25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B 11 ŞUBAT 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EMEK 7emek@cumhuriyet.com.tr KÖYLERDEN ERZAK DESTEĞİ SAVAŞ KALKAN TOKAT - Özgürlük ve Dayanõşma Partisi Tokat merkez ilçesi, TEKEL emekçisine yardõm için kollarõ sõvadõ. Merkez İlçe Baş- kanõ Önder Konuk, Tokat’tan kucak dolusu sevgi ve selamlar- la TEKEL işçilerinin yanõna gitmek için yola çõktõklarõnõ dile ge- tirerek, Tokat köylüsü, esnafõ, emekçisi, öğretmeni ve öğrenci- siyle emekçilerin haklarõnõ alõncaya kadar işçilerin yanõnda ola- caklarõnõ, köylülerin erzakla destek olduklarõnõ beliritti. Önce 4 Şubat’taki iş bırakma eylemini kısaca değerlendirelim. Eylem, bir uyarı eylemi anlamında başarılı sayılır. 6 sendikal konfederasyon birlikte karar almasına rağmen Hak- İş ve Memur-Sen, eyleme aktif bir biçimde katılmadı. Diğer 4 konfederasyon, elden geldiğince belli bir düzeyde katılım gerçekleştirdi. Ancak üretimden gelen gücün hayatın durması açısından yeterince kullanıldığı söylenemez. Bu konuda zamanın çok kısa olması, hükümetin oyalama taktiği nedeniyle işçinin eyleme yeterince hazırlanamaması etkili oldu. Ayrıca sendikalar da tam anlamıyla eyleme asılmadı. Genel grev kavramı ile eylemin niteliğinin karıştırılmış olması da kamuoyunu fazla bir beklentiye soktu. Keza 13 milyonluk bir aktif çalışanın (işçi ve memurun) sadece yüzde 10 dolayının sendikalı olması da dikkate alınması gereken bir faktördür. Basın açıklaması şeklindeki kitlesel gösterilere katılım iyi olmuş, ancak 4 Şubat eylemi, etkinlik açısından 25 Kasım memur grevinin gerisinde kalmıştır. Sonuç itibarıyla tüm olumsuz koşullara karşın eylemin uyarıcı niteliğini ve toplumda sempatiyle karşılanmasını başarılı olarak kabul etmek gerekir. Bu süreç devam ederken Başbakan Erdoğan, 4 Şubat eyleminden bir süre önce “sendikaların hükümetleri devirmesi” konusuna ilişkin olarak “Avucunuzu yalayın, neyi deviriyorsunuz? Bir hükümeti sendikalar getirmez, hükümeti millet getirir, millet götürür” şeklinde bir çıkış yapmıştı. Tek Gıda-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Türkel, genel bir eylemle hükümetin devrileceği yönünde bir açıklama yapmamasına rağmen Başbakan konuyu böyle algılamıştı. Peki ülkemizde acaba işçi sınıfı hiç hükümet düşürdü mü? Yıl 1995. Türk-İş kamu kesiminde greve başlamıştı. 20 Eylül 1995’te de 200 bine yakın işçi greve çıkmıştı. 16 Ekim 1995’te ise Kızılay’da büyük bir miting gerçekleştirildi. O gün TBMM’de de güven oylaması yapılıyordu. CHP hükümetten çekilmiş, DSP de işçilerin tavrına göre oy vereceğini açıklamıştı. Türk-İş, Çiller hükümetine karşı tavır alınca DSP de güven oylamasında olumsuz oy verdi. Sonuçta Çiller hükümeti düştü. Türk-İş’in eyleminin Çiller hükümetinin düşmesinde büyük bir rolü oldu. 1989 Bahar Eylemleri sürecinde de 26 Mart 1989’da yapılan yerel seçimlerde iktidarda bulunan Anavatan Partisi (ANAP) büyük oy kaybına uğramıştı. 1987 genel seçimlerinde yüzde 36.3 oy oranıyla iktidara gelen ANAP, 1989 yerel seçimlerinde yüzde 21.8’e kadar geriledi. SHP’nin oyu yüzde 28.7’ye çıkmıştı. 1991’deki Büyük Madenci Yürüyüşü’nden sonra yapılan seçimlerde de ANAP iktidarı kaybetti, SHP - DYP koalisyonu kuruldu. Nitekim ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, 1992’de yapılan Türk-İş Kongresi’nde iktidardan düşmelerinde işçi eylemlerinin etkisini açıkça kabul etmişti. Demek ki işçi sınıfı, iktidarları düşürebiliyormuş, bakalım önümüzdeki seçimlerde ne olacak? atillaozsever@ttmail.com GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Adı Bile Reforma Aykırı... oerinc@cumhuriyet.com.tr Her konuda reform yapma tutkusu, sonunda sağlık gibi doğrudan yaşama hakkını ilgilendiren alanda da kendisini gösterdi. “Tam Gün Yasası” olarak adlandırılan yasa, hekimlikle ilgili oda ve meslek kuruluşlarının belirli noktalardaki itirazlarına karşın kotarıldı ve yürürlüğe konuldu. Anımsanacağı gibi sosyal güvenlik kurumlarının hastane ve dispanserleri tek çatı altında toplanarak ilk adım atılmış, ardından da özel kuruluşların hastanelerine doğrudan başvuru olanağı yaratılmıştı. 1982 Anayasası, 1961 Anayasası’nın sağlık konusunda devlete verdiği hizmet yükümlülüğünü kaldırmış, “Sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler” diyerek reformların (!) önünü açmıştı. Bu nedenle AKP’nin, çokça ve sıkça yakındığı 12 Eylül askeri yönetiminin yarattığı olanağı tepe tepe kullanma konusundaki başarılarını eklemeyi de bu arada unutmayalım. Sağlıkta reformun (!) hangi yasaya dayanılarak yapıldığını, biraz da ülkedeki sıkıcı havayı dağıtmaya vesile olur düşüncesiyle anımsatmak istiyorum. Adalet Bakanlığı’nın internetteki sitesine girip, yasaları aramaya başladığınızda karşınıza 863 sayılı yasa çıkıyor. Adı aynen şöyle: “Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun.” Kabul edilme tarihi: 11 Nisan 1928, yürürlük tarihi: 14 Nisan 1928. Kimin uygulayacağı ise 82’nci maddede şöyle belirtiliyor: “Bu kanun hükümlerinin icrasına Sıhhiye ve Muaveneti İctimaiye, Adliye ve Maarif Vekilleri memurdur.” Bakanlık adları bile günümüze uymuyor. Çocukluğumuzda Sağlık ve Sosyal Yardım, Adalet, Milli Eğitim Bakanlığı olarak değiştirilmişti. Ama bu yasada henüz dokunulmamış durumda. Çoğunluğun, yaşları nedeniyle anlayabilmesi için önce yasanın adını günümüz Türkçesine çevirelim. “Hekimlik (Doktorluk) ve Dalları Sanatlarının Yapılabilme Yöntemlerine İlişkin Yasa.” Yasa bölümlere ayrılmış. İlk bölümü tabipler oluşturuyor. 1’inci madde, yaygın adıyla doktorlar için şu koşulu öngörüyor: “Türkiye Cumhuriyeti dahilinde tababet icra ve herhangi suretle olursa olsun hasta tedavi edebilmek için Türkiye Darülfünunu Tıp Fakültesi’nden diploma sahibi olmak ve Türk bulunmak şarttır.” Yasanın yapılışının üzerinden 82, darülfununun üniversiteye çevrilmesinin üzerinden de 77 yıl geçmiş olduğunu düşünürsek “Tam Gün Reformu” daha bir anlam kazanıyor. Yasa o günlerin tıp anlayışını ve araç gereçlerinin kullanılmasını düzenlediği için en sonuncusu 2008 yılında olmak üzere çok sayıda değişiklik yapılmış. Enteresan tarafı bu değişiklikte de düzenlendiği yılın Türkçesini koruma konusunda özen gösterilen maddeler yer almış. Diş tabipleri ve dişçiler, ebeler, sünnetçiler, hastabakıcı hemşireler, yasanın öteki bölümlerini oluşturuyor. Sağlık alanındaki gelişmeler, tedavi yöntem ve araçlarının değişikliği doğal olarak yeni uzmanlık dalları oluşturuyor. Yasada bu konuda kurallar olmadığı için de boşlukları yasa ile doldurmak yerine, yönetmeliklerle genelgelerle çözüm arama tercih ediliyor. Sağlık görevlilerinin bir bölümü görevlerini, hiçbir güvenceleri olmadan ve meslek tanımları yasalarda yapılmadan yerine getirmeye çalışıyor. “Tam Gün Yasası”nın bilim insanlarını bilim yapmaktan alıkoyan yöntemi, işportacıların sürümden kazanma yöntemini andıran hasta bakmakla sınırlı bir sağlık anlayışını da ortaya koyuyor. Yürürlükteki yasanın adı bile reformun önemini anlatmak için yeterli sanırım. YILDIRMA POLİTİKASI GÜDÜLÜYOR CEMİL CİĞERİM SAMSUN - KESK Dönem Sözcüsü Ahmet Kesik, TEKEL iş- çilerinin direnişinin süresiz açlõk grevi şeklinde devam ettiğini, direniş karşõsõnda zorlanan hükümetin direnişi boşa çõkarma, çarpõtma, içten bölme ve yõldõrma politikasõ güttüğünü söyledi. Kesik, “TEKEL işçisi toplumun vicdanõ olmuştur. Onlarõ ucuz suçlamalarla yõpratamazsõnõz. 4/B ve 4/C gibi istihdam bi- çimlerinizle emek mücadelesini susturamazsõnõz” dedi. DİRENİŞİ KIRMAK İÇİN RÜŞVET ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara’da iki aydõr süren TEKEL direnişi karşõsõnda çaresiz kalan AKP’nin, direnişi kõr- mak için denediği yollara bir yenisi eklendi. Tek Gõda-İş Ada- na Şube Başkanõ Cafer Yaşar, başta Başbakan Erdoğan ol- mak üzere, işçilerin direnişini kõrmak isteyen AKP’nin, il yö- neticileri ve meclis üyelerini de devreye sokarak, işçilere te- lefonla ya da evlerine giderek “Direnişten vazgeçin, istedi- ğiniz yerde iş verelim, ev verelim” dediklerini ileri sürdü. Ya- şar, benzer duyumlarõ diğer illerden de aldõklarõnõ söyledi. TEKEL emekçisinin direnişi 58 günü geride bõrakõrken en büyük işçi konfederasyonlarõndan Hak-İş, yan çiziyor Özlük haklarõ için mü- cadele eden ve toplumun büyük bir kesiminden destek gören TEKEL emekçisine Hak-İş, Tür- kel istifa etmez ya da özür dilemezse destek vermeyeceklerini açõkladõ. ANKARA/İSTANBUL - Hak-İş Ge- nel Yönetim Kurulu, “Tek Gıda-İş Ge- nel Başkanı Mustafa Türkel’in tutarsız, söylemleri TEKEL işçisine zarar ver- meye başlamıştır. Türkel istifa etme- diği ya da Hak-İş’ten özür dilemediği takdirde, bundan böyle Hak-İş, TE- KEL gündemli ortak çalışmalarda bulunmayacak” açõklamasõnõ yaptõ. “Hak-İş’ten katkı isteyen Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu ile Genel Sek- reter Türkel olmuştur. 21 Ocak 2010 tarihli toplantıya katılıp genel eylem kararına katkı vermemize ve katılı- mımıza rağmen, bu defa aynı Türkel, işçilere hitaben yaptığı konuşmada ‘Hak-İş ve Memur-Sen’e el uzatmazdõm ama işçinin mücadelesi için el uzattõm’ deme sorumsuzluğu içinde bulun- muştur” denilen açõklamada, bunun üzerine kendilerine ikinci kez Türk- İş’ten davet geldiğini ve buna da katõl- dõklarõnõ ancak, Türkel’in istifa etmemesi ya da özür dilememesi durumunda artõk destek vermeyeceklerini, katkõlarõnõ ken- di gücüyle yapacağõnõ duyurdu. Tek Gıda-İş’ten tepki Tek Gõda-İş Sendikasõ da Hak-İş’in TE- KEL işçilerinin eylemine katkõsõnõn ol- madõğõnõ belirtti. Yapõlan açõklamada, “TEKEL işçisini bir yıldır toplu iş söz- leşmesiz bırakan sizsiniz. ÇAYKUR iş- çisine de aynısını yaptınız. Hükümet, kitlesel tepkinin en yoğun olacağını tah- min ettiği bir dönemde hem ÇAYKUR hem de TEKEL işçisini örgütsüz bı- rakmanın hesabını yaptı, taşeronlu- ğunu da size bıraktı” denildi. Bir maaşı çok gördüler DİSK’e bağlõ Birleşik Metal-İş Sen- dikasõ’nõn TBMM 2010 bütçesi, Özel- leştirme İdaresi Başkanlõğõ ve ilgili ka- rarnameler üzerinden yaptõğõ hesapla- malara göre, hükümetin TEKEL işçisine önerdiği ücret, milletvekilinin aylõk maa- şõna denk geliyor. Araştõrmanõn sonuç- larõna göre; 2010 için, TBMM milletve- kili personel gideri SGK payõ hariç 80 milyon TL. Buna göre bir milletvekilinin maaştan kaynaklõ bütçeye aylõk yükü 12.231 TL iken, bu rakam 4/C kapsamõ- na alõnmak istenen işçilere önerilen zam- lõ ve 11 aylõk brüt maaşõn toplamõnõn or- talamasõna karşõlõk geliyor (12.159 TL). Araştõrmada “Başbakan’ın TEKEL işçileri için önerdiği 4/C statüsüne milletvekillerinin geçmesi durumunda, bütçe 73 milyon TL’lik yükten kurtu- labilir. Böylelikle tüyü bitmemiş yetim hakkı konusunda Meclis ve hükümet samimi bir adım atabilir” denildi. İşçiler Erdoğan’la görüştü Başbakan Tayyip Erdoğan’õn eşi Emine Erdoğan ile görüşmek üzere Erdoğan çiftinin Keçiören’deki evine giden TEKEL işçisi kadõnlar evde Er- doğan çifti tarafõndan karşõlandõ. Yakla- şõk 3 saat polis kulübesinde bekletilen TE- KEL işçilerinin kimlik kontrollerinin yapõlmasõnõn ardõndan aralarõndan Mü- zeyyen Ermin ve Arife Güneş isimli iki temsilci içeriye alõndõ. Görüşmeden memnun ayrõlan ve Başbakan Erdo- ğan’õn açõklamalarõndan “tatmin ol- duklarını” ifade işçiler, “Bundan son- ra sürece hep birlikte bakacağız. Çok olumlu bir gelişme oldu” dedi. Ancak işçiler, görüşmede Erdoğan’õn kendilerine ne söylediği konusunda bilgi vermedi. TEKEL işçilerine yönelik destek zi- yaretleri dün de sürdü. Partililerle birlikte Türk-İş Genel Merkezi önüne gelen DP Genel Başkanõ Hüsamettin Cindoruk, Tek-Gõda İş Genel Başkanõ Mustafa Türkel’le görüştü. BDP’li Ufuk Uras, Akın Birdal, Bengi Yıldız ve Ayla Akat ile CHP’li Bayram Meral de iş- çileri çadõrlarõnda ziyaret etti. Bu arada, Tez Koop-İş Sendikasõ üye- leri, işçilere kumanya dağõtõrken açlõk gre- vini sürdüren bir kadõn işçi rahatsõzlan- dõ. Kadõn işçi ambulansla Ankara Nu- mune Hastanesi’ne kaldõrõldõ. MEŞALELİ EYLEM - Türk-İş Genel Merkezi önünde toplanan işçiler, taşıdıkları meşaleler ile sloganlar atarak Sakarya Cadde- si’ne yürüdü. Yürüyüş sırasında birçok yurttaşın da alkışlarla işçilere destek verdiği görüldü. DİSK ve KESK bugün saat 18.00’de tüm illerde “TEKEL işçileriyle dayanışmak için meşaleli yürüyüş” yapma kararı aldı. Bu çerçevede, İstanbul’da Taksim Tramvay Durağı’nda toplanılacak ve Galatasaray Lisesi’ne kadar sürecek yürüyüşün ardından basın açıklaması yapılacak. (Fotoğraf: AA) GÖRÜŞ ATİLLA ÖZSEVER İşçi Sınıfı Hükümet Düşürdü Her yerde eylem var İstanbul Haber Servisi - Ülkenin pek çok böl- gesinde hak arama mücadelesi veren emekçiler başta İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere bir- çok kentte tepkilerini ortaya koyuyor. DİSK’in “Sendikal hak ve özgürlükler için demokrasinin takipçisiyiz” sloganõyla her hafta çarşamba günleri düzenlediği bir saatlik oturma eyleminin 7’ncisi dün gerçekleşti. DİSK Genel Başkanõ Süleyman Çelebi, AKP iktidarõnõn TEKEL direnişine karşõ karalama, küçümseme ve sulandõrõlma kampanyasõ baş- lattõğõnõ belirterek “TEKEL direnişi bizlere birlik, mücadele ve dayanışma gücü ver- miştir. DİSK olarak bütün gücümüzle di- renen işçilerin yanında olacağız. Bu müca- deleyi yalnızlaştırmayacağız” dedi. Taksim Gezi Parkõ’nda toplanan DİSK ve Türk- İş’e bağlõ Tek Gõda-İş Sendikasõ üyeleri, “AKP’ye verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı gurur duyu- yoruz”, “TEKEL’in ateşi AKP’yi yakacak” dö- vizleri taşõyõp “Her yer TEKEL, her yer dire- niş”, “AKP 4-C’yi al başına çal” sloganlarõ at- tõ. TEKEL direnişinin sonuna kadar haklõ, meş- ru ve demokratik bir eylem olduğunun altõnõ çi- zen Çelebi, “AKP iktidarı, TEKEL işçilerine karşı tam bir ideolojik saldırı başlatmıştır. Özelleştirmeci, serbest piyasacı ve sermayenin taleplerini savunan bir saldırı içindedirler. Yaptıkları özelleştirmelerin sonucunu sakla- mak sosyal devleti şirketleri gibi, çalışanları ise şirketin sırtındaki yük gibi görmek ideo- lojik davranmak değil midir” diye sordu. AKP iktidarõnõn TEKEL işçilerini yalnõz bõrak- mak istediğini savunan Çelebi, “Her koyunun kendi bacağından asılmasını istiyorlar. Onlara göre dayanışmak suçtur. Onlara göre destek vermek suçtur. Onlar her şeye hükmedebilmek için kendileri dışında bir güç görmek istemi- yorlar. Çünkü bu dayanışma eylemleri güç ve- rir, direnmeyi yükseltir” diye konuştu. Ulusal Sivil Toplum Kuruluşlarõ Birliği (USTKB) üyesi kadõnlar da TEKEL işçilerine at- kõ, başlõk ve çorap örerek destek veriyor. USTKB tarafõndan yapõlan açõklamada, TEKEL işçileri- ne desteğin ilmek ilmek büyüdüğü belirtilerek, “Bizler de öreceğimiz atkı ve çoraplarla ka- ranlığın, baskıcı ve köleci düzenin başına ço- rap öreceğiz” denildi. Yatağan’da direniş sürüyor Yatağan Termik Santralõ ve Güney Ege Lin- yitleri İşletmesi’nin özelleştirilmesinde ilk aşama olan, maliyet bedellerinin hesaplanmasõ ihalesi- ni kazanan konsorsiyumun temsilcileriyle işçiler arasõndaki gerginlik önceki gün de sürdü. Sendi- ka.org’un haberine göre, gizlice santrala giren kon- sorsiyum temsilcileri, işçiler tarafõndan araçlarõ- na pet şişe fõrlatõlõnca ayrõlmak zorunda kaldõ. Marmaray projesinde çalışan işçiler, Ulaştırma Bakanlığı önün- de eylem yaptı. Marmaray işçisi Aydın Erhan, günlük ücretle- rinin 27.5 TL’den 35 TL’ye çıkartılmasını istediklerini anlattı. Her hafta düzenli olarak yapılan oturma eyleminde, protestocular “TEKEL’in ateşi AKP’yi yakacak”, “AKP’ye verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı gurur du- yuyoruz” gibi pankartlar taşıdı. (Fotoğraf: HAKAN KAYGUSUZ) ASLI KAYABAL MİLANO - Fiat’õn Sicilya’da Termini Imerese fabrikasõnõ kapatma kararõ nedeniyle Fiat yöneti- mini günlerdir protesto eden işçiler Facebook’ta bir grup oluşturdu. İtalya’da Fiat’õn reklamlarõna çõkan Sicilyalõ komedyen Fiorello’ya çağrõda bulunan Fi- at işçileri, “Artık Fiat’ın reklamlarına çıkma, Si- cilya’daki fabrikanın kapatılmasını önlemek için bize destek ver, aksi halde 2 bin işçi işsiz ka- lacak” dedi. Fiat Termini Imerese işçilerinin Fa- cebook’ta oluşturduğu gruba birkaç gün içinde bin- lerce kişi üye kaydõ yaptõrdõ. Fiatişçisindendijitalprotesto Hak-İş destekten kaçõyor
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle