25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada partilerine saldıran konuşmaları, doğal olarak ilgili kesimlerce yanıtlandı. Son olarak TBMM’de AKP grubunun MHP grubu üzerine saldırması, Baykal’ın -kendini Meclis’in efendisi veya alikıran başkesen sayıyor- diye tanımladığı Bülent Arınç’ın Meclis Başkanvekili Güldal Mumcu’nun odasını basması... gerilimi boyutlandırdı. Medya onca çözüm bekleyen sorun varken incir çekirdeğini doldurmayan bir iddianın Meclis’te kaş göz yaralayan kavgalara dönüşmesini eleştiriyor. Ama medyamız tartışmanın kavgaya dönüşmesine, AKP grubunun MHP’ye saldırmasına, RTE’nin kürsüye fırlayıp kışkırtıcı konuşmasının neden olduğunu... Başbakan’ın, grubunun bir başka gruba saldırısını durduracak yerde kürsüden izlemeyi yeğlediğini yazmıyor. RTE’nin, Meclis’teki kavgayı kışkırttığı yetmezmiş gibi, suçu muhalefete atmak... olayı muhalefeti karalamak için kullanmak... çirkin kavganın sorumluluğunu muhalefete yıkmak için mitinglere koşuyor, gerilimi yurt düzeyinde yayıyor. Medyamız iktidar kışkırtmalarının farkında değilmiş gibi davranıyor. Aynı hataya, Çankaya’daki Yeni Delhi’lerden katıldı. Gündeminde Türkiye’deki siyasi gerilim vardı ve gerilimin nasıl önlenebileceğini veciz bir cümleyle özetledi: “...Allah bize akıl fikir vermiş...” dedi. Sonra Allah’ın verdiği akıldan kaynaklanan fikri açıkladı: “...Medya bu siyasi polemiklere bir hafta ambargo koysun... Herkesin birbiriyle ilgili kötü sözlerini bir hafta yazmayın...” Bir zamanlar “mektepler olmasa maarifi gül gibi yöneteceğini” söyleyen Osmanlı Nazırı gibi... Çankaya’daki AKP’li de, bu öneriyle medya olmasa... gerginliklerin olmayacağı kanısında! Medya haberlere ambargo koyarsa, Türkiye’de siyasal gerginlikler yaşanmayacağına inanıyor. İnanıyor ki... gerginliğe tek çare olarak bir hafta medyanın liderler arasındaki siyasi polemiklere sayfalarında yer vermemesini öneriyor. Allah’ın verdiği aklın fikrin, önerisi bu! Çankaya’daki AKP’li örneğin Ankara’ya döner dönmez Başbakan’a “TBMM’de çoğunluk partisisiniz. Sorumlu sizsiniz. Önce sizin gerginliği giderecek daha yumuşak üslupta konuşmanız, davranmanız gerekir” diyeceğini açıklayacağı yerde, medyaya ambargo önerisinde bulunuyor. Cumhurbaşkanı olarak anayasal görevi de budur ama hayır! RTE’yi uyarmayı... gerilimi kaynağında kurutmak gerektiği aklının ucundan bile geçmiyor. Zira o bir AKP’li. AKP’li Başbakanı uyarmak mı? Güldürmeyin insanı. Bu arada kimi kalemlerde Çankaya’ya bakış açılarında gözlenen değişime işaret etmeden başka konuya geçmeyelim. Örneğin, yıllarca, Köşk’ün iktidar yanlısı davranışlarını izledikten sonra... nihayet Hürriyet yazarı Mehmet Y. Yılmaz gerçeği görmüş olacak; geçen gün, “Cumhurbaşkanlığı makamının tarafsızlığına kimse inanmıyor, Cumhurbaşkanı’nın icraatları da bu inancı büyütüyor, destekliyor” diye yazdı. Devletimizin sorunu bir değil ki... Ömür tükenir örneğin türban tartışması bitmez. Geçen salı Deniz Baykal, eşinin türbanını siyaset malzemesi olarak kullanan RTE’ye seslendi. “Bırak bu tartışmaları... bak, Fransa Cumhurbaşkanı Chirac da resmi ziyarette bulunacağın Paris’e türbanlı eşini getirme” dediğini açıkladı. Vay sen misin böyle söyleyen... Önce AKP iktidar olalı beri her dediğine baş sallayan Dışişleri bürokrasisi yalanladı. RTE kükredi: “ ‘Eşsiz gelme’ demeye kimse cüret edemez” dedi. Fransa elçiliği tabii resmen böyle istekte bulunulmadığını açıkladı. Ama... 2004 yılında Paris’te büyükelçilik görevi yapan Uluç Özülker’e, Milliyet dışında olayın aslı faslı nedir diye soran da olmadı. Özülker anlattı: Meğer -ve elbette- Fransa resmen, açıktan türbanlı eşi reddetmemiş. Ya ne olmuş? RTE’nin ziyaret programı hazırlanırken, tabii diplomatik nezaket söylemleriyle... “Fransızlar tedirginliği hissettirmişler!” Üç kez program değişmiş ve sonunda Ankara, Paris programının eşsiz uygulanmasına evet demiş! Posta gazetesi de gezinin türbanlı eşsiz yapıldığına Radikal ve Sabah’ta çıkan haberleri tanık gösteriyor. Yandaş, dinci medya dün Baykal’ı karalarken “yalancının mumu yadsıya kadar” diyen manşetlerle çıktı. Acaba kimin mumu? SAYFA 11 ŞUBAT 2010 PERŞEMBECUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 11 Şubat 1. KOŞU: F: Lady Liz (5), P: Sunny Girl (8), PP: Carly Baby (1), S: Iron Crescent (6). 2. KOŞU: F: Farotay (2), P: Selçukhan (3), PP: Kebir- han (6), S: Beyaz Bayrak (7). 3. KOŞU: F: The President (2), P: Yiğityusuf (3), PP: Boğaziçi (1), S: Salimcan (5). 4. KOŞU: F: Gökbulut (2), P: Sonalp (5), PP: İncinur (3), S: Somtürkbey (4). 5. KOŞU: F: Mahcup (9), P: Agean Dream (8), PP: Nur Cemal (6), S: Buhara Dancer (2). 6. KOŞU: F: Pamuk Prenses (1), P: Hebil (3), PP: Hell Boy (8), S: Anemon Girl (5). ALTILI GANYAN 5 2 2 2 9 1 8 3 3 5 8 1 1 6 6 5 2 6 3 İstanbul Y 13 Edirne Y 12 Kocaeli Y 17 Çanakkale Y 15 İzmir Y 16 Manisa Y 15 Denizli Y 14 Zonguldak B 15 Sinop B 14 Samsun B 15 Trabzon B 17 Giresun B 14 Ankara K 11 Eskişehir K 11 Konya K 11 Sıvas K 4 Antalya Y 14 Adana B 15 Mersin Y 16 Diyarbakır B 10 Şanlıurfa B 12 Mardin B 9 Siirt B 10 Hakkâri B 1 Van B 4 Kars B 2 Oslo K -4 Helsinki K -6 Stockholm K -1 Londra B 6 AmsterdamB 2 Brüksel B 0 Paris B 1 Bonn PB 0 Münih K -6 Berlin PB -2 BudapeştePB -4 Madrid Y 13 Viyana PB 0 Belgrad B 5 Sofya PB 2 Roma Y 13 Atina Y 14 Zürih K 5 Moskova K -7 Aşkabat B 2 Taşkent K 0 Bakû B 6 Bişkek B -5 Tiflis B 4 Kahire PB 21 Şam Y 15 Ülkemiz geneli par- çalı çok bulutlu, Mar- mara, Ege, Batı Ak- deniz, İç Anadolu’nun kuzeybatısı, Batı Ka- radeniz, Doğu ve Gü- neydoğu Anadolu’nun batısı yağışlı geçecek. Yağışlar; Marmara’nın batısı, Kıyı Ege ve Ba- tı Akdeniz kıyılarnda kuvvetli olmak üzere sağanak, Doğu Ana- dolu’nun batısında karla karışık yağmur ve kar yağışlı geçecek. Deniz Kuvvetleri Komutanõ Oramiral Yiğit subaylarõna sahip çõktõ İstanbul Haber Servisi- Deniz Kuvvetleri Komutanõ Oramiral Eşref Uğur Yiğit, pazartesi gü- nü intihar eden Deniz Kurmay Kõdemli Albay Berk Erden’in İs- tanbul’daki cenaze töreninde ga- zetecilerin sorularõnõ yanõtladõ, su- baylarõna sahip çõktõ. Belirli mihraklarõn, hukuksuz- luğu ana eksen olarak kullandõ- ğõnõ kaydeden Yiğit, “Deniz Kuvvetleri’ne yönelik halkı- mızın yüksek itibarını zedele- yici karalamaları hep birlikte izliyoruz. Televizyonlarda mah- kemeler kuruluyor, savcılar, hâkimler olaylar hakkında ka- rarlar veriyor. Ama masumiyet karinesine riayet edilmesi ge- rektiği halde bunlar dikkate alınmıyor. Bu suretle bundan herhalde nemalanan belirli mihraklar da bu saldırılarına devam ediyor” dedi. Şu anda bütün olaylarla ilgili Deniz Kuvvetleri’nin 100’e yakõn subayõ ve astsubayõnõn belirli suçlarla isnat edildiğini vurgula- yan Yiğit,“Aziz milletimden Si- lahlı Kuvvetleri’ne güvenlerinin devam etmesini diliyorum. Çünkü bu arkadaşlarımız bu- gün silahlı terör örgütüne üye olmakla suçlanıyor. Bu konuya da dikkatinizi çekerim. Ha- bur’dan terör örgütünün bütün üyeleri ellerini kollarını salla- yarak giriyorlar ve benim bu personelim, yani vatanları için canlarını vermeye hazır per- sonelim, silahlı terör örgütü üyesi olmakla suçlanıyor. Biz her zaman halkımızın güveni- ne layık olmaya çalıştık, onun için ant içtik. Ben ve persone- lim, silahlı kuvvetlerin diğer mensupları gibi her zaman her göreve hazırız. Bu konuda lüt- fen yargı yapmadan önce, ma- sumiyet karinesini dikkate ala- rak, bu güzide subaylarımızı suçlamadan, onlara ahlak dışı ithamlar yöneltmeden önce herkes aynı soruyu kendisine sorsun ‘Bu bana yapõlsa ne ya- parõm’ diye... Bu bir onur inti- harıdır. Artık susmamız müm- kün değil” diye konuştu. Önümüzdeki günlerde intihar eden albayla ilgili ihbar mektup- larõyla başka bağlantõlar kurula- bileceğini söyleyen Yiğit, “Üst düzey isimlere her zaman sui- kast tehlikesi vardır. Beni esas üzen bu iddiaların masum su- baylarımızın üzerine yıkılma- sıdır. Bana düzenleneceği söy- lenen suikast iddiasında ismi geçen 2 albayım, eğer bana bir mermi sıkılırsa, bana bir hü- cum olursa göğsünü siper ede- cekler insanlardır. Personeli- mizin nefes alışını bile hissede- riz. Cunta ile suçlanması ve bi- zim bunu haber alamamamız mümkün değildir” dedi. ‘Tek vücut halindeyiz’ Yiğit, şöyle devam etti: “De- mokrasiye, hukukun üstünlü- ğüne saygılıyız. İçimizde hata yapanları cezalandırırız. Hiçbir kurum bizdeki ceza sistemini bizim kadar sağlıklı uygula- yamaz. O kadar tititiz. Şu ana kadar yargıya müdahale ede- cek bir şey söylemedim. O şe- kilde anlaşılmışsa da günlerdir basında yapılan yayınları çok dikkatli izliyoruz. Orada şöyle deniyor: ‘Bu iddialar doğrudur.’ Ben öyle bir şey söylemedim bakın. Personelim arasında da hata yapan vardır dedim. Eğer bu saldırılar böyle olursa, biz personelimizle tek vücut ha- lindeyiz. Moralleri bozulsa da ettikleri yemine bağlı olarak her zaman göreve hazır ol- duklarını söylüyorlar. Halkı- mıza düşüncelerimizi iletmeyi bir borç saydım. Çünkü halkı- mıza saygımızı bizim gözü- müzde çok önemli.” ‘Artık susamayız’ İzmir’deki evinde pazartesi günü intihar eden Güney Deniz Saha Komutanlığı’nda görevli Kurmay Albay Berk Erden, Levent Afet Yolal Camisi’nde düzenlenen cenaze töreniyle son yolculuğuna uğurlandı. Törene Berk Erden’in eşi Özgül Erden, oğlu Canberk Erden ve yakınları katıldı. Berk Er- den’in oğlu ve eşi tören boyunca güçlükle ayakta durabildi. Kocasının tabutuna sarılan Özgül Erden, “Bizi mahvettiler. Oğlumu babasız bıraktılar. Neden bizi bırakıp gittin” diyerek acısını dile getirdi. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ / AA) Adli Tıp Kurumu’nun Dursun Çiçek’in imzasına ilişkin kararını değerlendiren Doç. Dr. Kurtaş, karara imza atan 7 kişiden 3’ünün belge inceleme uzmanı olmadığına dikkat çekti İstanbul Haber Servisi - Eski Adli Tõp Ku- rumu (ATK) Fizik İncelemeleri İhtisas Dai- resi Başkanõ ve Kocaeli Üniversitesi Adli Tõp Anabilim Dalõ öğretim üyesi Yard. Doç. Dr. Ömer Kurtaş, İrticayla Mücadele Eylem Pla- nõ’nda õslak imzasõ olduğu ileri sürülen Albay Dursun Çiçek’le ilgili ikinci incelemenin so- nucunda 4’e karşõ 7 oyla verilen “Eli ürünü olabileceğinin kabulu gerektiği” kararõnõn “çok zayıf bir kabul olduğunu” söyledi. ATK’nin kararõna ilişkin sorularõmõzõ ya- nõtlayan Kurtaş, karara imza atan 7 kişiden 3’ünün bu alanda herhangi bir varlõk göster- miş kişiler olmadõğõnõ, son 3 ayda bu bölüme atandõklarõnõ vurgulayarak, şöyle devam etti: “Bu alanın uzmanları birbirini tanırız. ‘Eli ürünü olabileceğinin kabulü gerektiği’ şek- linde karar veren arkadaşlardan 3’ü bel- ge incelemeci değil. Muhalif 4 arkadaşı baş- ka şubelere tayin edip 7’ye 0 oranında Çi- çek’e ait denilebilirdi. İlk raporu düzenle- yen Mehmet Akõn bir haftada Ankara’dan getirtilmişti. Verilen kararı okuduğumda şunu anlıyorum. ‘Eli ürünü olabileceğinin ka- bulü gerektiği’ gibi bir karar verilmiş. Bu bizim dilimizde çok zayıf bir kabuldür. İm- zada yazı unsuru olmadığı, tek hareketten oluşan basit tersimli bir imza olması, tak- lit edilmesinin kolay olduğunu gösterir.” Bir haftalık kursla ‘belge uzmanı’ Kuruldaki, Albay Çiçek’in imzasõnõn olup olmadõğõnõn tespit edilemeyeceği yönünde ka- rar veren 4 kişinin o bölümde en az 7-10 yõl- dõr çalõşan deneyimli, bu alanda yetkin kişi- ler olduğunun altõnõ çizen Kurtaş, “Bunlar tes- pit edememişler, daireye son 2-3 ayda ata- nan arkadaşlar tespit etmiş” ifadelerini kullandõ. Kurtaş şunlarõ söyledi: “Paraf tarzında oluşmuş basit tersimli imzada karar vermek zordur. Bilimsel kesinlik içermez. Tecrübeli arkadaşlar bilimsel bir yanılgıya sebebiyet vermemek için böyle demiş. Bu imzanın Albay Çi- çek’in olup olmadığının belirlenmesi için yeterli karine yok. Tespit edilemez deyin- ce Çiçek’e ait olmadığı anlamına da gelmez. Son üç ayda atanan adli tıp uzmanlarına, ilk rapordan sonra, adli belge inceleme ko- nusunda sertifikasyon eğitimi verildi. Bir haftalık kursla ‘belge uzmanõ’ oldular.” HİLAL KÖSE Failleri meçhul cinayetlerde yitirdiğimiz aydõnlarõn yakõnlarõ, bugün TBMM’de temaslara baş- layacak. Meclis’te grubu olan MHP dõşõndaki partiler görüşme talebine olumlu yanõt verdi. “Toplumsal Bellek Platfor- mu”nda bir araya gelen 22 aile, yazar Sabahattin Ali’den, gaze- teci Hrant Dink’e dek öldürülen tüm aydõn, yazar ve gazetecinin gerçek faillerinin açõğa çõkarõlmasõ istemlerini, bugün, TBMM’deki yetkili organlara anlatacak. Bir ‘araştırma komisyonu’ kurul- masõnõ isteyen aileler, Meclis’te- ki temaslarõn ardõndan, bugün, sa- at 17.00’de Uğur Mumcu Araş- tõrmacõ Gazetecilik Vakfõ’nda basõn toplantõsõ düzenleyecek. İstanbul’dan dün akşam saatle- rinde yola çõkan aileler, millet- vekillerine ortak taleplerin yer al- dõğõ, siyasõ cinayetlerin aydõn- lanmasõ için komisyon kurulma- sõ talebiyle dilekçe verecek. An- kara’da Meclis’in önünde bulu- şacak olan aileler, zamanaşõmõna uğramõş ya da uğramamõş bütün davalarla ilgili yeniden araştõrma yapõlmasõnõ istiyor. ‘Aydınlık bir ülke için’ 1980’de öldürülen yazar Ümit Kaftancıoğlu’nun gelini Canan Kaftancıoğlu, “Böyle birlikte- liğin olmasından, geçmişte ay- dınlatılmadığını düşündüğü- müz gerçekliklerin ortaya çı- karılması ümidiyle mutluyum. Gelecekte daha aydınlık bir ülkede yaşamak adına karan- lıkta kalan cinayetler aydınla- tılmalı” dedi. Bugün Meclis’te partiler üstü bir kimlikle, görev- lilere görevlerini hatõrlatmayõ amaçladõklarõnõ dile getiren Kaf- tancõoğlu, “Hiçbir insanın sonu düşüncesi nedeniyle öldürül- mek olmamalı” diye konuştu. İtiraz kõsmen kabul edildi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara 11. Ağõr Ceza Mahkemesi, Ankara Seferberlik Bölge Başkanlõğõ’nda hâkim Kadir Kayan’õn yaptõğõ aramada el konulan 22 belgenin adli emanette tutulmasõna, bilgisayar harddiski ile CD’lerin kopyalarõnõn ise Genelkurmay Baş- kanlõğõ Adli Müşavirliği’nin belirleyeceği bir yerde muhafaza edilmesine karar verdi. Hâkim Kayan, Seferberlik Bölge Başkanlõ- ğõ’nda gerçekleştirdiği arama sonunda, 20 Ocak 2010 tarihinde tutanak hazõrlamõştõ. Kayan, ara- mada bulunan harddisk ve CD’lerin asõllarõnõn ve bir imajõnõn Seferberlik Bölge Başkanlõ- ğõ’nda tespit ve muhafaza altõna alõnmasõna, bir imajõnõn ise adli emanette tutulmasõna karar ver- mişti. Kayan, 22 belgeye el konularak adli ema- nete getirtilmesini ve burada muhafaza edilme- sini kararlaştõrmõştõ. Genelkurmay Başkanlõğõ bu karara itiraz ederek, harddisk ve CD’lerin bir imajõnõn Genelkurmay Başkanlõğõ Adli Müşa- virliği’nin belirleyeceği bir yerde muhafaza edilmesini talep etmişti. Dilekçede, el konulan 22 belgeden 7’sine, “devlet sırrı” kapsamõnda olduğu gerekçesiyle el konulmamasõ istenmişti. ‘7 belge suçla ilgili’ iddiası Ankara 11. Ağõr Ceza Mahkemesi, aramada bulunan harddisk ve CD’lerin bir imajõnõn ad- li emanete getirtilmesine ilişkin itirazõ kabul ederek, söz konusu imajlarõn, Genelkurmay Adli Müşavirliği’nin belirleyeceği bir yerde muhafaza edilmesine karar verdi. Mahkeme, el konulan 22 belgeden 7’si ile ilgili itirazõ ise söz konusu belgelerin, suçla ilgili olduklarõ iddia edildiğinden ve devlet sõrrõ olmadõklarõ belirtildiğinden, “konusu suç teşkil eden belgelerin devlet sırrı olamayacağı” gerek- çesiyle reddetti. Mahkeme, 22 belgenin adli emanette tutulmasõnõ kararlaştõrdõ. Katledilen aydõnlarõn aileleri TBMM’de temaslarda bulunacak, isteklerini iletecek Aileler bugün Ankara’da ‘Bilimsel kesinliği yok’ Erden: Bizi mahvettiler EL KONULAN ‘KOZMİK’ BELGELER ‘İddianame siyasi’ eleştirisi YUSUF ZİYA CANSEVER VAN - Hakkâri’nin Şemdinli ilçesinde, 9 Ka- sõm 2005’te Umut Kitabevi’nin bombalanma- sõyla ilgili olarak Van Jandarma Asayiş Kolor- du Komutanlõğõ Askeri Mahkemesi’nde görülen ve geçen günlerde görevsizlik kararõ verilen da- vanõn gerekçeli kararõ açõklandõ. Kararda, mes- lekten men edilen eski Van Cumhuriyet Savcõsõ Ferhat Sarıkaya’nõn hazõrladõğõ iddianame eleştirildi. Gerekçeli kararda, “iddianamedeki suçların oluştuğuna ilişkin delil bulunmadı- ğı” belirtilerek “Terör örgütü ile mücadele görevi alan sanıkların, bu örgütün işlediği suçlarla aynı suçu işledikleri şeklindeki suç vasfına ilişkin nitelendirmenin hayal gücü- nün de çok ötesinde, tamamen varsayımlara dayalı, hukuki değerden yoksundur” denildi. Kararda, “İddianamede, İslam ve etnik milli- yetçiliğin tehlike oluşturmayacağı üstü örtü- lü şekilde vurgulanarak bu hassasiyetlerin yanlış olduğu izlenimi verilmekte ve dahası siyasal söylem yüklü değerlendirme yapıl- maktadır” ifadelerine yer verildi. UMUT KİTABEVİ’NİN BOMBALANMASI Taş atan çocuğa 5 yõl hapis cezasõ İLK DURUŞMADA KARAR ÇIKTI DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Şõrnak’õn Cizre ilçesinde yasadõşõ gösteriye ka- tõlõp polise taş attõğõ iddiasõyla yargõlanan 14 yaşõndaki C.E, çõkarõldõğõ ilk mahkemede önce 10 yõl, bir ay hapse mahkûm edildi, ardõndan “yaşı küçük olduğu için” cezasõ yarõya indiril- di. C.E’nin suç işlediğinin farkõnda olup olma- dõğõnõ gösteren rapor dahi beklenmeden ceza verilmesine tepki gösteren avukat Serhat Ak- taş, davayõ Avrupa İnsan Haklarõ Mahkeme- si’ne (AİHM) kadar götüreceklerini söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle