21 Eylül 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
m bazılandır. HarryPotter da " • Ingiltere'yi pazarlamıyor mu? Büyücülük ve cadılık fan- tastik bir öykü mü yoksa gerçek mi? Potter olgusu, pagan kültü- rüyle beslenmiyor mu? Felsefe Taşı, Nicolas Flamel, astroloji, muskalar, iksirler ve kehanet araçlan ve diğerleri; bütün bu kavram ve bilgiler, Harry Potter serisinde pagan kültürü lehine işlenir. Fantezi; büyücülük ve cadılıkla beslenir ve güçlenir. Falcılık, sihirbazlık, büyücülük, efsunculuk, üfürük- çülük, gelecek okuma, ruh ça- ğırma, ölülerle konuşma; bütün bu sözcükleri akıl ve bilim çağı- nın çocuk ve gençlerinden sık sık duymak insanı şaşırtmıyor. Görülüyor ki büyücülük ve cadı- cılık fantastik bir öykü değil, bir gerçektir. Siyah paltolu ve sivri şapkalı cadılann ve büyücülerin sadece Disney filmlerinde ya da rnasallarda var olduğu bir dün- yada yaşanmıyor. Akıl ve bilim çağında gelecek okuma, ruh çağırma, astroloji, kehanet pek çok gencin ilgisini çekiyor. On- lar büyücülük ve cadılıkla ciddi bir şekilde uğraşıyoıiar. Bütün büyüler, büyücünün çevresini kontrol etme, çevre- sindekiler üzerinde egemenlik kurma güdüsünden kaynaklan- mıyor mu? Sihir oyunlarının merkezi Babil, sihir oyunlanyla kocaman bir egemenlik kurdu; ama sonunda battı gitti. Din çevreleri, Harry Porte/in Tan- rı'nın yasakladığı büyücülüğü yüceltmesinden kaygılanıyor. Oysa Rowling, Kelt kültürünü eski Roma/Yunan mitolojisiyle birleştirerek sunar. Eski ve Yeni Ahit'ten alınma gizem ve muci- ze oyunlannı işler. Psikolojik ve simgesel bir değeri olan bir ey- leme başvuran büyücü, büyüsel uygulamalannın etkisini ölçeme- diği gibi dindar da ettiği duanın etkisini ölçemez. Dinler gibi bü- yüler de yönetenlerin yönetilen- lere uydurduğu koskoca bir al- datmaca değil mi? Şonuç Ümit tacirierine hizmet eden çocuk ve gençlerimize yaşam- daki sorunlannı, korkulannı, tut- kulannı gerçeküstü düzleme ta- şıyarak onlann gerçekle yüzleş- mesini, korkulannı yenmesini, ruhsal doyuma ulaşmasını sağ- layan üne kavuşamamış fantas- tik çocuk ve gençlik kitaplan(mı- zın)nın varlığını anımsatalım. Us ve bilimin sınırsız olanaklanndan yararlanan "iletişim endüstrisi" nin ürünleri fantastik kitap ve filmlerin çocuk ve gençleri usdı- şılığa, bilim dışına ve şiddete özendirdiğini açıklayalım. Kaynakça Brown, Stephen. (2005) Harry Potter: Comment le petit sorcier est devenu le roi du marketing. par la traduction de l'anglais François Barchelot. Paris: Ed. Dunod. Chastellier, Ronan. (2003) "Le Badge marketing, les 11-14 ans". Marketing Jeune. Paris: Ed.Village Mondial. Aktulum, Kubilay. (1999) Metin- lerarası llişkiler. Ankara: Öteki Ya- yınlan. Göndermede Bulunulan Kttaplar Freunds, Peter. (2007) Laura Aventerra'nın Sım. (2.bs.) Çev.: Öz- den Bilgin Aslan. Istanbul: Ithaki Ya- yınlan. Rowling, J.K.( 2005) Harry Potter veAzkaban Tutsağı.^4. bs.). Çev.: Sevin Okyay/Kutlukhan Kutlu, Istan- bul: Yapı Kredi Yayınları. Rovvling, J.K. (2005) Harry Potter ve Melez Prens. Çev.: Sevin Okyay/ Kutlukhan Kutlu. Istanbul: Yapı Kredi Yayınlan. Rowling, J.K.(2007) Harry Potter ve Ölüm Yadigârtan. Çev.: Sevin Ok- yay, Istanbul: Yapı Kredi Yayınlan. • OKUMA İsmail ve Babamın 68 Kuşağı Şiire benzer çocuk, asla tanımıyoktur! -ı Mavisel YENER "Yüzünü yıka! Çantant hazıha! Giyin! Kahv- attını yap! Yumurtanı bitir! Çabuk ayakkabıla- nnı giy! Paltonu iliklel Başlığını tak! Eldivente- rini unutma! Servisi bekletme!" 8 Ik basımı 1997'de Mavibulut Yayınları'ndan • yapılan, Necdet Neydim'in yazdığı, İsmail ve I Babamın 68 Kuşağı'nı, bu kez Çizmeli Kedi Yayınlan okurlarla yeniden buluşturmuş. llk ba- sımı sert kapaklı, çok şirin bir kitap olan İsmail ve Babamın 68 Kuşağı yine sevimli resimleri, hoş tasanmıyla dikkat çekiyor. Kitabımızın kahramanı İsmail, hem sıradan hem de sıra dışı bir çocuk. Nasıl mı? Bütün ço- cuklar öyle değil mi? Çocuk şiire benzer, asla tek tanımı yoktur! Başkalıklanyla, kalıplara sığ- mayışlarıyla, kendi pencerelerinden görünen "doğru"lanyla çocuklar yalnızca şiire değil, sa- nat yapıtlanna benzerier. Onlan sıradanlaşmaya iten, tek tipleştirmeye çabalayan eğitim sistemi içinde, İsmail o "şiir gibi" yanını inatla korumaya çalışan, savunan bir çocuk. Hızla yapılan sabah kahvaltılan, ardından binilen okul servisi, çoktan seçmeli bin bir soru, sınavlar... On yaşındaki İs- mail de diğer öğrenciler gibi bu çarkın içindedir. Bir gün, ders bitiminde, annesini okulun bahçe-' sinde beklemesi gerekirken İsmail "büyülenmiş gibi" kapıdan çıkar ve yürümeye başlar. "İsmail nereye gidiyorsun?" Ona seslenmemiz de işe yaramaz, bizi duymamış gibi yapıp sokağın so- nuna kadar yürür, parka vanr, parkın ötesinde deniz vardır... Annesi bankacıdır, iş çıkışında oğlunun okulu- na gider, ne ki İsmail onu beklemesi gereken yerde yoktur. Paniğe kapılır, oğlunu aramadtğı yer kalmaz. Babasına da haber verilir. Annesi, babası, öğretmeni ve okula çağnlan polisler İs- mail'i aramak üzere işe koyulurtar. İsmail nere- dedir? İsmail, adı Boncuk Çokbilmiş olan bir kö- pekle tanışır yolda. Köpeğin konuşması Ismail'i çok da şaşırtmaz, çünkü pek çok köpekle arka- daşlık etmiştir o zamana değin. Köpekle dertle- şir, nereye gittiğini ona açıklar: "Sahile gidiyo- rum, denizi göreceğim. Güneşin batışını seyret- mek istiyorum. Aylardır bugünü bekliyordum. Nihayet deniz beni çağırdı" (s, 13). Boncuk, de- nizde pek çok arkadaşı olduğunu, Ismail'le on- lan tanıştırabileceğini söyler.İsmail ve köpek birlikte yürümeye başlarlar. önünden geçtikleri bir apartman Ismail'i geçmişe götürür. Eskiden orada bulunan cumbalı ahşap evde oturan aile- nin küçük kızı Züleyha, Ismail'in arkadaşıdır. Zü- leyha'nın dedesi öldükten sonra, Züleyhalar ora- dan taşınırlar. Dedenin ölümü, bütün mirasçıla- nn ortaya çıkmasına neden olur, evin satılması için dava açılır, ev satılır. Babannesinin söylediği "Para için anılar satılıyor," cümlesi Ismail'in aklı- na gelir. Üç ay öncesinde bahçesinden erikler çaldığı ahşap evin yerinde kocaman, sevimsiz bir apartmanın dikilip durması Ismail'i hüzünlen- dirir. Boncuk, onun düşüncelerini okuyabilir mi, bunu bilemeyiz; sokağın sonuna geldiğinde ba- basının ona anlattıklarını düşünmeye başlar bu kez İsmail... Babasının sesi dolar yüreğine: "O zamanlar burada denize girerdik. Koyun sol ta- rafında bir vapur iskelesi vardı. Sabah akşam vapur kalkardı. Adalara, Sirkeci'ye gidilirdi. Iske- lenin üstünde güzel bir lokanta vardı. Gençliği- mizde orada balık yer, fasıl geçerdik" (s. 19). Acı fren sesleri, kalamış koyunun bir zamanlar ne güzel olduğunu anlatan babasının sesinden uzaklaştırır Ismail'i. "Bazıları da arabalannı yolun kenarına çekmişler, kapıları ardına kadar açık, üstüne üstlük bir de teybi sonuna kadar açmış- lar, ellerinde bira kutulan, araba motorlannın gü- cü hakkında konuşuyorlardı" (s. 21). İsmail ara- baların arasından geçer, parkı geçerek denize doğru yürür. Kendine kuytu bir yer bulur. "... çantasını yere koydu. önlüğünü çıkarıp yere serdi. Köpeğe oturmasını söyledi. Ardından o da çöktü ve ayaklarını uzattı. Evet, gerçekten Kalamış'ın akşamı çok güzeldi" (s. 22). Kitabın bundan sonrasında Ismail'i biraz daha iyi tanınz, çünkü köpek ona sorular sormaya başlamıştır. Ismail'in ödevlerden, testlerden, sı- navlardan çok yorulduğunu, oynamak için hiç zamanı olmadığını öğreniriz. Çocuk haklan ko- nusunda Ismail'in köpeğe söyledikleri belki de pek çok çocuğun haykırmak istedikleridir: "Hak mı? O da ne? Biz çocukların hakkı yoktur ki. Bi- zim yalnızca görevlerimiz vardır. Sabahleyin kal- kanz. Annemizden hemen 'git dişini fırçala! Yü- zünü yıka! Çantanı hazırla! Giyin! Kahvaltını yap! Yumurtanı bitir! Çabuk ayakkabılannı giy! Palto- nu ilikle! Başlığını tak! Eldivenlerini unutma! Ser- visi bekletme!' diye sabah komutlan alınz. Son- ra..." (s. 24). Ismail'in birgününü dinleyen Bon- cuk şaşınr. Ismail'in sokakta oynamak yerine bilgisayar başında savaş oyunları oynaması ona çok garip gelmiştir. Onlar sohbet ederken yan- larına Akkanat gelir. Akkanat, martıların başka- nıdır. İsmail, köpeklerin dilinden anladığı gibi, martılann dilinden de anladığını şaşkınlıkla fark eder. Fakat asıl sürpriz sonradan gelir, Fadime gülümseyen yüzüyle yanlanndadır. Fadime, çok şirin bir yunustur. İsmail hayatında ilk kez bir yu- nusu o kadar yakından görür ve dokunur. Akka- nat, Boncuk, Fadime ve İsmail, yaşam, paylaş- ma, dayanışma üzerinde söyleşmeye başlarlar. İsmail yaşantısından bir kez daha yakınmaya başlan "... Bizim apartmanın bahçesi betonlaş- mış. Evden dışan çıkmam yasak. Çıksam da tehlikeli; vızır vızır araba geçiyor yoldan. Evdeki tek arkadaşım babaannem. Küçükken yuvaya giderdim. Orada arkadaşlarım oldu. Ama onlarla ancak doğum günlerinde bir araya gelebiliyoruz. Eskiden sokak arkadaşı, mahalle arkadaşı var- mış. Babam anlatır- dı. Şimdi yok. Apartmandaki ço- cuklarla oynayamı- yorum. Çünkü aile- lerimiz birbirlerini tanımıyorlar. Hem zaten artık oyun oynamaya vakit yok. Okuldan çıkı- yorum kursa gidi- yorum. Kurstan çı- kıyorum, eve gelip ödevlerimi yapıyo- rum. Cumartesi pa- zar gene kurs var" (s. 41). Ismail'in iç döküşleri bunlarla bitmez, yeni ar- kadaşları onun babasını merak etmişlerdir. İsmail babasını anlatmaya başlar. Babası ona sıkıca sarılmaz, seni seviyorum, demez. Çünkü sevgi- sini göstermekten korkar. Fakat İsmail bilir ki, aslında babası onu çok sever. Arkadaşlanyla sohbetin koyulaştığı bir anda beklenmedik bir şey olur. Fadime'nin deniz dibinde bulduğu lamba onu masal ülkesine sürükler ve öykü da- ha da heyecanlı bir serüvene dönüşür. Bu lam- banın kimin lambası olduğunu, Ismail'i hangi gezegene götürdüğünü, orada neler olduğunu anlatacak değilim. Sınıfta en çok kavga ettiği kız arkadaşı Kutlu'yla sorunlannı nasıl çözdüklerini söylemeyeceğim. Okuyanlar öğrenecek bu se- rüvenin sonunu... Kitabın adındaki "68 kuşa- ğı"nın nasıl bir "kuşak" olduğunu, bu kuşağın ne işe yaradığını, Ismail'in onunla ne yaptığını ya- zıp, kitabın sürprizini bozacak da değilim! Doğa, masallar ve düşler Ismail'i çağırmıştır, o da git- miştir... Büyüklere bunu anlatmak o kadar kolay olacak mıdır? Bunun yanıtını kitabın sonunda bulacağız. Gerçeküstü ve gerçeğin iç içe geçtiği öyküde, olaylar üçüncü tekil şahıs ağzıyla akta- nlmış. Fantastik olmasına karşın, kurgunun ger- çek yaşamdaki karşılığını bulmak hiç de zor de- ğil. Okulla, ailesiyle, yaşadığı çevreyle ilgili ya- kınmalan olan Ismail'le birlikte çıktığımız yolcu- luk bizi çocuk dünyasına felsefi açıdan da bak- ma olanağı tamyor. Eğitim ve terbiye yöntemleri üzerinde düşünmek isteyen yetişkinler için de birolanak... Anlatıcı her bölümün sonunda, Ismail'e sesle- nir. "İsmail nerdesin?", "İsmail babanı anlatacak mısın?", "İsmail uzayda hayat var mı?"... Yaza- nn bunu bir yabancılaştırma etmeni olarak kul- landığı seziliyor. Böylelikle okurun anlatılan öy- küye dışandan bakarken, kendi üzerinde düşün- mesi de sağlanmış. Çünkü insanlann okudukla- rında şaşırdıklan, güldükleri, kızdıkları, neşelen- dikleri hayatlar aslında kendi hayatlandır. Yazar yabancılaştırma tekniği ile çocuk okuru sorgula- malara yöneltiyor. Her bölümün sonundaki soru biçimindeki bu saptamalar okuru durduruyor ve düşündürüyor... Sonra yoluna yeniden devam ediyor okur. Anlatıcının Ismail'e laf atması, do- kunması hoşuna gidecek çocukların, edebiyatın farklı bir penceresinden dayet alacaklar. Ismail'e seslensem derdim ki: İsmail, senin zamanında yalnızca Anadolu LJsesi Sınavlan vardı; biliyor musun, artık Seviye Belirleme Sınavlan van hem de her yıl... SonraALES, KPSS, KPDS... Şaşırma İsmail, üzülme İsmail... Neyse ki, hiç büyümez roman kah- ramanlan... Kim bilir, belki siz de seslenmek isterslniz Ismail'e... Ya da kendinize... İyi okumalar. • *lsmail ve Babamın 68 Kuşağı/ Necdet Neydim/ Resimleyen: Gök- çe Akgül/Çizmeli Kedi Yayınlan/ 74s78+ www.maviselyener.com Çocuk ve genç okuriara fuarsürprizleri n Aytül AKAL f% Q Istanbul Kitap Fuan (31 Ekim-8 âL O . Kasım) yaklaşıyor. Yayıncılara, çocuk ve genç okurtannı fuarda hangl yeni kitap larla buluşturmayı planla- dıklannı sorduk. öyle çok kitap saydı- lar ki çok heyecanlandık. Fuar için ha- zırlanan kitaplar sürpriz de olsa, çocuk ve genç okurlanmıza yayınevlerinden çıkacak yepyeni kitaplann içinden hiç olmazsa beşinin adını fısıldamak için sayfalanmızda yer ayırmadan dura- madık. Fuara kadar her hafta öğrene- bildiklerimizi size de duyuracagiz. Ce- risini kesfetmek size kalmış. Fuara ge- lirseniz, bütün kitaplar orada olacak... Buniar ve başka birçok kitap... ALTIN [email protected], Sevgi Dolu Bir Yürek, Canan Tan, öykü Şakacı Hortlak Işbaşında, Melek Güngör, roman Cadılık Parayla mı?, Nur Içözü, roman ödülü Ben Kaptım (Sihirti Kardeşim Dizisinin 2. Kitabı), Anne Mazer, öykü Kaza Süsü (Küçük Sırlar Dizisinin 2. Kitabı), Emily Blake, roman MARSIK [email protected] Kahraman Kedi Zıp Zıp Kedilere Karşı, Alberto Pez, öykü Burun, Yekta Kopan, öykü REMZİ [email protected], Resimlerle 100 Hayvan, resimli ansiklopedi ÖZYÜREK [email protected] Köpeğim Miyav Dedi - Aziz Sivaslıoğlu (öykü) . Çocuklar Sevgi Doludur - Adnan Çakmakçıoğlu (öykü) Marifetli Kalem - I.Hakkı Sunat (öykü) Aslan Niçin Kükrer? - Burhan Ger Küçük öyküler Büyük Dersler - Aziz Sivaslıoğlu • Nllay Yılmaz • Istanbul Bilgi Universitesl • Inönü Cad. No: 28 Kuştepa/ Istanbul Tel: 0216- 38117 50 www.nllayyllmaz.com * [email protected] C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 0 2 5 SAYFA 25
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear