18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
r O K U R L A R A .D« sayımtz neredeyse bir Kadın Yazarlar özel sayısı gi- bi çtkıyor. Ayla Kutlu ve lnci Aral yeni romanhn; Emily Dickinson ise şiirlerinden ya- pılmış bir seçkiyle yer aliyor sayfalanmtzda. •''*/'•.<>•'•>*•• ' . "Günümüzde şark, feodal düzen ve ilişkiler demektir, elbette geçmişte de öyleydi ve bizfeodal geçmişten gelen bir ulusuz. Biryammız hâlâ o düzenin bugünkü çarpık çesitlemesinin dolambaanda yitik. Ayla Kutlu o yammıza parmak basarken bize unut- maya pek eğilimli olduğu- tnuz kültürel mazimızi oğre- tiyor. Ası... Asr... feodal bir ailenin yükselişini ve çökü- şünü kuşaklar boyu gürül gürülakan bir anlatıyla can- landırıyor" diyor Erendiz Atasü, Ayla Kutlu mm ro- tnamm değerlendirdiği yazı- sında. Ayse Kırtunç'un Rütbesi: Yalınayak-Emily Dickin- son 'ın Şiirlerinden Seçmeler baslıklı kitapta Dickin- son'ın üçyüzeyakm şiirini cesur bir girisimle dilimize konuk ettnesi övgüye layık bir çaba. Ayrıca kitapta siir- lerin aym sayfada lngilizce orijinalleri ile birlikte yer aldtğmı da belirtmek gerek. Kırtunç'un çabası, okurun Dickinson 'la daha da yakın- laşmasınt sağlıyor. Inci Aral, üçyılaradan sonra yeni romanı Sada&a/le geldi. tnciAral'ın yapıtknnda öne çıkan kadın-erkek üişkileri yeni romanında dajba dû önemli bir tema hahnegeli- yor. Aral, Türk ailiyap^stn- da son dönemde fazlaca tartı- şılmaya başlayan "sadakat" kavramı üzerine yeni roma- nını oluşturuyor. Ask ve nef- ret arasında üçlü ilişkiyuma- ğına dolanan insanlar Inci Aral'ın yeni romanının ka- rakterleri. Yalnızlaşan, hiçle- şen ve bağldıktan bağımlı bir ruha dönüsen insanlann hikâyesini anlattyor Sadakaf. lnd Aral'la yeni romanı üze- rine konuştuk. Bol kitaplı günler... TURHANGÜNAY e-posta: [email protected] [email protected] Pervasız Pertavsız ENİS BATUR Yenilik edebiyatı JF^obbe-Crilletnin, I r CerisydeBart- • ^ hes'la karşıkar- şıya konuşurken or- taya koyduğu "yeni- lik" ölçülerine, kendi yeni-oluşlarını izleye- cek yenilikle ilgili yaptığı tanım çerçe- vesine bakarak, baş- langıçtan bugüne ye- ni bir edebiyat kur- duğuma inanıyorum. Burada yenilikten anlaşılan, ne hüdainabit, dolayısıyla benzersiz ve biricik olana ulaşılması- dır, ne de önceki yenilerden hepten kopuş: Tam tersine, bir süreklilik zincirinin ilerletici halkala- rından birini, pek çok çağdaşımızla tamamla- mamızdır. Bizi önceleyen yeniliklerin neredeyse bütü- nüyle tanışarak yetiştik. Onlardan devşirdikleri- miz, seçtiklerimiz, kendimize kattıklarımız ölçüleme- yecek orandadır. Bunlara yalnızca şahsî, özel ve öz- nel mayamızı katmakla yetindiğimiz söylenemez, yeni bir halka eklendiği ortadadır. Şiirde, denemede, sonra da nesirde yeni bir edebi- yat kurduğuma inandığımı söylemem cüretkâr, ola ki ölçüsüz bulunabilir; suskun ve ikiyüzlü alçakgönüllüğe yeğlerim. 'Onaylanması gerekir' denilecektir, doğru. Şu var ama: Onaylanmasa da olur. Bugün, Dünya üzerinde yazılan edebiyatın % 9O'ı eskidir. Bizim ede- biyatımızda bu oran biraz daha yüksek olabilir. Merkez-Periferi mesafesi yolaçıyor buna: Yeni bir edebiyat, genellikle yeni komşularıyla yanyana gerçekleşir: Sanatlar, Fel- sefe, Bilim, Mimarî bir ortamda hepten eskiyse, yeni Edebiyat ancak bir avuç ayrıkotuyla varolma şansı bulabilir. Ondandır, bizim ortamımıza kapanmadım hiç. Sizden önceki yeniliklerin toplam mayasıyla gecik- meden tanışmış, işin özünü kavramış olmanız zorun- lu. Hayır, herşeyi hemen öğrenmekten sözetmiyorum, olanaksız bir şey o, anlamaktan ve yerliyerine oturtma güdüsünün, yetisinin öneminden sözediyorum. Iki tür yenilik formu olduğunu unutmamalıyız. Dev- rimci, kopuş noktasını simgeleyen, dönüştürücü ya- pıtlar ortaya koyanlar ilk kümede yeralıyor: Joyce, Po- und, Duchamp, Schönberg, Mayakovski ve benzerle- ri. Ikinci kümedeki yenilikçiler evrimci, ileri taşıyıcı, hamleci yapıtlar kurmuşlardır Faulkner, Beckett, We- bern, Pessoa, Calvino, Rilke ya da Char gibi. Ikinciler olmasaydı, birincilerle duvara dayanılır, iş bitirilirdi: öyle ya, Finnegans Wake'den ya da Maleviç'in Siyah Kare'sinden sonra ne yapılabilirdi? Dada'dan sonrzft Zaman ilerlerken, yeni bir edebiyatın varolma, taşı- ma şansını ikinci kümede konumlayacağımız yazarlar yaratır. Yazmaya başladığım yıllarda, bir kez daha "son"dan alem vuruluyordu: Blanchot Yapıt'ın, Fou- cault Yazar'ın "ölüm"ü üzerinde konaklayalı çok ol- mamıştı. Bir dönemin geride kaldı^ını gördüğümüzde, yenisinin başladığından emin olamaz, gene de yolla- ra, kendi yolunuza düşersiniz. Koyu sisin içindeyken yazdığımı unutamam Nif\, Iblise Göre InciH, Ayna ve Tahta Troya'yı, Bu Kalem Bukalemun'un ilk parçalan- nı, Eleştirel Alıştırmalar'v. 1973-79 arası. Yeni bir ede- biyat kurulacağına inancım olmasa girişemezdim her- halde, bugün bu inancı sağlamlaştırmış olmasam, açılarak sürdüremezdim. Şimdi, bu inancı dile getire- bilecek gözüpekliği gösteımemi, otuzyedi yıldır inşa etmemi, işimi hayli kısırlaştıncı ortamlarda yapmaktan geri durmamam sağlıyor. Başkalan tersini düşünmekte özgür şüphesiz. Gel- gelelim, onlann düşüncelerinin daha üstün bir yanı ol- duğunu, doğruyu temsil ettiğini kim, neye dayanarak ileri sürebilir ki? Yeni Edebiyat, yakın geçmişe kadar birkaç merkezî dilin, birkaç ülkenin tekelindeydi. Son yanm yüzyıl, bu koşulun kırıldığına tanık olduk, onca engele karşın: Borges'ti Cortazar'dı, Pessoa'ydı Gombrovvicz'di, As- yalısı Afrikalısı setleri usul usul devirmeye koyuldular. Bir başlangıç henüz, aslında; pek çok ürün keşfedil- sin, bekliyor. Olacaktır. Yeni edebiyatın temel zorluğu, öteden beri, karşı- laştığı genel dirençten doğuyor. Çoğunluğun alışkan- lıklanna, eski parametrelere, klâsik ve oturmuş değer- lere yakın durması, yenilik karşısında kirpileşilmesiyle sonuçlanıyor her yerde, her çağda. Bugün, evrensel düzeyde hakkı teslim edilen Joyce'u, sağlığında iki avuç tutkulu baştâcı etmişti topu topu. Hangi yaşam- öyküsüne gözatılsa, zamansal kayma belirgindir. Yeri- nin, has yerinin sağiandığı harcındaki inatta yatar. Ya sağırlıkla, ya öfkeli tepkiyle karşılaşır kişi. Ayakta kal- ma gücü alkışlandığında, çoktan gömülmüştür, ses kulağına erişemez. Bu çerçevenin içeriği de değişiyor nicedir. Merkezî dillerde daha hızlı, periferide daha ağır bir ritmle. Kur- ban statüsünden yavaş yavaş çıkıyor yenilikçi. Belki, bizden sonraki kuşaklann yenilikçileri daha az bedel öder, yolda kayıp verme oranları düşer. Şimdiden ucu görünen bir umırt tabakası. öteki kefede, karamsarlık doğurabilecek gelişmeler büyüyor oysa: Tecim çarkı, öğütücü dişlileriyle, ne tüketebilecekse onun üretil- mesi için seferber oluyor gitgide. Tüketilesi ülküsel mal, yenilikçi olan değil ne yazık ki: Eski edebiyatın yeni figürleri revaçta artık. Biri iyimserliği, öbürü karamsarlığı besleyen iki musluktan birini seçeceğiz sonuçta. Bizde yenilik, formel düzleme indirgeniyor genellik- le. Hiç mi hiç ilgisi yok bugün: Yapılacak, yapılası for- mel yenilik mi kaldı? XX. yüzyıl avant-garde'ları o-ala- nı neredeyse tükettiler, son küçük kıpırtılar bilgisaya- nn kişisel kullanım yaygınlığı gerçekleştiğinde görül- dü, o da bitti artık. Gerçi, eski yenilikleri yeniden pişi- rip ortaya sürmeye çalışanlar, özellikle periferide, gö- rülmüyor değil; üzücü, hüzün verici girişimler. Ayrıca, aralannda, o "yeni"liklerin "eski"miş olduğunu bilme- yenlerin bulunduğunu biliyoruz. Son on yıl içinde, Türkiye'de kimi genç şairlerin somut şiiri, görselliği ya da sesselliği keşfettiklerine tanık olduk sözgelimi: Pa- tetik ve patolojik boyutlan var böylesi gelişmelerin, ne de olsa tedavülden kalkmış paralar için döviz bürosu açmayı çağnştınyor yapılan kimi işler. Robbe-Grillet, perspektif kaymasıyla yeni'nin mey- dana geldiğini belirtiyor. Dörtdörtlük bulunmasa bile, ciddiye alınmayı gerektiren bir yaklaşım. Kayma, for- mel kaygılardan çok bakışaçısı değişimiyle bağlantılı. Ece Ayhan, amuda kalkarak genelgeçerliğin tersyüz edilemeyeceğine dikkat çekmişti. Yerinizde tepetak- lak durmaya kalkışacağınıza, yerinizi değiştirin. Aslın- da, yeniliğin sahiciliğinde, yer ve açı değiştirmenin kendiliğindenliği, sahiciliği yatar. Ha, yer değiştirmeye kalkışmak, garanti bir ortamdan belirsiz bir ortama geçişin, dolayısıyla insanın tehlikenin bağrına adım atışının sorunlannı getirebilir, sözgelimi yitip gidebilir kişi, batağa saplanabilir, kör kuyuya düşebilir, ama böyle bu: Hamama girmişsiniz, terleyecek ya da çat- layacaksınız. Ondandır, çoğu yazar, sanatçı eskinin sigortalı ka- rakteristiğine bağlanmayı yeğler. Şan, şöhret, akçe kazananları az mıdır: Neden kaymak göze alınsın? • Imtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına llhan Selçuk 0 Genel Yayın Yönetmeni: Ibrahim Yıldız 0 Yayın Yönetmeni: Turhan Günay 0 So- rumlu Müdür: Miyase llknurOGörsel Yönetmen: Dilek Akıskalı0 Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. Oldare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar öktel Sok. No: 2,34381 Şişli- Istanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0(212) 343 72 640 Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt - ISTANBUL. 0 Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: özlem AydeıV Reklam Mü- dürü: Eylem ÇevikOTel: 0 (212) 25198 74-75-0 (212) 343 72 740 Yerel süreli yayın 0 Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 0 4 3 S A Y F A 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle