22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Faruk Şüyündan 'Beklemek ve Unutmak' 'Gitmek sözcüğünü seviyorum' Renkler en gözde metafor, doğa onun en vazgeçilmez enstrümanı. Per- vanedir, anaforun içine çekiledurandır. Yanıtsız sorulara yanıt bulmaya azmedendir. Ateşböceğldlr, yakamozdur. Sessizliğin sesini dinleyendir. Iç sesini dış ses yapabilendir. Bllirim, cesurdur ama küstah değlldir. Sesi usul usuldur, ruhu ise bağır bağır. Gelecek güzel günler onun içln hiç de masal değildir. Dingin yaşama meyletmiş görünse de bakmayın ruhunu öldürmez, yaşamaya azmedendir. Homeros'u iyi anlar, gözleri kapalı aşkı dinler, vazgeçmez. iflah olmaz bir romantiktir, iyi kl de öyledir. Ya- zardır, gazetecidir. Dünya gazetesindeki değerlendirmelerinden bir kolaj, Beklemek ve UmmakUe okurla- rıyla buluşuyor Faruk Şüyün. Deneme tadında ve farklı okumalara olanak veren bir yapıt Beklemek ve Ummak. Faruk Şüyün ile kitabını ve yazılarının hammaddesi yazar, gazeteci ve insan Faruk'u konuştuk. Camze AKDEMİR I f~^ eninle bir konuşma- ^ ^ mızda aslında bir mm ^ \ başka kitap düşündü- K*^r ğünü söylediğini antmsıyorum; ismi de Aşk Uyandı- ran Kentler 'di değil mi? - Evet, hemen hemen bitmiş gi- biydi ama araya başka çalışmala- nm girdi, son halini veremedim. Tam o sıralarda Füruzan kitabını yaz- dım, Füruzan ile haftada 3, 4 gün bulu- şarak yapılan söyleşiler sonucunda yo- ğun bir tempoda gerçekleşti. Bu yıl da Cevat Çapan kitabı ile yoğunlaştım. Derken bugünkü söyleşimizin konusu olan Beklemek ve Ummak ortaya çıktı. Fakat artık Aşk Uyandıran Kentler'i sonraki kitap fuarına yetiştirebileceğimi T umuyorum. Bir aşk öyküsü Aşk Uyan- dıran Kentler ama Türkiye ve dünyada- ki çeşitli kenderde geçiyor o kitabım. Içinde antik kender de vardı. Bu kentle- rin özelliklerinden bir tanesi de içinden nehirlerin geçmesiydi ve bu umutsuz ve mutsuz bir aşk hikâyesi olacaktı. Farklı okumalara olanak sağlayan bir yapısı var. tsteyen bir aşk hikâyesi olarak oku- yabilir. Hikâyeler zinciri gibi de okuna- bilir, denemeler gibi de. Istenilen yerin- den başlanıp tek tek de okunabilir ya da bölümler birbirine eklemlenebilen bi- çemde olduğu için bir bütün olarak da değerlendirilebiîir. Hatta içinde kent planları da bulunacağı için bir kent reh- I beri gibi okumak da mümkün. - Dünya gazetesinde yayınlanmış yazı- larından bir kolaj Beklemek ve Ummak ama değişiklikler yapmışsın.. - öyle, birebir ya da arka arkaya kon- madı kitaba. Bildik derlemeler gibi de- ğil yani. Çoğu değiştirildi, kısaltıldı ya da eklemeler yapıldı. Yani bu kitaba uy- gun bir biçimde tekrar elden geçirildi. ASIL İLGİ ALANIM ŞİİR' - Şiir, şairler... Sıklıkla referans nokta- larm, başucu rehberlerin gibi değil mi? Onları sıklıkla okuduğun ve güne uyar- ladığın söylenebiîir değil mi? - Çok doğru, edebiyatta asıl ilgi ala- nım şiir. Hayatta tek bir şiir yazdım, o da bir kedi üzerine. Ama iyi bir şiir okuyucusuyum. Bu kitapta da bolca şiir var ve evet referans noktalarımdır. Kita- ba ilişkin yapılan değerlendirmelerde de hem unuttuğumuz şiirleri bize hatır- latıyor hem de bizi çeşitli duygulara doğru yolculuğa çıkartıyor denildi sık- lıkla. Ama bir özeleştiri yapacak olur- sam bunu böyle yapmama rağmen ki- tapta şiirler arka arkaya bu kadar gel- SAYFA 1 4 mese de olurmuş derim. Beğenildi, okurlar sevıyor ama ben yine de fazla mı şiir oldu diye biraz endişe ettim. - Yazardan rolmü çalıyorlar? (güle- rek) - Çahyor tabii. Ustalan kıskandım bi- raz yani. (gulerek) - Yurduna, doğastna, "bir güzel, mah- sun ve alabildiğine yaralı sevgili" yakla- şımm biçeminin mübrü gibi... - Tek çocuk olarak büyüdüm. Nimet- lerinden yararlandığım gibi dezavantaj- larını da yaşadım. Bu bir yalnızlığı getir- di. Bu yalnızhk yaş ilerleyince daha kı- rılganlığa dönüştü. Böyle olunca başka- larının da bunu anlamasını istemeye başlıyorsun ve paylaşmaya çalışıyorsun. - Duyarlıhk hayli yüklü; sonra sevgi, isyan ve çekilen heyhat bir arada... O duygu benliğinde ve kaleminde hayli köklü... Başa çıkması da zorlu... - Çok zor, ama artık karar verdim ki ne kadar çığlık atarsam atayım hiçbir şey değişmiyor. Değişmediğini görünce de ve artık yaşım da 50'ye gelince her şeyi olduğu gibi kabul edip, çok fazla direnmemeye başladım. Buna gayret ediyorum. Eskiden bir şeyleri değiştir- meye çalışyordum ama şimdi artık de- ğişmemeye, varolanı korumaya çalışıyo- rum. - Yine de umut hep diri, tıpkı kitabı- nm isminde belirttiğin gibi Beklemek ve Ummak... - Artık olduğum yerde kalmayı istiyo- rum. Kitapta bir bölüm var, kahraman- lardan birisi diyor ki, ben sana yaşlandı- ğın zaman baka- cağım diyor ama ben her şeyi elim ayağım tutarken yapmaktan ve tüketmekten ya- nayım, özü bu duygumun. Bu bağlamda Bekle- mek ve Um- mak'ta, yaşamla başa çıkmanın reçeteleri de bu- lunabilir. Tabii didaktik olma- dan, satır arala- nnda. Hayatta şunu gördüm ki umutsuzluğa düştükçe yine bedelini ben ödedim. Hiç ol- mazsa kendime bir hedef koyu- yorum hep, bir havuç... Kitapta da öyle bir şey var, acı, yalnızlık, çare- sizlik var ama bunlara rağmen hayatta kalmayı bu sayede başarmışlık var. Ki- tabın kapağı da bu bağlamda bana çok uydu; başka bir forma girmcye çalışan bir insan var, direnen, umudu her şeye rağmen diri tutan insan var, haklısın. - Siyaset bir batak... Duyarlı yürek, sosyal beyin tepkigösteriyor kuşkusuz... Satır aralarmda, yerli yerinde gönder- meler, isyanm harı... Yazılarında siyaset böyle baskın şekilde yok ama duyarlı yürek yine de bir şekilde sosyal beyin bir şekilde tepki gösteriyor. Siyasetle ilişkin nasü, bu kadar duyarlı birine bu- nu da sormalı. Hem gazeteci hem de ya- zarsm... - Aslında biraz burada belki Selim Ileri'ye özenme diyebiliriz. Onun kitap- lannda da çok bambaşka şeyler anlatıl- dığı düşünülebilir. Işte büyük aşklar, büyük kınlmalar, büyük yalnızlıklar vardır ama sonuçta Selim Ileri çok cid- di, ağır siyasi romanlar yazar. Belki on- dan bazı şeyleri alıp bu duyguyu kendi- me göre yorumlamaya çalışmış olabili- rim. - Gazeteciliğinle de birgöbek bağı vardır bu noktada.. - Gazetecilik tabii mutlaka sosyal ha- yatın, siyasal hayatın içersinde olmayı gerektiriyor. O açıdan tabii daha fazla duyumsuyorum hayatını bu açüannı... - Ama kalemini sivriltmiyorsun ille de, en çok ve en önce yaşama, insana, doğaya dönük tutuyorsun yüzünü, kale- mini... - Bizim de- ğiştirmemiz ge- reken şeyler varsa aslında buradan başlı- yor çünkü. Bunları değiş- ıırmeyebaşla- dığımız zaman Inz yavaş yavaş vukandaki ya- pılar da değişe- cek. Duygulan- mızı, baluşlan- mızı, yürekleri- mizi, beyinleri- mizi güzel bi- çimde yontmalı ve adil biçimle- re sokmalıyız. Öyle heykeller oluşturmalıyız. Ondan sonra göreceğiz ki o heykellere ba- kan insanlar da -Kitabım blrkac senellk bir kitap deflll. bir hayatın da- mıtılmıs halldlr. duygulann geldlfll noktamn süzülüsü- dür dlyor Faruk Süyün. yavaş yavaş değişecekler ya da en azın- dan yeni gelen nesiller bu güzel heykel- lerle büyüyecekler. SEYYAH YAZAR - Kitabının bir yerinde de aynen şöyle yazıyorsun: "Yaşama sanatı... Yaşamın diyeû olmaz diyorsun... Sonuna kadar yaşamalıyım"... Sonra ekliyorsun "ne olursa olsun, yiten yalnızca beden, ka- lan ürünlerdir daima..." - Bu kendimi avutmam, tabii ki kitap- lanm ortaya çıkabilsin. 50 yaşına gelin- ce böyle oldu. Ben ortada durmaktan çok hoşlanmıyorum, sonuçta bir yeme- ğe gitmişsem yemeğin hakkını vererek yemeliyim. Bir sofra kurulduğu zaman önümde önce gözüm doysun isterim. Hayata da böyle bakıyorum. Gerçi artık eskisi kadar cesur değilim, büyük aşklar yaşamak istemiyorum mesela. Kitabım- da birkaç senelik bir kitap değil, bir ha- yatın damıtılmış halidir, duygulann gel- diği noktamn süzülüşüdür. 15 senenin hikâyesi bu. Çeşitli şekillerde örselen- miş bir kişinin hikâyesidir. Çeşitli olay- lar ve insanlar karşısındaki Faruk'un duruşlan vardır kitabımda. - Yani olabildiğince kişisel bir yazın... - Evet. - Sen bir abbas yolcusun bilirim.... Iz- mir'i mesela çok seversin ama îstanbul en başka... Kaleminin kayırdtğı kent... "Istanbul, seni hiç aldatmayaeağım " başhklı yazmda dediğin gibi... Adım adım bir seyyah durumu var gibi.. - Öyle yapmaya çalışıyorum evet. Git- mek sözcüğünü çok seviyorum. Bir yer- lere gitmek ama belki de en çok kendin- den gitmek, sonra başka birisinden git- mek belki bu. O yüzden bu gidişlerin çeşitli versiyonlan kitapta var. Tabii so- mut fiziksel seyahatlar da var. Eski seya- hatlerim bilgiye yönelikti, işte hangi müzeler, tiyatrolar, sanat galerileri var gibi. Artık'bir kenti anlamaya yönelik seyahatler yapmaya çalışıyorum. Bir kente gittiğim zaman artık bir kafede oturup saatlerce gelip geçen insanlan izlemeyi, onlarla konuşmayı tercih edi- yorum. O yüzden yazdıklarım da zaman içersinde değişiyor, daha da değişecek- tir. Tarihi, öyküsü olan tüm kentlere hayranlık duymak ve seyahat etmekle birlikte ana tercihim özgürlük duygusu- nun perçinlendiği ve fîilen hayata geçti- ği kozmopolit, büyük kentlerdir. Öz- gürlüğü çok önemsiyorum. Sonra me- lezlik çok ilgimi çekiyor mesela. • gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr Beklemek ve Ummak / Faruk Şüyün / Oğlak Yaytnlart /150 s. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 0 4 4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle