Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Tokat’ta bağcılık tarihe karışıyor Yrd. Doç. Dr. Rüstem CANGİ (Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi) sma kültürünün anavatanı olan Anadolu’da bağcılığın tarihçesi M.Ö. 3500 yıllarına kadar gitmektedir. Bağcılık için çok uygun iklime sahip Tokat ilinde asma kültürünün geçmişi çok eskiye dayanmaktadır. Tarımsal ürünler sadece bir ilin ekonomisine katkıda bulunmakla kalmaz bölge insanının sosyokültürel değerlerine etki ederek, yaşamın her alanında etkisini göstermektedir. Bu etkileşimin sonucunda bazen ürün o bölgenin simgesi olmuştur. Tokat ili özellikle salamuralık yaprak ve beyaz şaraplık üzümler içerinde kalitesiyle önemli bir yere sahip narince üzümü ile ün salmıştır. Bağcılık kültürü Tokat bölgesi insanının türküsüne, manisine, yazmasına, pekmezine şarabına yani her alanda bölge insanını etkileyen önemli bir tarım kolu olmuştur. Örneğin manilerde; “Tokat’ın altı bağlar Selam göndersem ağlar Selam yürek soğutmaz Anca bir gönül ağlar Tokat bir bağ içinde Gülü bardağ içinde Tokat’tan yar sevenin Yüreği yağ içinde” derken üzümün bölgede önemi yine bir dörtlükte; “Omala, Kazova, Turhal ovası Çift kanal sulanır, sıcak havası Sebze, meyve, pancar, üzüm yuvası Ağırlık merkezi beli Tokat’ın” diye vurgulanır. Bölgenin en önemli üzüm çeşidi olan Narince sarı renkli, kendine has aroması olan şaraplık, sofralık ve şıralık bir çeşittir. Şırasından pekmez, şarap, köme yapılmakta olup, özellikle şarabında tanen miktarının azlığı ve gliserinin yüksek bulunması nedeniyle ince ve içimli olarak nitelendirilmektedir. Yine zile pekmezi ülkemiz insanının yıllardır kahvaltı sofralarının önemli bir çeşidi olmuştur. Üzümden sucuk, pestil, pekmez vb. çeşitli ürünler yaparak yararlanan Türkler, asmanın yapraklarından da yararlanmayı düşünerek zeka ve kültürlerinin yüksekliğini bir kez daha göstermiş ve mutfaklarına yeni bir ürün katarak zenginleştirmişlerdir. Bu kültürü zamanla dünyanın değişik bölgelerine taşıyarak özellikle Avrupa ülkeleri başta olmak üzere salamuralık yaprak ihracatı ile hatırı sayılır bir gelir kapısı ortaya çıkmıştır. Yaklaşık olarak ülkemizin salamuralık yaprak ihracatı 60.00 ton civarında olup, hastalık ve zararlılara karşı kullanılan kimyasal kalıntılar nedeniyle, özellikle Avrupa birliği ülkelerinin yaprak alımlarında yaşanan problem her geçen gün artmaktadır. Salamuralık asma yapraklarında aranan en önemli özellik, ince, az tüylü ve mümkün olduğunca dilimsiz olmasıdır. Bu özelliklere sahip Narince çeşidi, şarapta olduğu gibi salamuralık yaprakta da marka durumundadır. 1970’li yıllara göre Tokat ilindeki bağ alanı 1/3 oranında azalarak 6000 hektarın altına, üzüm üretimi ise A 25 bin tonlara düşmüştür. Yerli asmaların özellikle köklerinde urlar oluşturmak suretiyle zarar yapan ve asmaların kurumasına neden olan floksera, zararlısının bağ alanlarında yapmış olduğu tahribat, aşılı asma fidanı temininde yaşanan problemler, modern bağcılığa geçişte yaşanan sorunlar, mevcut bağ alanlarında teknik ve kültürel uygulamaların yetersiz oluşu gibi pek çok sorun beraberinde bağcılıkta gerilemeye neden olmuştur. Ülke ve bölge için önemli bir ürün olan Narince üzüm çeşidinde mevcut üretim, gerek salamuralık yaprak gerekse şarap ve şıralık üzüm ihtiyacının karşılamasında talepleri karşılayamaz hale gelmiştir. Tüm bu olumsuz gelişmelere rağmen ticari yönden çok değerli narince üzüm çeşidine olan talep her geçen gün artmaktadır. Bölge insanın sosyo ekonomik ve kültürel dokusuna derinden işlemiş ve etkilemiş bağcılık böyle giderse nostaljilerde kalan bir kavram olarak kalmakla yüz yüzedir. Bu nedenle Tokat’ta bağcılığın nostaljide kalmaması, bölge ve ülke ekonomisine daha fazla katkı sağlaması için acil olarak yapılması gerekenler nelerdir? Narince üzüm çeşidinde klon seleksiyonu ile üstün nitelikli omcaların belirlenmesi, seri şekilde seçilen klonlarla aşılı asma fidanı üreterek, planlı ve programlı bir şekilde eski bağların sökülmesi ve modern bağların tesis edilmesi gerekmektedir. Bu konu ile ilgili olarak Gaziosmanpaşa üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümünde çalışmalara başlanmıştır. Bölgede kıraç arazileri değerlendirmek, eski bağ alanlarının aşılı fidanlarla yeniden tesisi, üzümden elde edilen katma değerin daha da artması için şarap ve salamuralık yaprak sanayinin teşvik edilmesi gerekmektedir. Ülkemiz salamuralık yaprak üretiminin önemli bir kısmın Tokat yöresinden karşılanmakta olmasına rağmen salamuralık yaprak işleyen modern tesis sayısı bölgede son derece azdır. Salamura halinde bölgeden il dışına satılan yaprak İstanbul ve diğer illerdeki işletmelerde ambalajlanarak yurt içine ve yurt dışına satılmaktadır. Yine bölgedeki üzümün büyük bir kısmı Tekirdağ, Ankara ve Nevşehir deki şarap fabrikaları tarafından alınmakta ve işlenmektedir. Bölgede salamuralık yaprak ve şarapçılık konusunda yapılacak yatırımlar bu sektörün bölge ekonomisine olan katkısını daha da artıracaktır. Yine, son yıllarda alkollü içkilere uygulanan yüksek ÖTV, üzümden en yüksek katma değerin elde edildiği şarapçılık sektörünü olumsuz etkilemekte ve ithal edilen alkollü içkiler döviz kaybına neden olmaktadır. Üstelik son zamanlarda, meşhur markaları taklit eden ve hangi koşullarda üretildiği bilinmeyen sahte olan kaçak alkollü içkilerin vatandaşlarımızın sağlığını tehdit etmektedir. Bu konu ile ilgili önlemlerin bir an önce alınması gerekmektedir. ‘Bağcılık Tokat’ın kültürüdür’ Av. Osman ÖZSOY T okat’ta bağcılık ve şarapçılık, tarihten gelen kültür yapısı ile ön sırada yer almıştır. Bunun kaynağını, coğrafik konumu, toprağı, iklimi ve ekolojik zenginliği teşkil eder. Bu bölge üzümünün en belirgin özelliği; şırasının bol, cidarının ince, aromasının müstesna oluşundan ileri gelir. Geçmişte 31 türde üzüm tespit edilmiştir. Günümüzde 20 civarındadır. Yaygın olanları; narince (Kazova üzümü), cincife, cincifekızıl, kuş üzümü, bekiroğlu, boduroğlu, kömüş ciciği, çatalkara, besni, kokulu misket, kokulu çavuş, dangalak çavuş, gelinparmağı, çekirdeksiz üzüm... Boduroğlu, bekiroğlu, çatalkara, kömüş ciciği gibi üzümler, serpeneyerde (pergola) yetiştirilir. Üzüm, meyve olarak, şıra olarak tüketildiği gibi, aynı zamanda sanayi ürünüdür. Tokat’ın Üzümören beldesi başta olmak üzere üzüm sirkesinin merkezidir. Niksar, Buğama ve Ladik başta olmak üzere bağ yaprağı İstanbul’da isim yapmıştır. Geçmişte dağı, ovası üzüm bağı idi. Tekel Şarap Fabrikası yapılırken bu bölgede birkaç fabrika gereksinimi karşılayacak kadar üzüm bağı bulunduğu tespit edilmişti. Floksera hastalığı yok etti. Ancak, hızla bağ yetiştirmek suretiyle her geçen gün bağ alanı genişlemektedir. Burada üzerinde durulması gereken nokta, Tokat üzümlerinden yapılan şarap ve rakının tercih edilir olmasıdır. Her çeşit üzüm yetiştirmek merakı yayılmaktadır. Üzüm suyu ve şarap üreten DİMES (Diren Meyve Suyu) mevcut her çeşit üzümü yetiştirmek için gayret içindedir. Tokat bağ evleri önemli kültür eseridir. Bağ evi dört bölümdür: Bir veya iki katlı köşk. Bir katında bahçe odası. Sebze bahçesi, meyve bahçesi; dördüncü bölüm üzüm bahçesi. Köşkün önünde havuz, nar, incir, süs bitkileri... Meyve bahçesinde çok çeşitli meyve yetişir. Üzüm bahçesi, iki üç dönüm, adeta üzüm koleksiyonu gibidir. Bağ evi, peyzajpark ve bahçe mimarı bakımından ayrı bir değere sahiptir: M.Ö. 47 yılında Jul Sezar, Tokat’ı işgal etti. Bu işgal uzun sürdü. M.S. 64 yılında Roma’nın büyük kısmı yandı. Neron yeniden inşa etti. Dört bir yandan tanınmış bahçe türlerini Roma’ya getirtti. Roma stili park ve bahçe türü peyzaj alanında isim yaptı. İşte bu stil, Tokat bağ evi ile karşılaştırıldığında aynen benzerlik gösterir. Öyle ki, hangi çiçek ve bitkiden söz ediliyorsa, Tokat bağ evinde de bulunmaktadır. Prof. Dr. İng. Alekxis Chenchin’in 1946 baskılı temel kitabında değinilmiş olan bilgiler, konuya aydınlık getirmiştir. Bu benzerlik karşısında bu bahçe türü Roma’dan mı Tokat’a getirilmiş, yoksa Tokat’tan Roma’ya mı götürülmüş sorusu ortaya çıkmaktadır. Tokat bağ evi, sadece Tokat merkezinde bulunmaktadır. Roma’dan Tokat’a getirilmiş olsaydı,Tokat dışında işgal edilmiş olan Çorum, Amasya, Yozgat gibi bölgelerde de bulunması gerekirdi. Şu halde, bağ evi Tokat’tan götürülmüştür. Üstelik Tokat bağ evinde görülen doğal yetişmiş bitkiler, Roma stilinde yer almaktadır. Nergis çiçeği gibi... Özetle denilebilir ki, bağcılık Tokat için bir zenginlik kaynağı, yüzyılımızın hasretini çektiği bir yaşama tarzıdır. Köşk önünde bulunan havuz ise ‘böcek kapan’dır. Böcekler insanı rahatsız etmez, zarar vermez. Bu bakımlardan bağcılık üzerinde ne kadar durulsa yeridir. 10