25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
rürkçe Günlükleri FEYZAHEPÇİÜNGİRLER 22 NİSAN PERŞEMBE i zmir Kitap Fuan'na hemen her yıl gidiyorum; her gidişimde I Izmiıiiler artık benden bıkmışlardır; bu yıl kimse gelmez, diye bir korku oluyor içimde; ama Izmirliler beni her seferin- de yanıltıyoriar. öğretmen arkadaşlanm, eski öğrencilerim, dostlanm, arkadaşlanm, okurlanm, herkes gelmişti. Söyleşi çok iyi geçti. Dinleyicilerimden biri, hakkında hiç yazmadığım bir konuyu anımsattı. Yalnızca Beşiktaş'ın (BJK) takımla ilgili eşyalar satan dükkânlarının adı Türkçeymiş: "Kartal Yuvası". Galatasaray'ın "Galatasaray Store" diye mağazalan var, Fe- nerbahçe'nin "Fenerium" diye; Trabzonspor'un "TS Club" diye... Demek ki Beşiktaş'ateşekkür etmemiz gerekiyor. Hiçbir konuşmamı kaçırmayan bir dinleyicim, geçen yıl çeşitli yerlerden çekilmiş fotoğraflar getirrnişti bana. Türkçe- nin içine düşürüldüğü acıklı durumu gösteren fotoğraflar... Neleryoktu ki! "ŞEYİT AHMET ERSOY SOKAK", "Sahibin- den satılık dayre", bir inşaat firmasının, "Çevreye verdiğ'imiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz" diyen duyurusu, başındaki Türkçe ada karşırı "hastane" olamayan "HOSPITAU'lar. Ev arkadaşı arayan gençlerin yazdığı, "APARTMANDA 3+1 EVİ- MİZE EV ARKADAŞI ARIYORUZ EVİMİZDE ÇAMAŞIR, BU- LAŞIK MAK. KABLO TV, ADSL V.S. DURAK VE MEVKİ HAKKINDA SOLEMEYE GEREK YOK KİRA KİŞİ BAŞINA 215..." diye bir ilan, "Mc TEMEL's" diye bir tabela, "BAKIR- KÖY'E KADIN EÜ DEYECEK" diyen bir bez pankart, bir "Bujuteri" mağazasının duyurusu, Hac kıyafetleri ile biıiikte "pardüse" satan bir dükkânın ilanı, bir "Dizayn &Tasanm" reklamı, T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı" adıyla biıiikte sözde Ingilizce çevirisi: "TURKISH MINISTRY OF CULTURE AND TURİZM"... Bu yıl verdiği notlar da ilginç. Nereden alındığı gününe, saatine kadar belirtilmiş televizyon incileri: "Istanbul Fashion Week"ini duyuran kanal mı istersiniz, "Şimdi evin en eski kısmı olan bölümüne gidiyorum." diyen sunucu mu, "sosyal ve toplumsal" konulardan söz eden milletvekili mi, "Eveeet, bu işe ne zamandan beri başladınız?" diye soran sunucu mu? Bir de "16 yıl 12 aya hükümlü" birinin firannı haber ve- ren gazete kesiği vardı içlerinde. Hangi gazete olduğunu söylemeyim. Dr. A. Hakan Karadoğan'a Türkçe Günlükleri'nde vereme- diğim yanıtı orada ayaküstü verdim. "Sınıfın en uzun boylu- lanndan biri", "ülkenin en zenginlerinden olan Ahmet Bey" ya da "kentin en ucuz lokantalarından biri" gibi söyleyişler- de, "...sıfatın başına 'en' eklenirse o sıfatın tanımladığı söz- cüğün tekil olması gerekmiyor mu?" diye sormuştu Karado- ğan. "Türkiye tarihinin ikinci en ağır trafik kazası", Cumhuriyet tarihinin ikinci en kötü faciası" gibi söyleyişleri çok eleştir- dim; eleştirmeyi de sürdüreceğim. Türkçe mantığını ciddi bi- çimde tehdit eden söyleyişler bunlar. "Gecenin en yüksek oyunu alan beşinci finalistimiz..." gibi tümceler, o "Pop Star", "Alaturka Star" vb. yarışmalarda o kadar çok yinelendi ki kulağımız alıştı; "Gecenin en yüksek oyunu alan, beşinci olmaz; birinci olur." diyemedik. Duya duya yadırgamaz ol- duk. Ancak Karadoğan'ın ömeklerini aynı kapsamda düşün- müyorum. Sınıftaki uzun boylular seçilmişse onlann içinden biri kastedildiğinde "sınıfın en uzun boylulanndan biri" dene- bilir. Bu söyleyiş yanlış değil. 24 NİSAN CUMARTESİ 0" mekleri çoğaltmak mümkün; Fransa'da ürünler "Hakiki Fransız malı", Almanya'da "gerçek Alman malı" diye satı- lır. Bizde yeıii üretim bile, dışalımmış gibi pazarlanmakta; o olmazsa en azından, "Amerikan malzemesi kullanılmıştır" vb. duyurularia satışa sunulmakta. Işte bir firma, "Fransız Limo- ge porseleni / Italyan dizaynı" diye yapıyor reklamını. "Siz ne yapıyorsunuz o zaman? Sadece işçiliği mi size ait?" diye so- rulmaz mı? "KRC'yi de "Karaca" diye okuyacakmışız. Niye okuyalım? 25 NİSAN PAZARTESİ ıı f* akıltaşlan" hakkında yazacağım kaç zamandır, bir türlü V olmadı. Seviye Merih'in öykü kitabı, Kanguru Yayınla- n'ndan çıktı. Nasıl hareketli bir anlatımı var Seviye Merih'in! Elimde kalem, notlar almak üzere okudum sözde; ama bakı- yorum da not almak için bile duramamışım. "Anlıyorduysan" diye bir sözcüğün altını çizmişim. Niye olmasın? Şimdiki za- manın hikâyesinin koşulu, üçlü bileşik zaman. Türkçenin bir olanağı... Bulutlan anlatıyor sözgelimi. "Sabahın yağmur ha- bercisi bulutlan geçiyor. Hızlı hızlı. Yaz yağmuru değiller de yüklü yuklüler, yağacak bir yer bulmaya koşuyorlar sanki, aceleleri ne... Bir yerlerde bir yangın var da gidip söndüre- ceklermiş gibi... Üstelik temmuz işte. Bal gibi temmuz, yazın ortası." Konuşturduğu kişiyi birkaç sözcükle canlandınveri- yor kafanızda: "Sanki erkek! Kaba saba konuşur, hiçbir şey- den utanmaz, laftan da anlamazdı. Kahvelerin önünden bile kikirdeyerek geçermiş. Kız başıyla... Tövbe tövbee! Sana da çok kızardım, çok. Laf söyletmezdin elin bilmemnesine 'Ar- kadaşım o benim 1 deyip... Arkadaşmış! Pöhh! Ama n'oldu? Gördün ve dahi anladın sen de sonunda, değil mi?" 27 NİSAN SALI ıı ^ eçen gün bir filmi seyrederken keşfettiğimde müthiş bir V I heyecana kapıldığım dilbilimsel ve hatta antropolojik bir olayı paylaşmak istiyorum sizinle." diyen Seyhan Kurt'un bana ilettiği gözlemi okurlarıma aktarmazsam olmaz. Üstelik, anlatılan konuda benden daha bilgili okurlanm vardır; katkı- da bulunurlar. "öteden beri Mayaların diliyle Türkçe arasında bir bağlantı kurulagelmiştir. Fakat genellikle bu çabalar sağ- lam temellere oturtulamamıştır." diyor Şeyhan Kurt. Ata- türk'ün Amerika'ya oradaki eski ve yerli dillerinin Türkçeyle ilişkisini saptamak amacıyla özel görevli gönderdiğini duy- muşluğum var; ama bütün bildiğim bu kadarcık bir şey. Seyhan Kurt'un anlattıklarına geçelim: "Geçen gün arka- daşımla birfilm seyrettim. Mel Gibson'un yönettiği 'Apo- calypto' isimli, Maya uygarlığını anlatan bir film. Mel Gibson oyunculan Maya asıllılardan seçmiş ve film orijinal Maya di- liyle çevrilmiş (dolayısıyla Ingilizce altyazı kullanılmış). Bazı sahnelerde kullanılan kelimelerin eski Türkçeye ve halen taş- rada kullanılan yerel kelimelere benzediğini fark ettim. Ancak bir sahne vardı ki çok açık biçimde dilimize ait kelimeler kul- lanılmış olduğunu gördüm. Filmin 52. dakikasındaki sahne- de kabileye düşman bir yağmacı topluluğun reisi gece, ate- şin başında yaralanan oğluna belinden çekip çıkardığı bıçağı armağan etmek ister ve bıçağı uzatırken kendi boğazını işa- ret ederek şunu der: 'Çoh kenzi yarmak'. Türkçe altyazıda 'Bu bıçak çok adam öldürdü.' şeklinde çevirmişler. Oysaki ben bu cümleyi şu şekilde yorumladım: 'Çok genzi yardı.' yani 'Çok boğaz kesti.' veya 'Çok gırtlak kesti.' Bunun bir tesadüf olamayacağını düşündüm. Film boyunca sıklıkla benzer kelimeler kullanılmıştır. Bunun araş- tınlmaya değer olduğunu düşünüyorum." Herhangi bir üniversitemizde bu yolda bir araştırma yapıl- mış mıdır, bilmiyorum; ama doğrusu ben de araştınlmaya değer olduğunu düşünüyorum. • www.feyzahepcilingirler.com / feyzahep@gmail.com Yıldız Teknik Üniversitesi, Türk Dili Bölümü Çukursaray Binası Kat: 2, Barbaros Bulvarı-34349 Yıldız/lst. B U L M A C A önce aşağıda tanımları verilen söz- cükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde ya- zın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını; bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan ta- nımlann karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru bir şai- rin adını oluşturacak; bulmaca karelerin- deyse, aynı şairin dizeleri ve yayımlandı- ğı derginin adı ortaya çıkacaktır. Tanımlar ve sözcükleriniz: A."... Alkaya" (anarşist şair). 31 69 47 33 13 B. Ünlü bir çizgi roman. 36 8 55 6 45 C. "Ne olurdu bir kadın elleri avucumda / Bahsetse yaşamanın tadından başucumda / " (Necip Fazıl Kısakürek). 11 37 46 17 22 27 35 52 19 39 D. Finlandiya'daki Turku kentinin Isveççe adı. 12 83 21 IV 1E J ~c" 1 riö" 31 42 • 73 F A K 1 F A 1 1 21 32 43 53" 64~ 74 0 I 1 H ~~H ~Â~ B E. İkinci Yeni'nin papazı Ece Ayhan'ın kült şiirlerinden biri. 18 5 65 28 25 68 4 54 74 32 71 34 59 29 30 62 F. Paul Bovvles'ın, sinemaya da uyarlanan bir romanı. 3 80 14 20 84 67 15 63 G. Iskendername ve Cemşid ü Hurşid adlı mesnevileri de yaratan, XIV. yüzyıl divan şairi. 64 1 16 82 23 48 H. Başucumda Müzik ve Konuştuğumuz Gibi Uzaklara adlı yapıtlan da yaratan ya- zar. 53 57 56 43 26 44 Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU 50 40 61 73 75 I. Bir Rus savaş uçağı. 70 2 79 J. Monarşist eğilimli, günlük Ispanyol ha- ber gazetesi. 78 41 77 K. Edebiyat tarihimize 1631 'de IV. Murad'a ve 1640'tan önce I. Ibrahim'e sunduğu bi- rer risale ile geçen, bu risalelerde Osmanlı devletinin gerileme nedenlerini açıklayan, ünlü devlet adamı. 58 42 9 10 7 66 88 L. Aziz Nesin'in bir oyunu. 81 51 49 24 M. Iffet, namus. 76 60 72 1054. sayının çözümü: A. BÜST, B. ANNA KARENINA, C. HUDUDU, D. SDM, E. EKŞİMİK, F. DOR, G. EŞLEM, . RED KIT, T. GÜZELIRMAK, J. İZZET, K. SYYL, L. IGUANANIN GECESİ. Şiir: "aşk henüz gidilmemiş bir ülkedir diyor- sun/ ne kadar uzak gitsen çıkamazsın ge- ceden - Ayten Mutlu" C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 10 S 5 SAYFA 35
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear