18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
YiğitOkurdan Sıfırlamak' D ErayAK I m - ^ ir fabrika düşünün ki çev- I _} resine hayat aşılıyor. Fab- I " \ rikadan çıkan uğultu her- • ^ •* kesin kulağına bir şarkı fı- sddıyor. Çevresinde okullar açılı- yor, bahçesinde öğrencilerin sesle- ri işitiliyor. Okulun öğrencileri, iş- çilerin çocukları; yani tam bir aile sıcaklığı taşıyor burası. Işte bu, Demir Bey'in fabrikası... Demir Bey patron ama bildiğimiz patronlardan de- ğil. Bu kelimenin soğukluğunu taşımı- yor. Dürüst, sıcak, babacan biri. îşçile- rini çocukları gibi görüyor. Onlann her derdini biliyor; düğünlerinde, cenazele- rinde yanlannda oluyor; hatta bazen iş tulumunu giyip aralarına karışıyor. Fab- rikasını bin bir emekle taşımış bugünle- re. O yüzden fabrika herkesten çok onun canı. Fabrikanın uğultusu, onun hayat şarkısı, atar damarı. Bu fabrikanın muhasebe müdürü Hü- samettin Bey var bir de. Demir Bey'in -j- otuz yülık çalışanı ve sağ kolu. Otuz yıl- dır değişmeyen kıyafetleri, alışkanlıkla- rı, ürkek ve neşesiz tavırlarıyla fabrika- nın demirbaşı. Alışkanhklan o kadar ileri derecede ve hastalıklı ki yeni olan her şeyden korkar; masasının, odasının, hatta eski Facit marka hesap makinesi- nin değişmesinden bile endişe eder. Işi- nin dışında onu yaşama bağlayan iki in- san vardır: Annesi Şâzimet Hanım ve Demir Bey. lkisinden biri yaşamından çıksa ne yapacağını bilemez durumda- dır ve onun bu korkusu Demir Bey'in oğlu Yağız'ın fabrikaya gelmesiyle yavaş yavaş gerçekleşmeye başlar. Yağız, Demir Bey'in tek çocuğudur. Annesiz büyütmüştür Demir Bey onu. Demir Bey'in çocuğunu büyütürken ya- nındaki tek kişi Fetiye isimli Ermeni bir kadındır. Nereden geldiğini, gerçek is- minin ne olduğunu Demir Bey'den baş- kası bilmez. Kimse de sormaz zaten. Fe- tiye Hanım'dır o: Demir Bey'in rakı sof- rasını kuran, ona ut çahp "Nerede Mehtabı Hazin Gönlümüzün" şarkısım söyleyerek Demir Bey'i ağlatan kadın... Demir Bey, Yağız'ı en iyi okullarda okutur. Yağız da Londra'da School of Economics'i dereceyle bitirip ülkesine döner. Geri döndüğünde, babasından işleri kendisine bırakmasını ister ve De- mir Bey de onun bu isteğini geri çevire- meyip yönetimi ona bırakır. Yağız Bey, fabrika yönetimini babasından devralır- ken ona "altı ayda fabrikayı makine gibi işleteceği" sözünü de verir. Işte, Hüsa- mettin Bey için kâbus günleri de bun- dan sonra başlar. YENİ OLUŞUMUN AYAK SESLERİ Yağız Bey fabrikayı "makine gibi" iş- ler hale getirebilmek için iki Ingiliz uz- man getirir yanında ama fabrika zaten SAYFA 6 Hayata 'sıfır' çekmek Yiğit Okur, yeni romanı Sıfırlamak'ta muhasebeci Hüsamettin Bey'in yaşa- mından bir kesit sunuyor okura. Hüsamettin Bey'in hastalık derecesine varan alıskanlıkları, iş hayatı, annesi ve patronuyla olan ilişkileri çerçeve- sinde veriliyor yapıtta. Yazar, romanında da hüznü gülücüklerle hediye paketi yapıp, en acı gerçekleri şekerieme tadında hediye ediyor herkese. Ml.ft OM U SIHRIAMAK babasının düzeninde tıkır tıkır işliyor- dur. Onun isteği, babasının kurmuş ol- duğu düzeni tamamen yıkıp, yerine mo- dern ekonomik uygulamalarla işleyen bir ticarethane getirmektir. Bu yeni sis- teme geçiş çabaları ise oldukça sancılı başlar. Yağız Bey babasının tam zıttı bir karakterdir. Soğuk, mesafeli ve sert biri- dir. Bu yüzden, Hüsamettin Bey de, iş- çiler de onun emrine girmekten rahat- sızdırlar. Hüsamettin Bey için bu çok daha zordur; çünkü yıllardır Demir Bey'e alışmış ve onu taparcasına sevmiş- ti. Şimdi ise yokluğunda kendini sahip- siz hissediyordur. iki Ingiliz fabrikanın yönetimini eline almış, onu bir kenara itmiş, istedikleri gibi at koşturuyorlar- dır. Fabrika bu dönemde, tam bir kar- gaşa içindedir. Bir yanda Ingilizlerin ukalalıkları, diğer yanda yürümeyen iş- ler, her şey birbirine girer. Ingilizlere son derece küstah bir rol biçilmiş kitap- ta. Vahşi kapitalizmin acımasız uygula- yıcısıdırlar. Yiğit Okur, romanındaki Ingilizler üzerinden kapitalizmin ufak bir elpştirisini yapmış. Yenilikten kor- kan Dİri olarak, yaşamında bu kadar de- ğişimi kaldıramıyordur Hüsamettin Bey. Hiç alışık olmadığı işlerdir Ingiliz- lerin ona yaptırmaya çalıştıkları. Başına sardıkları en büyük bela ise 'bütçeyi sı- fırlamak' olur. Asknda yapacağı iş çok basittir. Her şeyin değerini sıfıra indir- mekj sonra yaranna göre puanlandırıp defteft yazmaktı ama bu, Hüsamettin Bey'in alıştığı şablonun dışına çıkması demek oluyordu; onun için çok zordu. Fabrikada işler böylesine karışıkken bir gün makineler kısa süreliğine de ol- sa durur. Bu olay çok kötü bir diğerinin de habercisidir. Fabrikasının uğultusu- nun birden kesildiğini duyan Demir Bey telaşlanır. Tam evinden çıkıp fabri- kaya koşacağı sırada emek emek büyüttüğü fabrikasmm sesinin ke- silmesi, onun soluksuz kalmasına neden olur ve Demir Bey oracıkta ölür. Fabrikanın susmasının sebebi ise Ingilizlerden birinin yaptığı densizliğe karşı, işçilerin gösterdiği tepkidir. Hüsamettin Bey'in yaşama tutunma- smı sağlayan dallardan biri kopmuştur artık. Bu olaydan kısa bir süre sonra da annesi Şâzimet Hanım'ı kaybeder. Böy- lelikle, tutunacak hiçbir dalı kalmaz ve otuz yılını verdiği fabrikadan ko- puşu da bu ölümle olur. Annesinin cenazesinden sonra kendini toparla- makıçın ıkı gun ışegıt- Y( g|tokur .unroman kahramanıHüsamettinBev.soyutlanmışlığılle Yusuf Atılganın meyen Hüsamettin Bey, Anayurt Oteltndekl unutulmaz kahramanı "Zebercefl hatırlatıyor. bu gerekçeyle işinden istifaya zorlanır Yağız Bey tarafından. İstifaya zorlanma- sının nedeni taznıinat vermemektir. Tam bu aşamada kapitalist düzenin en acımasız tarafını gösteriyor Yiğit Okur yarattığı karakter üzerinden. Patron ke- limesinin tüm soğukluğunu hissettiri- yor. "ZEBERCET" CERİ DÖNÜYOR Hüsamettin Bey, işinden de ayrılınca yaşamınm üç sacayağını kaybederek or- tada kalır ve yalnızlığa gömülür. Tüm çevreden soyutlar kendini. Annesinin yaşamı boyunca ona karşı davranışlarını da bu dönemde sorgulamaya başlar. Annesi neden yaşamı boyunca bütün parasını elinden almıştı? Neden sadece eline sigara ve yol parası verip işine yol- lamıştı? Neden kadınlardan uzak dur- ması için bu kadar uğraşıp alt katlarına kiracı olarak bir kadını, Adile öğretme- ni almıştı? Neden kendisini kadınlardan korkar hale getirmişti? Işte tüm bunlar, Hüsamettin Bey'in kafasını kurcalayan sorulardır ve hepsi de kendisine büyük rahatsızlık veriyordur. Hüsamettin Bey'in bu soyutlanmışlığı Yusuf Atıl- gan'ın Anayurt Ofe//'ndeki unutulmaz kahramanı "Zebercet"i hatırlatıyor. Tıpkı "Zebercet"in oteline kapandığı gibi, o da evine kapanıyor. Sadece acil ihtiyaçları için sokağa çıkmaya başlıyor. Yiğit Okur kahramanını, "Zebercet"ten beslemişe benziyor. Annesinin başına sardığı bir bela ola- rak gördüğü kiracılan Adile Hanım, bu dönemde Hüsamettin Bey'in gözüne daha da fazla batmaya başlar. Adile Ha- nım'dan gelecek nazardan korkuyor- dur. Bu nedenle onunla hiç konuşmak istemiyordur ama kendisinden almayı unuttuğu kira, Adile Hanım'ın, evine kadar girmesine neden olacaktır. Adile Hanım kirayı vermek için eve girdiğin- de gözüne çarpan ilk şey, eşyanın çoklu- ğu olur. Bunu da kendince söyler Hüsa- mettin Bey'e. Işte bu, Hüsamettin Bey'in daha önce dikkat etmediği bir şeydi. Evdeki eşya gerçekten çok fazlay- dı ve onlara baktıkça gözünde daha da büyüyordu. Neden biriktirmişti ki an- nesi bunca şeyi? Her şey gereğinden fazlaydı ve birden Ingilizlerin yaşammı cehenneme çeviren uygulamasını, sıfır- lamayı, onlarda denemek gelir aklma. Fabrikada becerememişti bunu ama eş- yada uyguladıkça başarıyordu. Işin mantığını kavramıştı artık. Puanla; işe yaramıyorsa sıfırla. Çok kolay... Böyle- likle, evin neredeyse tüm eşyastnı elden geçirir. Her odada büyük sıfır yığınları oluşur. Eşyayı sıfırlarken anıları da sıfır- lanır. Her eşyada bir anı gelir aklına ve her birini sıfır yığınına göndermesiyle hafızasını da sıfırlar. Tüm evi elden ge- çirdikten sonra durur ve rahatlar; artık bir eskici getirmesi şarttır bunlardan ta- mamen kurtulabilmesi için. Eskici evdeki tüm eşyayı alır. Adile Hanım da Hüsamettin Bey'in iki parça eşyasına talip olur ve bunlan eskiciden satın alır. Hüsamettin Bey bunu görün- ce çıldırır adeta ve Adile Hanım'ı eşya- sını çalmakla suçlar. Kapısma dayanır; eşyasmı geri vermesini ister ama alamaz. Adile Hanım'm, onu elde etmek için oynadığı küçük oyunun da kurbanı olur ayrıca ama bu oyun bir yandan hoşuna gider. Adile Hanım altta, kendi üstte- dir; fakat devamını getiremez. Daha ön- ce hiçbir kadınla beraber olmamıştır; korkar ve çeker gider ama eşyasını ak- lından çıkaramaz. Bunlan istemek için tekrar Adile Hanım'ın kapısına dayanır; bu kez kararhdır. Adile Hanım kapıyı açar ve onu içeri alır. Hü- samettin Bey geceyi ora- da geçirir ve sabah olup evden çıktığında yüzünde bir yorgunluk vardır. So- kaklarda saç baş dağınık, düğmeleri açık yürüyor- dur. 'Güzel bir gece ge- çirmiş' gibidir. Işte bura- da da yazarın oyununa biz okurlar geliyoruz. Yi- ğit Okur, son cümleye kadar saklar Hüsamettin Bey'in elindeki bıçağı. Bu haliyle teslim olmak için karakola doğru gidiyor- dur aslında. Tıpkı "Ze- bercet" gibi öldürmüştür ilişkiye girdiği kadını; on- dan tek farkı ise teslim olması gerektiğinin bilin- cinde olmasıdır. • Sıftrlamak/ Yiğit Okur/Can Yaymlan/ 104 s. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 0 4 2
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle