26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
CMYB C M Y B 8 EKİM 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Tutku ve Sevgi... Tutku kanatlanmış bir yürek midir? Tutku sevgi- nin içinde erimek midir? Lübnanlı şair Halil Cibran’ın “Sevgi’den” şiiri tutkuyu anlatır. Ben onun dizelerini okurken yaşamın derinliği- ne doğru bir yolculuğa çıkarım hep. Kimi acıları düşünürüm, genç ölümleri, hapislik yıllarımı, sürgünleri. Sevginin kendini tümlediğini görür, sevginin kendini mutlu kılmaktan başka bir isteği olmadı- ğına inanırım. Her genç ölüm yüreğimi acıtır, dayanamam! Kahramanmaraş’ta siyah giysileriyle Ceyhan Irmağı’na atlayıp ölüme giden dört kardeş. Geride kalan yaslı anne ve baba! Bir sonbahar sabahında ağaçların yaprakların- dan dökülen sararmış yapraklar... Moda’da Yoğurtçu Parkı’nda banklarda oturan yaşlı bir karı koca... Umutla umutsuzluğun elimizden alıp götürdü- ğü koskaca bir yaşam... Onlar sevginin hiç erimediğini anlattılar bana. Yalnızlıkları bir iç çekiş gibi olsa da tutkuları ka- natlanmış gibiydi... Şairin dediği gibi, tıpkı geceye şarkı söyleyen bir ırmak gibi akıp gidiyorlardı ikisi de. O dört kardeş, o şarkılardan habersiz kendileri- ni Seyhan’ın soğuk sularına bırakıverdiler el ele tu- tuşarak. Ölüm bir kurtuluş muydu onlar için? Ben o dört kardeşin neden intihar ettiklerini dü- şünürken amele pazarından alınıp götürülen 30 ya- şındaki Kürt genci Mehmet... İflas eden bir işadamı, sigortadan 3 milyon TL almak için kendisine benzeyen Mehmet’i öldürü- yor. Mehmet geride beş çocuk, hamile bir eş, kar- deşler bırakıyor. İstanbul’un taşının toprağının altın olduğuna ina- nan Mehmet... Ve ölüm... Türkçe bilmeyen, Kürtçe konuşan ailenin dramını izlediniz mi televizyonlardan? Lice’de şarapnel parçalarıyla ölen 14 yaşındaki Ceylan... Nasıl öldü, kazayla mı, bilerek mi? Henüz devletimiz bu konuya açıklık getirmedi... Parçalanmış bir çocuk bedeni. Acılar içinde kalan bir aile. Hayatın sayfalarına düşen bu acılar ve hüzün- ler daha ne kadar sürecek? Suçluların bir an önce açığa çıkarılması, yakala- nıp adalete teslim edilmesi gerekir. İnsan yüreğinde derin izler bırakır böyle olaylar! Bir hukuk devletinde olması gereken, olayın araştırılıp açıklığa kavuşturulmasıdır. Halil Cibran’ın dizelerini okurken aklıma geldi. Sevginin sınırı olmamalı... Tutku kanatlanmış bir yürek olursa, o zaman da- ha özgür ve demokrat bir Türkiye yaratabiliriz. Gerisi boş laf! İnsanların insanca yaşaması, bakabilecekleri, yetebilecekleri kadar çocuk yapmaları. 30 yaşında öldürülen işsiz Kürt genci... Mehmet bir fotoğraf olarak karşımda duruyor... İstanbul’da ne kazanacak, nerede kalacak ve evine ayda kaç para gönderecek? Bir eş, anne, baba ve beş çocuk nasıl geçine- cek? Tutku sevginin içinde erirken Türkiye yoksullu- ğun tam orta yerinde ve kıvranıyor. Siyasal erk yani iktidar bunun farkında mı? Ramazanda kurulan çadırlarla, seçimlerde da- ğıtılan erzak ve kömürle Türkiye’nin işsizlik ve yoksulluk sorunu çözülemez. Ve intihar eden dört kardeş... Niçin ölüme gitti bu çocuklar? Kimse bilmeyecek ya da öğrenmek istemeye- cek... Kendimizle hesaplaşmayacağız, sosyal dramın içyüzünü öğrenemeyeceğiz... Hep yazarım: “Unutkan bir toplumuz!” Yine unutup gideceğiz... Yeni ölümleri bekleye- ceğiz. Benim ülkemin Ceylan’ları, Berivan’ları, Fi- liz’leri, Necla’ları ölüyor, öldürülüyor... Hedef gözetilerek mi, kaza sonucu mu, aşiret ce- zası mı neyse, öldürülüyor onlar! Kimileri Fırat’ın, Dicle’nin, Seyhan’ın sularına atlayarak ölüme gidiyorlar, kimileri töre adı verilen o vahşete kurban ediliyorlar. Onlar okula değil, Kuran kursuna gönderiliyor ya da 15’inde evlendiriliyorlar. Baksanıza, Ceylan da ramazan ayında Kuranı- kerim’i iki kez hatim etmiş. Benim ülkemin Mehmet’leri ya amele pazarında ya da dağa çıkıyor. Ey devlet, onların seslerini, çığlıklarını duyuyor- san haber ver! hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 Büyükanıt’a hakarete dava ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eski Genelkurmay Başkanõ emekli Orgeneral Yaşar Büyükanõt’a “hakaret” ve “tehdit” içerikli elektronik posta gönderen bir kişi hakkõnda 1 yõl 8 aydan 4 yõl 4 aya kadar hapis istemiyle dava açõldõ. Edinilen bilgiye göre, Cumhuriyet Savcõsõ Hakan Kõzõlarslan tarafõndan açõlan davanõn iddianamesinde, Genelkurmay Başkanõ olduğu dönemde, Yaşar Büyükanõt’a hitaben Genelkurmay Başkanlõğõ’nõn internet sitesine, Akõn Çağrõcõ adlõ kişi tarafõndan “hakaret” ve “tehdit” içerikli elektronik posta gönderildiği kaydedildi. Ankara 5. Sulh Ceza Mahkemesi’ne sunulan iddianame kabul edilirken yargõlamaya önümüzdeki günlerde başlanacağõ öğrenildi. Sevigen’den Doğan sorusu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, “Mafya liderine benzettiğiniz işadamõna (Aydõn Doğan) daha önce onur belgeleri verirken Al Capone olduğunu bilmiyor muydunuz” diye sordu. Sevigen, Erdoğan’õn yanõtlamasõ istemiyle TBMM Başkanlõğõ’na verdiği yazõlõ soru önergesinde, “Vergi rekortmeni olan bir işadamõnõ dünyanõn en azõlõ gangsterine benzetmeniz hangi hukukla, demokrasiyle, vicdanla bağdaşmaktadõr” diye sordu. Pamuk hakkında dava kararı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargõtay Hukuk Genel Kurulu, yazar Orhan Pamuk hakkõnda, İsviçre’de yayõmlanan bir dergiye verdiği röportajdaki “30 bin Kürt’ü ve 1 milyon Ermeniyi öldürdük” sözleri nedeniyle manevi tazminat davasõ açõlabileceğine karar verdi. Genel Kurul, Pamuk’un “karar düzeltme” istemini de reddetti. Şişli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi, 6 kişinin açtõğõ manevi tazminat davasõnõ “ehliyet yönünden” reddetmişti. ‘Zorunlu din dersi kaldırılsın’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Eğitim- Sen İzmir şubeleri, İzmir Öğrenci Velileri Derneği, İzmir Alevi Bektaşi ve Yöre Dernekleri Platformu tarafõndan yapõlan ortak açõklamada, zorunlu din dersi uygulamasõnõn kaldõrõlmasõ istendi. Eğitim-Sen 5 No’lu Şube Başkanõ Özcan Çetin tarafõndan okunan ortak açõklamada, Danõştay ve AİHM kararlarõ anõmsatõlarak, “Üniversitelerde türbanõn serbest bõrakõlmasõnda ‘özgürlükçü’ kesilen hükümetin, yüksek yargõnõn kararõnõ uygulamamasõ, AKP’nin ‘kendine Müslüman’ olduğunu göstermiştir” denildi. Baykal, AKP’nin Kürt açõlõmõnõn inandõrõcõlõğõnõn ve gerçekçiliğinin kalmadõğõnõ söyledi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başka- nõ Deniz Baykal, dün parti meclisi toplantõsõ öncesinde gazetecilerin sorularõnõ yanõt- ladõ. Baykal, DTP’lilerin zorla mahkemeye götürülmesi ka- rarõ ve bunun ardõndan günde- me gelen anayasa değişikliği tartõşmalarõna ilişkin soruyu yanõtlarken “Milletvekilleri hukuk karşısında imtiyazlı bir sınıf olmaktan çıkarıl- malı, ancak kürsü özgürlüğü de mutlaka korunmalı. Ana- yasa değişikliği konusunda biz işbirliğine açığız, eğer milletvekili dokunulmazlığı- nı makul düzeye indirmeye yönelik, siyasi özgürlüğünü güvence altına almaya yöne- lik bir düzenleme getirile- cekse memnuniyetle” dedi. Baykal, IMF protestolarõ ile ilgili bir soru üzerine “yaşanan olayların dünya çapında ib- ret alınması gereken, üzüntü verici olaylar olduğunu” söy- ledi. Gösteri özgürlüğünün say- gõyla karşõlanmasõ ama göste- rinin de tahribata, insanlarõ ya- ralamaya yönelik yapõlmasõna ise izin verilmemesi gerektiği- ni kaydeden Baykal, “Bun- dan herkesin ibret alması ge- rektiğini söylüyor Başbakan ama olay Türkiye’de yaşanı- yor. Türkiye’yi yönetenlerin öncelikle kendisinin ibret al- ması lazımdır. Yaşananlar bir tepkinin yansıması. Bu tepkiler kulak verilmesi ge- reken tepkilerdir ve kulak vermesi gerekenlerin başında da Başbakan gelmektedir” açõklamasõnõ yaptõ. Kurbağa örneği Baykal, Kürt açõlõmõ ile ilgi- li bir soru üzerine “Bu sürecin saygınlığını, inandırıcılığını ve gerçekçiliğini kaybettiğini, itibar sağlamak için başvu- rulan yolların da geri tepti- ğini” söyledi. Baykal, Başba- kan Tayyip Erdoğan’õn “haz- mettire hazmettire” sözlerini anõmsatõrken de “İnsanın ak- lına ister istemez kurbağa hikâyesi gelir. Kurbağayı kaynayan bir kazana attığı- nızda kendini koruma ref- leksiyle kazanın dışına sıç- rayabiliyor. Ama henüz kay- namayan bir kazana koydu- ğunuz zaman o da sukûnetle kazanın içinde durmaya de- vam ediyor. Alttan kazanı hafif ısıttıkça yükselen ısıya kurbağa intibak ediyor. So- nunda öyle bir noktaya geli- yor ki kurbağa canının teh- likede olduğunu idrak etti- ğinde kıpırdayamaz hale ge- liyor, teslim oluyor kalıyor. Yani hazmettirme projesi bu mudur” görüşünü dile getirdi. Baykal, bir gazetecinin “Bu- gün postacı kapınızı çaldı mı” sorusuna “Bugün de pos- tacı kapımızı çalmadı, ama daha günün başındayız. Gün batmadan neler doğar, ba- kalım belki bir gelişme olur” karşõlõğõnõ verdi. ‘ABD’nin ilgisi artabilir’ Baykal, Başbakan Erdo- ğan’õn Aydın Doğan’a “Al Capone” benzetmesiyle ilgi- li olarak da “ABD’nin bu ko- nuya ilgisi Başbakan’ın son benzetmesinden sonra da- ha da renklenebilir, hızla- nabilir. Çünkü ABD bu ben- zetmenin ne anlama geldiği- ni en iyi bilen bir ülkedir. Önümüzdeki günlerde buna tanık olabiliriz” yorumunu yaptõ. Başbakan Erdoğan’õn “içeride ceberrut, dışarıda teslimiyetçi” politika izledi- ğini kaydeden Baykal, “Putin içeride baskıcı olabilir ama Deniz Baykal, Başbakan Tayyip Erdoğan’õn kendisine göndereceği mektuba ilişkin olarak “Bugün de postacõ kapõmõzõ çalmadõ” derken Kürt açõlõmõ konusunda “kurbağa deneyi”ni anõmsattõ. Baykal, “Kurbağayõ fokur fokur kaynayan kazana atarsan kurbağa sõçrar ama soğuk suya atõp õsõtõrsan kurbağa buna intibak eder, hazmettire hazmettire kaynatõrsõn. Hazmettirme projesi bu mudur” dedi. Baykal, AKP iktidarõnõn “içeride ceberrut, dõşarõda teslimiyetçi” politika izlediğini söyledi. dışarıda Rusya’nın ulu- sal hedeflerini takip edi- yor. AKP iktidarı ise dışarıda isteneni ver- meye amade” dedi. Bay- kal, bir başka soru üzeri- ne temmuz ayõnda seçim yapõlmasõnõn güçlüğüne dikkat çekerken, seçimin 2011 yõlõ mayõs ayõnda yapõlacağõ yönündeki beklentisini yineledi. CHP PM toplantõsõnda Cumhurbaşkanõ Abdul- lah Gül ve hükümetin te- rörle mücadelede yeni olanaklarõn elde edildiği yönündeki açõklamalarõ- nõn “hayal tacirlerini” anõmsattõğõnõ belirten Bay- kal, “Bu işler popülist söylemlerle götürüle- mez, sonunda vatanda- şın canı yanar” görüşü- nü dile getirdi. Eski Muş milletvekili Şerif Ertuğ- rul’un “İşler iyiye git- miyor, Türkiye çok ay- rıştı” sözleri üzerine de Baykal, “Evet işler iyiye gitmiyor. İstanbul’da bazı petrol istasyonları var. Bu istasyonların sa- bipleri Kürt kökenli di- ye kimse buradan pet- rol-benzin alışveriş yap- mıyor. İstasyonlar bat- mak üzere. Irak’ta ol- duğu gibi isimlerin yazılı olduğu talebeya ‘Avu- kat- Arap’ veya ‘Doktor- Kürt’ diye yazacak hale geldik” dedi. ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART musakart yahoo.com CHP’li RTÜK üyelerine saldõrõsõ ‘medyaya baskõ artacak’ yorumlarõna neden oldu Akman üyeliği hazmedemedi MURAT KIŞLALI ANKARA - Radyo ve Tel- evizyon Üst Kurulu (RTÜK) Üyesi Mehmet Dadak, RTÜK üyesi ve eski başkanõ Zahid Akman’õn 2 Ekim Cuma günü yapõlan kurul toplantõsõnda ken- disine saldõrmasõnõn nedeninin önerdiği ceza sisteminin ka- bul edilmemesi olduğunu be- lirterek “Eski başkan daha önceki kanun taslağı çalış- masında da ‘reklamsõz, gelir getirmeyen yayõn yapma’ ya- sağının getirilmesini istiyor- du” dedi. Adõ Deniz Feneri yolsuzlu- ğunda geçen RTÜK üyesi ve eski başkanõ Akman’õn, med- yaya reklam cezasõ getirme is- teği gerçekleşmeyince kurulun 2 Ekim Cuma günkü toplantõ- sõnda CHP’li üyeleriden Hülya Alp’e “şerefsiz” dediğinin, Da- dak’a da saldõrdõğõnõn ortaya çõkmasõ üzerine Dadak şöyle konuştu: “Bu konu medyaya da yansıdığına göre artık ka- muoyuna mal oldu. Medya- mızda yazıldığı gibi üst ku- rulda ilk kez sözlü ve fiziki bir saldırı olayıyla karşılaşıyo- rum. Her ne kadar sebebiyet vermemiş olsak da bundan dolayı üzgünüm. Olay üzücü. Hele hele bir hanımefendiye yapılması, arkasından hem sözlü hem fiziki çok açık bir şekilde yapılması çok düşün- dürücü. Bu tür tavır ve dav- ranışlar kuruldaki duruşumu etiklemez. Doğru olanı, çağ- daş olanı yapmakla mükellef olduğumu düşünüyorum. Ama ne failden, ne de başkan ve başkanvekilinin bizi ziya- retinden sonra kurul üyele- rinden bir geçmiş olsun yak- laşımı gelmemesini yadırgı- yorum.” Olayõn gerçekleşme nedenini “Eski başkan daha önceki ka- nun taslağı çalışmasında da mevcut sistemin değiştirilme- sini ve ‘reklamsõz, gelir getir- meyen yayõn yapma’ yasağının getirilmesini istiyordu. Olay sanıyorum önerdiği bu ceza sisteminin kabul edilmeyece- ğini anlamasından dolayı or- taya çıktı” şeklinde açõklayan Dadak, Akman’õn saldõrõsõnõn hükümetin medya üzerindeki baskõsõnõ arttõrdõğõ bir döneme denk gelmesini de “düşündü- rücü” olarak niteledi. RTÜK üyesi Hülya Alp, Ak- man’õn kendisini darp etmedi- ğini ancak darp girişiminde bu- lunduğunu, bunun da engellen- diğini açõkladõ. Kurul üyesi Mehmet Dadak ile makamõn- da basõn toplantõsõ düzenleyen Alp, RTÜK Başkanõ’nõn Ak- man’õ engellemek için büyük çaba harcadõğõnõ anlattõ. Alp, ko- nunun Devlet Bakanõ Bülent Arınç’a aktarõlõp aktarõlmadõğõ yönündeki bir soruya, Arõnç’la telefonla konuştuklarõnõ ve üzüntüsünü hissettiğini söyledi. Akman ise yaptõğõ yazõlõ açõklamada olayõ şöyle aktardõ: “RTÜK toplantılarında her üyenin toplantıda söz alması ve görüşünü bildirmesi yasal hakkıdır. Bu iki üye; bu yasal hakkımı engelleyince kendi- lerine sözümü kesmemelerini hatırlattım. Ama kendilerin- den başka bir kişiye veya an- layışa tahammülü olmayan bu iki üye; olayı çarpıtarak medyaya servis etmişlerdir. Olayda özür dilemesi gereken kişiler; bu iki üyedir.” Öte yandan RTÜK tarafõn- dan yapõlan açõklamada da “konunun basında abartılı” olarak yer aldõğõ iddia edildi. Açõklamada Akman’õn hedef gösterilerek suçlu ilan edildiği ileri sürüldü. Adõ Deniz Feneri yolsuzluğunda geçen RTÜK üyesi ve eski başkanõ Zahid Akman’õn, medyaya reklam cezasõ getirme isteği gerçekleşmeyince saldõrdõğõ kurul üyelerine göre, Akman kuruldaki yeni yerini hâlâ hazmedemedi. ‘Saygõnlõğõnõ kaybetti’ İFADE KRİZİ DTP’den yasayla çözüm arayışı AYŞE SAYIN ANKARA - DTP, “zorla ifade” krizine karşõ formül arayõşõnõ yoğunlaştõrdõ. Ankara 11. Ağõr Ceza Mahkemesi’nin 4 DTP milletvekili hakkõndaki “zorla ifadelerinin alınması” yönündeki kararõnõn, Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne ulaştõğõ belirtilirken DTP’liler, sorunun uzun zaman alacağõ için anayasa yerine, “yasa değişikliği” ile çözülmesine dönük öneri hazõrladõlar. Geçen hafta, önce Adalet Bakanõ Sadullah Ergin, ardõndan da Başbakan Tayyip Erdoğan ile Meclis’in yeni yasama yõlõ resepsiyonunda görüşen DTP Muş Milletvekili Sırrı Sakık, sorunun Türk Ceza Yasasõ ve Terörle Mücadele Yasasõ’nda (TMY) yapõlacak düzenlemelerle çözülebileceğini söyledi. Milletvekilleri hakkõnda açõlan davanõn anayasanõn 14. maddesine giren suçlarla ilişkilendirilmek istendiğine işaret eden Sakõk, bu maddedeki suçlamalarõn içeriğinin net olmadõğõ görüşünü savundu. Sakõk, TCY’nin “suçu ve suçluyu övmeyi” düzenleyen 215, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçunu düzenleyen 216. maddeleri ile TMY’nin “terör örgütünün propagandası”nõ düzenleyen 7. maddesinin ikinci fõkrasõ ve “terörün finansmanı”na ilişkin 8. maddesinde yapõlacak değişikliklerle, milletvekilleri hakkõndaki suçlamalarõn anayasanõn 14. maddesi kapsamõ dõşõnda tutulabileceğini ifade etti. Erdoğan ve Adalet Bakanõ Ergin’le yaptõklarõ görüşmede de konuyu dile getiren Sakõk, hükümetten sorunun çözümü konusunda “ümitli olduklarını” ifade etti. DTP’liler herhangi bir yasal düzenleme yapõlmamasõ durumunda ise “yaka paça” götürülme pahasõna kendiliğinden ifade vermeyeceklerini ifade ediyorlar. DTP’liler anayasa değişikliği yerine TCY ve TMY değişikliğiyle, milletvekilleri hakkõndaki suçlamanõn anayasanõn 14. maddesi kapsamõ dõşõnda bõrakõlmasõna dönük öneriyi gündeme getirdi. ‘Saldırının nedeni suçluluk telaşı’ CHP Genel Başkan Yardõmcõsõ Bihlun Tamaylıgil, “RTÜK üyesi Zahit Akman’ın zorbalığa kalkışmasını ve ceket çıkararak fiili saldırganlığa yeltenmesini” kõnadõ. Tamaylõgil yaptõğõ yazõlõ açõklamada, “Zahid Akman’ın saldırganlığı ‘kuyruk acõsõ’ ile ‘suçlularõn telaşõ’ndan kaynaklanmaktadır. Alman yargısına göre, Deniz Feneri e.V.’nin asli sanıklarından biri olan ve başta kooperatif dolandırıcılığı ile kuryelik ve evrak sahteciliği olmak üzere hakkında yargıya intikal etmiş çeşitli iddialar bulunan Zahit Akman’ın davranışı ibret ve utanç verici bir davranıştır. Bu davranış RTÜK Başkanlığı’na yakışmayanın, RTÜK üyeliğine de yakışmadığını göstermektedir. Akman ne kadar saldırganlık yaparsa yapsın, ne kadar Başbakan’ın koltukları altına sığınırsa sığınsın yargıç önüne çıkmaktan kurtulamayacaktır” dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear