Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Will Self’ten ‘Büyük Maymunlar’ kilde. İnsanların dünyasından üçte iki oranda daha küçüktür bu dünya. Bunun dışında fiziki olarak hemen her şey aynı şekliyle varlığını sürdürüyor. “MAYMUNCA” FARKLAR Fiziki ortamla birlikte, bugün yaşadığımız dünyadaki insan, insanlık ve toplumsallık anlayışıyla ilgili de büyük benzerlikler buluyoruz bu maymunlar dünyasında. “Maymunca bir fark” illa ki var bu dünyada, ancak yine de dikkat çeken benzerlikler göze çarpıyor. Doğruyu söylemek gerekirse, türler arası hiyerarşi tablosunda dominant primat tür hanesinde insan yerine “şempanze” yazması dışında hemen her şey aynı. Yazarlar, ressamlar, politikacılar, iktidar tutkusu, akademisyenler ve aralarında her zaman var olan çekişmeler, dini inanışlar, tarihi olaylar ve tarihe mal olmuş şahsiyetler, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı ile gelen ilgi çeken yaşamlar ve yıkımlar. Tüm bunlar günümüz dünyasında olduğu gibi maymunlar dünyasında da var. Bir diğer önemli benzerlik de ırk ve cinslerin ayrışmasında kendini göstertiyor. Bu şempanzelerin de Japonu var, İngilizi var, Amerikanı, Almanı, Hallondalısı var. Fiziksel şekilleri de haliyle hangi milletten olduklarına göre değişkenlik gösteriyor. Buna en güzel örneği Japon şempanzelerden verebiliriz aslında: Onların Japonu da tıpkı dünyamızın Japonu gibi çekik gözlü. Self, işte bu önemli ayrıntılarla birlikte insanlığa kendisiyle sarsıcı bir yüzleştirmeye kalkışabilmesi için ayna tutuyor. Yukarıda bahsettiğim “maymunca fark”, en çok cinsellik ve onun yaşayışıyla ilgili sahnelerde göze çarpıyor. Maymunların çokeşli cinsel yaşamı, doğrusunu söylemek gerekirse, romanın sayfalarını renklendiren satırlar arasında yer alıyor. Şehrin ortasında “şişiklerini” sergileyerek dolaşan dişiler ve bunlara istediği zaman sahip olma hakkını elinde tutan erkeklerin şehrin göbeğinde oluşturduğu çiftleşme kuyrukları hem gülümsetiyor hem de insan dünyasında cinsellik algısına dair düşündürüyor. Şempanzelerin dünyası gerçekten çok ayrıntılı anlatıyor yazar tarafından. Onların hareketlerinden iletişimlerine kadar küçük gibi görünen fakat çok şey anlatan önemli ayrıntılar bir ressam titizliğinde “resmediliyor” adeta. Will Self bu romanı için nasıl bir çalışma yöntemi izlemiş, hazırlık aşamasından geçmiş bilinmez ama şempanzelerin hareketlerine dair tonlarca belgesel izlediği çok açık. Bunun yanında, şempanzelerin dünyasında geçen bir roman için özel bir dil de kurgulamış yazar. Şempanzelerin birbirlerine seslenişinin bir nevi taklidi aslında Self’in bu romanda kullandığı dil. “HooooKraa”, “Hooo” gibi onlara özgü kullanışlarla eğlenceli bir dil yaratmış. Yazarın kullandığı dilden öte işaretleşmeler önemli aslında bu dünyada. Birbirlerine dokunarak, öperek, tımar ederek anlaşıyor şempanzeler. Self de bunun Büyük Maymunlar’ın dünyasına taşıyor. Romanın adı Büyük Maymunlar olsa da “insanlığı” anlatıyor Self burada okuyuculara. Bize dair karanlık ve bir o kadar da gülünç bir tablo sunuyor ayrıca. Diğer bir anlamıyla değerlendirecek olursak da bir davet niteliği taşıyor diyebiliriz Büyük Maymunlar için; çünkü kendi dünyamızın neye ihtiyacı olduğu hakkında ciddi bir düşünme hareketine çağırıyor herkesi. e.erayak@gmail.com Büyük Maymunlar/ Will Self/ Çeviren: Sıla Okur/ Ayrıntı Yayınları/ 432 s. ‘Maymunluk’ komedyası Will Self, Sıla Okur’un çevirisiyle Türkçeye kazandırılan Büyük Maymunlar’la okuyucuların karşısına çıkıyor. Self romanda kahramanı ressam Simon Dykes’ı insan olarak girdiği yatağından maymunların dünyasına uyandırıyor. Yazar, kahramanının uyandığı bu maymunlar dünyası üzerinden insanlığın ciddi bir eleştirisini yapıyor. Ë Eray AK eraltı edebiyatı diye adlandırılan yapıtları okumaktan hoşlananlar için Ayrıntı Yayınları’nın aynı adı taşıyan dizisi çok önemlidir. Her ne kadar son soruşturmalar dahilinde biraz yara almışsa da bu dizi, hız kesmeden diğer kitaplarını okuyucularla buluşturmaya devam ediyor. Dizi kapsamında en son yayımlanan “tehlikeli” kitap ise Büyük Maymunlar. Kitap için tehlikeli diyorum, çünkü Büyük Maymunlar da soruşturmaya uğrayan, aykırı duruş ve farklı görüş taşıyan diğer tüm kitaplar gibi “insanı” anlatıyor. İnsanı insana anlatmaktan daha zor başka bir şey olmadığından kaynaklanıyor zaten bu yaşanılan tüm kepazelik de. Çünkü insan dediğin çiğ süt emmiş. Yaptıklarının ya da yapabileceklerinin yüzüne vurulması ağırına gider her zaman. Büyük Maymunlar’ın yazarı Will Self. Türkiye sınırları içinde yaşayanlar fazlaca tanımasa da kendisini, sevgili Muzır Kurulu üyeleri onu çok iyi tanıyor, çünkü Self’in daha önce yayımlanan bir kitabı “siyah poşet” içinde sunulmuş okuyuculara. Yani porno dergi muamelesi görmüş. Şimdi yeni yayımlanan romanı raflarda şıngır mıngır sergilense de çok uzun sayılmayacak bir süre önce, siyah poşetler ardından uzanmaya çalışmış okuyucularına Will Self. Hoş, bugün de başına ne geleceği belli değil ya, en azından şimdilik rahat rahat okunabilir durumdayken bu fırsatı kaçırmamak gerekir diye düşünüyorum. Will Self İngiliz(miş) romancı, denemeci ve köşe yazarı(ymış). Bu bilgiler onu tanımak için yetersiz olsa da az çok fikir verir. Ancak ona Büyük Maymunlar gibi romanları yazdıracak “kafayı” nereden aldığını öğrenmek daha önemli kanımca. Feleğin çemberinden geçmiş derler ya, aynı öyle Will Self de. Görece zengin bir ailede yetişmesine karşın erken yaşta uyuşturucuyla tanışmış. Kariyerine de karikatür çizerek başlamış. Gazetecilik yapmış. Hatta bir seçim gezisi sırasında dönemin başbakanının uçağında uyuşturucu kullandığı için atılmış. Gerçi şimdi sigara ve kafeinden başka uyuşturucu kullanmıyormuş ama kariyerinin önemli bir noktasında böyle bir “delilik” yapan adamdan normal bir şeyler yazmasını bekleyemeyiz herhalde. O da beklendiği gibi beklenmeyeni yapmış ve kahramanını, maymunların tek hâkim olduğu dünyanın içine doğuran bir roman yazmış. CEHENNEME GİRİŞ Büyük Maymunlar’ın kahramanı ressam Simon Dykes, güzel sevgilisi Sarah ve arkadaşlarıyla geçirdiği çılgın bir gecenin ardından şempanzelerin bilinçli varlıklar, insanlarınsa şimdiki maymunlar konumunda olduğu bir dünyaya gözlerini açar: “S...çtığımın dünyası sinema filmine dönmüş” (s. 128). Güzel bir gece geçirdiği sevgilisi Sarah’nın yerinde kıllı bir şempanze uyur. Dışarıda ise Sarah’nın köpeği yerine bir midilli geziniyordur. Simon tüm bu olanları, bir gece önce içtiği içkilere ve aldığı uyuşturucuya bağlı sanrılar olduğunu düşünür, ancak durum bundan çok daha karmaşık ve derindir. Bunun üzerine Simon Dykes hastaneye kaldırılır ve müşahede altına alınır. Amaç ise bellidir: Simon Dykes’ın bu inanılmaz “insan sanrısını” tedavi etmek. Bu durum, Simon için olduğu kadar onu tedavi altına alan doktorlar için de çok yabancı olduğundan ilk başlarda ne yapılacağı bilinemez, fakat sonrasında işi ehline, yani “klinik psikolog, tıp doktoru, radikal psikanalist, antipsikiyatr, delifişek anksiyolitik ilaç araştırmacısı ve eski televizyon yıldızı Dr. Zack Busner’a” havale etmeye karar verirler. Roman da bu aşamadan sonra dallanıp budaklanmaya, vermek istediklerini dile dökmeye başlar zaten. Çünkü Bus2011 Y Will Self Türkiye’de fazlaca tanımasa daMuzır Kurulu üyeleri onu iyi tanıyor, çünkü Self’in daha önce yayımlanan bir kitabı “siyah poşet” içinde sunulmuş okuyuculara. ner’ın hastaları tedavi etme yöntemleri gerçekten ilginçtir ve Dykes’ı kendi “yuvasında” tedavi etmeye karar verir. Böylece Simon da tamamen yabancı olarak tekrar doğduğu bu dünyayı yakından tanıma fırsatı bulacaktır. Simon Dykes’ın bunu kabul etmesindeki tek amacı aslında kendi gerçeğine tekrar ulaşmaktı: Sanrılardan kurtulmak ve insanların yaşadığı kendi dünyasına tekrar geri dönmek. Ancak Busner’ın da amacı aynı: Dykes’ı sanrılarından kurtarmak. Tabii küçük bir farkla: Onu bir şempanze olduğuna tekrar inandırmak. Romanın bu bölümünden sonrası ise Dykes ve Busner’ın birbirini tanıma, yakınlaşma ve Simon’ın bu insan sanrısından kurtarılma çabalarını anlatıyor. Sadece bu da değil tabii, çünkü tedavi süreci boyunca kahramanımızın yaşadıklarıyla birlikte, insan ve insanlık üzerine, maymunlar üzerinden çok önemli, adeta “tespit” değerinde vuruşlar gerçekleştiriliyor. Bunlar içinden en önemlisi de Simon Dykes’ın, Zack Busner’la arasındaki ilişki sayesinde uyum sağlamaya başladığı bu “maymunlar dünyası”nda çok önemli keşiflerde bulunması. Bu yeni dünyanın kendi “yaşadığını sandığı” dünyayla çok da farkı olmaması en önemli keşfi Dykes’ın. Otomobillerden yaşam ortamlarına, hastanelerden üniversitelere hemen her şey aynı bu dünyada. Sadece biraz minimize edilmiş şe SAYFA 14 23 HAZİRAN CUMHURİYET KİTAP SAYI 1114 CUMH