22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
kuduğum Kitaplar METtNCEÜU, Nurdan Beşergil ilk roma- nı Bana Baktığın Gibi Bakma'üa (Mayıs 2010, Can Yay.) Sudoku cinayetlerl- nin Izini sürüyor. Sudoku çö- zerKen ölenlerin sayısı artın- ca polis sudoku uzmanı bir kadının bilgisine başvurur. Bu uzmanlık, alışılmış polisiye yöntemlerin dışında cinayet- lere başka bir açıdan bakma- yı, belki de daha kolay çöz- meyi sağlayacaktır. Can Yayınlan, bu kitapla biıiikte ideal kapak foımatının kaligrafik uyumunu boz- makla kalmamış yeni bir tanıtım yöntemi de denemiş. Kitabın kapağına ataşla ilişti- rilmiş not kartlannda ünlü kişilerin romanla ilgili görüşleri yer alıyor. Tank Akan'ın "Be- şergil'in romanı ışıklı, rüzgârlı, okuması çok keyifli bir Istanbul öyküsü" cümlesi bendeki kitaba iliştirilmişti. Tank Akan si- nemanın unutulmaz oyunculanndandır, yaşamıyla, sanatıyla insana güvenilir bir kişi izlenimi verir. Bu güvenilirlik okurun romanı satın almasında etkileyicidir kuş- kusuz. Ama Akan'ın bu önerisi onun ro- man eleştirisi konusunda yetkinliğini de sı- nama vesilesi olacak. Ister istemez romanı okurken arka kapakta bize bildirilen kita- bın polisiyeliği ile Akan'ın "çok keyifli bir Istanbul öyküsü" değerlendirmesinin birbi- rin tamamladığını mı yoksa bir paradoks mu olduğunu tartışacağız. Çünkü arka ka- pak yazısı bizi aşk soslu bir polisiyeye, Ta- nk Akan bir Istanbul öyküsüne koşulluyor. Bana Baktığın Gibi Bakma, romanın an- latıcısı sudoku uzmanı kadının bir cinayet sonrasında olay yerine gelmesi ile başlı- yor. Uyku tutmayınca bulmaca çözme alışkanlığındaki bir adam sudoku çözmeye kalkışınca ölmüştür. Adli tabibe sorulsa kalp krizinden öldüğü rapor edilecek ada- mın sudoku çözdüğü için öldüğüne inan- maktadır olayla ilgili olan komiser. Üstelik bu ilk cinayet değildir. Polis ancak sudoku çözerken ölenlerin sayısı üçe ulaşınca, bunlann bir dizi cinayet olabileceğinden kuşkulanmış ve bir sudoku uzmanına da- nışma gereği duymuştur. Bu da "girdiği her yanşmadan birincilikle çıkan bir sudo- ku üstadı" olan anlatıcıdır. Ama her cina- yet mahalline çağnlmasının gereğini anla- mak mümkün değil. Sonuçta uzmanın yapması gereken elini hiç kana bulama- dan, hatta kurbanın yanına bile gitmeden sudoku bulmacaları ile cinayet işlenip işle- nemeyeceğini bulmaktır. Bunu deliller top- landıktan sonra, kurbanın çözmeye çalıştı- ğı bulmacayı inceleyerek yapabilir. Sudoku uzmanının olay yerine gitmesi- nin biz okurian polisiye roman havasına sokmak amacıyla yazılmış bir trük olduğu- nu düşünüyorum. Nitekim, cinayetle ilgili olarak daha sonra komiser ve uzman bir çay bahçesinde görüşecektir. Bu çaylı "sosisli tostlu" (herhalde sosisli sandviç SAYFA 12 BANA lUVKTlClNClnl HAKMA ü Bana Bakbğın Gibi Bakmakast ediliyor) toplantı işin gayri resmi oldu- ğunu düşündürüyor. Okumaya devam et- tiğimizde sudoku çözerken ölenlerin bir seri katilin kurbanı olabileceklerini sadece romanın ikinci kahramanı "komiser"in dü- şündüğünü, emniyette bu konuda resmi bir soruşrurma açılmadığını anlıyoruz. Ko- miser, sudoku çözerken ölenler Istan- bul'un neresinde olursa olsun olaya el koymakla kalmıyor, hemen sudoku uzma- nını da çağınyor. Bu acil uzman ihtiyacının nedeninin komiserie anlatıcımız arasındaki flört olduğu anlaşılıyor. Yani, komiser işle aşkı birbirine kanştınyor. KİMLİĞIBELİRSİZ BULMACACI... Anlatıcımız, sudoku çözmek ve sürekli bir şeyler yemekten başka bir işi olmayan genç bir kadın. Günün her saati yemek yi- yebilen gerçek bir obur. Annesi ve babası ile Istanbul'un Anadolu yakasında yaşıyor. Ev işlerini, özellikle yemek yapmayı sevi- yor. Komiser ise kırklanna yaklaşmış, yakı- şıklı bir adam. 0 da annesi ve dayısı ile biıiikte Büyükdere'de eski bir evde yaşı- yor. Ailesine çok bağlı. Komiser, danışma bahanesi ile sık sık anlatıcıyı bir şeyler ye- meğe davet ediyor. Istanbul'un çeşitli semtlerinde buluşuyorlar. Daha el ele tu- tuşmamışlar ama komiser yakınlığı ailevi düzeye getirme çabasında, uzmanı kuzeni Güneş'in aile arasında yapılacak olan dü- ğününe çağınyor, o da kabul ediyor. Başta düşünülmesi gereken şeyi komi- ser ancak beşinci ölümde akıl etmiş, öldü- ren sudokulan kimin hazııiadığını araştın- yor. Ortaya iki isim çıkıyor. Biri yaşlı ve ta- nınmış bulmacacı Şevket, diğeri ünlü mi- mar ve bulmacacı Cengiz Göktepe ve iki de sahte isim kullanan kimliği belirsiz bul- macacı var. Komiser tabii ki bulmacacılaıia görüşmelere uzmanı da götürüyor. Şevket bey sudokudan anlamadığını çalıştığı ga- zete istediği için Cengiz Göktepe'nin sudo- ku kitabından sudokulan alıntıladığını itiraf ediyor. Cengiz Göktepe'ye de biıiikte gidi- yorlar. Cengiz Göktepe, şüpheleri üstüne çekiyor. Komiser Göktepe'nin evinde gizli bir oda olduğunu fark ediyor. Gecenin bir vakti Göktepe'nin gizli odasına da biıiikte giriyorlar. Hatta daha sonra gizli odaya bir- kaç kez daha girmek gerekince uzmanımız Göktepe ile buluşuyor, flört ediyor. Bir sudoku uzmanının işin içinde aşk da olsa bu kadar çok olaylara kanştınlmasına aklımın yatmadığını söylemeliyim. Tipleme yerine oturmuyor. Anlatıcı sadece sudoku uzmanı olmasaydı da aynı zamanda emni- yette görevli olsaydı anlayabilirdik, ama mevcut haliyle inandıncı değil. Komiserin davranışlannı ise sadece "aşk gözünü kör etmiş" diye mi açıklayacağız? Sevgilisine akrobatlıklar yaptırıp apartman boşluğun- dan atlatarak gizli odaya sokmakla kalmı- yor, hiçbir koruma önlemi almadan seri katil olduğundan şüphelendiği biri ile bu- luşmalara da yolluyor. llerieyen sayfalarda Nurdan Beşergil, polisiye romanlann temel dayanağı olan mantık yapısını komiserin yardımıyla sü- rekli bozmaya devam ediyor. Komiser, ön- ce uzmanın eski sevgilisini, dil uzmanı Ti- mur'u işe katıyor, her yere onu da götürü- yor. Hadi diyelim komiser, Cengiz Gökte- pe'nin gizli odasındaki aşın emniyet ted- birierinden bile bir işaret almıyor ve korku- lacak bir yan olmadığına inanıyor. Peki, daha henüz sevgili olma durumundayken uzmanın eski sevgilisi Timur'la bir araya gelmesine, şapır şupur öpüşerek hasret gidermelerini izledikten sonra birlikte iş yapmaya gönlü nasıl razı oluyor? Beşergil, komiserin karakterini zeki biri olarak çiz- meseydi "adam aşın saf!" diyebilirdik. Ama bu haliyle durumu açıklamak biraz zor. Açıklayamayacağımız, romanda da açıklanmayan daha birçok şey var. örne- ğin gayri resmi bir soruşturma olmasına rağmen Emniyet'in Bilgi Işlem Merkezi ko- miserin bir sözüyle nasıl insanlann bilgisa- yarianna uzaktan giriyor, müdahale ediyor, e-posta hesaplannı açıp, postalannı oku- yor, bilgisayar işlemlerini sürekli izlemeye alıyor? Komiserin "başanlf ve "zeki" profiline aykın hareketleri sadece bunlar değil. İki sahte isim kullananan bulmacacının Cen- giz'in hocası ünlü matematik profesörü Doğan bey olduğunu tespit ediyor ve kuv- vetli bir biçimde şüpheleniyor ama onunla görüşmüyor. Hadi onu izah ediyor diyelim, kendi kredi kartlannı kullanıp yani kimlikle- rini bildirerek Doğan Bey'in konuşacağı kongreye katılmak, bir polis görevlendir- | mek varken kongreye anlatıcının babasını ı ajan olarak yollamak ancak gülümsetiyor. I Daha sonra Doğan Bey ve Cengiz'le aynı : fotoğrafta yer alan ve işlerin içinde olduğu ; kuvvetle muhtemel olan özlem'i fazla araştırmadan kocası ve çocuklanyla ekibe dahil etmek... Ve tabii Doğan Bey'e bilgi aktaran polis memuru Nilüfer'le hiç yüz- leşmemek... CİZEMLİKONULARACEÇİS Polisiye roman yapısına aykırı, mantığı zortayan şeyler ardı ardına yaşanırken Be- şergil de durumun farkına varmış olmalı ki büyücülük, cadılık konulanna dalıp romanı iyice polisiyeden kopartıyor. 339 sayfalık roman yansına ulaştığınızda tamamen başka bir havaya giriyor. Birinci tekil anla- tımdan üçüncü tekile geçip özlem'in öğ- rencilik yıllannda Doğan Hoca'nın evinde yaşadığı gizemli olayların hikâye edilmesi ile 168. sayfa ve sonrasında sudoku cina- yetleri geriye düşüyor, komiserie anlatıcı- nın aşk ilişkileri ve ezoterizm, nasıl cadı olunduğu, nasıl büyü yapıldığı, büyülerin nasıl çözüldüğü gibi gizemli konulara yo- ğunlaşılıyor, sayfalarca bilgi veriliyor. Oy- sa, özlem geçmişine dair anlattıklanyla, sudoku cinayetlerinin nasıl işlendiğini de, katillerin kimliklerini bulmada da anahtar kişi konumunda olduğunu gösteriyor. Sudoku cinayetlerinin nasıl işlendiği çö- zümlenmeden katillerin Doğan Bey'in, Cengiz'in ve Nilüfer'in de dahil olduğu do- gaüstü güçleri olan insanlardan oluşan dünya çapında bir örgütün işi olduğu kanı- sına vanlıyor. Ama bunların tanımadıklan insanlan niçin büyülü sudoku bulmacalan ile öldürdükleri anlaşılmıyor. Kahramanlar Istanbul'un birçok yerinde buluşup sürekli bir şeyler yese de Bana Baktığın Gibi Bakma'y\ Tank Akan gibi "keyifli bir Istanbul öyküsü" olarak algıla- mak mümkün değil. Belki iyi bir polisiye olacak hatta komiser ve sudoku uzmanı sevgilisinin oluşturacağı bir ikilinin ortaya çıkmasını sağlayan bir ilk kitap olabilecek- miş ama arka kapakta belirtildiği gibi "aş- ka odaklanmış" bir polisiye de değil. Ko- miserie uzmanın flörtü evlilik yolunda iler- lerken monoton bir ilişkinin ötesine geçmi- yor. • C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 0 6 2
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear