25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B 11 ŞUBAT 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Kör Dövüşü... Bugün Türkiye’de iç tehdit var mı? AKP yandaşı medya, sözde liberaller Türkiye’de iç tehdidin olmadığını söylüyorlar, askerin “durumdan vazife çıkarmak” için böyle senaryolar yazdığını öne sürüyorlar. Bunlar olurken, Türkiye’nin dört bir yanında polis ve jandarma birlikte operasyonlar yapıp El Kaide, Hizbullah gibi köktendinci terör örgütlerinin militanlarını gözaltına alıyor... Bu bir çelişki değil mi? PKK elinde silahlarla Güneydoğu’da dolaşıyor... Peki, asker ne yapacak bu durumda? Sırtını Türkiye’ye dönüp sınır boylarında dış tehdidi mi bekleyecek? Son günlerde bir başka tartışma konusu ise şu: “Türkiye’de sol ne yapıyor?” Türkiye’de sol ve sosyal demokrat partiler, halkla tümleşemiyor, işçilerin, üreticilerin, yoksulların tüm emekçi kesimlerin umudu olamıyor! Din, tarikat ve cemaat eksenli politikaya karşı, etnik milliyetçiliğe dayalı politikalar Türk- İslam sentezinin sarmalında çatışmaya dönüşüyor. Ve bir “kör dövüşü” sürüp gidiyor!.. Peki, sol ve sosyal demokratlar ne yapmalı? Sık yinelediğim gibi sol ve sosyal demokratlar sınıfsal temele dayalı, eşitlikçi politikalarla AKP’yi eleştirmeli. AKP yedi yıldır hem din eksenli siyaset yapıyor hem de neoliberal politikalar uyguluyor; “demokrasi ve özgürlük” maskesiyle, örgütlü işçi sınıfıyla hesaplaşıyor; TEKEL işçilerinin direnişini kırmak için elinden geleni ardına koymuyor. Türkiye ekonomik olarak çöküyor... Salt Anadolu’da değil İstanbul, İzmir, Denizli, Kayseri, Gaziantep ve İzmit’te fabrikalar kapatılıyor, işçiler işsiz kalıyor. TEKEL işçilerinin direnişi, AKP’nin işçilerle ve yoksullarla olan temel çelişkisini ortaya koydu. AKP “asgari ücret politikası” uygulayıp, gıda ve kömür torbalarıyla yoksulları mutlu edebileceğini sandı. İşçiler ve yoksullar eşitlikçi bir yaşam biçimi sürmek istiyor Türkiye’de. Güneydoğu’da devletin yatırımı yok. Halk giderek yoksullaşıyor. Türk ve Kürt emekçiler işte bu nedenle TEKEL direnişinde, ideolojileri ve partileri bir kenara itip, yaşamları için tümleşiyorlar. 12 Eylül askeri darbesinin getirdiği yasalar ve yasaklar 2010 Türkiyesi’nde hâlâ egemenliğini korumuyor mu? Koruyor! AKP’nin neoliberal ekonomik politikalarına karşı, güçlü bir sol ya da sosyal demokrat partiye gereksinimi var Türkiye’nin. Soruna sınıfsal temele dayalı politikalarla yaklaşan bir siyasal oluşum AKP’yi sandıkta gömer. Burada önemli olan sınıf bilincinin yaratılması, sendikal hak ve özgürlüklerin sonuna değin kullanılması. TEKEL işçilerinin direnişi Türkiye’de sendikal hareketin de yeniden yapılanmasına neden olacak bundan sonra. Sendika ağalarının “hükümranlığına” son verecek! Kimlik, eşitlik ve insanca bir yaşam... Halkın istediği bu! Sanayileşmiş demokratik ülkelerde durum böyledir! Sosyal demokrat ya da sosyalist partilerin programlarında bunlar vardır. TEKEL işçileri ve tüm işçiler, ister Türk, ister Kürt, ister Laz ya da Çerkez olsun eşitlikçi bir toplumda yaşamak istiyorlar! Sınıf bilinci sınıfsal çatışmalardan doğar, dinsel tartışmalardan değil! Türkiye’de iktidara giden yol -sol ve sosyal demokrat partiler için- sınıf temeline dayalı, kimliği göz ardı etmeyen eşitlikçi politikalardadır. Bir ülkede sendikal hak ve özgürlükleri tanımadan, sosyal adaleti gerçekleştirmeden demokrasi ve özgürlükleri sağlayamazsınız. Birkaç gün önce değindiğim gibi, sol ve sosyal demokratlar iktidara giden yolda yürümek istiyorlarsa, salt “üniter devlet” ve “laiklik” kavramını öne çıkaran politikaları değil, sosyal adaleti, kimliği, eşitliği sınıfsal temele dayalı politikaları da geliştirmeleri gerekmez mi? hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 Beşir Atalay’dan BDP’ye ziyaret ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İçişleri Bakanõ Beşir Atalay, geçen hafta genel merkezi saldõrõya uğradõktan sonra telefonla arayarak geçmiş olsun dileğini ilettiği BDP Genel Başkanõ Selahattin Demirtaş ile eşbaşkanlõğa seçilen Gültan Kõşanak’õ dün Meclis’teki makamõnda ziyaret ederek, yeni göreve seçilmelerinden dolayõ kutladõ. Yaklaşõk yarõm saat süren görüşmenin ardõndan gazetecilere açõklama yapan Atalay, Demirtaş ve Kõşanak’a “nezaket ziyareti”nde bulunduğunu, ayrõca BDP Genel Merkezi’ne yapõlan saldõrõyla ilgili de bilgi verdiğini anlattõ. DTP’ye silahlı saldırı davası ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ, kapatõlan DTP’nin Keçiören İlçe Başkanlõğõ’nõ kurşunlayan bir kişi hakkõnda dava açtõ. Cumhuriyet savcõsõ Mustafa Saylam’õn hazõrladõğõ iddianamede, sanõk Selahattin Gider’in Türk Ceza Kanunu’nun “haksõz tahrik” başlõklõ, verilecek cezanõn dörtte birinden dörtte üçüne kadarõnõn indirilmesini öngören 29. maddesi de uygulanarak, 9 aydan 8 yõl 3 aya kadar hapis cezasõna çarptõrõlmasõ istendi. Kayıp yakınları TBMM’de ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yakõnlarõnõ Kaybetmiş Aileler Derneği (YAKAD) üyeleri, AKP, CHP ve MHP gruplarõnõ ziyaret etti. Dernek Başkanõ Zafer Özbilici ve CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’in başkanlõk ettiği dernek üyeleri, ilk olarak CHP Grup Başkanvekili Hakkõ Süha Okay ile görüştü. Görüşmelerde kayõp yakõnlarõ, TBMM’de bir araştõrma komisyonu kurulmasõnõ talep ettiler. Grup daha sonra, Sevigen ile birlikte MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural’õ ziyaret etti. Polis şiddetine ceza geldi STRAZBURG (ANKA) - Kapatõlan HADEP yöneticilerinden Emine Yaşar’õn, 11 Eylül 2001 sonrasõ ABD’nin savaş ilan edeceği söylentileri üzerine İstanbul’da savaş karşõtõ eylem yapan 40 kadar kadõna müdahale eden polisin şiddetine maruz kaldõğõ gerekçesiyle Avrupa İnsan Haklarõ Mahkemesi’nce (AİHM) açõlan davada haksõz bulunan Türkiye, 12 bin Avro manevi tazminat ödemeye mahkûm oldu. Ozan Kılınç’a 21 yıl hapis DİYARBAKIR (AA) - Azadiya Welat gazetesinin yazõişleri müdürü ve imtiyaz sahibi Ozan Kõlõnç, gazetenin 12 ayrõ sayõsõnda yayõmlanan haberlerden dolayõ, “Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adõna suç işlemek” ve “Terör örgütünün propagandasõnõ yapmak” suçlarõndan toplam 21 yõl 3 ay hapis cezasõna çarptõrõldõ. ‘Basõn polemikleri yazmasõn’ diyen Cumhurbaşkanõ Gül’e basõn örgütlerinden yanõt: Siyasetçileri uyarõnFIRAT KOZOK ANKARA - Cumhurbaşka- nõ Abdullah Gül’ün iktidarla muhalefet arasõnda yaşanan po- lemik konusunda “Haber ya- pılmasın. Bir hafta, herkesin birbiri hakkında söylediği iyi şeyleri yazın” demesi meslek örgütlerinin sert tepkisine neden oldu. Gül’ün sözlerinin demok- ratik anlayõşla bağdaşmadõğõnõn altõnõ çizen basõn meslek ör- gütleri, “Basının bir hafta ha- ber yapmaması yerine, siya- siler bir hafta düzeyli konuş- sun” görüşünde birleşti. Türkiye Gazeteciler Cemi- yeti (TGC) Başkanõ Orhan Erinç, Gül’ün açõklamalarõnõn “Kızım sana söylüyorum, ge- linim sen anla” atasözü çerçe- vesinde değerlendirilmesi ge- rektiğini söyledi. Erinç, “Çün- kü aslında ortalığı germe ko- nusunda siyasetçilerin uya- rılması gerekiyor. Halkın bil- gilenme hakkı uyarınca da ga- zeteciler, bu açıklamaları ya- yımlamak zorundalar. Bu açı- dan baktığımızda Cumhur- başkanı’nın yakındığı haber- lerin oluşmaması için siya- setçileri uyarması doğru ve yerinde olur” dedi. “Hem demokrasinin savu- nucusu olduğunu iddia eden bir siyasi iktidar hem onun getirdiği bir cumhurbaşkanı hem de medyaya ‘topluca bu haberleri yazmayõn’ diyen bir cumhurbaşkanı var” diyen Basõn Konseyi Başkanõ Oktay Ekşi de tepkisini şu sözlerle di- le getirdi: “Böyle bir çelişki olabilir mi? Bu alenen, res- men demokratik anlayışla bağdaşması mümkün olma- yan bir talep. Bunu ciddiye alma halinde ilk tepki olarak tekzip etmek gerekir. Ciddi- ye almamamız halinde Cum- hurbaşkanı’nın ağzından çı- kan sözün maksadını aştığı- nı ifade etmesini beklemek gerekir. Böyle bir anlayış, tek parti dönemi devlet-basın ilişkilerini anımsatıyor. O dönemde gazetelerden ‘şunu görmeyin, bunu görün’ tali- matıyla yayın yapmaları beklenirdi.” ‘Siyasiler bir hafta konuşmasın’ Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanõ Ahmet Abakay, Gül’ün iyi niyetle bu açõklamayõ yapmõş olabileceğini ancak gös- terdiği adresin yanlõş olduğunu vurguladõ. Abakay, “Basının yazmaması yerine, parti li- derleri, başbakan ya bir haf- ta süreyle konuşmasınlar ya da düzeyli konuşsunlar. Ör- neğin, Başbakan demokra- tik eylem hakkını kullanan TEKEL işçilerini suçlu gös- termesin. Eğer liderler ko- nuşuyor ve düzeyi düşürü- yorsa, basının bunu yazma- ması, görevini yapmaması de- mek. Medya su taşıyor, testi- yi kıranlar siyasetçilerdir” diye konuştu. ‘Doğrudan sansür’ Türkiye Gazeteciler Sendikasõ Başkanõ Ercan İpekçi de ga- zetecinin asli görevinin çevre- sinde olan biteni gözlemleyerek kamuoyuna aktarmak olduğu- nun altõnõ çizdi. Gazetecilerin çeşitli ahlaki konularõ meslek kurallarõ çerçevesinde değer- lendirerek karar verebileceğini ancak bunun dõşõnda siyasiler- den talimat alamayacağõnõn al- tõnõ çizen İpekçi, “Hele siyasi- lerin telkinleriyle, talimatla- rıyla onların çizdiği çerçeve- de birtakım konuları görme- mek doğrudan doğruya san- sürdür. Ya da otosansüre da- vet çıkartmaktır. Buradan kimseye fayda gelmez. Devleti idare edenlere akıl verme- miz doğru değil ama Sayın Cumhurbaşkanı siyasilere çağrı yapsın, gördüğü yanlış varsa, gazetecilerin görme- mesini istediği şeyler varsa si- yasileri uyarsın” görüşünü di- le getirdi. Gül ne demişti? Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, Hindistan’daki temaslarõ sõ- rasõnda siyasette artan tansi- yon konusunda medyadan po- lemiğe izin vermemesini iste- mişti. Gül, “Haber yapılmasın, bir de o denensin. Bir hafta, herkesin birbiri hakkında söylediği iyi şeyleri yazın. Ba- kalım ne olacak?” demişti. TGC Başkanı Orhan Erinç: Cumhurbaşkanõ’nõn yakõndõğõ haberlerin oluşmamasõ için siyasetçileri uyarmasõ doğru ve yerinde olur. Basın Konseyi Başkanı Ekşi: Böyle bir anlayõş, tek parti dönemi devlet-basõn ilişkilerini anõmsatõyor. ÇGD Başkanı Abakay: Medya su taşõyor, testiyi kõranlar siyasetçilerdir. TGS Başkanı Ercan İpekçi: Siyasilerin telkinleriyle, talimatlarõyla onlarõn çizdiği çerçevede birtakõm konularõ görmemek doğrudan doğruya sansürdür. MHP’Lİ OKTAY VURAL: Erdoğan’da ‘cahil cesareti’ sendromu var ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - MHP Grup Başkanvekili Ok- tay Vural, “Ataması Yapılmayan Öğret- menler Platformu” üyeleriyle Meclis’te ba- sõn toplantõsõ yaptõ. “Eş” ve “kadın” üzerinden siyaset yapõlmasõna da tepki gösteren Vural, bu konuda hem Erdoğan’õn eşinin türbanõ üzerinden siyaset yapmasõnõn hem de Başbakan Yardõmcõ- sõ Bülent Arınç’õn TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu’ya yö- nelik tavrõ konusundaki “cinsiyet ayrımına” da- yalõ yaklaşõmõnõn son derece yanlõş olduğunu ifade etti. Dunnig-Kruger sendromu Başbakan Erdoğan’õn partisini “faşistlikle” suçladõktan sonra “Biz faşizmi bilmiyoruz” sa- vunmasõ yaptõğõna dikkat çeken Vural, “Başba- kan bilmediği konuda neden konuşuyor? O zaman demek ki Baş- bakan ekonomide de, diğer konularda da bil- mediği konularda ko- nuşuyor” dedi. Erdo- ğan’õn MHP lideri Dev- let Bahçeli ile ilgili “Tıp dünyasına havale edi- yorum” sözlerine de tepki gösteren Vural, “Ben de diyorum ki Başbakan’da Dunnig- Kruger sendromu var. Bu Nobel ödülü alan bir çalışmadır. Üstelik de öyle tıbbi bir ta- nımlama filan değil- dir” dedi. “Bu sendro- mun belirtileri neler” sorusuna Vural, “Araş- tırın” yanõtõnõ vermekle yetindi. Justin Kruger ve Da- vid Dunning’in “Nobel ödülü” alan teorileri, psikolojide bir anlamda “cahil cesareti” sözünü doğruluyor. Dunning- Kruger etkisi olarak da adlandõrõlan teori “Ce- halet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini arttırır” tezine dayanõyor. İki psikolog yaptõkla- rõ çalõşma sonucunda, “niteliksiz insanların ne ölçüde niteliksiz ol- duklarını fark edeme- dikleri, bu nedenle ni- teliklerini abartma eği- liminde olduğu ve ger- çekten nitelikli insan- ların niteliklerini gö- rüp anlamaktan âciz olduğu” sonucuna var- dõlar. Bu sendrom altõn- daki kişiler için “Yeter- sizliğini anlatmak için sözcükler yetersiz ka- lır” tanõmlamasõ da ya- põlabiliyor. Gül’den ‘fõrsat’ düzeltmesi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Anayasa değişikliğiyle ilgili sözlerinin farklı anlamlara çekilmesini çirkin bulduğunu” ifade ederek “Bu Meclis sivil anayasayı yapabilirdi. Bir üzüntü belirtisi olarak, hayıflanma ifadesi ola- rak ‘Fırsat kaçırıldı’ dedim. Yoksa Türki- ye’nin standartları ilerlemiş, hayatı değişmiş; eğitimde, ekonomide her alanda Türkiye’nin yöneldiği istikamet belli iken buna uygun daha öz ve evrensel ilkeleri kapsayacak, bugüne uy- gun anayasa yazılmalı” dedi. Gül, dün Ag- ra’da, Hindistan ziyaretini izleyen gazetecilere yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bu Mec- lis’i ben her zaman yücelttim. Halk, bu Mec- lis’i bir parti iktidar yapmış ama dört partiye de grup kurdurmuş. Halkın yüzde 87’sini tem- sil eden, temsil bakımından en geniş Meclis. Bu Meclis sivil anayasayı yapabilirdi. Bir üzüntü belirtisi olarak, hayıflanma ifadesi olarak ‘Fır- sat kaçırıldı’ dedim.” Gül, dün gezide kendi- sine eşlik eden bakanlar ve eşleri ile birlikte Tac Mahal’i gezdi. (Fotoğraf: AA) ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal, parti liderleriyle görüşebileceğini söyleyen Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün öncelikle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la görüşmesi gerekti- ğini belirtti. Baykal, “Türkiye’de yaşanan bu gerilimi düşürmek Başba- kanın ve iktidar partisinin sorumluluğundadır. Başbakan ve iktidar partisi toplumu böyle gerdiği sürece Türkiye’ye huzur gelmez. Biz iste- riz ki kavga ortamı ortadan kalksın Türkiye’nin gerçek gündemi, işsiz- lik, yoksulluk konuşulsun. Biz gerilimden yana değiliz ama AKP gün- demi değiştirmek için sürekli kavga ve gerginlik yaratıyor. Sayın Cum- hurbaşkanı önce Başbakanla mutat görüşmeleri sırasında bu konuyu ayrıntılı konuşmalı ve telkinlerde bulunmalıdır” diye konuştu. ‘ÖNCELİKLE ERDOĞAN’LA GÖRÜŞMELİ’ CHP lideri Baykal YARGITAY CEZA GENEL KURULU KARARI BOZDU Selek’e müebbet istemi İstanbul Haber Servisi - Sosyolog Pınar Selek, Mõ- sõr Çarşõsõ davasõnda üçün- cü kez yargõlanacak. Yargõ- tay Ceza Genel Kurulu, Mõ- sõr Çarşõsõ’nda 1998’de 7 kişinin öldüğü, 127 kişinin yaralandõğõ patlamaya ilişkin davada, Selek hakkõnda ve- rilen beraat kararõnõ bozan Yargõtay 9. Ceza Dairesi kararõna ya- põlan itirazõ reddetti. Mõsõr Çarşõsõ girişindeki Ünlüoğ- lu Büfe’de 1998’de meydana gelen patlamaya ilişkin davanõn görüldü- ğü İstanbul 12. Ağõr Ceza Mahke- mesi, iki kez yaptõğõ yargõlamada pat- lamanõn kesin nedeninin anlaşõla- madõğõnõ belirtti. 2008’de ikinci kez karar veren mahkeme, Selek hakkõn- da ‘patlamaya bomba- nın mı, gaz kaçağının mı neden olduğunun tespit edilememesi, kesin delil bulunmaması gerekçe- siyle’ beraat kararõ verdi. Yargõtay 9. Ceza Dairesi bu kararõ da 10 Mart 2009’da bozdu. Sanõklar Põnar Selek, Kadriye Fikret Sevgi, Abdülmecit Öztürk, Ma- şallah Yağan ve Heval Öztürk yönünden dosyanõn yeniden ele alõn- masõnõ isteyen daire, Selek’in ağõr- laştõrõlmõş müebbet hapisle ceza- landõrõlmasõnõ istedi. ‘ATATÜRK’TEN ÖZÜR DİLİYORUZ’ BİLDİRİSİ Hemdavahemsoruşturma İstanbul Haber Servisi - Kadõn Araştõrmalarõ Der- neği üyeleri hakkõnda, “Atatürk’ten Özür Dili- yoruz” bildirileri nedeniy- le “TBMM’yi alenen aşa- ğılamak” ve “Cumhur- başkanı’na hakaret” id- dialarõyla hem soruşturma hem de tazminat davasõ açõldõ. Soruşturmaya, dava açma süresi dolduğu gerekçesiyle takip- sizlik kararõ verildi. Kadõn Araştõr- malarõ Derneği Başkanõ ve CHP İs- tanbul Milletvekili Necla Arat, “Amaç sindirmek. Sinmeyeceği- mizi bilsinler” dedi. Necla Arat, derneğin eşbaşkanõ Meriç Velidedeoğlu ile üyeler hakkõnda TBMM Genel Sekreterliği’nin 2 Aralõk 2009’da yaptõğõ suç duyurusu üzerine soruş- turma açõldõ. Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõ- ğõ’nõn yetkisizlik kararõ vermesi üzerine, dosya, Şişli Cumhuriyet Başsav- cõlõğõ’na gönderildi. Savcõlõk dernek üyeleri hakkõnda dava açma süresi- nin dolmasõ nedeniyle kovuşturma- ya yer olmadõğõ kararõ verdi. TBMM, dernek ve gazetemiz aleyhinde 15 bin TL’lik manevi tazminat davasõ da açtõ. Davanõn ilk duruşmasõ mart ayõnda gerçekleştirilecek. Pınar Selek. Necla Arat.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle