02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Bitki gelişim düzenleyicilere dikkat! Prof. Dr. Emine BAYDAN (Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi) itki hormonları bitkilerin bünyesinde bulunan, protein yapısında olmayan ve çok düşük miktarlarda etkili olabilen organik asit maddelerdir. Doğal bitki büyümesi ve gelişimi için gereklidirler. Günümüzde bunların sentetik türevleri ile bunlara benzeyen kimyasal maddeler daha çok kullanıldığı için hepsine birden "Bitki Gelişim DüzenleyicileriBGD" adı verilmiştir. BGD’ler pek çok yönleriyle memeli hormonlarından ayrılırlar. Bu nedenle, bazı bitkilerde doğal olarak bulunan östrojenik etkili maddeler hariç tutularak değerlendirildiğinde bunların birebir östrojenik, androjenik veya diğer hormonlara benzer etkinliklerindan söz edilemez. Ancak, bu durum BGD’lerin zararsız olduğu anlamına da gelmez. "Zehir BilimindeToksikoloji" vücuda dışarıdan giren her maddenin vücut için zararlı olabileceğini anlatan Paracelsus’a (MS 14931541) ait güzel bir söz vardır; "Her madde zehirdir, zehir olmayan hiçbir şey yoktur; zehir ve ilacı ayıran onun dozudur". Bu, vücuda dışarıdan giren herhangi bir maddenin aşırı dozda alınması veya onun küçük dozlarına uzun süre maruz kalınması durumunda zararlı olabileceğini anlatmaktadır. Canlının yaşaması için olmazsa olmazlardan olan suyun bile fazla miktarda alınması, su zehirlenmesine neden olabildiğine göre, kimi araştırmacılarca, bitki hormonlarını tamamen zararsız olarak nitelendirmek de yanlış olacaktır. Çoğunluk bitki gelişimini teşvik için, az olarak da engellemek için, çeşitli sebze, meyve, tahıl vb ürünlerde BGD’ler kullanılır. Türkiye’de özellikle B mevsim dışı domates, patlıcan ve sakız kabağı üretiminde bitki hormonu kullanıldığı ilgili kuruluşlar tarafından da doğrulanmaktadır. Diğer bazı kaynaklara göre, bunlara ek olarak patates, üzüm, elma, kavun, buğday, arpa, yulaf, çavdar ve çeltikte de hormon kullanıldığı, ancak, düşünüldüğünün aksine çilek ve salatalıkta kullanılmadığı bildirilmektedir. Kullanılmalarını haklı kılmak amacıyla çoğu kez, tamamen zararsız gibi gösterilen BGD’ler çok da masum gözükmemektedir. Ancak, bilimsel kaynaklara göre, özellikle akut (hemen) zehirli etki bakımından çoğu güvenlidir ve WHO ve EPA gibi Uluslararası Çoğunluk bitki gelişimini teşvik için, az olarak da engellemek için, çeşitli sebze, meyve, tahıl vb ürünlerde bitki gelişim düzenleyicileri kullanılıyor. kuruluşların yaptığı zehirlilik sınıfına göre 3. kategoride yer almaktadır. Fakat, göreceli olarak maddenin vücuda girme yoluna göre etkileri değişir. BGD’lerin toksik etkisine yönelik bilgilerin çoğu hayvan deneylerine dayanmaktadır. Ancak, bir kişide tütünde kullanılan maleik hidrazide bağlı ağızda kanser olgusunun geliştiğine dair kayıt vardır; bitkiler bünyelerinde maleik hidrazidi, iyi bilinen bir mutajen ve karsinojen olan hidrazin gibi birçok yan ürüne parçalayabilir. BGD’lerin bir kısmı çiçek döneminde, bir kısmı ise hasada 714 veya 21 gün kala kullanılır. Üretim yerinden uzun mesafeli yerlere gidene kadar ürünün haraplanmaması için yeşilken toplanan domateslere kızarmaları için hormon (etefon) uygulanır. Benzer uygulama kavun vb için de geçerlidir. Domateslere çiçek döneminde de hormon uygulanır. Konu uzmanları erkenci davranmak amacıyla çoğu kez yetiştiricilerin gerekmediği halde ve bilinçsizce hormon kullandığını vurgulamaktadır. Dolayısıyla, dışarıdan uygulanan BGD kalıntıları, ürün kabuğunda, kimilerinde ise ürünün nihai şeklinde (cips, elma suyu, kurutulmuş elma, üzüm suyu, kuru üzüm, ananas pulpu ile kurutulmuş domateslerde) bulunabilmektedir. Bu nedenledir ki bu riski ortadan kaldırmak için ulusal ve uluslararası sağlık kuruluşları hormonun ürün hasat edilmeden önce uygulanmaması gereken süreleri belirlemişlerdir ve bunlara uyulması zorunludur. Türkiye’de de konu ile ilgili olarak bu maddelerin ürünlerdeki kalıntı kontrollerinde, 11.01.2005 tarih ve 25697 sayılı ile Resmi Gazetede yayınlanan Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliğinde belirtilen mevzuata uyulmaktadır ve Avrupa Birliği’ne uyum çerçevesinde yenilikler gerçekleştirilmektedir. Kullanıma sunulan BGD’ler, insan hizmetine sunulan pek çok madde de olduğu gibi, kullanıma sunulmadan önce, uluslararası düzeyde kendini kabul ettirmiş kuruluşlar tarafından, çeşitli hayvan türlerinde arzu edilen ve istenmeyen etkiler yönünden test edilir. Ruhsatlandırma aşamasında da bu bilgiler istenir ve güvenli görülenler geçirilir. Türkiye’de BGD’lerin 1987’den beri ruhsatlandırılması pestisid ve benzeri maddeler içinde ve konu ile ilgili yönetmelik çerçevesinde yapılmaktadır. Yapılan bu testlerde, kimi BGD’lerin deneme hayvanlarında nükleotidler (üridin ve timidin) üzerinde baskılanma yaptığı, kiminin (Giberellik asit gibi) kan değerlerinde bozulma ve timus ağırlığında artışa neden olduğu, tümöre neden olmamakla birlikte karaciğer ve böbrekte hasara, üreme ile ilgili bozukluklara (Giberellik asitöstradiolle birlikte uterusta ağırlık artışı; maleik hidrazidüremede baskılanma) yol açtığı bildirilmektedir. Çoğu araştırmacı, yine BGD’lerin zararsızlığını savunmak için bunlara 100 güven faktörü uygulandığını vurgulamaktadır. Gerçekten de, insanlar için kimyasallara yönelik risk faktörleri belirlenirken, deney hayvanlarından elde edilen sonuçlara 100 veya 1000 gibi güven faktörü uygulanır. Başka bir değişle insan veya hedef canlı için maruz kalabileceği miktar, deneme hayvanı üzerinden bulunan miktarın 1:100 veya 1:1000’i olarak belirlenir. Bu şekilde insanları etkileyecek miktar çok küçültülmeye çalışılmaktadır. Fakat, bu küçük miktarların uzun süre insan veya memeli hayvanlar tarafından alınmasının istenmeyen etkilere sebep olabileceği denemelerle ortaya konulmuştur. Diğer önemli bir husus ise BGD’lerin aynı anda kullanılan zirai ilaçlar ile arasındaki etkileşimlerin niteliğinin ve bunların hedef canlılarda yapacağı etkilerin yeterince aydınlatılmamış olmasıdır. Böyle durumlarda, zararsız gibi görünen çoğu madde, diğerinin etkisiyle daha zararlı hale gelebilmektedir. Yapılan bir iki araştırmada sonuç hiç de iç açıcı görünmemektedir; bu şekilde deney hayvanlarında karaciğer ve böbrekte haraplanmanın daha da arttığı bildirilmektedir. Sonuç olarak, yeterli ve güvenilir gıda üretimi, tüm toplumların öncelikli konularından biridir ve üretimde daha fazla ve kaliteli ürün elde edebilmek için, böcek ve zararlı otlarla kimyasal mücadele ve BGD kullanılması kaçınılmaz gözükmektedir. Bununla birlikte, biyolojik uygulamalar devreye sokularak ve üreticiler bilinçlendirilerek, bu maddelerin kullanım sıklığı ve fazla miktarda, rast gele, etikete uygunsuz şekilde kullanılmaları kontrol altına alınabilir. Ayrıca, çeşitli eğitsel faaliyetlerle üreticilerin yanı sıra tüketiciler de bilinçlendirilebilir. 30
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle