı bilmiyorum, bizim çocukluğumuzda "Içiboş" denen pastamsı bir yiyecek vardı. Ağzına koy- dun mu eriyiverir, içine hoş bir koku yayılırdı. Ben, "Şahmaranı Yutmak" öyküsünü okurken çocukluğum- dan kalan o tadı anımsadım. Sıcacık, içten bir anlatımı var. "Hükümet Görevlisi" öyküsünde de yerel deyişleri çok güzel kullanmış. "Ağabey yerine "efem" demeleri pek hoşuma gidiyordu. Dedeme de efelik yakışıyordu doğru- su. Hem büyük olarak seven ve koruyandı; hem de efele- re benzer bir duruşu ve yürüyüşü vardı." Öyküsünü ya- zarken yaşadığı kentin belleğini de oluşturuyordu. Dillendirmeye cesaret edemediğimiz pek çok konuya neşter vurmuş Zehra Hanım. Ipek böceği gibi kozasını sessizce ören, en nitelikli ipeklere, güzelliklere ulaşan bi- risi. Son öyküsü "Yoz Kuşlar" şu tümcelerle bitiyor: "Ve bugüne dek yaşadığımız güzel günlerin hatırına bayım, bu yoz kuşun uçacağı göklere dokunayım deme sakın!" O, öykülerinde yüzlerce sözcükle anlatılamayacak duy- guları damıtarak şiirsel bir coşkuyla dillendirmesini çok iyi biüyor. Toplumcu ve ulusalcı olmanın neredeyse suç sayıldığı bugünlerde Zehra Hanımın bu yapıtını Anado- lu'da yakılmış bir meşale olarak görüyorum. Eline sağlık öğretmenim. Daha nice yapıtlara. • Şahmaranı Yutmak/ Zehra Ünüvar/ Cumhuriyet Ki- taplan/204 s. 339 Karadaki Sualtı Yaşamı: Ozeaneum Undervvater Worid On Land: Ozeaneum •Herkes HerŞeyi BiliyorL Doğan Hasol •Lafarge Dalsan Alçı Levha Fabrikası, Azaksu Mimarlık •Cürcistan İçişleri Bakanlığı Yeni Yönetim Yapısı, M-Ofis Mimarlık •IBTECH Bilgi İşlem Merkezi Cenel Müdürlüğü, Cem Sorguç/CM Mimarlık Ltd. •Zaragoza Futbol Stadyumu, U.T.E. Coop HIMMELB(L)AU/Katsura S.L. •Tarsus 5EV İlköğretim Kampusu, İ. Kerem Erginoğlu, Hasan C. Çalışlar MİMARLIK TASARIM KÜLTUR SANAT SUBAT" C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1042 SAYFA 19
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle