18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
E9 var. Daha sonraki kitaplarda kendi izleğimi oluşturmaya gayret ettim. Behçet Aysan'ın çok şiiri aklımda, han- gi birini söyleyeyim. "Beyaz bir gemidir ölütn/ Siyah denizlerin hep çağırdığı. "Behçet Aysan'ı malum Sı- vas'ta o büyük vahşette kaybettik, cena- ze töreninde Dikmen'den Karşıyaka'ya kadar bütün Ankara halkı yürüdü. O yürüyüşte, "Beyaz bir gemidir ölüm/Si- yah denizlerin hep çağırdığı" dizesi fo- toğrafının altına konulmuştu. Bire bir görmedim ama, şiir okıımamda, şiirim üzerinde, benim yaşamımda yaptığı çağrışımlarda Behçet Aysan benim dünyamda her zaman vardır. Dolayısıy- la da bu ödülü almayı çok istedim. "DERDİM KIRI BETİMLEMEK" - "Çantası kendisinden ağır/yürümek- ten çok düşmeye koşan bir çocuk .. " dizelerinizle Behçet Aysan şiiri arasmda bir köprii kurarak sormak istiyorum, siz çantanızda neler taşıyorsunuz? Acı- lar bilgisini mi, göçler tarihini mi, yok- sulluğun coğrafyasını mı? " - S.K: Bu şiirleri okuyarak, kendimle bağlantı kurarak oradan sevdim belki Behçet Aysan şiirini. Zaten her şiiri ve şiirden şaire giden yolu insan kendisiyle bağlantı kurarak oluşturabiliyor. Onu yapamazsa, şiir çok güzel de olsa kendi- sini ifade ettiğini fark edemezse okuyu- cu onunla bağ kuramıyor. - Çantanızda neler taşıyorsunuz der- ken, şunu düşündüm. Şiirde kentle he- saplaşmanız daha baskm görünüyor. Si- zin yaşarken ve yazarken asıl tasanız ne? - S.K: Ben köy çocuğuyum, yaşamı- mın ilk gençlik dönemıne kadar kırda yaşadım. Fakat yazdığım şiir tamamen modern şiirdir. Orada, kırda geçen nes- neleri kırda kullanırken o yabancılaş- mayı daha belirgin bir şekilde anlatmak için kullanıyorum. Benim derdim kırı betimlemek ve kırın üzerinden doğa şiiri yazmak değil. Tam tersi, şehrin içindeki bunalmış insan halinin, kırı göstererek daha belirgin bir şekilde al- tını çizmek için kır imgeleri kullanıyo- rum. - "Tek birharf, tek bir sözcük yüzün- den okunamaz nice şaider, şiirler var- dır" detdi Dağlarca. Sizin şürinizde ağırlık yapan, fazla söze rastlamak güç diye düşünüyorum. - S.K: Şiir her ne kadar birtakım iz- lekler doğrultusunda yazılsa da, şiirin asıl güzelliği, şiiri düz yazıdan da ayrı tutan, gizemli bir şekilde estetik bir dil oluşturmak. Hem gizem yaratmak, hem de estetize etmek. Dediğiniz gibi bir harf bile orada yanlış veya fazladan kul- lanılsa şiirin bütününü götürebilir. Bu nedenle yetenek eğer şiir yazmamn yüz- de onuysa, yüzde doksanı çalışmak. Şii- rin ciddi bir emek istediğini düşünüyo- rum ve ben yaşamımın tamamını nere- deyse şiire ayırmış durumdayım. Diye- ceksiniz ki, sürekli şiir mi yazıyorsunuz, akşam sabah çalışma odasına geçip şiir- le mi uğraşıyorsunuz? Tam tersi. Çok zor masaya oturan biriyim. Ama şiirin dünyasıyla soluk alıp veren bir insanım. - Bu kitaptaki şiirler için haiku deni- lebilir mi? - S.K: Hayır, haiku değil. - Şiirleriniz genelde üç dizeden olu- şuyor ve birinci dizenin anlamı ikinci dizede tamamlanıyor. - S.K: Haiku Japonların şiir biçimi vc alabildiğine az sözcükle yazılması gere- kiyor. Bizde de çok haiku yazanlar var ama ne kadar haiku oluyorlar bilemiyo- rum. Çünkü o Japonların şiir tarzı ve kültürle üretilen bir şiir. Ben burada dizeleri daha uzun tutarak hem biçim olarak şiiri haikudan ayırıyorum hem de haikunun az şözle söylediğini dizele- ri daha uzun tutarak daha can alıcı bir yere getirmeye çalışıyorum. - Bundan sonra izleyeceğiniz yol, bi- çem bu mu olacak? - S.K: Hayır bu bir geçiş kitabı. Be- nim önceki iki kitabımda daha çok içe dönük insanın şiiri; o kadar içe dönük ki neredeyse benim iki şiir kitabımda ağaç sözcüğü hemen hemen hiç geç- mez. Yağmur yoktur, çiçek yoktur. Ta- mamen insanın kendi iç dünyasında ya- bancılaşması, bireyen kendisiyle yüzleş- mesi. Varoluşun dehşeti vardır bu iki kitabımda. Fakat ben bir dizemde de diyorum ki, "Sonra hızla döndiim geç- tiğim ovalardan/gençliğim ardımda ya- rıya indirilmiş bayrak/ ölümii kırkıma yaklaşmca tark ettim. " Biz insanoğlu- nun yaşamının gelgitleri içerisinde yıl- larla birlikte birtakım değişiklikler de oluyor. Kırkımıza geldiğimizde bam- başka bir algılama gelişiyor. Şükrü Er- baş'ın bir şiirinde, "Nerden mi biliyo- rum yaşlandığtmı/ kadmlar daha bir güzel, daha bir uzak... "Dışa dönüyor- sun, kendinle didişip uğraşmanın yanı sıra dışarıda başka şeylerin olduğunu fark ediyorsun dehşet bir şekilde. Bu geçiş kitabımda diğer kitaplarımın içe dönük, bungun belli bir yaşa gelip dışa- rıda başka şeyler de olduğunu fark edip hepsini hem iç hem dış dünyayt daha kolaçan ederek oluşturulan bir şiire ev- rildiğini düşünüyorum. Fakat bu böyle yazacağım anlamına gelmez. - Şürinizin kırkı çıktı o zaman.. - S.K: Evet kırkımıza geldik, gözleri- miz açıldı. - Sözü ödül ortağınız Erol Ozyiğit'e bırakahm mı? Setaml Karabulut ödülu Erol özylOK'le paylas- maktan sonderece mutlu olduğunu bellrttyor. - S.K: Erol'la da ilgili bir şeyler söyle- yeyim. Erol'la bizim yaşlarımız yakın. Zaman zaman, "acaba kuşaktaşlarım içerisinde kimi kendime yakın hissedi- yordum?" diye düşündüğümde Erol'u son dönemlerde düşünmeye başladığı- mı fark etmiştim. îlginçtir, bana ödül aldığımı açıkladıktan sonra, "Erol Öz- yiğit'le birlikte almışsınız" dediler. Se- vincim bir kat daha arttı. Neden derse- niz, hem kendime şiir olarak yakın gör- dügüm bir arkadaş, hem de onu son dönemlerde keşfettim. Ödülümüz de çok ilginç. Altı jüri üyesi var, altısı da yaşını başını almış insanlar. Türkiye hatta dünya çapında önemli insanlar; Cevat Çapan, Doğan Hızlan, Ataol Behramoğlu, Ali Cengizkan, Ahmet Telli, Arif Damar. Türkiye'de o kadar çok şiir yazan var ki... Bu insanların Se- lami Karabulut adını anımsayabilecek- lerini sanmıyorum. Bizim şiirimize oy vermeleri ve ikimizin de henüz şiirin başında olan insanlar olarak ödül veril- miş olması... Sadece bana ödül verilse tesadüf diyecektim ama ikimize birden verilmiş olmasının, bu seneki Behçet Aysan şiir ödülünü bambaşka bir are- naya taşıdığını düşünüyorum. • Öykünûn anayurdu ÇehoVdm seçmeler Devlet memurları, köylüler, askerler, öğrenciler, kadınlar, erkekler, çocuklar... Öyküleriyle Rus halkının nabzını tutmuş, dünya edebiyatının devi Çehov... Sayüyede, okumaya doyamayacağınız Çehov öykülerini bir araya getiriyor. ANTON ÇEHOV SAYFİYEDE Can Kitabevi Galatasaray Lisesi karşıst, Meşrutiyet Cd No i Galatasaray / İSTANBI/L C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 0 4 4 Kuşaktan kuşağa edcbıyatla S AYFA 17
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle