28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
HakanCündaydan Ziyan' "Hayli gürültülü bir yol" Hakan Günday'ın yeni romanı Ziyan geçen günlerde Doğan Kitap tarafın- dan yayımlandı. Başarılı romanlarıyla her yeni kitabında yeni okurlar kazanmaya de- vam eden Cünday bu kez büyük büyük amcası Ziya Hurşit ve ona karşıt karakterdeki günümüz ordusundaki erin hikâyelerini anlatır bize ve hayatların nasıl da birbiriyle kesiştiğini ustalıkla kaleme alır. BU yeni romanında kalemini tarihi romana yaklaştı- ran Cünday, Atatürk'e karşı düzenlenen izmir Suikastı'nda başı çeken ziya Hurşit'in gençliğinden suîkast anına kadar ve hatta suikastın başarısızlıkla sonuçlandığı an- dan sonra Atatürklekarşılaşmasına kadarki süreci kurguluıyor. Heriki kahramanın da ziyan ettikleri şeyse hayatları oluyor. Hakan Günday'la yeni romanını konuştuk. O ErdemöZTOP I ^r- jr CDİ roman, Ziyan, \ / ^ nasıl bir ruh halin- mm ğ den çjkageldi, anlaür - On binlerce keli- me arasından Ziyan kelimesini seç- memle başladı her şey. Gerisi, nere- den geldiğini bilmediğim yazma iste- ğimin beni sürüklemesinden ibaret. Tek bir ruh halinden bahsetmek mümkün değil, çünkü her cümleden sonra başka bir hale girdiğimi hatırhyorum. Ka- rakterlerin dünyasına girdikten sonra ku- ralları onlar koyuyor. Bana kalansa, tanık- lık etmek oluyor. Bazen bir cinayete, bazen bir yalana, bazen de "Senin bu dünyada işin ne" diye soran gözlere. - Roman biryanıyla er olan askerin hikâ- I yesini anlatıyor. Sen de geçen yû askerden döndün. Bu romanm ortaya çıkışı asker- deyken mi oldu yoksa? - Ziya Hurşit'i bir roman kahramanına dönüştürmeyi uzun zamandan beri düşü- nüyordum. Ancak onun yaşamı ve dene- yimleriyle karşıtlık oluşturacak ikinci bir karakter gerekiyordu. Onu bulmak için de askere mi gitmek gerekiyordu? Bilmiyo- mm. Ama bildiğim şu: Birey ve kalabahk çatışmasını her iki karakterde de inceleye- bilmek adına, içlerinden birini, ordunun içinde kaybolmuş sıradan bir er olarak ha- yal etmek, hikâyenin tamamlanması açısın- dan gerekliydi. "ZİYAN KELİMESİ, ROMANIN İÇİNDEKİ OYUNLARDAN BİRİ" - Hakkınızda yazılanlardan birinde, mo- dem insanın hiçleşme sorunsaknı romanla- nnızda işlediğinizden söz ediliyor. Yeni ro- manda da hiçleşmenin merkezi olarak zo- runlu askerlik görevi gösteriyor kahrama- nınızl Anlaur mısınız, hiçleşmenin başladı- ğı yerlerden biri mi oldu sizin için de aske- riye? - Varoluş üzerinde yoğunlaşan birçok düşünürün sözünü ettiği, bireyin, toplum içinde eriyip gitmesi ve varlığa ilişkin hiç- j bir anlamı kendine yakıştıramaması, son ı nefese kadar sürdürülecek bir mücadele. [ Bireyin kendini tanıması ve sorgulaması [ için üç kişilik bir aile bile yeterli olurken, | koca bir ordunun nelere sebep olabileceği- j ni tahmin edebiliriz. Dolayısıyla, bahsetti- ; ğin hiçleşmenin başlangıç tarihini askerlik hizmeti dönemi olarak belirlemek, oraya gelene kadar çeliştiğiniz her insana, her ku- ruma ve her kavrama haksızhk etmek anla- mına gelir. - Ziyansa orada geçirilen zamana bir aüf mı yoksa? Romanda bu zorunlu görev için eleştiriîerde bulunuluyor... - Ziyan kelimesi, romanın içindeki oyun- lardan biri. Ancak hayli bol bir kelime. Okuduklannızın tamamını içine sığdırabi- SAYFA 4 leceğiniz kadar bol. Zorunlu askerlik hiz- metine ilişkin eleştirilerse, romandaki erin, kendisi haricindeki dünyayı algılayışıyla il- gili. "Bu kadar güçlü bir silahı ve bu kadar mermiyi bana hiçbir yerde bedava vermez- ler" diye başlayıp intihann eşiğine kadar gelen ve ölene kadar da o eşikte yaşayaca- ğını iddia eden bir karakterin, içine bulun- duğu teşkilatı eleştirmemesi mümkün de- - "Ancak askerlik hizmeti nöbet tutarak ve konuşularak yerine geürilir. Eğer birpe- zevenk ya da politikacı değilse, bir erkeğin en çok konuştuğu dönem, zorunlu askerlik hizmedni yerine getirdiği günlere rasdar." Siz deyazar olduğunuz için konuşmak ye- rine yazmayı mı tercih ettiniz yoksa? -Bu konuşma isteği, askerlik hizmeti son- rasına denk düşen bir gereksinim değil. Bu sadece, zamanın üstesinden gelmenin yol- larından biri. Hayli gürültülü bir yol. Ama eğer ağzımzdan çıkan tek bir kelime bile, o anın ağırhğını hafifletmeye yetiyorsa, önü- nüzdeki yüzlerce günün üzerinden atlamak adına durmadan konuşmamak için hiçbir nedeniniz kalmaz. "TEK AMAÇ, İYİ BİR HİKÂYE ANLATMAK, 0 KADAR..." - Romandaki asker, çok zor koşullarda yapar askerliğini. Komutanı Ekber olma- dık eziyeti yapıyor kendisine ve bunlar sert bir dilde anlaalıyor romanda. Anlatılan safi kurgudur cümlesini sarfetmeli mi? - Emir-komuta ilişkisi, sayısal yoğunluk yüzünden denetlenmesi zor bir ilişki. Bu ilişkinin niteliğinin hangi sularda yüzdüğü- nü, genellikle taraflardan başkası bilemez. Bu, emir-komutamn doğasında vardır. Do- layısıyla her ihtim;de açıktır. Bütün ihtimal- leri hem gerçek. hem de kurgusal kabul et- mek mümkün. - Yoksa durum, okuru askerlikten soğut- maya girer mi sizce? - Aslında durum, kim nereye isterse ora- ya girer. Hatta öyle yerlere girer ki, Dosto- yevski'nin eserlerini "Hayattan Soğutmak" suçundan yargılayıp yakabilirsiniz. Açıkça- sı, roman yazarken dikkate alınacak son şey, o sıralarda yürürlükte olan yasalardır. - Askerin karh ve buzlu gece nöbederin- de ölü Ziya Hurşit çıkagelir. Sohbet ilerle- dikçe yaşanuları kesişir. Izmir Suikastı nın başı çeken planlayıcısı, Lazistan Mebusu Ziya Hurşit... Ziya Hurşit'in hikayesiyle roman tarihe tanıkhk da eder... Katüır mısınız? - Söz konusu olan bir vakanüvislik değil. Romanın böyle bir iddiası yok. Gerçeğin ve kurgunun iç içe geçtiği bir tarihtir, ta- nıkhk edilen. Aslında tarih denilen disiplin biraz da bu değil midir? Kurguyla terbiye edilmiş gerçek. - Tabii tarihin siyasi olayı, başkahrama- nm ağzmdan aydınlanır. Aydmlanır mı sa- hiden de, yoksa o da romanın bir kurgusu mudur? - Romanda sözü edilen tarihi eylemlere ilişkin öne sürülen gerekçeler, kurgusal ih- timallerden sadece biriydi. - "Ve Mustafa Kemal büyük bir devrim- dydi. Ancak çevresindekilerin kutsallaştır- ma ihtiyacı yüzünden yalnız kalacaku. | Kendi adınm gölgesinde yaşayacak ve ölü- münden sonra anlamını yitirecek olan dev- rim geri tepecekti. Çünkü devrim Mustafa Kemal'in kendisi olmuştu." Ziya Hurşit'in Mustafa Kemal anlaomlan ve onunla olan I diyaloglarm romanda yer almasıyla onu, < Mustafa Kemal'i romanm bir kahramanı yapıyor... • Evet, kurgu dünyasının en ilginç yanla- nndan biri, Tann'yı bile çizgi fîlm kahra- manına dönüştürebilmenizdir. Hakan Cünday.kurgu dünyasının en ilginç yan- lanndan blrlnln, Tanrı'yı bile cizgl fllm kahra- manına dönüstürebllmek olduğunu söylüyor. - Bir Mustafa Kemal hayranı olan Ziya Hurşit zaman içinde Mustafa Kemal'in kö- lelikten kurtardığı halkmın kölesi olduğu- nu, zamanı geldiğiiçin ortadan kaldırılması gerektiğini savunur... Oldukça riskli ve bir de tarihi bir konuda kalem oynatıyorsu- nuz? - Romanda, Georges Darien'in bireyin gelişimi açısından halkla arasında var ol- ! ması gereken daimi ihtilaf düşüncesini hay- 1 li ciddiye almış olan bir Ziya Hurşit var. j Dolayısıyla Mustafa Kemal Atatürk'ün öz- I gür düşünce yapısından, kalabalıklar için I vazgeçtiğini varsayan Ziya Hurşit'in bir za- manlar kahraman olarak gördüğü Ata- türk'ten uzaklaştığını görüyoruz. Konunun riskine gelince... Benim açımdan tek risk, romanın kötü olmasıdır. - Böyle riskli bir konuda kurguya bağîı kalmanın ölçütü sizde nasıldır? - Böylesi bir ölçüt belirlemek mümkün değil. Çünkü konu ne olursa olsun, tek amaç, iyi bir hikâye anlatmak, o kadar. Ro- man, yazma ve okuma anlarından oluşan bir iletişim biçimi. O iki anda neler hisse- dildiğinden ve neler düşünüldüğünden başka hiçbir şeyin önemi yok. - Şunu merak ediyorum bir de: Ziya Hurşit, Hakan Günday'm büyük büyük amcası mı? Böyle olması Günday'ı bu ro- manı yazmaya tetikleyen bir unsur mu? - öncelikle tebrik ederim. Ulaşılması hayli kolay bir bilgi olmasına rağmen, bu bağlantıyı ortaya çıkaran biri olmamıştı. Her ne kadar romanda konuya ilişkin hayli ipucu olsa da, Ziya Hurşit'in büyük büyük amcam olup olmadığını bana soran ilk kişi- sin. Evet, kendisi büyük büyük amcam. Ve tabii ki bu romanın tetiğinde ikimizin de parmağı var. KARAR ANLARI... - Romanlarınızdaki sert üslup Ziyan 'da da devam etse de, anlatım tekniği olarak bu kez farkh(diğer romanlarda birbirine yakm anlatım teknikleri vardı), düz anlatı- mı ve tabii tarihi roman tekniğine yakınla- şıyorsunuz. Bu deneyişin sebepleri neler? - Bunun için özel bir çabam yok ancak yazdıktan sonra, hikâyenin, kendi anlatım tekniğini belirlediğini fark ediyorum. As- lında cümleleri kuran, karakterlerin yapıla- n ve algtlan oluyor. Dolayısıyla ben dahil her şey, romanın içinde kaybolup gidiyo- ruz. - Karar anları romanm çözülme noktala- rından. İki ana kahraman Asker ve Ziya Hurşit'in yaşamlarındakikarar anları ka- derlerindeki dönüm noktalan oluyor. Bu sizin sık kullandığmız bir teknik romanları- nızda, nedenler üzerine konuşahm biraz da? - Günümüzde bireyin verdiği kararların olumlu ya da olumsuz dönüşümleri hiçbir dönemde olmadığı kadar hızlı ve kesin. Hemen hemen her yerde görülen "Yaşam, seçimlerden ibarettir" cümlesiyle zihinlere kazınan bu toplumsal görüş "Yanhş seçim yaparsan hayatın cehenneme döner!" teh- didine dönüşmüş halde. Daha da önemlisi, seçimlerin yanhş ya da doğru olduğuna ka- rar veren de, bu seçimler skalasını belirle- yen de bu tehdidin sahibi olan toplum. Tü- ketirken, düşünürken, konuşurken, gelece- ğe dönük adımlar atarken, üzerine püskür- tülen bu seçimlerin altında ezilip felç geçi- ren bireyin gelişimi kimsenin umurunda değil. Aslında bu gelişimin engellenmesi, düzeneğin işlemesi açısından şart. Çünkü gelişen birey, seçim yapmama özgürlüğünü de, seçim yaratma özgürlüğünü de keşfede- cek. Ancak, asla gerek duymadığı seçimler kalababğı tarafından kör edilen birey, sü- permarketteki reyonlarla sınırlı bir tüketici kadar özgür olabildiği için şimdilik her şey yolunda gidiyor. Bugüne kadar yazdığım romanlann çoğunda, suni seçenek bolluğu- nu protesto etmek için ya da bu bolluk yü- zünden geçirdikleri felç yüzünden, herhan- gi bir karar vermeyi reddeden ya da ger- çekten kendilerine ait olduğuna inandıkları bir karan veren karakterler olmuştur. "Bu- güne kadar verdiğim hangi karar gerçekten bana ait" sorusunu yanıtlamadan tek adım bile atamamışlardır. - Bundan sonraki romanlarınız için ne tür hazırhklannız var, tasanîarmızdan söz . edermisiniz son olarak? - Yıllar önce yazdığım bir romanda Kay- ra'nın da dediği gibi: Plan yok! îşte bütün plan bu. • Ziyan/ Hakan Günday/ Doğan Kitap/ 346 s. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 0 2 5
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear