25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
I -m ar imar Kemalettin j \ /m üzerineyaptığı- H / l / # nızçalışma, "Yu- JL r _JL nus Nadi Sosyai Bilimler Araştırması Ödüîü"ne de- ğergöriildü. Kimdir Mimar Kema- lettin? - Mimar Kemalettin üzerine, 2006-2008 yıllan urasında bir çahş- ma yapmak, aslında Türk mimarlar adı- na bir "Anma Prograiîiı" oluşturup, bu- nu ciddi ve düzeyli bir biçimde uygula- maya sokan Türkiye Mimarlar Odası için bir onur kaynağı olmalı. Araştırma ve paylaşıma dayalı bu "Anma Progra- mı" sayesinde, Kemalettin'in ölümün- den yaklaşık 90 yıl sonra onun yaşamı, yapıtları ve yapıtlannın/yaptıklannın an- lamına bir kez dalıa eğilme fırsatı yaka- landı. "Mimar Kemalettin Anma Prog- ramı", bugün 2010 "Yunus Nadi Sosyai Bilimler Araştırması Odülü"nü aldıysa eğer, bunda Osmanlı Devleti'nden Tür- kiye'ye geçişte farkh roller üstlenen en önemli mimarla ilgili yalnızca kitaplar yazarak değil, kitaplar, sempozyum ve sergiler gibi farklı medyatik araçlarla da söz oluşturup, ileıerek bir bilinç duru- mu oluşturmaya çalışan, kapsamlı bir kolektif ürün elde etme çabasının da pa- yı olduğunun fark edildiğini unımak is- terim. - Mimar Kemalettin'in Cumhuriyet dönemi mimarisine katkılan nasıl ol- muştur? - Mimar Kemalettin, 1870-1927 arası- na sığan kısa ömründe, mimarlık eğiti- minin düzene bağlanması ve çağdaşlaştı- nlrnası için çaba harcayan bir eğitimci, SAYFA 12 Ali Cengiz- kan hem bir şair, hem de bir mimar. Cumhuri- yet döne- minin en önemli mi- marların- dan biri kabul edilen Mimar Kema- lettin üzerine yaptığı çalış- ması Mimar Kemalettin ve çağı araştırmasıyla "Yunus Nadi Sosyai Bilimler Araş- tırması" ödülüne değer görüldü. Ali Cengizkan ile çalışmasını konuştuk. a seidacüNEYSU YUNUS NADİ SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMA ÖDÜLÜ: ALİ CENGİZKAN Iktidar mimaride de özgürlükçü değil'Osmanlı'nm önemli kurumu Vakıflar ldaresi'nin tnşaat ve Onanm Müdürlü- ğü'nü kurarak, onu modernleştirmeye ve minıarları meslek pratikleri içinde bir araya getirmeye çalışan bir örgütçü; ço- ğunluğu Vakıflar ldaresi için tasarlayıp inşa ettiği ve ettirdiği yapılar ile uygula- macı bir mimar. Bütün bu mesleki pra- tikleri yapmanın yaru sıra, mimarlık tari- hi ve eski eser koruması üzerine de dü- şünüp yazma becerisi gösteren bir mi- marlık kuramcısı olarak öne çıkmakta. Geneldeki bu katkıların Cumhuriyet dö- nemine denk düşen yanlarının da mi- marlık meslek pratiğine katkıda bulun- duğunu düşünmemiz gerekir. Osmanlı Devleti'nin son dönenıinde mimarlık alanındaki kimlik arayışlarmın daha so- mut bir düzlemde erken Cumhuriyet dönemi içinde de sürmesi çok olağandır ama bu arayışm, ideoloji ile mimarlığın temsiliyeti arasmda kurulnıaya çalışılan yüzeysel ve birebir ilişki nedeniyle sağ- lıklı olduğu söylenemez. Kemalettin, he- men hemen kendisiyle sonlanan "Birinci Ulusal Mimarlık" döneminin sonrasını ne yazık ki göremedi. Spekülatif bir bi- çimde söylenebilir ki, "Görseydi eğer, duyarlı ve çalışkan bir mimar olarak ye- ni durumlar üzerine de kendi sözünü- sözlerini geliştirebilirdi." Çünkü mimar- lık pratiği ile mimarlık düşüncesi arasın- da geliştirmeye çalıştığı bütüncül kanal, ne yazık ki, bugün bile çok az temsilciye sahip. Öte yandan bir mimarın yapıları- nı hâlâ kullanıyorsak ama onunla ve ya- pılarm ömürleriyle (ortaya çıkışları, inşa edilmeleri, onarılmaları, yaşadıkları, var- sa işlev değişiklikleri ile) ilgili bilgimiz az ise, o yapılarm bizim olduklarmı söyle- mek boş bir düşünce. Ne yazık ki Türk toplumu kendi yaşadığı çevreler, kent- ler, konutlar ve binalâr konusunda çok az düşünen ve irdeleyen bir toplum. - Çalışmanız, şimdi yaşamayan .ancak Cumhuriyet dönemindeki mimarları ye- niden gündeme getirmek ve onlann yap- tığı katkıları anlatmak amacını taşıyor... - Az önce anlamını vurgulamaya çalış- tığım "Anma Programı", Osmanb Dev- leti ya da Türkiye Cumhuriyeti, tarihsel dönem ayrımını yapmaksızm, yakın dö- nemdeki çağdaş mimarlık yaklaşımlarına yeniden ışık düşürmek, onları ve mimar aktörlerini yeniden değerlendirmek ve güncellenen değerlerini aktannak ama- cını taşımakta. "Değer kavramının unu- tulduğu ve unuiturulduğu", günlük po- litikanm bizzat en yetkili yöneticiler ta- ratından liyakat (layık olma) ve yeterlik (yetkinlik) kavramlanndan uzak tutula- rak oluşturulduğu ve toplumsal gelece- ğimizin "kötücül aktörler" tarafından "satın alındığı" bir ortamda, yakın tari- himizi ve hatta bugünümüzü bilmek, ge- leceğimizi kurmak açısmdan çok büyük önem taşımakta. Türkiye Cumhuriyeti tarihi açısmdan ise durum daha da önemli. Yazılı ve görsel medyanın oluş- turup "takdis ettiği" yine "değerleri kendinden menkul akil adamlar", kof- luklarım gizleyen bir önyargı ve pro-ak- tiflik içinde, yıkıcılıklarım rnalumatfu- ruşlukla bütünlük içinde yürütmekteler. ! Ne yazık ki çağdaş "garp" toplumları ! 20. yüzyıhn ikinci yansmdan başlayarak j modernizmi (postmodernizmle aşkınla- l şarak adeta) geliştirip güçlendirirken, "şark" toplumları da modernizme ve pozitivizme başından beri duydukları düşmanlığı onu yıkmaya çalışarak geliş- tiriyor ve nihilist-esoterik-tuluatçı garip bir ortaçağ ortamı yaratıyorlar. Bunun tam tersini yaptıklannı söylemeleri de ibretlik bir "şark kurnazlığı" değil mi- dir? - Cumhuriyetin mimarhğa bakışı nasıl- dır? - Cumhuriyet döneminin mimarhğa, çağdaşhğı ifade etme gücü olan bir araç olarak baktığı söylenir. Ama bu algıla- ma, Cumhuriyetin mimarhğı yalnızca bir araç olarak gördüğü saptamasına indir- ger. Oysa yakından baktığımız 2aman Cumhuriyetin mimarhğı çağdaş yaşamın yaıısımalanndan birisi olarak algıladığını ve sonucun kendisiyle değil özüyle, yan- sınıasıyla değil, süreci ve oluşumuyla il- gilendiğini görmekteyiz. Cumhuriyet de- yince tek bir dönemden söz etmek de zordur evet ama mesleğin çağdaş ve ulu- sal bir yapıya kavuşturulması için yapı- lan üniversite ve eğirim reformu; mimar- hğın bir kültür ortamı olarak algılandığı- nın kanıtı olan etkinlikler, ödüller, onur- landırmalar, iş verrneler; mimarhğm top- lum sağlığının (hıfzısıhhanın) ve sağlıklı yeni kuşakların yetişmesi için toplumsal yaşamın ana omurgalanndan birisini oluşturduğuna ilişkin ana kararlar; mes- leği on yıllar boyunca prestijh' bir ko- numda tutmuştur. Ancak bu ilk hedefle- rin gerçekleşebilmesi için oluşan yapı- nın, toplumun gelişmesinin gerisinde kalması, statikleşmesi ve aşırı merkezi- yetçi bir işleyişin kendisi, yerelleşmeyi öldür'müş, yerele özgü oluşumlaruı önü- nü tıkamıştır. Küresel biçimde moder- nizmin doğasında olan bu merkeziyetçi- lik, modern insanuı evrenselci tanmıın- dan feyz alsa da, ne yazık ki yerel kültür- lerin aşınmasına, kimi zaman da yok ol- masına kadar gitmiştir. Bireyi daha fazla onurlandırma, yereî kültürün sürekliliği- ne olanak tanıma, gelişnıeyi ve moder- nizmi geliştirmeyi daha kolaylaştııacak aşamalarken, pek başarılamamıştır. - Cumhuriyetin iîk25 yıhnda, kamuya ait inşa edilen binalarda, belli bir estetik kaygımn güdüldüğünü görüyoruz. Bu estetik kaygı yeni inşa edilen kamu bina- lannda da varmı? Şimdiki mimari yapı- lar ile o döneme ilişkin mimari yapıları • kıyasladığınızda ortaya nasıl bir sonuç çıkıyor? - Her şeyden önce bugün kamuya ait yapılarda "herhangi bir" estetik kaygı olduğunu söylemek çok zor. "Yapıştır- ma, kitsch, eklektik" bir görüntü şanti- yesini oluşturan bu durum, söz konusu yapılann mimarlık nesnesi olmalahnı bi- le önlemekte. Ortaöğretime özgü eğitim yapıları, yargıyı ilgilendiren "adalet sara- yı" türü yapılar, egemenliği temsil eden valilik, kaymakamlık benzeri "hükümet konakları" ve hatta hastane - sağlık oca- ğı gibi sağlık yapıları, ilk bakışta anlaşıl- mayan garip bir "Selçuklu-Osmanh kis- petini" kuşanmış durumdalar. Her tür- den düşünceden uzak bir anlayışı yansı- tan bu "mimarlık anlayışları" onu uygu- layanlann da düşünsel yapı olarak boş- luğunu ya da kofluğunu göstermekten öte gitmiyor. 1890'larda "Usul-i Mimari- i Osmani"yi yazan Ethem Paşa'nın, 1900'lerde "Fenn-i Mimari"yi yazan Ke- malettin'in içten arayışlannı kuşatan au- ra ile, şimdilerde bu "kamu yapısı Os- manh-Türk kimliği"ni ve geri kalmışlığı savunan cehaletin hiçbir ilgisi yoktur. - Bugün özellikle Ankara 'da çok de- ğerli mimari yapılanmız bulunuyor Cumhuriyet dönemine ilişkin. Biz bu bi- nalan korumak için bugün yeterli ö'nle- mi alabiliyor muyuz? - Ankara'da Cumhuriyeti temsil eden yapıların yıpranarak gündemdışı kaldık- îarını söylemek zor. Bugün onları özel- likle yıpratan şey, merkezi yönetim ile yerel yönetimin yaptıkları sessiz ve "de- rin" ittifaktır. Bir taraf, bir yandan özel- leştirmeler ile aynı döneme ilişkin finans kurumlarının içini ve yapılarını boşaltır- ken bir yandan da bakanlık ve genel müdürlük gibi devlet kurumlarını dön- üştürüp, onları başka yerlere taşımakta, hatta onlan Istanbul'a "tayin ederek", bir "sivil inkılap" yarattığmı iddia edi- yor. Öteki taraf ise, söz konusu modern ve ulusçu kuruluşun yapılarını barındı- ran Ankara eski kent merkezi Ulus'ta sözüm ona bir "kentsel dönüşümü" yak- laşık beş yıldır uygulamaya sokmaya ça- hşıyor. Kamunun ve toplum vicdanının yüksek tepkisinden korkarak bu ittifak çalışmalarım kör-topal sürdürüyor, sa- man altından yasa ve yönetmelik yürütü- yorlar. Dünyada mimariyi ve mimarhk ürünlerini bu denli kindar ve kişiselleş- tirilmiş bakışlarla ideolojik bir nesneye indirgeyen, bir toplumun üyelcrini adeta kolektif belleklerini kullanma ve kişisel yaşam hakkından mahrum bırakma yet- kisine sahip olduğunu düşünen başka bir merkezi yönetim ya da belde yöneti- mi gösterebilir misiniz? Bu kirli bakışın en büyük mağduru ise mimarlık olmak- ta; iyi mimarlık ürünü metrekareden başka önemi olmayan binalara; uyumlu ve çevre dostu, çağdaş teknoloji ile do- natılmış tasarım, hızlı ve hemen anlaşıl- ması-tüketilmesi gereken "bölünmüş mekânlara" indirgenmekte; bu da mi- marhkla Uişkisi olmayan bir fiziksel çev- renin ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Başka alanlarda "Bırakınız yapsmlar, bı- rakınız geçsinler"ci h'bcral anlayışa soyu- nan merkezi otorite, iş mimarhk alanına gelince rantların dağıhmına el koymak amacıyla, örneğin TOKİ eliyle, aşırı merkeziyetçi ve denetimci bir yapıya bü- rünüyor. Bu da bize merkezi otoritenin gerçek iktidar arayışının bırakınız demo- krat ve özgürlükçü olmayı, çoğulcu ve li- beral bile olmadığını gösteriyor. • Mimar Kemalettin Anma Programı Dizisi-Mimar Kemalettin ve Çağı (Mi- marlık/Toplumsal Yaşam/ Politika)/ Editör: Ali Cengizkan/ TMMOB Mi- marlar Odası ve Vakıûar GenelMüdür- lüğüOrtakYay./252s C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 0 5 5
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear