Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
8 EKİM 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 5
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Tutku ve Sevgi...
Tutku kanatlanmış bir yürek midir? Tutku sevgi-
nin içinde erimek midir?
Lübnanlı şair Halil Cibran’ın “Sevgi’den” şiiri
tutkuyu anlatır.
Ben onun dizelerini okurken yaşamın derinliği-
ne doğru bir yolculuğa çıkarım hep.
Kimi acıları düşünürüm, genç ölümleri, hapislik
yıllarımı, sürgünleri.
Sevginin kendini tümlediğini görür, sevginin
kendini mutlu kılmaktan başka bir isteği olmadı-
ğına inanırım.
Her genç ölüm yüreğimi acıtır, dayanamam!
Kahramanmaraş’ta siyah giysileriyle Ceyhan
Irmağı’na atlayıp ölüme giden dört kardeş.
Geride kalan yaslı anne ve baba!
Bir sonbahar sabahında ağaçların yaprakların-
dan dökülen sararmış yapraklar...
Moda’da Yoğurtçu Parkı’nda banklarda oturan
yaşlı bir karı koca...
Umutla umutsuzluğun elimizden alıp götürdü-
ğü koskaca bir yaşam...
Onlar sevginin hiç erimediğini anlattılar bana.
Yalnızlıkları bir iç çekiş gibi olsa da tutkuları ka-
natlanmış gibiydi...
Şairin dediği gibi, tıpkı geceye şarkı söyleyen
bir ırmak gibi akıp gidiyorlardı ikisi de.
O dört kardeş, o şarkılardan habersiz kendileri-
ni Seyhan’ın soğuk sularına bırakıverdiler el ele tu-
tuşarak.
Ölüm bir kurtuluş muydu onlar için?
Ben o dört kardeşin neden intihar ettiklerini dü-
şünürken amele pazarından alınıp götürülen 30 ya-
şındaki Kürt genci Mehmet...
İflas eden bir işadamı, sigortadan 3 milyon TL
almak için kendisine benzeyen Mehmet’i öldürü-
yor.
Mehmet geride beş çocuk, hamile bir eş, kar-
deşler bırakıyor.
İstanbul’un taşının toprağının altın olduğuna ina-
nan Mehmet...
Ve ölüm...
Türkçe bilmeyen, Kürtçe konuşan ailenin dramını
izlediniz mi televizyonlardan?
Lice’de şarapnel parçalarıyla ölen 14 yaşındaki
Ceylan...
Nasıl öldü, kazayla mı, bilerek mi?
Henüz devletimiz bu konuya açıklık getirmedi...
Parçalanmış bir çocuk bedeni.
Acılar içinde kalan bir aile.
Hayatın sayfalarına düşen bu acılar ve hüzün-
ler daha ne kadar sürecek?
Suçluların bir an önce açığa çıkarılması, yakala-
nıp adalete teslim edilmesi gerekir.
İnsan yüreğinde derin izler bırakır böyle olaylar!
Bir hukuk devletinde olması gereken, olayın
araştırılıp açıklığa kavuşturulmasıdır.
Halil Cibran’ın dizelerini okurken aklıma geldi.
Sevginin sınırı olmamalı...
Tutku kanatlanmış bir yürek olursa, o zaman da-
ha özgür ve demokrat bir Türkiye yaratabiliriz.
Gerisi boş laf!
İnsanların insanca yaşaması, bakabilecekleri,
yetebilecekleri kadar çocuk yapmaları.
30 yaşında öldürülen işsiz Kürt genci...
Mehmet bir fotoğraf olarak karşımda duruyor...
İstanbul’da ne kazanacak, nerede kalacak ve
evine ayda kaç para gönderecek?
Bir eş, anne, baba ve beş çocuk nasıl geçine-
cek?
Tutku sevginin içinde erirken Türkiye yoksullu-
ğun tam orta yerinde ve kıvranıyor.
Siyasal erk yani iktidar bunun farkında mı?
Ramazanda kurulan çadırlarla, seçimlerde da-
ğıtılan erzak ve kömürle Türkiye’nin işsizlik ve
yoksulluk sorunu çözülemez.
Ve intihar eden dört kardeş...
Niçin ölüme gitti bu çocuklar?
Kimse bilmeyecek ya da öğrenmek istemeye-
cek...
Kendimizle hesaplaşmayacağız, sosyal dramın
içyüzünü öğrenemeyeceğiz...
Hep yazarım:
“Unutkan bir toplumuz!”
Yine unutup gideceğiz... Yeni ölümleri bekleye-
ceğiz.
Benim ülkemin Ceylan’ları, Berivan’ları, Fi-
liz’leri, Necla’ları ölüyor, öldürülüyor...
Hedef gözetilerek mi, kaza sonucu mu, aşiret ce-
zası mı neyse, öldürülüyor onlar!
Kimileri Fırat’ın, Dicle’nin, Seyhan’ın sularına
atlayarak ölüme gidiyorlar, kimileri töre adı verilen
o vahşete kurban ediliyorlar.
Onlar okula değil, Kuran kursuna gönderiliyor ya
da 15’inde evlendiriliyorlar.
Baksanıza, Ceylan da ramazan ayında Kuranı-
kerim’i iki kez hatim etmiş.
Benim ülkemin Mehmet’leri ya amele pazarında
ya da dağa çıkıyor.
Ey devlet, onların seslerini, çığlıklarını duyuyor-
san haber ver!
hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212 343 72 69
Büyükanıt’a
hakarete dava
ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Eski Genelkurmay
Başkanõ emekli Orgeneral
Yaşar Büyükanõt’a
“hakaret” ve “tehdit”
içerikli elektronik posta
gönderen bir kişi
hakkõnda 1 yõl 8 aydan 4
yõl 4 aya kadar hapis
istemiyle dava açõldõ.
Edinilen bilgiye göre,
Cumhuriyet Savcõsõ
Hakan Kõzõlarslan
tarafõndan açõlan davanõn
iddianamesinde,
Genelkurmay Başkanõ
olduğu dönemde, Yaşar
Büyükanõt’a hitaben
Genelkurmay
Başkanlõğõ’nõn internet
sitesine, Akõn Çağrõcõ adlõ
kişi tarafõndan “hakaret”
ve “tehdit” içerikli
elektronik posta
gönderildiği kaydedildi.
Ankara 5. Sulh Ceza
Mahkemesi’ne sunulan
iddianame kabul edilirken
yargõlamaya önümüzdeki
günlerde başlanacağõ
öğrenildi.
Sevigen’den
Doğan sorusu
ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
CHP İstanbul Milletvekili
Mehmet Sevigen,
Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan’a, “Mafya
liderine benzettiğiniz
işadamõna (Aydõn Doğan)
daha önce onur belgeleri
verirken Al Capone
olduğunu bilmiyor
muydunuz” diye sordu.
Sevigen, Erdoğan’õn
yanõtlamasõ istemiyle
TBMM Başkanlõğõ’na
verdiği yazõlõ soru
önergesinde, “Vergi
rekortmeni olan bir
işadamõnõ dünyanõn en
azõlõ gangsterine
benzetmeniz hangi
hukukla, demokrasiyle,
vicdanla bağdaşmaktadõr”
diye sordu.
Pamuk hakkında
dava kararı
ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Yargõtay Hukuk Genel
Kurulu, yazar Orhan
Pamuk hakkõnda,
İsviçre’de yayõmlanan bir
dergiye verdiği
röportajdaki “30 bin
Kürt’ü ve 1 milyon
Ermeniyi öldürdük”
sözleri nedeniyle manevi
tazminat davasõ
açõlabileceğine karar
verdi. Genel Kurul,
Pamuk’un “karar
düzeltme” istemini de
reddetti. Şişli 3. Asliye
Hukuk Mahkemesi, 6
kişinin açtõğõ manevi
tazminat davasõnõ “ehliyet
yönünden” reddetmişti.
‘Zorunlu din dersi
kaldırılsın’
İZMİR (Cumhuriyet
Ege Bürosu) - Eğitim-
Sen İzmir şubeleri, İzmir
Öğrenci Velileri Derneği,
İzmir Alevi Bektaşi ve
Yöre Dernekleri
Platformu tarafõndan
yapõlan ortak açõklamada,
zorunlu din dersi
uygulamasõnõn
kaldõrõlmasõ istendi.
Eğitim-Sen 5 No’lu Şube
Başkanõ Özcan Çetin
tarafõndan okunan ortak
açõklamada, Danõştay ve
AİHM kararlarõ
anõmsatõlarak,
“Üniversitelerde türbanõn
serbest bõrakõlmasõnda
‘özgürlükçü’ kesilen
hükümetin, yüksek
yargõnõn kararõnõ
uygulamamasõ, AKP’nin
‘kendine Müslüman’
olduğunu göstermiştir”
denildi.
Baykal, AKP’nin Kürt açõlõmõnõn inandõrõcõlõğõnõn ve gerçekçiliğinin kalmadõğõnõ söyledi
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - CHP Genel Başka-
nõ Deniz Baykal, dün parti
meclisi toplantõsõ öncesinde
gazetecilerin sorularõnõ yanõt-
ladõ.
Baykal, DTP’lilerin zorla
mahkemeye götürülmesi ka-
rarõ ve bunun ardõndan günde-
me gelen anayasa değişikliği
tartõşmalarõna ilişkin soruyu
yanõtlarken “Milletvekilleri
hukuk karşısında imtiyazlı
bir sınıf olmaktan çıkarıl-
malı, ancak kürsü özgürlüğü
de mutlaka korunmalı. Ana-
yasa değişikliği konusunda
biz işbirliğine açığız, eğer
milletvekili dokunulmazlığı-
nı makul düzeye indirmeye
yönelik, siyasi özgürlüğünü
güvence altına almaya yöne-
lik bir düzenleme getirile-
cekse memnuniyetle” dedi.
Baykal, IMF protestolarõ ile
ilgili bir soru üzerine “yaşanan
olayların dünya çapında ib-
ret alınması gereken, üzüntü
verici olaylar olduğunu” söy-
ledi. Gösteri özgürlüğünün say-
gõyla karşõlanmasõ ama göste-
rinin de tahribata, insanlarõ ya-
ralamaya yönelik yapõlmasõna
ise izin verilmemesi gerektiği-
ni kaydeden Baykal, “Bun-
dan herkesin ibret alması ge-
rektiğini söylüyor Başbakan
ama olay Türkiye’de yaşanı-
yor. Türkiye’yi yönetenlerin
öncelikle kendisinin ibret al-
ması lazımdır. Yaşananlar
bir tepkinin yansıması. Bu
tepkiler kulak verilmesi ge-
reken tepkilerdir ve kulak
vermesi gerekenlerin başında
da Başbakan gelmektedir”
açõklamasõnõ yaptõ.
Kurbağa örneği
Baykal, Kürt açõlõmõ ile ilgi-
li bir soru üzerine “Bu sürecin
saygınlığını, inandırıcılığını
ve gerçekçiliğini kaybettiğini,
itibar sağlamak için başvu-
rulan yolların da geri tepti-
ğini” söyledi. Baykal, Başba-
kan Tayyip Erdoğan’õn “haz-
mettire hazmettire” sözlerini
anõmsatõrken de “İnsanın ak-
lına ister istemez kurbağa
hikâyesi gelir. Kurbağayı
kaynayan bir kazana attığı-
nızda kendini koruma ref-
leksiyle kazanın dışına sıç-
rayabiliyor. Ama henüz kay-
namayan bir kazana koydu-
ğunuz zaman o da sukûnetle
kazanın içinde durmaya de-
vam ediyor. Alttan kazanı
hafif ısıttıkça yükselen ısıya
kurbağa intibak ediyor. So-
nunda öyle bir noktaya geli-
yor ki kurbağa canının teh-
likede olduğunu idrak etti-
ğinde kıpırdayamaz hale ge-
liyor, teslim oluyor kalıyor.
Yani hazmettirme projesi bu
mudur” görüşünü dile getirdi.
Baykal, bir gazetecinin “Bu-
gün postacı kapınızı çaldı
mı” sorusuna “Bugün de pos-
tacı kapımızı çalmadı, ama
daha günün başındayız. Gün
batmadan neler doğar, ba-
kalım belki bir gelişme olur”
karşõlõğõnõ verdi.
‘ABD’nin ilgisi
artabilir’
Baykal, Başbakan Erdo-
ğan’õn Aydın Doğan’a “Al
Capone” benzetmesiyle ilgi-
li olarak da “ABD’nin bu ko-
nuya ilgisi Başbakan’ın son
benzetmesinden sonra da-
ha da renklenebilir, hızla-
nabilir. Çünkü ABD bu ben-
zetmenin ne anlama geldiği-
ni en iyi bilen bir ülkedir.
Önümüzdeki günlerde buna
tanık olabiliriz” yorumunu
yaptõ. Başbakan Erdoğan’õn
“içeride ceberrut, dışarıda
teslimiyetçi” politika izledi-
ğini kaydeden Baykal, “Putin
içeride baskıcı olabilir ama
Deniz Baykal, Başbakan Tayyip Erdoğan’õn kendisine göndereceği mektuba
ilişkin olarak “Bugün de postacõ kapõmõzõ çalmadõ” derken Kürt açõlõmõ konusunda
“kurbağa deneyi”ni anõmsattõ. Baykal, “Kurbağayõ fokur fokur kaynayan kazana
atarsan kurbağa sõçrar ama soğuk suya atõp õsõtõrsan kurbağa buna intibak eder,
hazmettire hazmettire kaynatõrsõn. Hazmettirme projesi bu mudur” dedi. Baykal,
AKP iktidarõnõn “içeride ceberrut, dõşarõda teslimiyetçi” politika izlediğini söyledi.
dışarıda Rusya’nın ulu-
sal hedeflerini takip edi-
yor. AKP iktidarı ise
dışarıda isteneni ver-
meye amade” dedi. Bay-
kal, bir başka soru üzeri-
ne temmuz ayõnda seçim
yapõlmasõnõn güçlüğüne
dikkat çekerken, seçimin
2011 yõlõ mayõs ayõnda
yapõlacağõ yönündeki
beklentisini yineledi.
CHP PM toplantõsõnda
Cumhurbaşkanõ Abdul-
lah Gül ve hükümetin te-
rörle mücadelede yeni
olanaklarõn elde edildiği
yönündeki açõklamalarõ-
nõn “hayal tacirlerini”
anõmsattõğõnõ belirten Bay-
kal, “Bu işler popülist
söylemlerle götürüle-
mez, sonunda vatanda-
şın canı yanar” görüşü-
nü dile getirdi. Eski Muş
milletvekili Şerif Ertuğ-
rul’un “İşler iyiye git-
miyor, Türkiye çok ay-
rıştı” sözleri üzerine de
Baykal, “Evet işler iyiye
gitmiyor. İstanbul’da
bazı petrol istasyonları
var. Bu istasyonların sa-
bipleri Kürt kökenli di-
ye kimse buradan pet-
rol-benzin alışveriş yap-
mıyor. İstasyonlar bat-
mak üzere. Irak’ta ol-
duğu gibi isimlerin yazılı
olduğu talebeya ‘Avu-
kat- Arap’ veya ‘Doktor-
Kürt’ diye yazacak hale
geldik” dedi.
ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART
musakart yahoo.com
CHP’li RTÜK üyelerine saldõrõsõ ‘medyaya baskõ artacak’ yorumlarõna neden oldu
Akman üyeliği hazmedemedi
MURAT KIŞLALI
ANKARA - Radyo ve Tel-
evizyon Üst Kurulu (RTÜK)
Üyesi Mehmet Dadak, RTÜK
üyesi ve eski başkanõ Zahid
Akman’õn 2 Ekim Cuma günü
yapõlan kurul toplantõsõnda ken-
disine saldõrmasõnõn nedeninin
önerdiği ceza sisteminin ka-
bul edilmemesi olduğunu be-
lirterek “Eski başkan daha
önceki kanun taslağı çalış-
masında da ‘reklamsõz, gelir
getirmeyen yayõn yapma’ ya-
sağının getirilmesini istiyor-
du” dedi.
Adõ Deniz Feneri yolsuzlu-
ğunda geçen RTÜK üyesi ve
eski başkanõ Akman’õn, med-
yaya reklam cezasõ getirme is-
teği gerçekleşmeyince kurulun
2 Ekim Cuma günkü toplantõ-
sõnda CHP’li üyeleriden Hülya
Alp’e “şerefsiz” dediğinin, Da-
dak’a da saldõrdõğõnõn ortaya
çõkmasõ üzerine Dadak şöyle
konuştu: “Bu konu medyaya
da yansıdığına göre artık ka-
muoyuna mal oldu. Medya-
mızda yazıldığı gibi üst ku-
rulda ilk kez sözlü ve fiziki bir
saldırı olayıyla karşılaşıyo-
rum. Her ne kadar sebebiyet
vermemiş olsak da bundan
dolayı üzgünüm. Olay üzücü.
Hele hele bir hanımefendiye
yapılması, arkasından hem
sözlü hem fiziki çok açık bir
şekilde yapılması çok düşün-
dürücü. Bu tür tavır ve dav-
ranışlar kuruldaki duruşumu
etiklemez. Doğru olanı, çağ-
daş olanı yapmakla mükellef
olduğumu düşünüyorum.
Ama ne failden, ne de başkan
ve başkanvekilinin bizi ziya-
retinden sonra kurul üyele-
rinden bir geçmiş olsun yak-
laşımı gelmemesini yadırgı-
yorum.”
Olayõn gerçekleşme nedenini
“Eski başkan daha önceki ka-
nun taslağı çalışmasında da
mevcut sistemin değiştirilme-
sini ve ‘reklamsõz, gelir getir-
meyen yayõn yapma’ yasağının
getirilmesini istiyordu. Olay
sanıyorum önerdiği bu ceza
sisteminin kabul edilmeyece-
ğini anlamasından dolayı or-
taya çıktı” şeklinde açõklayan
Dadak, Akman’õn saldõrõsõnõn
hükümetin medya üzerindeki
baskõsõnõ arttõrdõğõ bir döneme
denk gelmesini de “düşündü-
rücü” olarak niteledi.
RTÜK üyesi Hülya Alp, Ak-
man’õn kendisini darp etmedi-
ğini ancak darp girişiminde bu-
lunduğunu, bunun da engellen-
diğini açõkladõ. Kurul üyesi
Mehmet Dadak ile makamõn-
da basõn toplantõsõ düzenleyen
Alp, RTÜK Başkanõ’nõn Ak-
man’õ engellemek için büyük
çaba harcadõğõnõ anlattõ. Alp, ko-
nunun Devlet Bakanõ Bülent
Arınç’a aktarõlõp aktarõlmadõğõ
yönündeki bir soruya, Arõnç’la
telefonla konuştuklarõnõ ve
üzüntüsünü hissettiğini söyledi.
Akman ise yaptõğõ yazõlõ
açõklamada olayõ şöyle aktardõ:
“RTÜK toplantılarında her
üyenin toplantıda söz alması
ve görüşünü bildirmesi yasal
hakkıdır. Bu iki üye; bu yasal
hakkımı engelleyince kendi-
lerine sözümü kesmemelerini
hatırlattım. Ama kendilerin-
den başka bir kişiye veya an-
layışa tahammülü olmayan
bu iki üye; olayı çarpıtarak
medyaya servis etmişlerdir.
Olayda özür dilemesi gereken
kişiler; bu iki üyedir.”
Öte yandan RTÜK tarafõn-
dan yapõlan açõklamada da
“konunun basında abartılı”
olarak yer aldõğõ iddia edildi.
Açõklamada Akman’õn hedef
gösterilerek suçlu ilan edildiği
ileri sürüldü.
Adõ Deniz Feneri yolsuzluğunda
geçen RTÜK üyesi ve eski başkanõ
Zahid Akman’õn, medyaya reklam
cezasõ getirme isteği
gerçekleşmeyince saldõrdõğõ kurul
üyelerine göre, Akman kuruldaki
yeni yerini hâlâ hazmedemedi.
‘Saygõnlõğõnõ kaybetti’
İFADE KRİZİ
DTP’den
yasayla
çözüm
arayışı
AYŞE SAYIN
ANKARA - DTP, “zorla
ifade” krizine karşõ formül
arayõşõnõ yoğunlaştõrdõ.
Ankara 11. Ağõr Ceza
Mahkemesi’nin 4 DTP
milletvekili hakkõndaki
“zorla ifadelerinin
alınması” yönündeki
kararõnõn, Ankara Emniyet
Müdürlüğü’ne ulaştõğõ
belirtilirken DTP’liler,
sorunun uzun zaman
alacağõ için anayasa yerine,
“yasa değişikliği” ile
çözülmesine dönük öneri
hazõrladõlar. Geçen hafta,
önce Adalet Bakanõ
Sadullah Ergin, ardõndan
da Başbakan Tayyip
Erdoğan ile Meclis’in yeni
yasama yõlõ resepsiyonunda
görüşen DTP Muş
Milletvekili Sırrı Sakık,
sorunun Türk Ceza Yasasõ
ve Terörle Mücadele
Yasasõ’nda (TMY)
yapõlacak düzenlemelerle
çözülebileceğini söyledi.
Milletvekilleri hakkõnda
açõlan davanõn anayasanõn
14. maddesine giren
suçlarla ilişkilendirilmek
istendiğine işaret eden
Sakõk, bu maddedeki
suçlamalarõn içeriğinin net
olmadõğõ görüşünü
savundu. Sakõk, TCY’nin
“suçu ve suçluyu övmeyi”
düzenleyen 215, “halkı kin
ve düşmanlığa tahrik”
suçunu düzenleyen 216.
maddeleri ile TMY’nin
“terör örgütünün
propagandası”nõ
düzenleyen 7. maddesinin
ikinci fõkrasõ ve “terörün
finansmanı”na ilişkin 8.
maddesinde yapõlacak
değişikliklerle,
milletvekilleri hakkõndaki
suçlamalarõn anayasanõn 14.
maddesi kapsamõ dõşõnda
tutulabileceğini ifade etti.
Erdoğan ve Adalet Bakanõ
Ergin’le yaptõklarõ
görüşmede de konuyu dile
getiren Sakõk, hükümetten
sorunun çözümü konusunda
“ümitli olduklarını” ifade
etti. DTP’liler herhangi bir
yasal düzenleme
yapõlmamasõ durumunda ise
“yaka paça” götürülme
pahasõna kendiliğinden
ifade vermeyeceklerini
ifade ediyorlar.
DTP’liler anayasa
değişikliği yerine TCY
ve TMY değişikliğiyle,
milletvekilleri
hakkõndaki suçlamanõn
anayasanõn 14. maddesi
kapsamõ dõşõnda
bõrakõlmasõna dönük
öneriyi gündeme getirdi.
‘Saldırının
nedeni
suçluluk
telaşı’
CHP Genel Başkan Yardõmcõsõ Bihlun
Tamaylıgil, “RTÜK üyesi Zahit Akman’ın
zorbalığa kalkışmasını ve ceket çıkararak
fiili saldırganlığa yeltenmesini” kõnadõ.
Tamaylõgil yaptõğõ yazõlõ açõklamada, “Zahid
Akman’ın saldırganlığı ‘kuyruk acõsõ’ ile
‘suçlularõn telaşõ’ndan kaynaklanmaktadır.
Alman yargısına göre, Deniz Feneri e.V.’nin
asli sanıklarından biri olan ve başta
kooperatif dolandırıcılığı ile kuryelik ve
evrak sahteciliği olmak üzere hakkında
yargıya intikal etmiş çeşitli iddialar bulunan
Zahit Akman’ın davranışı ibret ve utanç
verici bir davranıştır. Bu davranış RTÜK
Başkanlığı’na yakışmayanın, RTÜK
üyeliğine de yakışmadığını göstermektedir.
Akman ne kadar saldırganlık yaparsa
yapsın, ne kadar Başbakan’ın koltukları
altına sığınırsa sığınsın yargıç önüne
çıkmaktan kurtulamayacaktır” dedi.