26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
OliverRolinden 'Odalar1 Yirmi sekiz yazar, yirmi sekiz oda Olivier Rolin, Jorge Semprun'un ortaya attığı "Ya- zar arkadaşlarmdan her biri bir otel odasını yaza- bilir" şeklindeki fikirle, yirmi sekiz arkadaşını yanı- na alarak Odalar adU derlemeyi oluşturmuş. Rolin ve yirmi sekiz arkadaşı, Odalar'üa, bazen kurgula- nan bazen de gerçekten zaman geçirilen otel oda- larını anlatırken, aynı zamanda, açtıkları kapılarla çeşitli gezginlikleri de okurun ilgisine sunuyor. Oıjvrra ROUN ODALAR • Alf BULUNMAZ I ^^—" 1 ^ tel odası seyahatin bir m \ durağını veya yalnızlığı % ğ çağrıştırabiİir. Yeni ta- V » ^ , ^ nışıklıklan da. Önünde sonunda yeni bir mekân, dört du- var arasındaki düşlemlerin de te- tikleyicisi olur kimi zaman. Olivier Rolin ve yirmi sekiz arkadaşı, yaşa- nan ya da kurgulanan otel odası veya imgesiyle okurları buluştururken, deneyim ve hayalleri katıyor işin içine. "HER ŞEYİN OLUP BİTTİĞI YER" ' Çocukluğu Senegal'de geçen, felsefe ve edebiyat öğrenimi gören; 1968'de sol kanadın önderlerinden olan, Fort-Su- dan adlı kitabıyla 1994'te Femina Ödü- lü'nü kazanan ve roman, gezi güncesi ile anlatı gibi türlerde eserler veren Ro- lin, hemen başta Odalar'ın ne anlama geldiğini; ne olup ne olmadığını duyur- makla koyuluyor yola: " OdaJar'ın hiçbir iddiası yok, bir akımın manifestosu de- ğil kesinlikle, saygıdan biraz öte bir şey- j lerin birbirine bağladığı yazarlar arasın- j da oynanan bir oyun sadece" (s. 13). Bir bakıma dostların buluşması; yaratılan, gerçekten olmuş veya en azından olması istenenlerin kâğıda dökülmüş biçimi. Pek çok şehir ve bir dolu kentteki otel odası kazınıyor okurun zihnine. Tek tek sıralamak ne kadar anlamlı bi- linmez ama birkaçı şöyle: Hong Kong, Berlin, Montevideo, Malabo, Saraybos- na, Tromso, Sevilla, New York... Bunla- ra ek olarak bilinmeyen, hatta hiç ku- rulmamış şehirlerdeki oteller ve odaları da var. Yazarların yaptığı enikonu resim çiz- mek: Sözcüklerle resmedilen odalar var elde. Gezilen onca yerin sonunda bel- lekte iz bırakan odaların çizimi bu. Me- kân üzerine düşünmek mi? Evet ama fazla oyalanmadan okurun zihninde bir imge uyandırmak aslmda soyunulan. Bir an evvel sağlam adımlarla anlatıl- mak isteniyor olup biten. Çünkü malze- me yüklü. Nereden bakılırsa bakılsın yaşanmış; elde ve zihinde kalanlar söz konusu. Burada gün ışığına çıkan, benzerlikler mi yoksa ayrılıklar mı? Her odanın bir- birine yakm yanlan var ama yaşanmış- lıklar onları farklılaştınyor. Düzen üç aşağt beş yukarı aynı belki ancak olay ve anılar çok ayrı. Pencerenin bayrak açtığı SAYFA 8 manzara, kapı, yatak, odayı kaplayan eş- yalar ve içeri girene dek görülen yüz- ler... Tamamı farklı anlatılarda. Otel odası kimi vakit Emmanuel Ca- rere'in dediği gibi "her şeyin olup bitti- ği yer"e de dönüşür. Carere'in anlatı- mında, beraber yaşadığı sevgilisi Hele- ne'in kız kardeşi Juliette'in ölümüne da- ir notlardır aktarılan; bir geceyansı, say- falara ilişen karalamalar. Sinemacı kim- liğini metne yansıtan Carere, ustalaştığı dram anlatımını bu kez kısa öykü biçi- mine getirmiş. Konuşmanın mümkün olmadığı, zihni zorlayan bir suskunlu- ğun doldurduğu tasvirle birleşen ve sa- bahın dördünde kapıyı çalan ölüm ger- çeği, "her şeyin olup bittiği" odanın na- sıl bir havaya büründüğünü gözler önü- ne serer. Konakladığı otel odaları ve orada yaşadıkları, Carere'in filmlerini kurgulamasına yardım eder; anlattıkları bu yöndedir. Hayatın; hayatların olduğu gibi odala- rm da rengi var. Solgun, sararmış olan- larm ötesinde canh renkler de dikiliyor karşımıza. Otel odalan yaşamları barın- dırıyor. Tatmini, doymamışhğı, özlemi ve kırgmlıklan. Soru sormuyor odalar, sorduruyor ve sonunda yazdırıyor. Ha- yata kanşıyor; hayatla karışıyor. Michele Deguy, otel odasma bir baş- ka gözle bakıyor; onu içe dönüklük ve felsefilik açısmdan değerlendiriyor: "Otel odası koridor ve rüyanın ayrıca- lıklı bir ilişkisi vardır (...) Koridor Tha- les teoreminin sezgisidir (...) Odanm içi labirent oluşturur, bir açmazdan öteki- ne gidilir (...) Oda felsefidir; olabilecek en iyinin yürek darlığmı verir" (s. 60- 61). Sabit mekânların yanmda bir gemi kamarası da otel odaları arasına sızıyor. Yolculuğun bir durağı değil, kendisi orası. Yolcuğun sonlanışıyla, kamara ve gemiden ayrılış ve karaya ayak basış ye- ni bir yollanmanın habercisi gibi. CEZİLEN KENT, UYUNAN KENT Kimi yazarlar salaş otellere götürüyor bizi. Donuk duvarlarla çevrili, havalan- dırmasız ve ışıksız bir ortam. Tam karşı- tı da mevcut elbet: Her şeyiyle zenginlİk kokan otel odalan. Mobilyalar pırıl pı- nl, içerisi temiz ve her şey bakımlı. Yü- zer oda da olabiliyor bu sözü geçen, ayakları yere basan da. Tiphaine Samoyault, otelleri "gezgin- liğin uğrağı" biçiminde tanımlarken, kı- sa süreliğine de olsa oralann "ev" haline geldiğini söyler. Oda dinlence ve uyku yeridir. Samoyoult'nun "uyumadığım kentleri görmemişimdir, çünkü insan sadece uyurken doğru dürüst görür kentleri; o kentlerin içinde uyurken" deyişi, aktarmak istediğini an şekilde verir okura (s. 163). Pekin ve orada kal- dığı otel, böyle bir anlam taşır onun için: Kalınan, uyu- nan ve adımlanan bir şehir. Onun ifadesi, kenti tam anlamıyla yaşamanm, orada tam bir gün geçir- mekle eşdeğer olu- şuna ilişkin. Kenti anlamak demek, orada kalmak de- mek; onunla soluk almak ve sonunda günü onunla bitir- mek demek biraz da. Samoyault, bu- nu anlatmaya çaba- hyor. Tek tek betimle- melerden bazı so- nuçlar çıkarmak mümkün. Örneğin otelleri şehirlere benzetme gibi yolla- ra giriyor kimi anla- tıcı, kimisi de odala- n kabuğuna çekil- miş insanlarla bir araya getiriyor. Sus- kunluğun ifadesi olabiliyor odalar, bazen de isyanın içten içe yanan ateşi. Her iki durumda da yaşamdan kopmaz bir parça. Odanın kapısı, terk edilmişlik duygu- lanna da açılıyor arada bir. En azından Jorge Semprun için böyle; Hostal Don Diego'nun odalarmdan biri ona bunu çağrıştırıyor: Soğuk, küçük, ahşap eşya- larla döşeli mekân. Benzer odalar, geç- mişe dönük hesaplaşmaları gündeme getirebiliyor; tarihsel ve kişisel hesaplaş- malan. YOLDAKİ YAZARLAR Odalar'da dikkati çeken en önemli öge, yoğun betimleme ve benzetmelerin bulunması. En ince ayrıntılara vanncaya değin gerçekleşen oda tasvirleri, kimi zaman yaşama kimi zaman da insan ve insanlık hallerine benzetiliyor. Örneğin anlatıcılardan Arlette Farge, odamn durumunu aşıklarla özdeşleştir- miş: "Sağda pembeye çalan, hareli ku- maş yastıklı uzun bir kanepe. Buruşuk, uçucu ve ölgün beyaz çaputlarla, dan- tellerle, kıvrmtılı gipürlerle dolu üstü, bazısı yere serümiş, atılmış gibi adeta. Ister istemez âşıkların zaman zaman bü- ründükleri o özensiz hava geliyor akla; aym zamanda mutluluğun, son kertesin- de hissettirmeden azalmaya başladığı anları da andırıyorlar" (s. 88). Gil Courtemonche ise girdiği odada gördüklerini betimlerken şu ifadeleri kullanır: "Hafif solmuş bu sefil sarıyı sevmiyorum, ışıltısız, parıltısız bir sarı bu. Mobilyalardan söz etmedim size, koltuklar gri, yalandan köylü tarzı biçi- minde yapılmış çalışma masası ve masa- lar cilalı ahşap. Insanlan betimleyemez- ken, neden nesneler betimlensin ki?" (s. 55). Kitabın bir diğer özelliği, ardına kattı- ğı rüzgârla okuyucuyu odadan odaya, kentten kente ve kıtadan kıtaya sürükle- mesi. Olan ve yaşananlann yanı sıra kurgular da göze çarpıyor metinlerde. Rolin'in deyişiyle "atlaslarda bulunma- yan" yerlerle de yüzleştiriliyor okur ki- mi sayfalarda. Bulunmayan kent, otel ve odalar öyle tasvir edilmiştir ki, gerçek- ten var olmadığını sezmek neredeyse imkânsızdır. Olivier Rolin'in öncülüğünde kaleme alınan Odalar'ı yazan yirmi sekiz yaza- rm kimlik kartına bakıldığmda, ilgi ve üretim alanının hayli geniş olduğu bir liste ile karşılaşıyoruz: Deneme yazarla- rı, tarihçiler, sinemacılar, bilim kurgu yazarları, üniversite öğretim üyeleri, ti- yatrocular, gizli ajanlar, psikanalistler, gazeteciler... Tüm bu meslek gruplarına dahil olan anlatıcılar dikkate ahndığında şu sonu- ca ulaşmak mümkün: Yirmi sekiz farklı yazar, yirmi sekiz farklı odayı anlatıyor. Beri yandan yirmi sekiz göz, bir o kadar mesleki pencereden bakarak otel odala- nnı eşeliyor. Kısa, etkili ve hepsinden önemlisi il- ginç ayrıntı ve yaşanmışlıklarla süslenen betimlemeler, ana uğraşı yazarlık olsun olmasm, bir araya kolay gelemeyecek isimleri tek kitapta buluşturuyor. • Odalar/ Olivier Rolin/ Çeviren: Or- çun Türkay/ Can Yaymlan/212 s. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 0 2 5
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear