23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
-İ-. İÖLÜMÜNİZLERİ MarkBeneckeden 'ölümünizlerl1 Gerçek kurgudan daha dehşetli Kriminolojlde öyle olaylar yaşanıyor ki bir arkadaşı- mızdan duymuş olsak, ya gerçek olmayan bir söylen- ti ya da efsane deyip geçe- biliriz "Hayatın gerçekliği, romanlannkinden daha ka- rışık ve çılgıncadır." Bu çıl- gınlıklar içinde eğer cina- yet de varsa, işte tam da ı burada gerçeği bulmak Için profesyonel, soğuk- kanlı, dikkatli çalışma gere- kiyor. Mark Benecke kriml- noloji, ipucu tespitl. araş- tırma ve değerlendirme konularında dünyanın ön- de gelen ismi. Kaleme aldı- ğı Ölümün İzlerl, tüyler ür- perten ama gerçek olayla- nn anlatıldığı bir çalışma. n Rozerin DOĞAN I » • yle olaylar vardır ki, din- ^~^\ lemeye dayanamazsınız. f İBunların çoğu, bugün V^^X üçüncü sayfa haberi ola- rak tabir edilenlerdir. Aralarından bazıları üçüncü sayfadan birinci sayfaya sızarlar. Çünkü; toplum içinde infial yaratan, vicdanları sızlantan olaylardır. Nedeni ve nasılıyla ilgi çeken bu vakalarda, geride kalan so- mlara cevap bulmak kimi zaman yıllara mal olabiliyor. Alman bilim adamı Mark Benecke'nin kriminal kitaplar di- zisinden çıkan Ölümün Izleri kitabı böyle olaylar üzerine kurulmuş ve yıllar süren araştırmalara dayanan bir çalış- ma. Benecke, "kitapta anlatacağım olaylar daha çok duygularımızın isyan ettiği ve gerçeğin oradan oraya savrulduğu uç noktaların en ucuna kadar soğukkanlılı- ğını koruyan okurlar için" diyor. Bu yüzden, söz konusu olan sadece cina- yetler değil; vampirler, seri cinayetler, kusursuz cinayete dair ebedi arayışlar da bu kitapta yerini almış. Sahtekârlar, Nerd'ler ve Altın Prenses bölümleriyle yazar okurun zihnini sınamaya kalkışı- yor. Kaleme aldığı kriminolojik olaylar konusunda okurun korkudan ürperece- ğini belirterek, "urperecek olursanız kriminologların eski bir kuralı olan ve elinizdeki kitapta da geçen Hermann Hesse'den şu veciz sözle kendinizi ra- hatİBtın: "Aydınlığı anlamak isteyen, ka- ranhğı tanımak zorundadır." Yalnız bu değil yazarın okurdan bek- lentisi, o okurun olaylar üzerinde titiz- likle kafa yormasını da istiyor. Bilinmez- liklgr insanların ilgisini hep çekti. Ürpe- receğini, korkacağını bile bile insanlar korku filmlerini izlemeyi, son yıllarda moda olan vampir kitaplannı okumayı ve yine vampir filmlerini izlemeye yö- neldi. Benecke de kitabında ilk olarak vampir cürümleri ve yamyamları inceli- yor. Bu bölümün başında belirttiği gibi C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 0 4 4 gerçek bazen kurgudan daha dehşet ve- rici olabiliyor. Kitabın ilk bölümünde ele alınan ve "Vampir Cürümleri, Yamyamlar ve Bir Tecavüz" başlığıyla anlatılan vakalar, insanın korkudan kanını donduracak türden. Bütün o olaylan bu kadar de- taylı ve canlı anlatması tesadüfi değil. Benecke 19. ve 20. yüzyıl vampirlerinin kriminal tarihine ilişkin kapsanılı bir ar- şive sahıp. Yazar aynı zamanda Transsylvanian Society Dracula derne- ğinin Almanya şube başkanlığını yürü- tüyor. Kitabın ilk bölümünde 1500'lü yıllardan günümüze kadar uzanan insan eti yeme ve kan içme olaylarını bir araya toplamış. Kitaptaki vakalar günümüz vampir hikâyelerine benzemese de, Batı kultürünün nereden beslendiğini anla- mak açısından ayrı bir öneme sahip. DÜNYA ONA SORUYOR Yazar önemli bir kriminolog olduğu için anlattığı hikâyeler de gerçek. Bu gerçek hikâyelerle unutulmuş birçok yamyam hikâyesini de yeniden okurun önüne koyuyor Benecke. Mesela, Kuzey Ren- Vestfalya'daki Ruhr bölgesinde ya- şanan Joachim Kroll vakası. 1976 yılın- da kazara bir kız çocuğunun iç organla- rını tuvalete atıp kat tuvaletini tıkayınca yakayı ele veren Kroll'un hikâyesi. Kroll, tuvalet tıkanınca yakayı ele verir. Evinde yapılan aramada, kayıp çocuğun elleri ocağın üzerinde duran tencerede- ki sebze çorbasının içinde bulunur. Bütün cinayetler o kadar korkunç ve dehşet verici ki, bu tür şeyleri normal bir insanın değil ancak delilerin yapabilece- ğini düşünmek ister insan. Seri cinayet- ler işleyen bu yamyamların çoğu oldukça normaller Benecke göre. Hatta genellik- le fazlasıyla uyumlu ve sakin tipler. Kitaba göre bir yamyam türü daha var ki, bunlar bir vampiri huzura kavuş- turmak umuduyla hareket ederek, ölen bir yakınının kalbini kesip çıkarır. Böy- lece huzursuz ölünün kalbi, gitmeyi ar- zuladığı yere, aşkm ikametgâhına, yani yaşayan yakınlarına ulaşmalıdır. İnsan eti yiyen katil, antisosyal bir zorlama dürtüsüyle hareket ederken kırsal ke- simdeki kalp yiyiciler toplumsal uyu- mun korunması ve huzur için çaba gös- terdiklerini düşündüklerini öğreniyoruz kitaptan. Vampir olduklan iddiasıyla cesetlerin mezardan çıkarılmasıysa, sadece Avru- pa'ya özgü bir durum değil. Protestan Prusya'da da bu tür vakalara rastlanmış. Hem de bu vakalar birçok kez mahke- melere taşınmış. Mahkemelere taşınma- larıyla birlikte resmen "vampir cürüm- leri" olarak vampir tarihindeki yerlerini de almış oluyor. Belittiğimiz gibi Ölümün tzleri kitabı- nı kaleme alan Mark Benecke bir krimi- noloji uzmanı. Gerçek hayatta işlenmiş karışık, çözümü zor vakaları incelemiş. 1970 yılında Almanya'da doğan yazar, ABD ve Kanada'da özel kriminoloji eği- timi almış. Kan numunelerinin değer- lendirilmesi konusundaysa uzmanlaş- mış. Genetik parmak izi, adli ve krimi- nolojiyle ilgili çok sayıda makale, incele- me ve kitaba imza atmış. Dünyada kri- minolojik ipucu tespiti, araştırması ve değerlendirmesi konularında resmi ola- rak tayin edilmiş en tanınmış isimlerden biri. ABD, Kolombiya, Vietnam ve Fili- pinler üniversitelerinde misafir öğretim üyesi olarak dersi veriyor. Sahip olduğu bu ünvanlarla başta FBI Akademısi ol- mak üzere birçok ülkenin polis akade- milerinde de ders vermekte. Ulusal ve uluslararası araştırma yayınları için, Moskova'da Hitler'in kafatası ve dişleri- ni, Transilvanya'da vampirleri, korsan Henry Morgan'a ait ipuçlarını ve Belçi- ka'da kendini yakanlarla ilgili olaylan incelemiş. Benecke aynı zaman birçok uluslararası araştırma akademisinin üye- sidir. Bunların yanı sıra yine birçok tel- evizyon yayını ve dizisınin de bilimsel damşmanlığını yapıyor. FAİLLERİ SEVMEYİN VE ACIMAYIN Kitap, vampir cürümleri ve yamyam- lar üzerine bilgi veren ilk bölümden sonra, yani kitabın geri kalan bölümün- de, seri katiller, uzun süre çözülmemiş cinayetler, cinayet gibi görünen kazalar ve bu olaylarla ilgili yargılama süreçleri yer alıyor. "Sahtekârlar, Nerd'ler ve Altın Pren- ses" bölümünde anlattığı "Altın Pren- ses" hikâyesi 1835-1836 yıllarında Ber- lin'de geçer. Berlin'de Altın Prenses'ten haberi olmayan çok az insan vardır. O sohhetlerin ana konusudur. Konu da esas olarak yüksek tabaka mensuplarını meşgul eder. Alt tabaka mensuplarınıy- sa hayretler içinde bırakır. Bir sürü ay- lağın yaşadığı bütün büyük şehirler gibi Berlin'in de, sıkıcılıktan kurtulmak için mevzuya ihtiyacı vardır. Işte AJtm Pren- ses bulunmuş iyi bir mevzudur. O alım- lı bir kızdır. Fakat daha hikâyenin ba- şında onu sevmeyenler, onun uydurma olduğunu söyler. Oysa arabası sokakta görününce "işte orada, geliyor" diye fı- sıldaşmalar başlar ve araba bir evin ya da dükkânın karşısında durduğunda, etraftaki evlerin pencereleri açılır. Soka- ğa çıkar çıkmaz, nasıl olduğu bilinmez ama genç kadın gıptayla bakılan bir ih- tişama bürünür. Her şey o kadar mü- kemmeldir ki gerçek olması imkânsız- dır. Çok parası vardır ve hayırseverdir. Çevresinde dönen olayları kitaptan okumayı bırakıp, kitabın bu bölümünü hikâyenin meraklı bir okumayı garanti- lediğini belirtmekle yetinelim. Ölümün îzleri, esas olarak kanlı bi- çimde biten cinayetleri anlatırken kri- minal dünyanın gerçeklerini de gözler önüne seriyor ve yazar okuyucuyu uyar- madan edemiyor. "Okuyucu olarak fail- leri ne sevmelisiniz ne acımalısınız. Ha- yatınızda hiçbir zaman pedofil bir sa- distle karşılaşmama dileğinizi herkes ka- bul edecektir. Buna rağmen faillere duyduğunuz nef reti bir süreliğine bir kenara bırakın. Belki de böylece her se- ri cinayete yol açan ve çevreleyen simsi- yah tabakayı aralayabilirsiniz." Yazara göre böyle yaklaşmamız, parafil seri ka- tillerde rastlanan psikolojik vakayı anla- mamızı yardımcı olacaktır. Olmazsa da zaten söz konusu fiileri istesek de anla- yamayız. Ayrıca anlamak zorunda da değiliz. Ancak yine de yazarın şu uyan- larını da göz önünde bulundurmak ge- rekiyor; "Hiçbir kriminolog, psikolog, adlı tıp doktoru, gazeteci ya da din ada- mı, hatta pedofil seri katillerin kendileri bile döllenmiş bir yumurta hücresinin nasıl ve neden çocukları işkenceyle öl- düren biri haline dönüştüğünü bilemi- yor. Fakat pedofil sadistlerin gerçek ca- navarlar olduğu konusunda hemfikirİ2. Zaten faillerin kendileri bile sıklıkla kendilerini böyle tanımlar. Bu bir yana, işledikleri fiillerden sorumlu olup olma- dıkları ise başka bir mevzudur. Zira kimsenin kavrayamadığı ve her irade- den daha büyük ve güçlü içgüdülerden mustarip olan bir insanın sağlıklı değjl hasta olduğu aşikârdır." Kitabın sayfalarında gezinirken yaza- rın da belirttiği gibi, kriminilojide öyle olaylar yaşanıyor ki eğer bir arakadaşı- mızdan duysak ya gerçek olmayan bir söylenti ya da efsane deyip geçebiliriz. "Hayatın gerçekliği, romanlannkinden daha karışık ve çılgıncadır." Bu çılgın- lıklar içinde eğer cinayet de varsa, işte tam da burada gerçeği bulmak için pro- fesyonel, soğukkanlı, dikkatli çalışmam gerekiyor. • ölümün tzleri/ Mark Benecke/ Ka- zım Özdoğan/ Kırmızı Kedi Yayınları/ 454 s. SAYFA 11
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle