29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SİHİRLİ KONUK Fuardan fuara...* Ë Nur İÇÖZÜ anırım herkes gibi ben de kitap fuarlarını iple çekiyorum. Bunun en önemli nedenlerinden biri, TESTİCİLER KIRIK TESTİYLE SU İÇER misali, yalnızca kitap fuarlarından kitap alabilmem. Nedeni ne indirim ne de imza. (Gerçi fuarlarda imzalı kitap almaya özen gösteriyorum, ama o başka…) Tek nedenim; yoğunluk. Hafta içi günlerimin çoğunu okuldan okula, kentten kente imza günlerinde ve söyleşilerde gezerek geçirince, bana kalan günlerde evim, eşim, işim üçgeninde çabalayıp duruyorum. Fuarlarda doldurduğum torbaların boşalmasını gerçekleştirmeden yeni kitap almaya da gönlüm elvermiyor. İstanbul, Adana ve Bursa kitap fuarlarında aldığım kitapların bir kısmını okuyarak kendimi, kendi gözümde temize çıkarmaya çalışıyorum. Son günlerde okuduğum çocuk ve gençlik kitaplarını hızlı bir şekilde şöyle özetleyebilirim: S roman yarışmasında kitabı özel ödüle değer görülmeseydi belki de bu romanı okuma şansımız yine olmayacaktı. Kitap Altın Kitaplar tarafından yayımlanmış. Metinde televizyonun yaşamımızdaki büyüleyici etkisi ve “BAKAN TOPLUM” “ olmaya dönüşmenin eleştirisi öne çıkıyor. Roman, çocuğa görelik ilkesi göz ardı edilmeden kurgulamanın, iyi bir örneği. İNADINA AŞKDursun Ege Göçmen: Son yıllarda gençlik romanları alanında sevindirici bir sıçrama görülüyor. İnadına Aşk da, Altın Kitaplar’dan çıkan son örneklerden biri. Beni öncelikle kapak resmi ve tasarımı çekti. Çok güzel. Gençlik sorunlarının, duygularının yoğunluk kazandığı kurguda alzaymırlı bir dedenin torunu ve aileyle ilişkisi konuya farklı bir boyut kazandırmış. UZAY GÜNLÜKLERİMehmet Güler: Adana Kitap Fuarı’nda Mehmet Güler’in Nesin Yayınevi tarafından yayınlanmış kitaplarını alıp imzalatmıştım. Hacimli büyük boy kitabını ise okumak için hepsinden öne aldım. Gerek kapağı gerekse içindeki zengin resimleme biraz da beni buna yöneltti sanırım. Görselleri kadar usta yazarımızın anlatım zenginliğiyle renklenen kitap, keyifle okunan on öyküden oluşuyor. Boyutlarına aldanıp yalnızca ilkokul hazırlık sınıflarına uygun sanılmasın. Eminim, öyküler okuyan herkesi farklı dünyalara sürükleyecek. GİTME Mavisel Yener: Bilgi Yayınevinden çıkan kitap, gençler için öykülerden oluşuyor. Yalnızca öyküleriyle değil, tasarımındaki sevimli akrostiş oyunlarıyla da gençleri hemen kavrayacak sanırım... Gençler kitabı bitirdiklerinde kendilerini yaşamın belki de o ana kadar hiç akıllarına getirmedikleri gerçekleriyle de yüzleşmiş bulacaklar. KAYIP KİTAPLIKTAKİ İSKELETMavisel YenerAytül Akal: Ortak roman nasıl yazılır hiç aklım ermiyor. Kendi adıma böyle bir çalışmaya katılmam olanaksız. Öncelikle bu nedenle iki arkadaşımızı da kutluyorum. Çocuklar için kaleme alınmış kitapta hangi satır hangisinin anlamak olanaksız... Seçilen punto ve kâğıt kalınlığı daha çok 89 yaş grubuna yönelikmiş gibi gösterse de aslında daha büyük yaşlardaki kitap kurtları tarafından da keyifle okunabilir. Kitabın son sayfası yeni maceraların devam edeceği müjdesini veriyor. Satır aralarına gizlenmiş arkeolojik bilgiler ise, bilginin metne nasıl ustaca yerleştirilebileceğinin göstergesi. ANNEM NEDEN ÇILDIRDI Aytül Akal: Sevimli bir kedinin fıldır fıldır gözleriyle baktığı kapağıyla kitap Bursa Kitap Fua1106 rı’nda hemen ilgimi çekti. Çünkü kapaktan başlayan pati izleriyle beni öyküden öyküye dolaştıracak gibiydi. Aklıma sevgili Zeynep Cemali’nin “Öykü Öykü Gezen Kedi”si geldi. Tabi Behiç Ak’ın sevimli kedilerini de anımsamaktan kendimi alamadım. Kedilere olan ilgim yalnızca evimdeki yaramaz kedimden değil, yazmakta olduğum bir kedi kitabımdan da kaynaklanıyor. SEVGİNİN MIRNAVCASI’ndan sonra ikinci gerçek kedi öyküleri kitabım olacak. Adı TIRMIK İLE ISIRIK... Tahmin edeceğiniz gibi kedim ve arkadaşları başrolde… Uçanbalık Yayınları’ndan çıkan ANNEM NEDEN ÇILDIRDI’ya gelelim şimdi. Mizahi bir dille yazılmış öyküler çocukları hemen sıcacık patileri arasına alacak. Bir solukta okunup bitecek. Tıpkı, Kayıp Kitaplıktaki İskelet’in sevimli kedisiyle kaplumbağası gibi... ÖLÜLER ORMANI Mavisel Yener: Adana’dan alıp okuduğum kitaplardan biri de, Dolunay Dedektifleri serisinin 5. kitabı, serüven meraklısı çocukların keyifle okuyacakları romanda kahramanlar yeni bir maceraya atılmaktan kaçınmıyorlar. Arkadaşlık ve aile içi ilişkilerin neşeli izlerinde her çocuğun kendinden bir parça bulacağına inanıyorum. GEÇ KALAN ÇIĞLIK Zeliha Akçagüner: Zeliha Akçagüner’in yetişkinler için kaleme aldığı öyküleri, gerek kapak tasarımıyla, gerekse içeriğiyle okuru sıcacık bir kucaklamayla bağrına basıyor. Altın Kitaplar tarafından basılmış. Öykü ve deneme okuma alışkanlığından uzak olan toplumumuzda yayınevlerinin öykü türüne önem vermesi sevindirici. Bence kitabı gençler de keyifle okuyabilir. İSTANBUL’U ÇALIYORLAR –Gülsevin Kıral: Günışığı Kitaplığı’nın İstanbul’la ilgili yayınladığı kitaplara bu romanla bir yenisi daha katılmış. Koca kent nasıl çalınır diye merak edenler, Gülsevin Kıral’ın mizahi diliyle kurguladığı romanda bu sorunun yanıtını hemen alacaklar. Hedef kitlesinin 10 yaş üstü olduğunu düşündüğüm roman, İstanbul ve tarihi zenginlikleriyle ilgili farklı bilgileri de eğlenceli satırlar arasında sunuyor. ELSA’NIN GÖZLERİMelek Güngör: Bursa Kitap Fuarı’ndan aldığım Melek Güngör’ün Altın Kitaplar’dan yayımlanan gençlik romanını okumaya yeni başladım. 400 sayfalık kitabı İzmir fuarına kadar bitirmeyi umuyorum. Biliyorum ki, İzmir’den de torbalar dolusu yeni kitapla döneceğim. Üstelik hâlâ okunma sırasında bekleyen kitaplarım da var. …VE BENİ BEKLEYENLER. Canan Tan’ın son romanı İZ ve Hidayet Karakuş’un ŞEYTAN MİNARELERİ ise şu anda okumak için sıraya koyduğum kitaplar. Ya yazmak için sırasını bekleyenler diyeceksiniz. Onlar zaten hep aklımda. Benimle. (* İnternette ÇGYD grubundaki arkadaşlarımla paylaştığım yazıdan derlenmiştir.) OKUYAN/OKUTAN ÖĞRETMENLERDEN MEKTUPLAR Ë Gülçin SAYINER (Edebiyat Öğretmeni) hızla örgütlenmektedir. Bu gönüllü güçlerin simgesi boz kalpaktır. Binnaz’ın ilk işi, hayranı olduğu yakışıklı, ünlü süvari yüzbaşısı Şahin Bey’i bulmak ve onunla birlikte Kuvayı Milliyecilerin yanında yerini almaktır. Yazık ki bıraktığı Yüzbaşı Şahin ile bulduğu Binbaşı Şahin arasında dağlar kadar fark vardır. Bağdat savunmasında bacağını yitiren, unutulmuş, yoksulluk içinde kendini karanlık odasına hapsetmiş, tüm umutlarını, yaşama isteğini yitirmiş insan yığıntısı halinde ölümü bekleyen bir insandır umut bağladığı Şahin Bey. Binnaz’ın ilk savaşımı Binbaşı Şahin’i yeniden yaşama döndürmektir. Bu konuda her yolu denemekten asla yılmaz. Yoksul ailesiyle konağına yerleştirdiği Şahin’in onur kırıklığını, onarmak, yeniden ayağını yere basmasını sağlamak için olmadık özverileri göze alan genç kızla binbaşı arasında bakışlarda dillenen yakınlık giderek sevdaya dönüşecektir. Kurulan gizli örgütün başına geçen Şahin Bey Binnaz’a gizli örgütte görev verir. Genç kız çok önemli ve gizli bilgileri Ankara’ya ulaştırmaktan İngiliz subayından savaş planlarını öğrenmeye birçok konuda görevlerini başarıyla yerine getirir. Şahin’in kız kardeşi Necibe ise, şehit düşen nişanlısının acısını yaralı erlerin bakımında unutmaya çalışacaktır. Hümanist bir bakış açısıyla kaleme alınan romanda Fransız güçleri Antep’te, Maraş’ta görülmemiş kıyımlar yaparken Claude Farrére, Delacroix gibi Fransız aydınlar, yazarlar Hümanité gazetesinde Türk’ün Kurtuluş Savaşı’na övgüler dizmektedir. Öte yandan, Aydın’ın İmam köyünde yaşayan varlıklı Rum İstavro Efendi Yunan birlikleri köye girince yerli halka olmadık eziyetler edişini içine sindiremeyen kızı Stella Türk gizli örgütünde görev alacaktır. Savaşın gerisinde yaşanan olaylar, gizli örgütler, yarım kalan aşklar ve Kurtuluş Savaşı’nın yürekli kadınları Halide Edip’ler, Fatma Aliye’ler, Nezihe Muhiddin’ler; Erzurumlu Kara Fatma’lar, Gördesli Makbule’ler; orduyu besleyen, cephane taşıyan, savaş alanlarında erkeğinin yanında vuruşan Maraşlı, Adanalı, Erzurumlu, Tarsuslu, Kastamonulu, Aydınlı, Gördesli kadınlar ve isimsiz nice kadının her biri birer Kuvayı Milliyecidir. Kadın oldukları için onların kalpaklarına gül oya işlemiş yazar. Roman, Kurtuluş Savaşı’nın KALPAĞI GÜL OYALI kadınlarına adanmış. *Kalpağı Gül Oyalılar, Zeliha Akçagüner, Altın Kitaplar, 2008 Ö AKGÜVERCİN İLE YEŞİLSALKIMIN AŞKI: Sevgili Gülten Dayıoğlu’nun Doğan Egmont’tan yayınlanan kitabı, Usta Kalemlerden Masallar dizisinde çocuklarla buluşuyor. Usta bir kalemin, aynı kurgu içinde masalla günümüz gerçeklerini nasıl buluşturduğunun önemli bir kanıtı. Kurguda, vurdumduymaz komşuluk ilişkileri içindeki bir çocuğun farklı bir masala ulaşma çabasının nasıl sonuç verdiği, ustaca bir yaklaşımla ince ince işlenmiş. DEDEMİN GİZLİ DEFTERİ Ayşe Yamaç: Bu Yayınlarından çıkan kitabı, İstanbul Kitap Fuarından alıp imzalatmıştım. Daha çok sorun odaklı kitaplarıyla öne çıkan Ayşe Yamaç bu kez okurlarını gülümseten, ancak farklı sorunları çok da atlamayan satırları ile keyifli bir okumaya davet ediyor. KULAK ÜRETME ÇİFTLİĞİ Aysel Korkut: Aysel Korkut, çocuklar için günlük yaşamımızın gerçeklerine gönderme yapan, düşünen değil, duymayan, düşünmeyen toplum olmanın gülünçlüklerini dile getiren çok hoş bir mizah romanı kaleme almış. Çılgın Profesörler Aile Dizisi ana başlığı altında toplandığına göre, bu kitabın arkası gelecek gibi. (Altın Kitaplar) PARKTAKİ GERGEDANLARMehmet Atilla: Son günlerde yazar arkadaşlarımız benzer duyarlıklarla farklı kurgular oluşturmuş. Parktaki Gergedanlar da toplumsal sorunları, özellikle iletişim çağında kişisel iletişimsizliklerin sancıları içindeki toplumu, akıcı ve özenli bir dille okura aktarıyor. İlginç bir konu, ilginç bir kurgu. Roman İş Kültür Yayınları’ndan çıkmış. KELEBEK OLABİLİR MİYİMTülin Tankut: Tülin Tankut uzun süredir kalemine küsmüş gibiydi. Gülten Dayıoğlu Vakfı’nın ğrencilerimle, Zeliha Akçagüner’in kaleme aldığı Kalpağı Gül Oyalılar adlı kitabı okuduk. Sonra da yazarı okuluma davet edip öğrencilerimle buluşturdum. Bu kitapta Kurtuluş Savaşı’nın yürekli kadınları, yüreklice anlatılmış. İstiklal Madalyalı bir jandarma subayının kızı olan Zeliha Akçagüner’in çocukluğu babasının anlattığı Doğu isyanları, karakol baskınları, her an ölümle burun buruna yaşadığı anılarını dinleyerek geçmiş. Anıların izini sürerken kendini Kurtuluş Savaşımızın gerisinde yaşanan olayların içinde bulmuş yazar. Kurtuluş Savaşı’na ilişkin kitapların hemen hepsi savaşan subaylardan, erlerden, yurdun her yerinde yapılan direnişlerden; ulusal ordunun nerelerde, nasıl konuşlandığından; yoksulluk ve yoksunluk içinde emperyalist güçlere karşı destansı bir ulusal direnişten söz eder. Bu anlatıların başkişileri hep erkeklerdir. Komutanlarından erine erkeklerin yaptığı bir savaş olarak anlatılır. Ya kadınlar? Kocasını, oğlunu, damadını önceki savaşlarda yitirmiş, ortaçağ karanlığında yaşayan yoksul Anadolu kadını yitirdiklerinin yasını tutarak ve savaştan nefret ederek köşesine çekilmiş, kaderine ağıtlar yakarak mı günlerini tüketmektedir? Yoksa Amazonlar’dan devraldığı mirasla yepyeni Amazonlar olarak mitinglerden, gizli örgütlere, orduyu beslemekten cepheye mermi taşımaya, savaş alanlarında erkeğiyle omuz omuza savaşmaya kadar bire bir savaşın öznelerinden mi olmuştur? Yazar bu soruların yanıtını ararken kadınlara ilişkin ulaştığı gurur verici bilgileri bir biçimde Türk halkına duyurma yolları aramış. Seçimini romandan yana kullanan Akçagüner Kalpağı Gül Oyalılar adını verdiği romanını kaleme almış. Roman, kurgu kahramanlarla gerçek kahramanların, gerçek olaylarla kurgu olayların iç içe geçtiği Kurtuluş Savaşı’nın cephe gerisinde yaşananları, az bilinen olayları anlatıyor. Çoğu mekânlar ve olaylar tarihi gerçeklere sadık kalınarak yazılmıştır. Romanın başkişisi Binnaz varlıklı bir ailenin kızıdır. Babasının ve kendisinin tek amacı, Osmanlı’nın ilk kadın hukukçusu olmaktır. Ne var ki, Darülfünun’da hukuk okumasına ülkenin o günlerdeki koşulları hiç elverişli olmadığından babası Yusuf Kemal Efendi ağabeyi gibi kızının da Sorbon Üniversitesi’nde öğrenim görmesini uygun bulur. Genç kız, en büyük dileğine kavuşmuştur. Paris’e uyum kurmuş, ülkesinin içine düştüğü durumdan habersiz mutluluk içinde yeni yaşamının tadını çıkarmaktadır. Bir rastlantıyla tanıştığı uzun yıllar Saray’a danışmanlık yapmış, Türk dostu Fransız diplomat Mösyö Charrié, Binnaz’a Osmanlı’nın içinde bulunduğu gerçekleri tüm çıplaklığıyla anlattıktan sonra ona umutları tuz buz olan genç kıza şöyle sorar: “Ülkenin gerçeklerini öğrendikten sonra hangi bağımsız ülkenin hukukunu koruyacaksın? Osmanlı diye bir ülke kalmadı ki?” Bu iç yakan soru ertesi sabah genç kızı yepyeni bir Binnaz olarak İstanbul’a getirecektir. Sahipsiz kalan halk vatanın dört köşesinde saldırmacı güçlere karşı hiç değilse kendi yöresini korumak amacıyla birleşen aydınlar, vatansever ulusal güçler Kuvayı Milliyeciler adı verilen bağımsız birlikler oluşturmaya başlamışlardır. Sonrasında ulusal ordunun çekirdeğini oluşturacak – Kuvayı Milliyeciler kendi aralarında ÖĞRETMENLERE SİHİRLİ DUYURU: Cumhuriyet Çocukları’ndan gelen mektupların her geçen gün artması bizi sevindiriyor. Okuyan/Okutan Öğretmenlerden Mektuplar köşemizde sevgili öğretmenlerimize kulak vereceğiz. “Bu kitabı öğrencilerimle okuduk/ okuyoruz. Çünkü…” diyecek öğretmenler. Çocuklara salık verdiğiniz, birlikte okuduğunuz kitapları, niçin bunları seçtiğinizi bize yazar mısınız? Adresimiz: [email protected] SAYFA 25 CUMHURİYET KİTAP SAYI 28 NİSAN 2011
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle