Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
E9j - Değil mi? liani Meclis 'in üçte
ikisi olayt...
- Değil!.. O sanal bir çoğunluk. Mus-
solini yasasından kaynaklanan bir ço-
ğunluk. O yiizde onla ttalya senatosun-
da tek başına iktklar çoğunluğu kazan-
mıştı. Yüzde doksanın ödediği bedel
de, Mussolini'nin ödediği bedel de orta-
da. Benim bildiğim çoğunluk, dünyanın
her yerinde en az yarıdan bir fazladır.
Güncel iktidarı oluşturan Meclis çoğun-
luğu seçmenin yansından bir fazlasını
mı temsil ediyor, azını mı? Çoğunu et-
seydi, aynı toplumsal travma, aynı şid-
dette yaşanır mıydı? îşte Bade Harab'ın
itirazı buna. Sanal çoğunlukların, de-
mokratikleşme fırsatını kaçırdıktan son-
ra, toplumsal dayatmaya kalkışması yan-
Iış. Gün günden eşitlik ve paylaşımın
örselenmesi sadece haksızltk değil, aynı
zamanda hem hırsızlık hem yolsuzluk.
Çünkü toplumsal çoğunluğun istenci
çalınmakla yetinilmemiş. Bir de ona
azınlığın ideolojisi dayatılmaya kalkışıl-
mıştır. Bunun sonucu kaçınılmaz biçim-
de, hırsızın polis, sanığın yargıç, gardi-
yanın mahkûm olmasıdır; Çünkü başka
türlü haksızlığın üstü örtfilemez. Örtü-
lemeyince de korku imparatorluğunun
keyfi sürülür sanılmasın. Kırılma top-
lumla devletin bağını bütünüyle kopar-
dığı an, heveslinin tarartan ne kadar
çoksa, o kadar fazla hüsran, fazla acı ya-
şanır ve karanlıklar aydınlanır. Bu yüz-
den ahnmayan derslerlc, yinelenecek
dertlerin alegorisine romanın elverdiği
genişlikte yer vermeye çahştım.
DÜZENİ KABUL ETMİŞ
AYDIN HALLERİ
- Etcndili kullu çağlar. Eşitlik, rızık,
sevap, günah ve benzeri birçok kavram-
da "ayrım "lar. Dine yamanan en hü-
kümran "ulema." Sonra bilgi, birikim,
emek en yüce değer diyor "Obadan
Ulusa." "Ve biz ne ilkiz, ne de son.
Egemenlik tutsaklannın aklı, biziyok
ederlerse, insanın iyiliğiyle, doğruluk ve
güzelliğini yok edeceğini sanıyor. Yanı-
îıyor!.. tnsanı... Onun içinin içindeki
iyiliği... Oradan dışa vuran güzeüiği...
Ve emekle üretilen doğruyu asla yok
edemezler. Birsüre bastmrlar... Biraç-
maza sapttnrlar. llatta bir zaman dur-
dururlar. Ne var ki, insan yüreği atttkça,
bastırtlanı besler. Saptmlanı düzeltir. O
yüzden iyi de, doğru ve güzel de insan
var oldukça, ya gerçekleşecek, ya özle-
min isyanına dönüşeccktir" diyor. Be-
delleri veya yanügdarı da irdelenerek..
- Bir an yer değiştirmemize izin verir-
seniz sorum şu: Yalan ya da yanlış mı?
- Olur mu? Elbette değil. Devam ede-
lim, savaşlar... Hünerliyiğitlerin yazdığı
destanlar... Dünya bilmem kaçınct kez
yanıyor yine. Sulh hak getire, kana susa-
mışlar ordularca meydanlarda arzı en-
dam ediyor. Bu nasıl biryapıt ki benim
dilimi de kendine benzetiyor, bir anafor
gibi içine çekiyor. Genel adına nastl bir
okuma arzu ettiniz diye sormaiı.
- Hem umar hem dilerim ki, herkes
sizin gibi okur.
- "Ne cennetten vazgeçmek müm-
kün... Ne ölümden kurtulmak!'.. Zer-
düşt'ü öldürttüler... Sokrates'i zehirle-
diler... Mazdek'i canlı canhgömdüler...
Mansur'un kellesini kestiler... Ebu
Müslim 'i boğdular. îki bin yüdan artık,
iyi, doğru ve güzel izindeki nice insana
kıyddar. İyi, doğru vegüzelin özlemi
arttî. Korku isyanı biriktirdi. Biz ortaya
çıktık! Eşidik, özgürlük, kardeşlik, ada-
let ve bansı imeceye kattık. Dört yön,
yedi iklimin bütün sabipkıranlannt ka-
rabasanlarla uykulartndan sıçratttk. Tek
tek saldırdüar, püskürttük!.." Hep
utnut, hep umut... Veisyan... Ve..?
- İnsana, geleceğe, aydınlığa, kendine
güven. Umut da insan da tükenmez na-
sılsa.
- Çelişkileri ve hafsalasıyla tbni Bi-
bi'ye gelelim. Onun çelişkisiyaman!
Anlatır mısınız tbni Bibi'yi?
- Müverrihlerle râviler de içinde, ta-
rihçiler genellikle yargıçtır. Bu nedenle,
yüzeyden bakıldığında çoğun tarihin
hükmüyle, tarilı yazanın hükmü birbiri-
ne karışır. Bibi, öylesi değil. Düzeni ol-
duğu gibi kabul etmiş bir aydın. El-
Evamirül Alâ'iyye, Fi-Umur'il Alâ'iy-
ye'sinin Farsça yazmasının dokuzuncu
sayfasında kendi itirafıdır: "Bana efen-
dim tarafından gerçek bir Selçuklu tari-
hi yazmam buyruldu. Incelemelerim so-
nucunda gerçeğine gerçeğince erişeme-
diğimden, yaşadıklarımı anlatmaya gi-
riştim" diye harika bir özeleştiri örneği
veriyor. Oysa gözlem ve aktanm dili
olağanüstü! Şu betimlemelere bakar mı-
sınız? "Hilkatin görünmeyen nakkaşla-
rı, ilkyaz gelininin yakasına misk ve ce-
bine gül doldurdukları bir zamanda;
Anadolu Selçuklularının en Kudretli
Sultanı Alaaddin Keykûbât, Hazreti Sü-
leyman gibi mesareleri yutup yok eden
soylu atı üstünde Antalya'ya giderken
Egrinas'a uğradı.
Orada öyle bir kubadabad (mesire)
gördü ki, eğer ccnnetin bekçisi bu yere
erebilseydi, cennetten ayrılır, hayretle
parmağını ısırırdı. Toprağı yeşillikler-
den firuze renkli, laleleri kandamlaları
idi. Pmarlarının her köşesinden su yeri-
ne sanki gülsuyu yahut berrak gözyaşı
akıyordu. Havası misk kokulu, zemini
nakışlı, her tarafı çeşitli kuşlarla dolu
idi. Bir tarafta süt gibi tatlı, Çin ipekleri
gibi dalgalı yeşil bir deniz, içinde meyve
ağaçları ile süslenmiş yakın bir ada var-
dı. Denize doğru akan bir pınar yardı ki
gören ihtiyarlar gençleşirdi." Bunları
böylesine güzel yazan biri, kitabında ka-
çışının özeleştirisini yapmaktan da çe-
kinmiyorsa, yeri ışık olsun!.. Bir roma-
nın iç dinamiğini oluşturacak, çelişki ve
tutarlılıklarını sergileme fırsatına sahip
kahramanı demektir. Elbette yazan, bü-
tün o gelgitleri aktarabiliyorsa. Umanm
aktarılmıştır.
- "Bilinen gerçektir. Her zaman her
yerde her yeniliğe direnen bağnazlar ol-
muş. tîk ağızda ptsmış, yenilmiş, hatta
tümüyle ortadan kalkmtş gibi göriinse-
ler de, her hamleyi kemire kemire çü-
rütmenin yoîunu bulmuşlardır." Tehli-
kenin farkında mısınız daha güzel dene-
mezdi!
- Vay ders almayana! Gazi Mustafa
Kemal Atatürk'ün sözüdür; "Ders alın-
saydı, yinelenir miydi?"
- "Geçmiş iyi bilinirse, kök ve köken
tanınır. Tohumun başağı, Blizin meyvesi
çok fazla yanılmadan tammlanabilir.
Üreten önlemini hu tantma göre alırsa,
ziyanı önler, ürünü yararlandırabilir."
Romanın bir amacı da bu değil mi?
- Romanın diliyle söyleyeyim; Alkış!..
Özübu!..
- "Obadan Ulusa "nm devamı nastl
gelecek, sonraki cilt/cilderi anlatır mısı-
nız son soruda?
- Birinci kitap, bin yılın ilk buluşması-
nı anlatıyordu. lkincisi bunun nasüıyla,
sonuçlannı... Uluslaşmanın devletedö-
nüşmesini... Devletin toplumuna daya-
narak büyüyüp yayılmasını konu edini-
yor. Üçüncü kitap ise ilk kırılmayla, çö-
zülüşün öyküsünü anlatmaya çalışıyor.B
gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr
Obadan Ulusa-Geçmijin Izi Gelece-
ğin Özü-Bade Harab VErol Toy/
Cumhuriyet Kitapları/398 s.
Gürer
Yayınları
Rusya'da I milyon kişi okudu. 25 dile çevrildi.
İlk kezTürkçe'de...
DMITRY
GLUKHOVSKY
Çeviri:
Deniz BANOĞLU
METRO
2033
Y l l 2033 • • • Nükleer savaş sonrası dünyada
insan soyu neredeyse tilkenmiş, kentler
yaşanamaz halde. Hayatta kalan blrkaç bin
kişi dün,yanxn en bUyük nükleer sxgxnagx olan
IvİOSkOVa MetrOSU'nda yaşxyor. Burasx
insanlıgm son kalesi.
tstasyonlar mini devletlere bölünmüş.
İdealler, dinler, temiz su liltreleri gibi
nedenlerle bir araya gelmiş halklar. Tek
bir amaç var: Ne pahasma olursa olsun
hayatta kalmak.
Tüm insanlığın kaderi genç
Artyom'un elinde.
Tüm kitapçılar ve f$Şş mağazalarında
Prof. Nureltin Mazhar Öktol Sk. No:9 Kat2 Şi»li-istanbul
Tel: 0212 224 16 33 - 35 infoOgureryayincilik.com. wwww.gureryayinlari.com
C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1062 SAYFA S