Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
düşündüm. Barış, çözüm, AB her şey hemen
sandığın ucundaydı. Talat koltuğa oturdu mu her
şey tamamdı. Barışa karşılık gelen tek denk taş,
Talat’tı. Denktaş’ın ve onun düşüncesine yakın
olan herkesin siyasal, tarihsel ömrü dolmuştu.
Talat, koltuğa bu heyecan, güç ve destekle
oturdu. Özellikle 2007’den bu yana her yeni yıla
Talat ve ekibince şu ad takıldı:
“Çözüm yılı.”
Her yıl çözüm yılı.
Gelinen noktada çözülen tek şey, Talat barışa
samimiyetle inananların dizlerinin bağı oldu!
Derviş Eroğlu, KKTC’nin 3. Cumhurbaşkanı
olarak koltuğuna oturdu. Eroğlu’nun ilk, 1987’de
KKTC’nin kuruluşunun 5. yılı törenleri nedeniyle
gittiğim Lefkoşa’da elini sıkmıştım. O yıllarda
saçları beyazdı, şimdi bembeyaz olmuş. Yıllar
Eroğlu’na Kıbrıs sorununun çözüm hızı kadar
işlemiş!
Kıbrıs’la çok yakından ilgili köşe yazarları,
Denktaş’ın hakkını teslim etmekten asıl kaybedenin
Hristofyas olduğunu söylemeye kadar geniş bir
yelpaze çiziyorlar.
Kimi yayın organları, seçim sonuçlarının
kesinleşmesinden hemen sonra ilk şu haberi
verdiler:
“Rum kesimi sonuçlardan kaygı duyuyor!”
Görünen o ki Kıbrıs’ta yeniden yeni bir döneme
girildi.
Yıllar Kıbrıs sorununa çok işlemiyor. Her aşama
“yeni bir dönem”.
Nadir Nadi’nin 30 Haziran 1979’da
Cumhuriyet’te yayımlanan “Uyan Şu Uykudan”
başlıklı yazısından birkaç tümce aktaralım:
“Nedir Yunanistan’ın bize karşı uyguladığı
politika? İçeride Türk düşmanlığını körükleyerek her
türlü olasılıklara hazırlamak, dışarıda ise bizi
saldırgan göstermek suretiyle dünya kamuoyunu
aleyhimize çevirmek...
Biz istediğimiz kadar barıştan, uluslararası
anlaşmalardan söz edelim, sesimizi hiçbir yere
ulaştıramazsak ne elde ederiz?
Komşumuz iktidarı ve muhalefeti ile uyumlu bir
davranış içindedir. Aşırı sağdan aşırı sola değin tüm
Yunan basını, Türkiye’ye karşı tek cephe halinde
birleşmiştir...
1974 Kıbrıs Harekâtı’nın ne maksatla yapıldığı
ustalıkla dünya kamuoyuna unutturulmuştur...
Yunanistan’la baş başa kalırsak aramızdaki bütün
sorunları çözebiliriz, iyi komşuluk ilişkileri içinde
kardeşçe geçinebiliriz. Ama Yunanistan sırtını bir
büyük devlete dayar da karşımıza çıkarsa...”
Nadir Nadi’nin saptamalarının bugüne
izdüşümünün yorumunu okura bırakalım...
Kıbrıs’ta geçen yıl yapılan genel seçimlerle bu
yılki Cumhurbaşkanlığı seçimi Türkiye’ye de çok
şey söylüyor.
Talat ve partisi olağanüstü dış destekle iktidara
geldi. Anlaşılıyor ki, dışarıdan ne kadar destek
alırsan al, kendi yurttaşının desteğini alamıyorsan
kıymeti yok...
Aynı ekip varlığını sadece “statükoyu yok
etmeye” adadı. Anlaşılıyor ki, yerine daha inandırıcı
bir şey koyamıyorsan toplum bu tür değişimlere,
“kes be annem” yanıtını veriyor.
Daha da önemlisi şu:
Kıbrıs Türklerinin düşüncelerini, düşünme
biçimlerini, siyasal-toplumsal bakışlarını
değiştirmek için orta-uzun vadeli planlar yapıldı.
Deyim yerindeyse yeni bir ulus inşası hedeflendi.
Bu uğurda çok yol alındığı düşünülmüştü.
Ama olmadı...
Kıbrıs seçmeni her şeye karşın kendi iradesini
ortaya koydu. Varlığını koruma bilincini yitirmediğini
gösterdi.
Hep büyükler küçüklere ders verecek değil ya...
Bazen de tersi olur!
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
yazıldı. Dün yazdık, bugün de yazarız. Sen şimdi
şu sorunun yanıtını ver:
Eleştirdiğin İnönü, Cumhurbaşkanlığı
döneminde din dersleri, imam hatip okullarının
açılması, ilahiyat fakültesi gibi konularda açılımlar
yaptı. Uygulamalara girişti. Bu yaptırımlar çok
eleştirildi, eleştirdik.
Karşıdevrim hareketleri diye anılan dinsel
yaptırımları; imam hatip liseli, dinciliğe adanmış
Bay RTE, din eğitimi söz konusu olunca acaba
İnönü’yü neden eleştiremiyor?
Paralar pullar ve benzeri olayları ele alarak
İnönü’yü, o günlerin tek parti iktidarı CHP’yi yeren
RTE, din konusuna geldi mi yan çiziyor.
Nalıncı keseri mübarek!
1950’den sonra İnönü korkusu Demokrat
Parti’ye de öylesine sinmişti ki; Menderes’ler eski
defterleri karıştırmayı marifet sandılar. Geçmiş
olayları -bugün RTE’nin yaptığı gibi- gündeme
getirerek İnönü’yü halk indinde küçülteceklerini
umut ettiler. Başaramadılar.
Eleştirilerine katacağın, sana yakışır bir örnek
vereyim:
DP Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü, “İnönü’nün
Türkiye’yi erkekliğinden ettiğini” söylemiş ve
nedenini de açıklamıştı: “Türkiye’yi İkinci Dünya
Savaşı’na sokmayarak!”
Şimdi söylediklerinin nereye gideceğine
bakmadan havadaki kargaları bile güldürecek,
büyütülmeyecek şeyler söylüyor. Devlet adamı
İnönü bir kez daha büyüyor.
Ha gayret! İnönü’yü neden İkinci Dünya
Savaşı’na sokmadın diye suçlasana. Neden
1946’da çok partili yaşama, demokrasiye geçtin
diye sorgulasana.
İnönü bu yönleriyle tarihte hak ettiği yeri çoktan
aldı. Ya sen? Nasıl anılacaksın acaba? “Bir
zamanlar ülkenin başına İslam Cumhuriyetine
dönüştürmeyi hayal eden biri geçmişti” diye
başlayabilir hikâyen!
Gerçekleri nasıl da saptırıyor. Babasının nüfus
cüzdanı ekmek karnesi damgalarıyla doluymuş.
1940’lar. İnönü halktan ekmeği bile esirgedi
demek istiyor...
Doğru. Ama açıklamaktan kaçındığı bir nedenle:
Savaş içindeydik!
Bay RTE son grup toplantısında, “Hiçbir
siyasetçi eleştirilemez, sorgulanamaz değil. Hiçbir
parti geçmişini tabulaştıramaz” dedi.
Bu açıklama RTE’den hesap sormak hakkını
tanıyor. Dünden başlayalım:
Afganistan’da El Kaide örgütüyle işbirliği içinde
teröre dayalı mücadele yapan Gülbeddin
Hikmetyar’ın önünde diz çökerek çektirdiğin
fotoğraf....
... o günlerde, bugün yazar çizeri Ergenekon
terör örgütü üyesi diye tutuklayan savcıların
benzeri savcıların eline geçseydi, zatı âlinizi El
Kaide’ye üye diye içeri atmazlar mıydı?
“Biz (yani sen) reformu İslam olan bir düşünceyi
temsil ediyoruz. Yüzde 99’u Müslüman olan bir
Türkiye’de ‘başka bir şey’ olur mu?... 1.5 milyarlık
İslam, Müslüman Türk milletinin ayağa kalkmasını
bekliyor, kalkacağız. Işık göründü, Allah’ın izniyle
kıyam başlayacak... Tutturmuşlar laiklik elden
gidiyor. Yani millet istedikten sonra tabii elden
gidecek yahu” demedin mi? Dedin!
Kıyam başlayacak, ayağa kalkacağız demek...
laikliğin elden gideceğini savunmak... laik devlete
karşı İslam ayaklanmasının, isyanın hazırlığını
açığa vurmuyor mu? Halkı devlete karşı isyana
teşvik anlamına gelmiyor mu?
Türk Ceza Yasası’na göre bu söylemler ağır
cezalık değil mi?
Geçmişiyle ilgili hesapların da, sekiz yıllık
iktidarının faturası da kapanmadı. Hiç kuşkusu
olmasın; şöyle veya böyle kapanacak!
Eş dostu kayırmalar... rejimi kendi kafasına
uygun bir sisteme dönüştürme girişimleri... Deniz
Feneri ve benzeri olaylar... yandaşları yargıdan
kaçırmak... bir yığın dosya hazır, yargı huzuruna
çıkacağı günü bekliyor... Cumhuriyeti
yozlaştırmaktan... türlü çeşit yolsuzluklara kadar
hesap mutlaka sorulacak!
Bugün fırsat yakalamış, esiyor gürlüyor ama
sindiremediği temel bir kural var:
Haddini bilmek!
ankcum@cumhuriyet.com.tr
SAYFA 6 MAYIS 2010 PERŞEMBECUMHURİYET
10 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 6 Mayıs
Oslo PB 11
Helsinki PB 9
Stockholm B 13
Londra PB 14
AmsterdamPB 13
Brüksel Y 14
Paris PB 15
Bonn Y 18
Münih Y 15
Berlin B 11
Budapeşte B 22
Madrid PB 19
Viyana Y 22
Belgrad Y 24
Sofya Y 24
Roma Y 18
Atina PB 22
Zürih Y 12
Moskova PB 17
Aşkabat Y 22
Taşkent PB 32
Bakû Y 16
Bişkek PB 25
Tiflis Y 21
Kahire A 31
Şam A 32
İstanbul B 23
Edirne B 27
Kocaeli B 27
Çanakkale B 25
İzmir B 29
Manisa B 32
Denizli B 31
Zonguldak B 29
Sinop B 16
Samsun PB 20
Trabzon PB 17
Giresun PB 19
Ankara B 27
Eskişehir B 26
Konya B 27
Sıvas B 23
Antalya B 27
Adana B 26
Mersin B 25
Diyarbakır Y 24
Şanlıurfa PB 29
Mardin Y 21
Siirt Y 19
Hakkâri Y 14
Van Y 13
Kars Y 12
Ülkemizin doğusu
parçalı ve çok bulut-
lu, Doğu Karadeniz’in
iç kesimleri, Doğu
Anadolu’nun kuzey
ve doğusu ile Güney-
doğu Anadolu’nun
doğusu sağanak ve
gök gürültülü sağa-
nak yağışlı, diğer yer-
ler az bulutlu ve açık
geçecek. Yağışlar Do-
ğu Anadolu’nun do-
ğusunda kuvvetli ola-
cak. Hava sıcaklığı,
mevsim normallerinin
üzerinde seyredecek.
MURAT KIŞLALI
ANKARA - Et Balõk Kuru-
mu’nun (EBK) bugün gerçek-
leştireceği “Kasaplık Canlı Sı-
ğır” ihalesinde; ABD, Brezilya,
Arjantin, Uruguay ve Şili’den it-
hal edilecek toplam 5 bin ton can-
lõ sõğõrdan 1700 tonunun Adana,
Sakarya ve Ankara kombinalarõ-
na 30 gün içinde teslim edilmesi
şartõ getirildi. Şartnamede yer
alan, “Bu ülkelerden ‘şimdiden’
yola çıkarılmış canlı kasaplık sı-
ğırların da teklif edilebileceği,
en düşük teklif verenin ihaleyi
kazanmayabileceği ve yerli fir-
maların ihale dışı bırakılması”
hükümleri şüphe uyandõrdõ. CHP
Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt, “Bu şartlar, ihalenin ad-
rese teslim olabileceğini göste-
riyor” diye konuştu.
EBK tarafõndan bugün yapõla-
cak ihalenin şartnamesinde yer
alan şüpheli hükümler şöyle:
Amerika’dan geliyor: Ka-
saplõk canlõ sağõrlar ABD (Teksas,
Alabama ve Washington eyalet-
leri hariç), Brezilya (Parana böl-
gesi hariç), Uruguay, Arjantin
(Corrientes ve Missiones bölge-
leri hariç), Şili ülkelerinden ithal
edilecektir.
30 günde nasıl gelecek:
Adana, Sakarya ve Ankara kom-
binalarõna 1700 ton 30 gün için-
de; Erzurum, Bingöl ve Ağrõ
kombinalarõna 1650 ton 40 gün
içinde; Adana, Sakarya ve Ankara
kombinalarõna 1650 ton 50 gün
içinde teslim edilecektir.
Sığırlar yolda mı?: Ayrõca
bu ülkelerden nakil vasõtalarõ ile
ticari amaçlõ olarak yola çõkarõl-
mõş olan canlõ kasaplõk sõğõrlar da
teklif edilebilir.
‘Yerlilere açık, ancak de-
ğil!: İhale, yeterlik kriterlerini ta-
şõyan yerli ve yabancõ tüm is-
teklilere açõktõr. Ancak 30/4/
2010 tarihli Bakanlar Kurulu
kararõ ile açõlan tarife konten-
janlarõ Et ve Balõk Kurumu Ge-
nel Müdürlüğü’ne tahsis edildi-
ğinden ithali düşünülen kasaplõk
canlõ sõğõr için yerli isteklilerin
verdiği teklifler değerlendiril-
meyecektir.
İhalede 30 günde getirilecek
1700 tonluk bölümle ilgili olarak
“Fiyat dışı unsurlar” başlõğõ al-
tõnda, “Bir katılımcının en dü-
şük fiyatı vermese bile ihaleyi
kazanabilmesine dönük” dü-
zenleme yapõldõ. Buna göre katõ-
lõmcõnõn, “gerçekleştirmesine
gerek olmadan, sadece sığırla-
rı erken teslim etme taahhü-
dünde bulunması” durumunda;
“erken teslim edilecek her gün
için 0.25 puan” verilmesi ve bu-
nu içeren bir formül sayesinde,
kendisinden daha düşük fiyat ve-
ren bir başka katõlõmcõyõ eleme-
sine olanak tanõndõ.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Cumhurbaşkanõ Abdul-
lah Gül, 4 şehidin verildiği Tun-
celi’deki Sarõyayla Karakolu bas-
kõnõyla ilgili, “Karakol hazır
değildi” iddiasõ üzerine Genel-
kurmay Başkanlõğõ’ndan bilgi
istedi. Bunun üzerine Köşk’e gi-
den askerler, Cumhurbaşkanõ’na
brifing verdi.
Gül, Türkiye’ye resmi ziyaret
gerçekleştiren Uganda Cumhur-
başkanõ Yoweri Kaguta Muse-
veni ile düzenlediği ortak basõn
toplantõsõnda, Tunceli’nin Nazi-
miye ilçesi Sarõyayla Karako-
lu’na yönelik terör saldõrõsõyla il-
gili soruyu yanõtladõ. Gül, Sarõ-
yayla Karakolu’na yapõlan sal-
dõrõyla ilgili bazõ basõn yayõn or-
ganlarõnda yer alan iddialarõn
anõmsatõlmasõ ve “Bu iddialar-
la ilgili Genelkurmay Başkan-
lığı’ndan bilgi aldınız, aldığınız
bilgiler ışığında bir ihmal söz
konusu muydu” sorusuna, “Bu
olay biraz farklı, herhangi bir
mayın ya da operasyonlarda
verdiğimiz şehitler değil, te-
rör örgütünün cüreti söz ko-
nusu burada. Dolayısıyla bu-
nunla ilgili detaylı, geniş bilgi
alma ihtiyacı hissettim ve bu-
nunla ilgili geniş bilgiler al-
dım. Her şeyden çıkartılacak
dersler, alınacak tedbirler var-
dır. Türk Silahlı Kuvvetleri
bu mücadeleyi kahramanlıkla
yapmaktadır ve yapmaya da
devam edecektir” dedi.
Karakol baskõnõyla ilgili id-
dialar konusunda Gül’ün talebi
üzerine önceki gün Köşk’e giden
Jandarma Komutanlõğõ Kurmay
Başkanõ Korgeneral Mustafa
Bıyık, Gül’e ayrõntõlõ bilgi sundu.
3 Ekim 2008 tarihinde 16 as-
kerin şehit olduğu Aktütün Ka-
rakolu’na düzenlenen saldõrõ-
nõn ardõndan sõnõr karakollarõnõ
güçlendirme kararõ alõnmõş, Ge-
nelkurmay Başkanlõğõ, TOKİ ile
anlaşmõştõ. CNNTürk’ün inter-
net sitesinde yer alan habere gö-
re çalõşmalar başladõ ancak bu-
güne kadar 169 karakolun bir ta-
nesinin bile yenilenemedi. 35
karakolun inşaatõ sürüyor, 22’si
ise hâlâ ihale aşamasõnda. Jan-
darma Genel Komutanlõğõ’na
ait karakol sayõsõ ise 112. Bu ka-
rakollarõn da 88’inin inşaatõ sü-
rüyor, 24’ü ihale aşamasõnda.
Yani toplamda ihalesi henüz
yapõlamayan 46 karakol bulu-
nuyor. İhalesi yapõlan 123 ka-
rakolun ise inşaatõ tamamlana-
mamõş durumda.
Güney Amerika ve ABD’den yapõlacak et ithalatõnda 30 günlük süre şüphesi
Sõğõrlar ‘uçarak’ gelecek
JANDARMADAN, KARAKOL BASKINI İLE İLGİLİ BİLGİ İSTEDİ
Gül’e baskın sunumu
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 4 şehidin verildiği Tunceli’de-
ki Sarıyayla Karakolu baskınıyla ilgili jandarmadan bilgi aldı.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ulaştõrma
Bakanõ Binali Yıldırım, bölücü terör örgütüne
ilişkin “Bu akılsızlar, bu ahmaklar bıraksın-
lar enerjilerini boşa tüketmeyi, eğer bu ülke-
nin geleceği için söyleyecekleri bir söz varsa,
bir katkı varsa gelsin bunu yapsınlar” diye
konuştu. Yõldõrõm, Uluslararasõ Nakliyeciler
Derneği (UND) tarafõndan TOBB Ekonomi ve
Teknoloji Üniversitesi’nde düzenlenen toplantõ-
da konuştu. Yõldõrõm, Türkiye’de Ankara’nõn
batõsõnõn zenginlik merkezi olduğunu, doğu
bölgelerinde ise insan kalmadõğõnõ, bu durumun
da altyapõ, istihdam ve ekonomik yatõrõmlarda
sorunlara neden olduğunu dile getirdi. Geçen
yõl Hakkâri’ye gerçekleştirdiği bir ziyarette
kendisiyle fotoğraf çektiren çocuklarla yaşadõk-
larõnõ aktarõrken gözleri dolan Yõldõrõm, “O
tabloyu, o manzarayı görünce ülkemin gele-
ceğine olan güvenim öylesine arttı ki şu an
bile o heyecanı yaşıyorum. Onun için bu
akılsızlar, bu ahmaklar bıraksınlar enerjile-
rini boşa tüketmeyi, eğer bu ülkenin geleceği
için söyleyecekleri bir söz varsa, bir katkı
varsa gelsin bunu yapsınlar” dedi.
BAKAN YILDIRIM’DAN PKK’YE TEPKİ
‘Bu akõlsõzlar,
bu ahmaklar’OPERASYONLARIN DURMASI İSTENDİ
‘Gerekirse canlõ
kalkan oluruz’
İstanbul Haber Servisi - Barõş ve Demokrasi
Partisi (BDP) Tunceli Milletvekili Şerafettin
Halis, sanatçõ Ferhat Tunç, Aynur Doğan,
Mikail Aslan’õn da aralarõnda bulunduğu 68
sanatçõ, siyasetçi, yazar, işadamõ ve hukukçu,
Tunceli’de süren çatõşmalarõn durmasõnõ iste-
yerek, “Gerekirse canlı kalkan oluruz. Yeter
ki bu çatışma ortamı son bulsun” dedi. Ken-
dilerini “Dersimli aydın ve sanatçılar” olarak
tanõmlayan grubun dün Taksim’deki İnsan
Haklarõ Derneği İstanbul Şubesi’nde düzenle-
diği basõn toplantõsõnda konuşan Tunç, Tunce-
li’deki operasyonlarõn sürdüğünü belirtti.
Tunç, “Munzur Vadisi’nde yapılmak iste-
nen barajlarla Dersim Doğası ve insanı yeni
acılara sürüklenmek istenmektedir. Bizler,
ölüme karşı yaşam için operasyon bölgele-
rinde canlı kalkan olmak da dahil her türlü
demokratik hakkımızı kullanacağız” dedi.
Irak’ta düzenlenen bombalı saldırıda yaralanan 24 kişi Türkiye’de tedavi
altına alındı. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’ndan
yapılan yazılı açıklamada, Iraklı yetkililerin 1 Mayıs günü Musul Üniver-
sitesi’nin öğrencilerini taşıyan servis aracına düzenlenen saldırıda yarala-
nanların tedavisini talep ettiklerini belirterek, “Bu çerçevede Başkanlığı-
mızca; Genelkurmay Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve
Sağlık Bakanlığı ile yapılan koordinasyon sonucu, yaralılardan 24’ü Ge-
nelkurmay Başkanlığı’nın tahsis ettiği bir uçakla Ankara’ya getirildi. Ya-
ralılar, planlanan hastanelerde tedavi altına alınmıştır” denildi. (AA)
IRAKLI YARALILAR ANKARA’DA
MİLLİ EĞİTİM ŞÛRASI
‘Dışlama’
kararına
tepki yağdı
MAHMUT LICALI
ANKARA - Milli Eğitim Ba-
kanlõğõ’nõn (MEB) 18. Milli
Eğitim Şûrasõ’nõn toplanmasõna
yaklaşõk 7 ay kala yaptõğõ dü-
zenlemeyle eğitim sendikalarõ
başkanlarõnõn şûraya katõlõmõnõ
sõnõrlandõrmasõ, eğitimcilerin
tepkisini çekti.
Türkiye’de faaliyet gösteren
yaklaşõk 20 eğitim sendikasõ
başkanõndan yalnõzca konfede-
rasyona bağlõ veya üye sayõsõ
fazla olan 5 kişinin katõlacak
olmasõ, şûrada eğitim alanõnda
örgütlü sendikalarõn temsilinin
en alt düzeye indirildiğini ka-
nõtlõyor. Eğitim-Sen Genel Baş-
kanõ Zübeyde Kılıç, eski yö-
netmeliğe göre şûranõn üye tam
sayõsõnõn üçte iki çoğunluğu ile
toplanõrken yeni yönetmelikte
bu durumun salt çoğunluk ola-
rak değiştirildiğini belirterek
“Bakanlığın ilgili genel mü-
dürlüklerinden şûraya katıla-
cak yönetici ve öğretmen üye-
lerin sayısı arttırılırken üni-
versiteleri temsilen katılacak
rektör üye sayısının 20’den
15’e indirilmesi göstermekte-
dir ki, bürokratik temsiliyet
arttırılırken şûranın asıl katı-
lımcıları dışlanmıştır.” Kõlõç,
Din İşleri Yüksek Kurulu’ndan
iki üyenin de şûrada yer almasõ-
nõn AKP’nin bugüne kadar be-
nimsemiş olduğu ve bütün ku-
rumlarõ kendi dünya görüşü
doğrultusunda şekillendirme
uygulamalarõnõn bir yansõmasõ
olduğunu ifade etti.
Yüksel Adıbelli:
Uygulama düşündürücü
Eğitim-İş Genel Başkanõ
Yüksel Adıbelli de “Düzenle-
meyle Din İşleri Yüksek Ku-
rulu’ndan 2 kişi gelirken üni-
versitelerden gelen rektörle-
rin sayısının düşürülmesi,
sendika başkanlarına sınırla-
ma getirilmesi düşündürücü”
diye konuştu.
Türk Eğitim-Sen Genel Baş-
kanõ İsmail Koncuk ise 20 ki-
şinin bir araya gelerek sendika
kurduğunu, şûraya katõlacak
sendikalara ilişkin bir baraj
konulabileceğini ifade etti.
Eğitim alanõnda 10’larca tabe-
la sendikasõ olduğunu belirten
Koncuk, eğitim konusunda
önemli kuruluşlarõn başõnda
gelen üniversitelerin katõlõmcõ
sayõsõnõn düşürülmesinin ise
doğru olmadõğõnõ belirtti.