23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
kuduğum Kitaplar METİNCElAi. A tilla Birkiye'nin yeni romanı İstanbul'da Aşktan Ikmale Ka- lanlar (Ocak 2010, özgür Yay.), Kafkaesk bir ortam- da başlıyor. Net olmasa da, anlatımdan bir çeşit sıkıyö- netim dönemi yaşandığını anlıyoruz. Anlatıcı bir dev- let dairesinden çağrı kâğıdı almış. Bir süre tereddütte kaldıktan sonra 24 saatle sınırlı çağrıya uyuyor. za- ten uymazsa evden gelip alabilirler. çoğu insanların siyasi nedenlerle yasaklı ol- duğunu biliyor. Kendine de bir yasak geleceğini umu- yor. Ders vermesi, yazması engellenebilir. Tahmin etti- ği gibi yazması yasaklanı- yor. Ama siyasi nedenlerle değil göreyli, gerekçe ola- rak "Kötü yazıyorsunuz, beyefendi" diyor. Politika, ekonomi, tarih ve benzeri alanlarda olma- mak koşuluyla özel ders vermesine ise daha önce izin vermişler. İstanbul'da Aşktan1 İkmale Kalanlar AtUla Blrklye'nin yayımlanmş alt romanı var. ŞAYFA 12 ^ , , I Anlatıcı son ders verdiği grubu ha- tırlıyor. Aşk dersinden ikmale kalmış altı kişilik bir grup bu. Dört kadın ve iki erkek; Zeynep, Nilüfer, önder, Es- ra, özlem ve Can. Hangi okulda, nasıl ikmale kaldığını bilmediğimiz 20 ile 40 yaş arasındaki bu kişiler derslerden sonra bir sınava girecekler ve aşk dersinden geçmeye çalışacaklar. Anlaşılan aşk dersinin belli bir ders kitabı yok ki anlatıcı kendi romanlarını okutmaya karar veriyor. Sekiz günde bir, öğrenciler- den birinin evinde toplanıp romanlann üze- rinde konuşarak, çözümleyip, yorumlaya- rak aşk dersi alacaklar. Anlatıcının yayım- lanmış altı romanı, bu romanlar okunup altı haftada dersler tamamlanmış olacak. Istanbul'un altı ayn semtinde oturuyorlar. llginç bir tesadüfle tüm semtler anlatıcının hayatının çeşitli evrelerinin geçtiği yerler; Eyüp, Bakırköy, Beşiktaş, Kuzguncuk, Is- tinye, Arnavutköy. Her bölümde bir yandan anlatıcı o semtte yaşadığı günlere dönüp anılarını, eski aşklannı yâd ederken, diğer yandan da bir romanının üzerinde konuşa- rak aşk dersinden ikmale kalmış öğrencile- rini tanıtıyor. Atilla Birkiye'nin yayımlanmış altı romanı var. öğrenciler bu romanlar hakkında ko- nuşuyor. Böylelikle biz de otobiyografik di- yebileceğimiz bir anlatı okuduğumuzu anlı- yoruz. Romanlardaki aşkın, kadın-erkek ilişkilerinin nasıl ele alındığı, gerçekliğe uy- gunluğu, inandmcılığı gibi konular ele alını- yor. Bir anlamda Birkiye'nin İstanbul'da Aşktan İkmale Kalanlafûa romanlanna gel- miş eleştirilere cevaplar verdiğini de söyle- yebilirife İstanbul'da Aşktan İkmale Kalanlar, bu yapısıyla müzikte sıkça kullanılan bir terim- le "tribute" albümler gibi. Eski romanları hatırlatıyor, tartışıyor. Başta, kötü yazdığı gerekçesiyle anlatıcıya roman yazmasının yasaklanmasını göz önüne alırsak acaba Atilla Birkiye, roman serüvenine ironik bir son nokta mı koydu diye düşünmemek el- de değil. ÜÇ NOKTALAR SARAYI Berrin Karakaş Üç Noktalar Sarayfnda (Ocak 2010, Turkuvaz Kitap) polis emeklisi Aydın Bey ile üç kızı Dünya, Rüya ve De- ren'in hikâyelerini anlatıyor. Düğüm başlıklı ılk bölümde polis emeklisi Aydın Bey'den başlayarak aileyi tanıyoruz. Evi, yazlığı, arabası olan, çocuklannı büyüt- müş, artık bir parça huzur bulmayı uman bir baba. Büyük kız Dünya, diş tabibi, ev- lenmiş, çocuğu var. Kocası Tarkan'ın hiçbir işte dikiş tutturamaması sayılmazsa hayatı- nı rayına koymuş görünüyor. Ortanca kız Rüya, gazeteci, bir yandan da kitaplar yazı- yor, yayınlatıyor. Rüya, "Angelus Novus" diye adlandırdığı avukat sevgilisi ile evlen- me hazırlıklannda. Aılenın küçük kızı Deren bir reklam şirketinde çalışıyor ve askerlik görevini yapan sevgilisinin dönüşünü bekli- yor. Kevser nine ise ailenin geçmişiyle Ana- dolu'yta bağlantısının bir simgesi gibi. Hep geleceğe bakma yanlısı Aydın Bey için ka- nsı Süreyya ve kaynanası unutmak istediği geçmişi hatırlatan simgeler gibi. Her lafları rahatsız olmasına, hatta sinirlenmesine ne- den oluyor. Yazann 'Depremler kenti' diye adlandır- dığı Istanbul'a yakın bir yerde oturuyorlar. Depremler kentinde ilk güçlü sarsıntıda yı- kılmaya hazır binadaki evleri ilk bakışta her şeyin yolunda gittiğini düşündüren hayatla- nnın pek de iyi işaretler vermediğini hisset- tiriyor. Aydın Bey'in günü belirli bir rutin içinde geçiyor. Televizyonda habejjgri izliyor, ga- zete okuyor, yorumlar yâpı$Sr! Cumhuriyetin değerlerine bağlı, la- ik anlayışta bir kişi. Ülkedeki geliş- melere endişe ile bakıyor. Dini inançlann gündelik hayata yansı- malarından rahatsız. ömeğin ken- 1 disi de üç çocuk sahibi olmasına I rağmen başbakanın üç çocuk ya- pın önerisine kızıyor, eleştirtyor. ! Haberlerı izlemek dışında karısıyla birlikte televizyon dizilenni takip ediyorlar. Yaprak Dökümü ile Aydın Bey'in ailesini karşılaştırmamak elde değil. Ailede bir yap- rak dökümü bekliyoruz. Aydın Bey'in rutinini hastalık ışaretleri bozuyor. Dünya da benzeri bir durumda, sürekli baş dönmeleri yaşıyor ama doktora gitmeyi hep erteliyor. Üç Noktalar Sarayı düz, sade cümlelerle kurulan bir anlatımla başlayıp tüm ailenin hikâyesini anlatacak- mış gibi gelişmesine rağmen zamanla Ay- dın Bey'in ve Rüya'ya yoğunlaşıyor. Sayfa- lar ilerledikçe roman şiirsel bir anlatıma ka- yıyor. Yapısı kasten bozulmuş devrik cüm- lelerle masalsı hava güçlendiriliyor. Yazar bizi bu anlatıma Rüya'nın hep şair olma ar- zusu duyduğu, şiirler yazıp yırttığını anlata- rak hazırlıyor. Araya, rüyaiar, hayaller, şiir örnekleri koyuyor. Romanın ikinci bölümü 'ölüm'de Rü- ya'nın beklenen düğününün gerçekleşme- diğini, "Angelus Novus"un öldüğünü öğre- niyoruz. Paul Klee'nin ünlü tablosu "Ange- lus Novus"dan adını alan sevgili, yeni bir melek olarak Rüya'nın hayatında bir yeni- lenme, kurtuluş umudu. VValter Benjamin, "Tarih Kavramı Üzerine"de bu ünlü tablo için "uzaklaşıp gitmek üzere olan bir meleği tasvir ediyor" diyor. "Gözleri faltaşı gibi, ' ağzı açık, kanatları gerilmiş. Tarih meleği- nin görünüşü de ancak böyle olabilir, yüzü geçmişe çevrilmiş. Bize bir olaylar zinciri gibi görünenleri, o tek bir felaket olarak gö- rür, yıkıntıları durmadan üst üste yığıp ayaklannın önüne fırlatan bir felaket. Biraz daha kalmak isterdi melek, ölüleri hayata döndürmek, kınk parçaları yeniden birleş- tirmek... Ama Cennet'ten kopup gelen bir fırtına kanatlannı öyle şiddetle yakalamıştır ki, bir daha kapayamaz onlan. Yıkıntılar gözlerinin önünde göğe doğru yükselirken, fırtınayla birlikte çaresiz sırtını döndüğü ge- leceğe sürüklenir. İşte, ilerleme dediğimiz şey, bu fırtınadır." Rüya, geleceğe dair tüm umutlannı"An- gelus Novus"un ölümü ile gömmüş, bitme- yen bir yasa girmiş. Işi bırakmış, sürekli içki ıçerek kara kaplı defterine şıırler, yazılar yazıyor, "Angelus Novus"un olduğu rüyalar, halüsinasyonlar gö- rüyor. Rüya'nın bozulan ruhsal yapısı ile birlikte roman da dağılıyor. Rüya'nın geç- mişiyle hesaplaşmasındaki imgesel yoğun- luk bızi konudan kopanyor. Konu üslubun, anlatımın altında eziliyor. Satır aralarında sözünü edip bıraktığı yaşlı sevgili gibi, şair Hüseyin gibi geçmişindeki kişilerle ne ya- şadığını anlatmıyor sadece ruh haline ortak etmeye çalışıyor. Bu nedenle Rüya'nın ya- sının, girdiği kendi ile hesaplaşmanın öne-' mini tam olarak kavrayamıyoruz. Diğer yandan midesindeki bıçak gibi sancıdan, yaşlılığın sıkıntısından kurtulmayı uman Aydın Bey, bodrumdan bir zamanlar Rüya'nın ilk yazarlık denemelerini yaptığı eski daktilosunu çıkarıp anılarını, görüşleri- ni yazmaya başlıyor. Aydın Bey'in yazdıkla- nnın ayrıntılanna inmiyor yazar, daha çok ana başlıklardan ve yazma sürecinden söz ediyor. Okuduklarımızdan Aydın Bey'in ya- pısına uygun olarak daha gerçekçi ve ayaklan yere basan bir metin oluşturduğu- nu umuyoruz. Rüya'nın yas hali kız kardeşlerin durumu- nu fark etmesi ve roman boyunca dobralı- ğın simgesi gibi dolaşan Dünya'nın kızı Gülsahra'nın kara kaplı defterini çalması ile noktalanıyor. Rüya, ailesine ruh halini yan- sıtmamak için evini temizliyor, derienip toplanıyor ve televizyonu açıp hayata dahil oluyor. Diğer kardeşler zaten çoktan hayat- la banşmış. Dünya'da bir şiir bulan Deli şai- rin tüm çağrılarına rağmen Dünya kendini işine kaptırmış, Reklamcılıkta başarılı olup terfi ettiği anlaşılan Deren evlenmiş, çocuk bekliyor. İki kardeş Rüya'yı baba evine dönmeye ikna ediyorlar. Baba evinde ise onlan Aydın Bey'in sağlık durumuyla ilgili kötü bir haber bekjiyor. Berrin Karakaş Üç Noktalar Sarayfnda orta sınrftan bir ailenin Yaprak Dökümü'nü düz bir anlatımla anlatmaya başlamış, iler- leyen sayfalarda baba ve kızın hikâyeleri haline sokmuş ve nihayetinde bir genç ka- dının yan gerçeküstü, masalsı bir dille ken- diyle hesaplaşmasına dönüştürüp nokta- lamış. • C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1042
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle