25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Atilla Keskinden bir anlama kitabı Bu bir anma yazısı değildir Atilla Keskin, Herkesin Bir Deniz Gezmiş Öyküsü Vardır isimli kitabın- da Cezmiş'e ilişkin efsane- lerden ger- çeklere; Türki- ye'de, darbe dönemlerinde ve Alman- ya'da yaşanmış trajikomik hikâyelere dek uzanan bir anlatı demeti sunuyor. O AIİ BULUNMAZ A tilla Keskin, Denİ2 Gez- miş'in en yakın arkadaş- larından. Aynı şekilde Yusuf Aslan ve Hüse- yin înan'm da. Beraber yargılan- i dıklan davada üç arkadaşımn idam edilmesinin ardından yülar geçti. Keskin, göçtüğü Alman- ya'dan Gezmiş'i anlattı; o yrlları, Türkiye'nin uınutlu zamanlarını, dava- ları ve hapisliği... Herkesin Bir Deniz Geznıiş Öyküsü Van&rkitabıyla bizdeki Deniz'i kendi- sininkiyle karşılaştırıyor. Ama başlan- gıç üginç: "Efsanelere ve efsane yarat- nıaya meraklıdır halkımız." Sonra da unutmaya, diyebilir miyiz? Bugün Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin Inan'ı hatm sayılır bir kitle tanıyor, tamam. Ama bir o kadan da unuttu veya hiç tanımadı. Mücadelele- rinden bihaber büyüdü. Bazılan da su- çu 12 Eylül'e atıp işin içinden sıyrıldı. Keskin'in söylediği "efsanelere" sığınıp gerçekleri göz ardı etti. "Olur böyle şeyler" dememek gerek. "Tehlike" ge- çip gittikten sonra, Deniz Gezmiş'i ağızlarına dolayanlar da dikkatle izlen- meli bugün. Onu, arkadaşlarını ve mü- cadelesini kavrayıp kavrayamadıkları sorgulanmalı. Keskin, kitabma "efsane" Deniz Gezmiş öyküleriyle giriyor. Ashnda hepsi, neye nasıl inanıldığını; palavraların nasıl "gerçek" kılındığını gösteren trajiko- mik hikâyeler. Sonra Keskin'den bir Gez- miş öyküsü; onun, idam yolundaki şakala- ruu, yaşanan çarpıklıkları kendi üslubuyla yorunılayışını anlatan gerçek bir öykü. Eğip bükmeden ve bir şey katmadan ak- tarılan bir hikâye. Ardından iki uzun bölüm var kitapta: "Aykırı Öyküler" ve "Federal Alman- ya'dan Insan Manzaraları." "Aykırı Öy- küler"de, Keskin'in anlattıkları, en az ilk bölümdeki kadar trajikomik. Buradaki fark, 12 Eylül döneminden; darbe sonrası yaşananlardan gerçek, bazen güldüren bazen iç sıkıntısı yaratıp düşündüren hi- kâyeler olması. Hemen herkesin "Benim Atilla Keskin de buna benzer anılanm var" diyebileceg'i türden yaşanmışlıklar bulunuyor kitapta. Ne dc olsa tüm bunlar bir Türkiye ger- çeği. O anılan izleyen dönüşüm, değişim ve "yükselen değerler" dönemi. Keskin'e "globalleş" öğüdünde bulunan eski "yol- daş"lar. Bu öğüdü "hayat felsefesi" haline getirenler mi dersiniz yoksa Nâzım Hik- met'in Şiirinde Mozart'ın Etkilerini Araş- tırma Vakfı (NHSMEA) üyesi "araştırma- cı-şair-yazarlar" mı?!. Tam bir cümbüş anlayacağınız. Kitabın son bölümü, "Federal Alman- ya'dan tnsan Manzaralan" ise Keskin'in bu kez Almanya'dan aktardığı öykülere ayrılmış. Burada da Almanya'ya göçmüş Türklerin uyumsuzluğu ve orada yaratılan "Küçük Türkiye" başrolde. Özellikle en sondaki kısacık estetik-türban öyküsü ev- lere şenlik. Atilla Keskin'in üç bölümden oluşan kitabını, kim ne derse desin, ilk bölüm; yani Deniz Gezmiş/le ilgili anlatılar sürük- lüyor. Kitaba ismini veren bu öyküler, yalnızca anı değil; anlatma ve anlama ça- bası çoğunlukla. Efsanelere karşı gerçek Deniz Gezmiş... Böyle bir lcitap için kale- me alınan da bir anma değil dolayısıyla; anlama ve anlatılam anlatma yazısı.* bulunmaz_a]i@lıotrnail.com http.7/bulunmazali81.blogspot.com Herkesin Bir Deniz Gezmiş Öyküsü Vardır/ Atilla Keskin/ Tekin Yavme\o/ 152 s. Erdoğan Alkandan bir kültür araştırması Yunus'tan Luther'e Çağn İtalyanın Dante'si gibi Yunus Emre, Türk şiirinin ve Türk şiir dilinin kuru- cusu diyebileceğimiz büyük bir şair, büyük bir ozan. Araştırmacıların ge- nel kanısına göre 13. yüzyıl ortalarıy- la 14. yüzyıl ortalarına doğru sürdür- dü yaşamını. Nerede doğdu, nerede öldü bîlinmiyor. Kimi araştırmacılara göre Eskişehirli; Sakarya çevresinde, Sarıköy'de doğdu ve yine orada öl- dü. Kimi araştırmacılara göre Kara- manli; orada doğdu, orada yaşadı ve orada öldü. Türkiye'nin çok yerinde Yunus mezarları var. Bu demektir ki halk onu kendi yüreğine gömdü. O Erdoğan ALKAN L ouis Aragon, Pablo Neruda, Rene Char, Pa- ul Eluard ve Nâzım Hikmet gibi büyük şair- lerin yakın dostu, Pokes d'Aujourd'hui (gü- nümüz şairleri) yayınlarının sahibi Pierre Seghers, kendisinin, Halbout du Tanney'nin, Güzin Dino'nun çevirilerini yayımladığı L 'Amour Sublime (Yüce Aşk) adlı Yunus Emre kitabında şunlan söy- ler: "Yunus'un şiirleriyle Batı dünyası ilk kez, 143S ve 1458 yıllan arasmda Osmanlı zindanında yatan bir ltalyan saycsinde karşılaşa. Bu îtalyan'ın çevirilerini 16. yüzyılın başlarında Martin Luther, Erasmus ve Sebas- C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 0 5 5 tian Frank kendi dillerine aktararak Avru- pa'ya tanıttı. Şöyle bir soru akla geliyor; Röne- sans'm bu üç hümanistinin zihinlerine, onları zincirlerin- den kurtaran düşüncenin ilk tohumlarını, onlardan yüz küsur \il önce yaşayan bu genç Türk şairi, bu genç Türk dervişi mi aıtı acaba?" Ciddi bir araştırmacı olan Pierre Seghers'in çıkardığı L 'Amour Sublime (Yüce Aşk) kitabını ve yazarın önsözü- nü okuduğumda hemen ilişki kurmak istedim. Yazık ki Seghers bir yıl önce ölnıüştü. Yunus'u Seghers'le ortak çe- viren Halbout du Tanney bir tarihlerde Istanbul Üniversi- tesi Edebiyat Fakültesi'nde çalışmış. Fransa'nın bir taşra kentinde oturduğunu öğrenip mektup yazdım. Bir yanıt alamadım, Türk kültür yaşamını ve geçmişini derinden et- kilemesi gereken bu olayı araştırmak benim bireysel çaba- mı aşıyordu. Çeşitli dergilerde yazılar yazarak Kültür Ba- kanhğı'nı bilgilendirmeye çalıştım, ses soluk çıkmadı. As- lında kültür dünyasım sarsacak bir olay. Martin Luther'in yaşadığı 16. yüzyıl Avrupası'yla 13. ve 14. yüzyıl Anadolu- su arasında benzerlikler var. Yarımada beylikler arasında- ki siyasal, öte yandan Bizanslılar ve Rumlar gibi Hıristi- yanların varlığı yüzünden dinsel çatışmalan yaşıyordu. Ay- rıca Islam'ın içinde de vardı bu tür din kavgalan, mezhep kavgaları. Bunların başında geliyordu Sünnî-Şii çatışması. Yüzyılı aşkuı bir süre sonra, Anadolu'nun yaşadığı bu siyasal erk ve din savaşlarını Avrupa da yaşamaya başladı. Böyle bir ortamda, insanları birliğe, banşa, dinsel hoşgö- rüye çağıran Yunus Emre'nin evrensel sesi, elbette Ana- dolu'nun dışına da taşacak, aradan uzun yıllar geçse de et- kisini duyuracaktı. Osmanlı zindanında yatan ltalyan aracılığıyla Martin Luther Yunus Emre'yi öğrenmiş ve ondan ctkilenmiş. hü- manizmanın kurucuları; Fransa'da Frank Sebas- tian, Hollanda'da Desiderius Erasmus, Martin Luther aracılığıyla ondan etkilenmiş. Avrupa'daki dinde reform ve hümanizm gibi iki büyük akımın, inanç ve düşünce özgürlükleri akımlannın doğuşunda bir Türk ozanının payı obnası bizler için, kültürümüz için büyük onur. Uzun öykü de diyebileceğim bu küçük roma- nı, Seghers'in L'Amour Sublime (Yüce Aşk) adlı kitabından ve o kitaptaki sözlerinden esinlene- rek yazdım. Yunus'un şiirlerini, ilalıilerini oku- yanlar için "katli vaciptir" fermanını verdi. Osmanlı'nın yobaz şeyhülislamları. Çünkü yoksul halkm zeytin ekme- ğiydi, yavan ekmeğiydi Yunus'un dizeleri. Onlan bile çok gördüler yoksullara. Ama Yunus'un dizeleri hep yoldaş oldu halka. Bunu gören yobazlar kendileri gibi Yusun'a da yobazlaştırmaya kalktı. Etkili de oldu. 1965 yılında, Belçika'da ki Inbel Amme Enstitüsü'nde masur yapıyordum. Peau de Serpent (Yılan Derisi) adlı Peri sanat topluluğu Lunden kendi şiirlerim, Nâzım Hik- met'in şiirleri ve Yunus şiirleri üstüne bir konferans ver- memi istedi. Otuz yaşlannda olduğum o yıllarda ben de Yunus Emre'yi yeteriyle tammıyor, daha doğrusu mistik, karanlık bir ozan sanıyordum. Yıllar sonra Isveçli bir yö- netici arkadaş benden çekeceği turistik bir film için senar- yo yazmamı istedi. lşte o zaman Yunus'u araştırmaya baş- ladım. Bütün şiirlerini, hakkında yazılan bütün kitaplan okudum ve çok büyük bir şair buldum karşunda. Bu çalış- malann bir kısmını 1995'te, E Yaymları'ndan Yunus Em- re adıyla yayımladım. Yunus üstüne araştırmalarımı derin- leştirince Pier're Seghers'in, yukarda da belirttiğim gibi, Avrupa'daki rönesans ve reformun temellerini Yunus Em- re adh bir Türrkmen dervişi mi attı? Sözlerinden kalkarak ve bunun yakın bir olasılık olduğu görüşüylc bu romanı yazdım. Yunus Emre'nin şiirlerini okuyanlar onun yalnız bir halk ozanı değil, büyük bir dü- şünür olduğunu da görür." Yunus'tan Luther'e Çağn/ Erdoğan Alkan/Arkadaş Yayınevi/160 s. SAYFA 23
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear